Hüseyin ÖZTÜRK

Hüseyin ÖZTÜRK

Diğer Yazıları


Günümüzde iş ve işveren çevrelerinde veya hayatın bütünü içerisinde, ‘çırak ve usta’ kavramları çok eskide kaldı gibi gelebilir.


Oysa hangi iş kolunda ve günlük hayatın hangi safhasında olursa olsun; evden işe, işten çarşıya-pazara, velhasıl insan ilişkilerinin seyrettiği tüm alanlarda, her işin çıraklık, kalfalık, bir de ustalık devri var.

 

Bugün artık iş kollarının çoğu teknolojiyle tanışmış ve teknoloji üzerinden yürüdüğü için çıraklık-ustalık mesleğinin sonu gelmiş gibi görülebilir.

 

Peki, “Ne kadar doğru” derseniz, bu sorunun cevabını usta tüccarlar versin:

 

“İnsanoğlu, öğrenmek ve öğretmek fıtratıyla yaratılmıştır. Her insan, ‘nimet ve külfet’ çerçevesinde çalıştığı için çıraklık ve ustalık eğitimi asla bitmez. Emeklemeden yürünmez, düşüp kalkmadan yürümek öğrenilmez, insanoğlu yiyeceğini üretmek, kazanmak ve barınmakla yükümlüdür. Öğrenme melekesi, öğretme melekesiyle bir ve beraber hareket ettiğinden bir işe çıraklık etmeden usta olunmaz.”

 

*           *           *

 

Bu ifadeleri kaydederken, belki biraz üst perdeden bir örnek olacak ama hatırıma, Osmanlı ve dünya mimarlık tarihinin deha ustası, bugün bile hâlâ mimarlık sanatının aşılmadığı veya tatbik edilemediği Mimar Sinan’ın hayatına müracaat etmek geldi.

 

Mimar Sinan, çıraklık ve ustalık meselesine misal verirken, yapılmak istenen işin tarifinden sonra işi yapacak kişinin de fıtratının icra edilecek mesleğe uygun olup olmadığının araştırılmasını isteyerek, mesleğe çıraklıkla başlanmasını tavsiye etmiştir.

 

Koca Sinan, yarım asırlık mimarlık ömrüne irili ufaklı 82 cami, 52 mescit, 55 medrese, 7 darülkurra, 20 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa, 6 suyolu, 10 köprü, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 de hamam olmak üzere 350’den fazla yapıyı tasarlayıp inşa ve imar etmiştir. Ve hâlâ öğrenmek için çalıştığını beyan ederek, şu ünlü sözü miras bırakmıştır: “Çıraklık eserim Şehzade Camii. Kalfalık eserim Süleymaniye Camii. Ustalık eserim ise Selimiye (Edirne) camii.”

 

Buraya bir not düşelim. Yalnız bu üç eserin seviyesine henüz ulaşılmış değil.

 

Evet, çeşit çeşit meslek ve iş kollarıyla birlikte günümüzde ‘beyaz yaka’ ve ‘mavi yaka’ diye sınıflandırılan çalışma statülerinin hangi kısmında olursa olsun, başarının yegâne sebebi, işe ‘çırak olma’ kabulüyle başlanılmasıdır; bu da kalfalığın ve ustalığın ilk basamağına ayak basılması demektir.

 

*           *           *

 

Ticari hayatımızda benzeri örnekler çoktur. Ahilik sistemimizde de çıraklık ve ustalık meselesi üzerinde ehemmiyetle durulur. Çalışmanın, başarmanın, paylaşmanın, dayanışmanın ve helal kazanç sağlamak için çıraklığın, kalfalığın ve ustalığın; insanı maddi, manevi imar ettiği, toplumsal güvenin ancak böyle gerçekleşeceği belirtilir.

 

Mesela Ahilik kuralları içerisinde yer alan hususlar, daha çıraklık döneminde başlar ve eğitim, tatbiki olarak verilir. “Çalışmadan kazanmak, kazanmadan yemek olmaz” denilir.

 

Eğitim metodunun ana başlığını ise ‘doğruluk ve bağlılık’ kavramı oluştururken, bu kavramın temeli ‘helal kazanç’ ekseni üzerine bina edilmiştir.

 

Tabii bu kurallar, sadece ticaretin sınırları içerisinde değil, hayatın bütününde geçerli kılınması için öğretilmiştir ki, toplumsal düzen tesis edilebilsin.

 

Söz konusu kuralların neler olduğuna kısaca değinerek, yazıyı hitama erdirelim:

 

-Müşteriyi aldatmamak!

-Satılacak ürünü överek yalan söylememek!

-Hileli ölçüp tartmamak!

-Müşteri kızıştırmamak!

-Riyakârlık ve ikiyüzlülük yapmamak!

-Kendi yapacağı işi başkasına yüklememek!

-Mazeretler üreterek işten kaçmamak!

-İş arkadaşlarının aldıkları ücretler hakkında dedikodu yapmamak!

-Birlikte çalıştığı arkadaşları arasında fitne-fesada sebep olmamak!

-Kıskançlık, tamah, haset ve hırstan uzak durmak! 

16 Ekim 2023 Pazartesi