Hikmet BAYDAR

Hikmet BAYDAR

Diğer Yazıları

Türkiye’nin son zamanlardaki verilerine baktığımızda gerek sanayi üretim verilerinin gerekse cirolarının Temmuz 2016 ayında önemli düşüşler yaptığını görüyoruz. Örneğin mevsimsel ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi ciro endeksi Temmuz 2016 ayında bir önceki aya göre yüzde 7.7, üretim ise yüzde 7.0 azaldı. Bu gelişmeyi öncelikle 15 Temmuz darbe girişiminin olduğu ay nedeniyle söz konusu kalkışmayla ilişkilendirdik. Bu arada sadece bununla alakalı olup olmadığını da masaya yatırmamız gerekiyor. Geleceğe yönelik daha isabetli kararlar alabilmemiz için bu çok önemlidir.

Bunun için ilk olarak ihracat verilerine bakıyoruz ve temmuz ayında ihracat miktar endeksinin yüzde 7.1 azaldığını görüyoruz. İthalat miktar endeksi ise yüzde 12 azalmıştır. Yurt dışında verilen siparişlerin bir gündeki gelişmeden değil daha önceden gelen bir sipariş süreciyle alakalı olduğunu düşünürsek, bu kadar büyük düşüşü sadece kalkışmayla açıklamamız zor. Özellikle ithalat miktar endeksindeki düşüş çok dikkat çekicidir. Bu durum hem iç hem de dış talepteki daralma konusunda önemli sinyaller veriyor anlamına gelebilir. Bu daralmada yurt dışı etkisine biraz daha fazla odaklanmamız gerekiyor.

Şimdi gelelim yurt dışı ile ilgili verilere: Dünya Ticaret Örgütü bir dizi açıklamalar yaptı; 2016’da ticaret büyümesinin 15 yıldır ilk defa GSYH büyümesinin altına ineceğini,2016’da dünya ticaret hacminin finansal krizden bu yana yaşanan en yavaş büyüme ile karşı karşıya kalacağını açıkladı. 2016 büyüme hedefini yüzde 2.8’den yüzde 1.7’ye indiren DTÖ, 2017 için büyüme tahminini 1.8-3.1 aralığına çekti. Kısacası Dünya Ticaret Örgütü için ticaret beklentisi her geçen gün düşüyor.

Asya Kalkınma Bankası, Çin için büyüme beklentisini 2016 için yüzde 6.6 ve 2017 için yüzde 6.4 olarak açıkladı. Dikkat edeceğiniz gibi gelecek sene büyüme beklentisinde biraz daha olumsuz. Kaldı ki dünyada en hızlı büyüyen ülke için söylenen rakam bu.

ECB (Avrupa Merkez Bankası), İngiltere’nin AB’den ayrılmasının İrlanda’nın büyümesini azaltacağını açıkladı. İtalya’da hükümet 2016 ve 2017 büyüme tahminlerini de düşürerek 2016 için yüzde 0.8, 2017 için yüzde 1 büyüme olarak açıkladı. Bu arada bütçe açığı hedefleri ise yukarı yönlü revize edilmiş.

Fed Başkanı Yellen verimlilikte artışın olağanüstü yavaş olduğunu açıkladı. Geçtiğimiz 5 yılda verimlilikte sağlanan artış sadece yüzde 0.5. Verimliliğin artırılması ve büyümenin desteklenmesinin şart olduğunu söyledi. O zaman faizleri nasıl artıracaklar?

Moody’s, Brezilya ekonomisinin bu yıl yüzde 3.5 daralacağını açıkladı. Biz de Türkiye’nin yüzde 4’ün altında büyüyebileceğini tartışıyoruz.

İngiltere Merkez Bankası, serbest piyasadaki azalmanın yavaş büyümeye işaret ettiğini açıkladı. Yani İngiltere’de de durum iyi değil.

Almanya büyümesi için her ne kadar güzel şeyler ile piyasa yönlendirilmeye çalışılsa da Almanya’nın önde gelen düşünce kuruluşları 2017 Almanya GSYH büyüme tahminini düşürerek 1.4’e çektiler. Orada da durum bu.

Hele bir açıklama var ki Avrupa’da durumu çok iyi açıklıyor. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi, düşük faiz oranlarının uzun vadeli güçsüz büyümenin bir yansıması olduğunu söylüyor. Doğru söze ne hacet...

Güney Kore’de eylül ihracatı yıllık yüzde 5.9 azaldı. Orası da global sıkıntılardan payını almış görünüyor.

Bu arada Fransa’da da 2. çeyrek büyüme verileri hayal kırıklığı yaşatmış durumda. Atlanta Fed ABD ekonomisi için 3. çeyrek büyüme tahminini yüzde 2.8’den yüzde 2.4’e düşürdü. Bu büyüme beklentisinde olan bir ülkenin faiz artırım safsatasının etkilerine bakınca global komediye gülmemek elde değil. Bu arada Capital Economics analisti Shearing büyümenin 15 Temmuz öncesinde de yavaşladığını iddia etmiş. Oysa rakamlar bunun yalan olduğunu söylüyor. Zira geçen yıla göre veriler hep daha yukarıdaydı. 15 Temmuz’da frene basılması bir trend değildir. Sadece önünü görememenin sebep olduğu anlık bir sonuçtur.

UBS, Türkiye’nin büyüme konusundaki en büyük risklerin kur hareketleri olduğunun altını çizmiş. Kısacası kurlara dikkat etmemiz gerektiğini söylüyor. Yukarıda belirttiğimiz gibi global bir durgunluk ve yavaşlama kapımızı çalıyor. Bir yandan sınırlarımızda yaşanan olumsuzluklar, bir yandan ikinci darbe girişimi gibi kasıtlı çıkarılan söylentilerle ülkemizde belirsizlik artırılmaya ve ekonominin daha fazla zayıflaması sağlanmaya çalışılmaktadır. Türk halkı demokrasiden yana olan tavrını net olarak ortaya koymuştur. Kaldı ki FETÖ’nün bağlantılarının maddi kaynaklarının kontrol altına alınması, finansal boyutta da faaliyet göstermelerinin önünü kapatmış durumdadır. Sonuç olarak, çıkarılan her söylenti, ülkemizin başarısını dizginleme ve önünü kesme çabalarıdır. Bu her zaman olmaya devam edecektir. Global ekonomide yavaşlama pahalı ürün yerine daha uygun fiyatlı ürünlere yönelimi artırabilir. Yurt içinde ise piyasadan ayıklanan şirketler nedeniyle sektörün diğer oyuncularına daha hızlı büyüme fırsatı verilmiştir. Şimdi sıra krizi fırsata çevirme sırasıdır.

10 Ekim 2016 Pazartesi