tatil-sepeti

Bankalar maaş ödemesi yapılanlara ve iş yerlerine ait bilgileri, SGK’ya gönderecek. SGK, bildirilen hizmetler ve prime esas kazançları inceleyecek. Bildirilmeyen hizmetler ile eksik bildirilenler belirlenecek ve kaçak sigortalılar tespit edilecek.

SGK’nın sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortası hizmetlerini gerçekleştirmesinde en önemli gelir kaynağı beyan usulüne göre alınmakta olan primler geliyor.

SGK’nın prim gelirlerini toplaması işverenin kendi payı ile birlikte sigortalı payını da kesip gerçeğe uygun olarak sigortalıları, prim matrahı olan kazançlarını ve prim ödeme gün sayılarını Kuruma bildirmesine bağlı. Bu bağlamda başta çalışanların kayıt altına alınması sosyal güvenliğin sürdürülebilmesi açısından hayati öneme sahip.

TÜİK istatistiklerine bakıldığında kayıt dışı çalışanların oranı halen yüzde 35 civarında. Bu rakama prim ödeme gün sayıları ile kazançları SGK’ya eksik bildirilenler ile yabancı kayıt dışı çalışanlar eklendiğinde kayıt dışılık halen çok ciddi sorun.

SGK, bu sorunla mücadelede geleneksel denetim metotlarının yanı sıra banka hesap bilgilerinden de yararlanacak.

MAAŞI BANKAYA YATIRILANLAR

SGK tarafından elektronik alt yapı sağlanıncaya kadar bankalar -kamu kurumu çalışanları hariç olmak üzere- maaş ödemesi yapılanlara ait çalışan kişilerin T.C. Kimlik Numaralı işyeri sahibi/işyeri çalışanı ayrımlı kimlik bilgileri, çalışılan yerin unvanı ve açık adresi bilgileri ile ödenen ücret bilgileri, varsa meslek bilgileri, işe başlama tarihi bilgileri ile birlikte iller bazında SGK’ya gönderecek.

Kendisine maaş ödemesi yapılan kişiler ile ödeme dönemi ve ödeme tutarını gösteren veriler Bankalardan alınarak, SGK kayıtlarında söz konusu kişiler için bildirilen hizmetler ve prime esas kazançların incelenerek, hizmetlerin hiç bildirilmediği veya kazançlarının eksik bildirildiği hususlarının araştırılarak kaçak sigortalılar tespit edilerek prim kaybı önlenecek.

İSTİSNALARA DİKKAT

Elbette banka kayıtları her zaman gereceği yansıtmıyor. Keza işverenler bazen maaş adı altında başka ödemeler yapabiliyor. Ayrıca adına maaş ödenen kişilerin de her zaman sigortalılık niteliği bulunması söz konusu değil. Bu nedenle haksız cezaların önüne geçilmesi için bu hususların titizlikle incelenmeli.

Buna göre bankalardan alınan bilgiler ile SGK kayıtları karşılaştırılarak 4/1-a(SSK) kapsamında çalışanlar açısından hizmet akdinin unsurlarının oluşup oluşmadığı, Bağ-Kur(4/1-b) kapsamında çalışanlar açısından ise ilgili vergi daireleri ile gerekli yazışmalar yapılması veya diğer kurum ve kuruluşların işlemlerine konu olması halinde ilgili kurum ve kuruluşlarla yazışma yapılarak gerekli işlemler yapılıyor.

BANKA VE İŞVERENE CEZA

Sigortalılık kontrolleri ve buna müteakip bildirme yükümlülüklerini yerine getirmeyen kamu idareleri ve bankalar ile diğer kuruluşlara SGK, idari para cezası uygulayacak. Ceza miktarı asgari ücrete endeksli olduğundan asgari ücret arttıkça ceza miktarı da artacak.
Yapılacak tespitlerden kaçak sigortalı çalıştıran ya da çalıştırdığı işçilerin ücretlerini ya da prim gün sayısını eksik gösteren işverenlere de SGK, idari para cezası kesecek.

