Hikmet BAYDAR

Hikmet BAYDAR

Diğer Yazıları

Piyasada genel olarak konuşulan ve bankaların verdiği faiz oranları nominaldir. Devlet tahvili ve hazine bonosu faizleri de nominal olarak hesaplanır. Nominal faiz aslında düz mantıkla ve basit bir şekilde hesaplanabiliyor. Yatırdığınız para ile dönem faizini çarptığınız zaman o dönem elinize geçecek getiriyi hesaplarsınız. Ya da aynı şey kredilerde de geçerlidir. Aradaki fark mevduatta faiz 365 gün üzerinden hesaplanırken kredide 5 gün bankanın cebine otomatik olarak kalır ve hesap 360 gün üzerinden yapılır. Yani banka aynı parayı aynı faizle bile alıp satsa 5 günün faizini cebine kâr olarak koyar.

Reel faiz ise enflasyon farkının nominal faizden düşürülmesinden sonra kalan faizdir. Yani enflasyon yüzde 10 iken, yüzde 10 faiz getirisi demek sıfır reel faizde bir getiri anlamına gelir. Bu son derece önemlidir. Enflasyon hedefleri ve gerçekleşmeleri tasarruf sahibinin gelecekteki getirisini etkilediğinden, enflasyon beklentisi arttıkça talep edeceği getirinin de artması söz konusu olacaktır. Talep ettiği getiriyi bulamazsa da parasını tasarruf yerine ya başka para birimine çevirerek başka yerlerde reel getiri arar ya da gayrimenkul, arazi gibi yerlere yatırır.

Bu yüzden de enflasyon gelişiminin, gelecekte nominal faizler üzerindeki etkisi nedeniyle yakından takip edilmesi gerekiyor. Yükselen enflasyon dönemlerinde rotatif yani kısa vadeli krediler yerine uzun vadeli ve sabit faizli kredilerin kullanılması daha doğru oluyor. Parası olanın da kısa vadeli devlet tahvilini seçmesi gelecekte daha fazla getiri beklemesiyle alakalı.

Enflasyonun artması nedeniyle de son zamanlarda bankaların rotatif kredi ve BCH hesaplara uyguladığı faizin yükselmesi de bu kaynak maliyet artışıyla alakalı.

Türkiye İstatistik Kurumu 3 Mayıs’ta TÜFE verilerini açıkladı. (2003=100) 2017 nisanda bir önceki aya göre yüzde 1.31, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 5.71, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11.87 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 8.66 artış gerçekleşti.

Yıllık bazda artış devam ediyor. Bu durum geçen yıl nisanda yıllık bazda yatırılan mevduat faizinin yüzde 11.87’den düşük net getirisi olanların, reel anlamda kaybettiği anlamına geliyor. Bu oranlar yükseldikçe de kredi ve mevduat faizleri yükseliş eğilimini sürdürecek.

Ekonomi literatüründe faize paranın zaman maliyeti tanımı yapılır. Paranın satınalma gücünün azalmayacağı, pozitif getiri sağlayacağı alanlara yönelmesi son derece doğal. Enflasyon yükseldikçe gelecekteki getiri beklentilerini yukarı çekecek olan sermaye sahipleri bu getiriyi nerede bulursa oraya gidecek.

Son söz; enflasyonu dizginleyemediğimiz takdirde faizleri dizginlememiz mümkün olmaz. Enflasyonu dizginlemenin de tek yolu kurlara hakim olmak.

09 Mayıs 2017 Salı