tatil-sepeti

PROF. DR. AHMET KAVAS


 

Uzay teknolojileri, ülke ekonomileri için artık vazgeçilmez hale geldi. Giderek zenginleşen Afrika ülkeleri uzaya yöneliyor. Afrika uzay ajanslarının bu sahadaki harcamaları 2020’de 503 milyon Euro’yu geçti. Afrikalılar artık uzay çalışmalarının çok pahalı olmadığını söylerken, kendi üniversitelerinde bile nanosatelit uzay araçlarını üretiyor.  

 

 

Yakın zamana kadar herhangi bir ülkenin uzay programına girişmesi ve bunu geliştirmesi hem uzun zaman alıyordu hem de ciddi manada maddi kaynak gerektiriyordu. İlk defa 1950’li yıllarda ABD ve Sovyetler Birliği ile başlayan bu çalışmalara Fransa, Çin ve Hindistan gibi ülkeler de dahil oldu. Afrika’da Mısır ile 1998 yılında başlayan ve onu Güney Afrika’nın takip ettiği yaklaşık yarım asırlık süreçte 54 Afrika ülkesinden yaklaşık 25’i bu konuda belli bir mesafe aldı. Nisan 2019 itibarıyla 887’si sadece ABD’ye ait olmak üzere 2 bin 63 operasyonel uydu dünya yörüngesinde dolaşıyordu. Afrika’da ilk defa ABD’nin Mısır için fırlattığı NileSat uydusu 1998 yılında, Güney Afrika’nın Sunsat uydusu ise 1999 yılında uzaydaki yerini aldı. 2022’ye gelindiğinde kıta ülkeleri adına 42’si Çin, Rusya, Hindistan ve Fransa gibi diğer ülkelerle işbirliği içinde olmak üzere toplam 45 uydu fırlatıldı.

 

Bu alanda yıllar önce çalışmaya başlayan Senegal, ilk uydusunu 2024 yılında fırlattı. Şartlar uygun olursa 2030 yılına kadar uzaya, veri toplama amaçlı robotik özelliklere sahip bir uzay sondası göndermeyi hedefliyor. 

 

Uzay sondası sahibi 20 ülke arasında Rusya, ABD, Ukrayna, Avrupa Birliği, Japonya, Hindistan ve Çin öne çıkıyor; Senegal de bunu başarmak istiyor. Uydu teknolojileri ile yetinmeyip hedefini daha ileriye taşımayı planlıyor. Zira uzay teknolojileri, ülke ekonomileri için artık vazgeçilmemesi gereken bir konu haline geldi. 

 

503 MİLYON EURO

 

Afrika ülkelerinin giderek zenginleşmesiyle uzay ajanslarının harcamaları 2018’de toplam 238 milyon Euro’ya ulaştı. 2020’de ise yaklaşık yüzde 55’lik bir artışla bu miktar 503 milyon Euro’yu geçti. Uzay teknolojileri ve kalkınma hamleleri olmadan hedeflerine ulaşmalarının zorluğunu fark eden Afrika ülkeleri, artık kendi uydularına sahip. Bu uzay araçlarının sundukları fırsatları da yakından takip ediyorlar. 

 

Afrika ülkeleri, 2016’dan itibaren çok sayıda uydu fırlatarak ciddi bir hamle yaptı. Afrikalılar artık uzay çalışmalarının çok pahalı olmadığını belirtiyorlar. Kendi üniversitelerinde bile 50 bin ila 100 bin dolar arasında üretilebilen nanosatelit uzay araçlarını gönderiyorlar. 2022 itibarıyla toplam 52 Afrika uydusu yörüngelerinde amaçlarına uygun hizmet verdi. Hemen hemen pek çok konuda olduğu gibi Güney Afrika 12 uydusuyla uzayda başı çekiyor. Mısır 10, Cezayir ve Nijerya 6’şar, Fas ve Etiyopya ise 3’er uydu gönderdi. Bunları Ruanda, Uganda, Sudan, Angola, Zimbabve, Fildişi Sahili, Kenya, Moritus ve Senegal gibi ülkeler izliyor. Bu uydular içinde 9’u Afrika ülkelerinde tasarlandı ve inşa edildi. Fırlatma tesisleri de dahil geri kalan işlemlerini yabancı ülkeler sağladı. 

 

SIRADA 100 UYDU VAR

 

Büyük güçlerin tekellerine aldıkları uzay boşluğunda Afrika ülkeleri kendine düşen payı almak için çalışıyor. Kıta ülkeleri, gelecek vaat eden bu alan için dünya genelinde sadece 2022’de ayrılan yaklaşık 425 milyar dolarlık kaynağın oluşturacağı fırsatların farkında. 

 

Dünya ekonomisinde uydulara dayalı gelişen her türlü teknolojik ilerleme, ülkelerin gündemlerini de belirliyor. 