KREDİ İSTEYENLER ARAŞTIRILACAK

Bankalar, ticari kredi niteliği taşımayan kredi talepleri ile kredi kartı verilmesinde, bir işyerinde hizmet akdiyle çalışanlardan ücret bordrosu alınması halinde ücret bordrosu sağlanan elektronik alt yapı üzerinden veya manuel olarak SGK’ya gönderecek.

SGK’nın Kayıt Dışı İstihdamla Mücadele Servislerine intikal eden bu bilgi ve belgeler; çalışanların işe giriş, varsa işten çıkış, gün ve prime esas kazanç bakımından Kurum kayıtlarıyla karşılaştırılacak. İncelemede kayıt dışılık tespit edilmesi halinde, ilgili işyeri adresine iadeli/taahhütlü tebligat gönderilerek alınan bilgi ve/veya belgelerin sigortalı sayılmayı gerektirecek bir nitelikte olup olmadığı hususları ile itirazlara ilişkin hükümler konusunda gerekli işlemler yapılacak.

ÜCRET AYLIK HESAPLANIYOR

Ücret aylık olarak kabul edilecek, Kurumca belirlenen yöntem uyarınca brüt tutara ve prime esas kazanca dönüştürülecek ve yine kurumca belirlenen yüzdelik değerden fazla olan sapmalar kayıt dışı kabul edilerek işlem yapılmak üzere SGK il müdürlüğü kullanıcılarının ekranlarına düşürülecek veya gönderilecek.

29 Kasım 2015 Pazar

Etiketler : Köşe Yazısı

OSMAN ARIOĞLU



 

Geçtiğimiz hafta 2025-27 yılları arasını kapsayan Orta Vadeli Program açıklandı. Programda enflasyon ve büyüme rakamlarında revizeler yapıldığını gördük. Geçen hafta sonu kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye’nin kredi notunu B+’dan BB-‘ye çıkardı. 

 

Görünümü ise pozitiften durağana çevirdi.

 

FİTCH KREDİ NOTU

 

Öncelikle kredi notundan bahsedelim. Bu not artırımından sonra Türkiye’nin kredi notu Güney Afrika ile aynı seviyeye geldi. 

 

Önümüzdeki dönemde risk priminde de biraz daha iyileşme görebiliriz. Not artırımı zaten bekleniyordu. Kritik konu, görünümün durağana çevrilmesidir. Bir sonraki açıklamada kredi not artırımının biraz zora girmesi gibi görünse de kesin olarak böyle olur demek değildir. 

 

ENFLASYON VE BÜYÜME RAKAMLARINDA REVİZE

 

OVP ile 2024 yılı enflasyon hedefi yüzde 33’ten yüzde 41.5’e revize edildi. Aslında Merkez Bankası daha önce 2024 yılı enflasyon hedefini yüzde 38’e revize etmiş ve daha sonraki birkaç toplantısında da yüzde 38’de sabit tutmuştu. Merkez Bankası açıklamasında da 38-42 aralığında bir banttan bahsedildiğini dikkate alırsak yeni hedefin Merkez Bankası açıklamalarındaki üst bant civarı olduğunu ve tutturulabilir görüldüğünü belirtelim. 

 

Büyüme beklentisinde değişiklik yapılarak 2024 yılı büyüme hedefi yüzde 3.5, 2025 yılı hedefi de yüzde 4 olarak revize edildi. Orta Vadeli Program açıklaması sırasında konuyla ilgili tüm bakanlar masanın etrafında olduğu halde sadece ana başlıkların belirtilmiş olması, içerikle ilgili detaya girilmemesi, kamuoyu nezdinde bir hayli eleştiriye neden oldu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, OVP açıklaması sırasında konuya ilişkin detayların 25 Ekim’de açıklanacak 2025 yılı programında olacağını ifade etti. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bütün unsurları ile yetki ve sorumluluğunun Cumhurbaşkanı makamına ait olması, bakanların programın yürütülmesinde yardımcı rol alan aktörler olarak değerlendirilmesi nedeniyle detaylandırmanın Cumhurbaşkanlığı Hükümeti yıllık programı ile olması doğal karşılanabilir. 

