fatih@fatihoktay.com

 

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen’in geçtiğimiz günlerde Çin’e yaptığı ziyaretin konusu, kendi ifadesi ile Çin’in ‘fazla kapasitesi’ idi. Yellen, Çin sanayisinin, özellikle elektrikli otomobil, batarya, güneş enerjisi üretim sistemlerini içeren yeşil sanayi sektörlerinin iç talebin gerektirdiğinin üzerinde üretim kapasitesi olduğunu, fazla üretimin ihracat yoluyla dış pazarlara çıktığını ve fiyatları düşürdüğünü, bunun da ABD ve diğer ülkelerdeki üreticilerin varlığını ve istihdam olanaklarını tehdit ettiğini söylüyordu. ABD, Çin’den bu sektörlerde üretim kapasitesini düşürmesini, sanayiye sağlanan desteklerin azaltılmasını istiyor, kaynakların iç talebi artırmaya yönlendirilerek üretim kapasitesinin içeriye yönlendirilmesini öneriyordu. Yellen’den sonra Çin’i ziyaret eden Almanya Başbakanı Scholz da aynı konuyu dile getirdi.

 

Başta ABD olmak üzere gelişmiş ekonomilerin elektrikli otomobil ve güneş enerjisi sektörleri için başlattıkları büyük destekleme programlarına karşın, üreticilerinden önlenmezlerse Çinli üreticiler ile rekabet şansları olmadığı doğrultusunda mesajlar gelmesi nedeniyle bu savların dile getirilmesini anlamak mümkünse de bunları anlamlandırmak birçok açıdan çok zor. 

 

Her şeyden önce bu ülkelerin kendileri büyük çaplı yeşil sanayi sektörlerini destekleme programları yürütürken / planlarken Çin’e dur demeleri tutarlı olarak değerlendirilemez.

 

Öte yandan, bu sava göre ülkelerin herhangi bir ürün için üretim kapasitesinin iç tüketimi karşılayacak düzeyde olması gerekiyor, yani hayret verici bir şekilde dış ticaretin olmadığı bir dünya varsayımı yapılıyor.

 

9 MİLYON ELEKTRİKLİ ARAÇ

 

Bir yandan küresel ısınma kaynaklı iklim değişimi sorununu çözmenin aciliyeti dile getirilirken, bir yandan çözüm için gerekli ürünlerin üretimini düşürecek, fiyatlarını yükseltecek yaklaşımlar önerilmesi de büyük bir tutarsızlık oluşturuyor. 

 

Dünya elektrikli otomobil satışlarının yaklaşık yüzde 60’ı Çin’de gerçekleşiyor. Çin’de 2023 yılında yaklaşık 9 milyon elektrikli otomobil üretildi. Bunun yaklaşık 1 milyonu yani yüzde 10’un biraz fazlası ihraç edildi, gerisi ülke içinde satıldı. Japonya’da üretilen otomobillerin yaklaşık yarısı, Almanya’dakilerin yaklaşık yüzde 75’i ihraç edilirken, Çin’in elektrikli araç ihracatını iç talep yetersizliğine bağlamanın mantığını anlamak kolay değil.

 

Çin’in ademi merkeziyetçi idari yapısı içinde eyaletler kendi üretim teşvik ve yatırım politikalarını oluştururlar ve birbirleriyle rekabet içindedirler; potansiyel vaat eden alanlara da büyük bir firma akını olur. Bunun sonucu olarak belli sektörlerde geçici üretim fazlası olabilir ama bu en zayıf firmaların batmaları ile sonuçlanır, ülke yönetimi de bu süreci varsa teşvikleri biçimlendirerek hızlandırır. Bu süreç, yeni teknoloji sektörlerinde hızlı gelişme sağlar.

 

YENİ TEKNOLOJİ SEKTÖRLERİ 

 

Çin’de gerçek anlamda bir fazla kapasite sorunu yeni teknoloji sektörlerinde değil çelik, çimento gibi geleneksel sanayi sektörlerinde görülüyor. 2023 yılında Çin’de yaklaşık 1 milyar ton çelik üretildi, dünya dördüncüsü ABD’de üretim ise 80 milyon tondu. Dünya genelinde çelik talebinin zayıf olduğu bu dönemde Çin’in ihracatı ise 90 milyon ton oldu. Ülke yönetimi zaman zaman yıllık bazda 100 milyon tonu bulan kapasite tasfiyeleri ve sadece bu tür sektörler için yatırım izni mekanizması işleterek sorunu kontrol altına almaya çalışıyor. Ancak ABD’nin şikayeti gerçek fazla kapasite sorunu olan bu tür sektörler değil, yeni teknoloji sektörleri için dile getiriliyor.

 

Ekonomisinin ABD’yi yakalamasının beklendiği 80’li yıllarda Japonya da ABD yönetimlerinin benzer talepleri ile karşılaşmış ve bunları kabul etmek zorunda kalmıştı. 1981 yılında Japonya, ABD’ye yapılan otomobil ihracatını ABD yönetimince belirlenen yıllık sayı ile sınırlamayı kabul etmiş, bu düzenleme 1994’e kadar sürmüştü. Japonya, 1986 yılında ise ABD’ye yapılan entegre devre çip ihracatında ABD tarafından belirlenen asgari fiyatları uygulamayı, diğer ülkelere yapılan ihracata da sınırlamalar getirmeyi kabul etmişti.

 

Ülke Başbakanı Li Qiang’ın yaptığı açıklamalarında, ‘fazla kapasite’ diye nitelenen olgunun piyasa mekanizmalarının işleyişi ile ilgili olduğunu, piyasa kuralları içinde kendi kendini düzenleyeceğini; Çin’in yeşil sanayi sektörlerindeki mevcut üretim kapasitesinin dünyanın ihtiyatlarının karşılanması için yeterli olmanın hâlâ uzağında olduğunu; ülkenin bu sektörlerdeki ihracat artışının fazla kapasite değil, Çinli üreticilerin rekabet üstünlüklerinden kaynaklandığını söylüyordu.

 

Çin bu taleplere olumlu cevap vermeyecek, ABD-Çin ilişkilerinde yeni bir sürtüşme konusu ortaya çıkacak gibi görünüyor.

29 Nisan 2024 Pazartesi