 

Afrika’da bu alandaki yatırımların sadece 2022 yılında 20 milyar doları bulması, küçümsenecek bir rakam değil. Halen çalışmaları devam eden ve fırlatılmaları için gün sayan en az 100 civarında Afrika uydusu var. 

 

İSTİHDAM ALANI AÇIYOR

 

Kıta üniversitelerinde uydu teknolojileri için gerekli temel bilgilerin öğretilmesi giderek yaygınlaşıyor. Bu teknolojiler sayesinde birçok Afrika ülkesinde binlerce insan için de yeni istihdam alanları açılıyor. 

 

Günümüzde ülkeler uyduları en fazla askeri amaçlı kullanıyor. Kıtada en fazla askeri uydu Cezayir, Mısır ve Fas’ta. En az askeri uyduya ise Sudan ve Güney Afrika Cumhuriyeti sahip. Kıta 2010 yılı öncesinde herhangi bir askeri uyduya sahip değilken, 2020’de 4, 2022’de ise toplam 10 askeri uydusu vardı. 

 

Oysa ki dünya genelinde 2010’da 74, 2020’de 460 ve 2022’de 554 askeri uydu hizmetteydi.

 

BÜYÜK EKONOMİK KAYNAK

 

Uzaya uydu fırlatılması, bunu yapabilen ülkelere büyük bir ekonomik kaynak sağlıyor. Rusya, 2023 yılında Angola’nın AngoSat-2 uydusunu uzaya yerleştirmesinden sonra Afrika ülkelerini bu alanda müşteri edinmenin yollarını arıyor. Cezayir, Mısır, Nijerya ve Güney Afrika’yı hedef olarak seçti. Japonya, aynı şekilde Afrika ülkelerini uydu sahibi olma konusunda cesaretlendirip fırlatma işlemlerini ücretsiz yapmayı vaat ediyor. 

 

Afrika ülkelerinin uyduları genelde Kazakistan’daki Baykonur, Çin’deki Chennai ve hatta Fransız Guyanası’ndaki Kourou’dan da fırlatılıyor.

 

TÜRKİYE İLE İŞBİRLİĞİ 

 

Uzay teknolojilerinde büyük gelişme gösteren Türkiye, Afrika ülkeleriyle uydu edinme çalışmalarında işbirliği yapabilir. 30 yılda uzay konusunda büyük tecrübesi bulunan Türkiye, halen faal 9 uydu sahibi. Özellikle ülkemizdeki Afrikalı öğrencilerin eğitiminde bu sahanın önemsenmesi ve uzay sanayisinde etkileşim, gelecek için umut vaat ediyor. Uzay teknolojileri, ülkelerin kendi gayretleri kadar birbirleriyle dayanışmalarını da gerektiriyor. Afrika Havacılık ve Uzay Örgütü (AASO) ve Afrika Uzay Ajansı gibi kuruluşlar yanında yaklaşık 15 ülke, kendi uzay ajanslarını kurdu. Özellikle Afrika Uzay Ajansı, kıtanın uzay siyasetine düzen vermek ve üye ülkeler arası işbirliğini teşvik için 2018 yılında önce tüzüğü hazırladı ve 2019’da 55 üye ile kuruluşu sağlandı. Merkezi olarak da Kahire belirlendi.

 

FAS 2017’DE FIRLATTI

 

Afrika ülkelerinde 2010’lu yıllarda uydu sahibi olma yarışı başladı denebilir. Bunlar arasında Gana, NASA’nın teknolojik desteğiyle GhanaSat-1 ismini verdiği uydusunu 2017’de uzaya fırlattı. Fas’ın ilk uydusu, 500 milyon Euro’luk harcamayla 8 Kasım 2017’de Güney Amerika’daki Fransız Guyanası’ndan fırlatıldı. Tunus ise Challenge One adını verdiği ilk uydusunu, 22 Mart 2021’de Kazakistan’ın Baykonur kozmodromundan Soyuz-2 roketi ile fırlattı.

 

AFRİKA’NIN 2063 VİZYONU

 

Güçlü devletler, artık uzaya uydu gönderme konusunda ciddi müşteri bulma peşinde. Afrika Uzay Sanayi’nin 2022 raporuna göre kıtada 2021 yılında bu alanda yapılan harcama 19.49 milyar doları bulmuştu. 2026 yılı için tahmini harcama ise 22.64 milyar dolara ulaşacak. Afrika ülkeleri, uzay programları için 2021 yılında 523.2 milyon dolar, 2022’de ise 534.9 milyon dolar kira ödedi. Kıtayı kalkındırmak için uzay araçlarından en iyi nasıl istifade edilebileceklerini planlıyorlar. Afrika Birliği’nin 100. kuruluş yıl dönümü için hazırlanan Afrika 2063 Vizyonu’nda da en önem verilen konulardan biri Afrika uzay çalışmaları. 