 

OVP’de 2025 yılı büyüme hedefinin yarım puan aşağı çekilerek yüzde 4 olarak açıklanması ile enflasyonla mücadele programında bir gevşemeye gidileceği yönünde değerlendirmeler ekonomideki yavaşlamanın 2025 yılı ilk yarısında da devam edeceği beklentisi ile uyumlu. Daralmanın 2025 yılının bütününe yayılması ise başka sorunları da beraberinde getirebilir. Genel olarak hükümetlerin en tedirgin olduğu konu, ekonomik büyümenin ciddi şekilde yavaşlaması veya durgunluk içerisine girilmesidir. Bu hem işsizliğin artması hem de ülke kalkınmasının ve dolayısıyla da kişi başı milli gelirin düşmesine neden olabileceğinden hassasiyet gösterilmesi doğaldır. Türkiye’de 2002- 2008 yılları arasında yine bir enflasyonla mücadele programı uygulandı. 2001 yılı ekonomik krizi sonrası negatif büyüyen ülkede güven, kararlılık ve istikrarla enflasyonda ciddi bir iyileşme ile birlikte büyüme oranlarında da makul bir seviye izlenebilir olmuştu. 

 

PROGRAMDA KARARLILIK 

 

Enflasyonla mücadele programında en kritik konu, beklentilerin doğru yönetilmesi ve toplumun genelinde uygulanan enflasyonla mücadele programına inancın devam ediyor olmasıdır. Enflasyon katılaşmadan bu yılın ikinci yarısı ve 2025’in ilk yarısı biraz daha acı çekilecek dönem olarak kalması koşuluyla sonrasının daha yumuşak bir şekilde devam ettirilmesi mümkün olabilir. Geçen 5-6 yıllık dönemde uygulanan programlar kişiler ile doğrudan bağlantılı hale geldi ve birbiriyle zıt uygulamalar yapıldı. Uygulanan programda da esas tedirgin eden bu noktadır. Bu program, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile endeksli görülüyor. Hazine ve Maliye Bakanı konusunda yapılan spekülasyonların programda ne denli hasara yol açabileceği birkaç hafta önceki asılsız dedikodular ile teyit edildi. Bu dedikoduları gidermek için Sayın Şimşek sosyal medya hesabından iki defa istifa ettiği yönündeki tevatürleri yalanlamak durumunda kaldı. 

 

Yüksek enflasyon, toplumu her yönüyle bozucu etkilere neden olur. Şu anda en kritik konu, henüz katılaşmamış olan enflasyonu indirmedeki kararlılığın korunmasıdır. Beklenti yönetimi doğru yapılabildiği ölçüde enflasyon ve büyüme hedefleri yakınsanabilir. Yapısal reformların realize edilmesinde de anlayışın değiştiğine yönelik kanaat omurgayı oluşturur. En az iki yıl daha seçim olmaması halen en büyük avantaj durumundadır.

18 Eylül 2024 Çarşamba

Etiketler : enflasyon reyting büyüme Fitch kredi

PROF. DR. NURULLAH GÜR



Türkiye’de enflasyon, yıllık bazda tek haneli rakamları en son Ekim 2019’da görmüştü. Salgın döneminde yüzde 10-20 bandında dolanan enflasyon oranı, Aralık 2021’den itibaren başka bir safhaya geçti. O tarihten bu yana ortalama enflasyon yüzde 57.5 seviyesinde gerçekleşti. Beklediğimiz dezenflasyon süreci, Haziran 2024 itibariyle nihayet başladı. Yıllık enflasyon, son üç ayda yüzde 75.45’ten yüzde 51.97’ye geriledi. Bu gerilemeye neden olan temel unsurları şöyle özetleyebiliriz:

 

* Geçen yılın yaz döneminde çok yüksek seviyelerde gerçekleşen aylık enflasyon rakamlarının Haziran-Ağustos 2024 döneminde devreden çıkması neticesinde baz etkisi oluştu. Bu matematiksel durum, yıllık enflasyonu otomatik olarak aşağıya çekti.  

