Dr. Can GÜRLESEL

Dr. Can GÜRLESEL

Diğer Yazıları


gurlesel@superonline.com

 

Türkiye önemli bir seçim sürecine girerken seçim sonrasına ilişkin olarak farklı ekonomik beklentiler öne çıkıyor. Yine küresel ekonomide de önceliklere ve beklentilere ilişkin farklı öngörüler bulunuyor. Yılın geri kalanına ilişkin olarak ekonomide cevap aranan soruları değerlendirelim.

 

1. KÜRESEL PARA POLİTİKALARINDA SIKILAŞMA DAHA NE KADAR SÜRECEK?  

 

2023 yılında küresel ekonomide öncelik yüksek enflasyonla mücadele olmaya devam ediyor. Muhtemelen yılın sonuna kadar bu öncelik korunacak. Yılın ilk çeyreği sonunda enflasyonlarda belirgin düşüşler görülüyor. Ancak kalıcı bir iyileşme için merkez bankaları faiz artışlarını sürdürecek. Bununla birlikte faiz artışlarının artçı etkisi olarak bankacılık sektöründe sıkıntılar yaşandı. 

 

Daha etkin denetim ve likidite/satın alma destekleri ile bankacılık sıkıntıları şimdilik aşıldı. Muhtemelen ABD ve Avrupa merkez bankaları, faizleri temmuz ayına kadar 2-3 kez daha artıracak. Ardından enflasyondaki gelişmeler izlenecek. Sıkı para politikaları, enflasyonda kalıcı düşüşlerin görüleceği yıl sonuna kadar korunacak. 

 

2. PARA POLİTİKALARINDA SIKILAŞMA RESESYON YARATACAK MI?

 

Küresel enflasyon ile mücadelenin bir başka sonucu, ekonomilerde yavaşlama olacak. Bu yavaşlama, 2022 yılının son çeyreğinde zaten başladı ve 2023 ilk çeyreğinde daha çok hissedildi. 2023 yılının genelinde yavaşlamanın ötesinde resesyon veya küçülme yaşanması olasılığı ve endişesi de halen sürüyor. Sıkı para politikalarının geçişkenlik etkisi zaman alıyor. Bu nedenle özellikle ABD’de yılın ikinci yarısında en azından durgunluk olasılığı artıyor. AB’de ise resesyon olasılığı azaldı. Çin ekonomisi, ilk çeyrekte yüzde 4.5 ile beklentilerin üzerinde büyüdü. Sıkı para politikaları sonucu muhtemelen gelişmiş ekonomilerde bir veya iki çeyrek durgunluk olacak. Resesyon, ancak enflasyonda bozulma ve bankacılık sektörlerinde daha büyük ölçekli sıkıntılar yaşanması halinde olabilecek. 

 

3. TL DEĞERİNDE VE FAİZLERDE DÜZELTME KAÇINILMAZ MI?

 

Seçimler sonuçları ne olursa olsun seçimlerin ardından ekonomi politikalarında değişiklik ihtiyacı olduğu, Türk Lirası ve TL faizlerde de bir düzeltme yaşanması gerektiği görüşleri giderek yaygınlaşıyor. 

 

Bu görüşler de tartışmaya açık. Ancak ihtiyacın gerekçeleri değerlendirildiğinde özellikle TL’de bir düzeltme ihtiyacı olduğu görülüyor. Nitekim TL’nin mevcut değeri ile ihracat zorlaşırken, ithalat cazip hale geliyor. Dış ticaret açığı ve cari açık büyüyor. 

 

Bu nedenle TL’de bir düzeltme ihtiyacı bulunuyor. TL faizlerde ise enflasyonun altında kalan faizler bir yandan kredi maliyetlerini aşağı çekerken, diğer yandan tüketimi ve enflasyonu besliyor. Bu nedenle TL faizlerin de en azından reel olarak pozitif olacak seviyelere gelmesi ihtiyacı bulunuyor.

 

4. MALİYETLER VE FİYATLARDA YENİDEN ARTIŞLAR OLACAK MI?

 

Reel sektör son 1.5 yıldır önce TL’nin yüksek değer kaybı, sonra yüksek ücret artışları, enerji zamları ve diğer girdi ve kullanılan hizmet fiyatlarındaki artışlar ile yüksek maliyetlerle karşılaştı. Buna bağlı olarak mal ve hizmet fiyatlarını da artırmak zorunda kaldı. 

 

Son aylarda baz etkisi ile maliyet ve fiyat artışları yavaşlıyor. Ancak TL’de yaşanacak bir düzeltme ve faiz oranlarındaki artışlarla maliyetler ve fiyatlarda yılın ikinci yarısında yeni bir artış dalgası olabilecek. Bu nedenle bugünkü fiyatlarla stok tedariki, buna karşın olası maliyet/fiyat artışlarını gözeten satış fiyatları uygulanması işletmeleri koruyacak.

 

5. KOŞULLU KREDİ KULLANIMLARI VE DÖVİZ İŞLEMLERİNE KISITLAMALAR SÜREBİLİR Mİ?

 

Liralaşma politikası çerçevesinde kredi kullanımları koşullu hale getirildi ve döviz işlemlerinde birçok kısıtlama uygulanmaya başlandı. Bu zorlayıcı düzenlemelere rağmen dövizden TL’ye kalıcı bir geçiş yaşanmıyor. TL’de değer kaybı riski dövize talebi canlı tutuyor. Bu nedenle kredi kullanımları ile döviz işlemlerindeki aşırı düzenlemelerin işletmeler lehine hafifletilmesi ihtiyacı bulunuyor. 

 

Mevcut kısıtlayıcı düzenlemelerin sürmesi halinde işletmelerin finansmana erişim olanakları ve mali risklerin yönetimi daha da zorlaşacak. Yabancı sermaye girişi de bu kısıtlayıcı düzenlemeler çerçevesinde zayıf kalacak. 

 

SON SÖZ 

 

İşletmelerimiz yılın ikinci yarısındaki olası kur, faiz, fiyat, kredi ve maliyet risklerine karşı hazırlıklı olmalı. 

02 Mayıs 2023 Salı