 

* Sıkı para politikası ve ekonomi politikalarındaki artan öngörülebilirliğin bir sonucu olarak döviz kurları, daha istikrarlı bir aralıkta seyretmeye başladı. Hatta TL reel bazda değerlendi. Bu gelişme, ithalat fiyatlarının enflasyonu artırıcı etkisini sınırladı. 

 

* Sıkı para politikası, iç talebi yavaşlattı. 

 

n Küresel emtia fiyatlarının stabil bir seyir izlemesi ve asgari ücrete ara dönemde zam yapılmaması, reel sektör için maliyetleri hafifletti. Böylece, bazı şirketlerin fiyat artışlarında aşırıya kaçmaya yönelebilmeleri için gerekçeleri azalmış oldu. 

 

TAHMİNLER GÜNCELLENDİ

 

Enflasyonda düşüş trendi başlamış olmasına rağmen Merkez Bankası’nın yüzde 38’lik yıl sonu hedefinin tutması mümkün gözükmüyor. Zaten geçtiğimiz günlerde açıklanan Orta Vadeli Program’daki (OVP) 2024 yıl sonu enflasyon tahmini de yüzde 41.5 olarak güncellendi. Önceki OVP’de 2024 yıl sonu için enflasyon tahmini yüzde 33 idi. Durum böyle olunca akıllara kritik bir soru geliyor: 

 

Neden enflasyon tahminleri tutmadı? Bu sorunun birkaç cevabı var: 

 

* Enflasyonu kontrol altına almak için para politikası sıkılaştırıldı. Bu gerekliydi. Ama para politikasını destekleyecek yapısal politikalar yeterince kapsamlı ve hızlı biçimde devreye giremedi. Önceki yazılarımda da altını çizdiğim üzere, sıkı para politikası enflasyonla mücadelenin ön koşulu olmakla birlikte yeterli koşulu değildir. 

 

* Para politikasının iletişim ayağı zayıf kaldı. Dolayısıyla, enflasyon beklentileri yeterince iyi yönetilemedi. Bu durum, fiyatlama davranışları ve tüketim eğilimlerinin normalleşmesini geciktirdi. 

 

* Fiyatı kamu tarafından yönetilen ve yönlendirilen mal ve hizmetlere yönelik fiyat ayarlamaları dezenflasyon sürecini yeterince desteklemedi.  

 

ÇÖZÜM NEREDE?

 

Peki, bundan sonra ne yapmalıyız? Para politikasının etki alanına girmeyen ama enflasyonu ilgilendiren alanlara dair diğer ekonomi politikalarını daha etkin çalıştırmamız lazım. Ekonominin planlama, üretim, teşvik, dağıtım ve aracılık faaliyetlerini ilgilendiren sorunlarına dair kalıcı çözümler üretmeliyiz. Enflasyonla mücadelenin her boyutunu vatandaşa ve şirketlere daha fazla dokunarak anlatmalıyız. Maliye politikalarını hem enflasyonla mücadeleyi destekleyecek hem de enflasyonla mücadelenin maliyetinin toplumda daha adil biçimde paylaşılmasını sağlayacak şekilde çalıştırmalıyız. 

 

Bunları yapmakta yetersiz kaldığımız durumda, sıkı para politikası daha uzun süre devrede kalabilir. Yani yüksek faiz, ekonomiyi gereğinden uzun süre yorabilir. Bu durum, reel sektörün üretim kapasitesine, yatırım iştahına ve rekabet gücüne zarar verir; sabit gelirli vatandaşların yaşam koşulları daha da zorlaşır. İşte bu yüzden enflasyonla mücadeleyi çok boyutlu bir strateji ve politika setiyle yürütmemiz gerekiyor. 

18 Eylül 2024 Çarşamba

Etiketler : enflasyon