 

İLK AJANSI NİJERYA KURDU

 

Kıtada uzay çalışmalarını Mısır gibi Güney Afrika da çok önceden fark etti ve Aralık 2010’da Güney Afrika Milli Uzay Ajansı’nı (Sansa) kurdu. Kıtada bu alanda öne çıkan bir diğer ülke ise Nijerya. Hatta Nijerya Milli Uzay Araştırma ve Kalkınma Ajansı’nı, Güney Afrika’dan 10 yıl önce 1999’da İngiliz uzay şirketinin yardımıyla 30 milyon dolara hizmete koydu. 

17 Eylül 2024 Salı

Etiketler : Afrika uzay teknoloji istihdam Fas Nijerya

OSMAN ARIOĞLU



 

Geçtiğimiz hafta 2025-27 yılları arasını kapsayan Orta Vadeli Program açıklandı. Programda enflasyon ve büyüme rakamlarında revizeler yapıldığını gördük. Geçen hafta sonu kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye’nin kredi notunu B+’dan BB-‘ye çıkardı. 

 

Görünümü ise pozitiften durağana çevirdi.

 

FİTCH KREDİ NOTU

 

Öncelikle kredi notundan bahsedelim. Bu not artırımından sonra Türkiye’nin kredi notu Güney Afrika ile aynı seviyeye geldi. 

 

Önümüzdeki dönemde risk priminde de biraz daha iyileşme görebiliriz. Not artırımı zaten bekleniyordu. Kritik konu, görünümün durağana çevrilmesidir. Bir sonraki açıklamada kredi not artırımının biraz zora girmesi gibi görünse de kesin olarak böyle olur demek değildir. 

 

ENFLASYON VE BÜYÜME RAKAMLARINDA REVİZE

 

OVP ile 2024 yılı enflasyon hedefi yüzde 33’ten yüzde 41.5’e revize edildi. Aslında Merkez Bankası daha önce 2024 yılı enflasyon hedefini yüzde 38’e revize etmiş ve daha sonraki birkaç toplantısında da yüzde 38’de sabit tutmuştu. Merkez Bankası açıklamasında da 38-42 aralığında bir banttan bahsedildiğini dikkate alırsak yeni hedefin Merkez Bankası açıklamalarındaki üst bant civarı olduğunu ve tutturulabilir görüldüğünü belirtelim. 

 

Büyüme beklentisinde değişiklik yapılarak 2024 yılı büyüme hedefi yüzde 3.5, 2025 yılı hedefi de yüzde 4 olarak revize edildi. Orta Vadeli Program açıklaması sırasında konuyla ilgili tüm bakanlar masanın etrafında olduğu halde sadece ana başlıkların belirtilmiş olması, içerikle ilgili detaya girilmemesi, kamuoyu nezdinde bir hayli eleştiriye neden oldu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, OVP açıklaması sırasında konuya ilişkin detayların 25 Ekim’de açıklanacak 2025 yılı programında olacağını ifade etti. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bütün unsurları ile yetki ve sorumluluğunun Cumhurbaşkanı makamına ait olması, bakanların programın yürütülmesinde yardımcı rol alan aktörler olarak değerlendirilmesi nedeniyle detaylandırmanın Cumhurbaşkanlığı Hükümeti yıllık programı ile olması doğal karşılanabilir. 

 

OVP’de 2025 yılı büyüme hedefinin yarım puan aşağı çekilerek yüzde 4 olarak açıklanması ile enflasyonla mücadele programında bir gevşemeye gidileceği yönünde değerlendirmeler ekonomideki yavaşlamanın 2025 yılı ilk yarısında da devam edeceği beklentisi ile uyumlu. Daralmanın 2025 yılının bütününe yayılması ise başka sorunları da beraberinde getirebilir. Genel olarak hükümetlerin en tedirgin olduğu konu, ekonomik büyümenin ciddi şekilde yavaşlaması veya durgunluk içerisine girilmesidir. Bu hem işsizliğin artması hem de ülke kalkınmasının ve dolayısıyla da kişi başı milli gelirin düşmesine neden olabileceğinden hassasiyet gösterilmesi doğaldır. Türkiye’de 2002- 2008 yılları arasında yine bir enflasyonla mücadele programı uygulandı. 2001 yılı ekonomik krizi sonrası negatif büyüyen ülkede güven, kararlılık ve istikrarla enflasyonda ciddi bir iyileşme ile birlikte büyüme oranlarında da makul bir seviye izlenebilir olmuştu. 

 

PROGRAMDA KARARLILIK 

 

Enflasyonla mücadele programında en kritik konu, beklentilerin doğru yönetilmesi ve toplumun genelinde uygulanan enflasyonla mücadele programına inancın devam ediyor olmasıdır. Enflasyon katılaşmadan bu yılın ikinci yarısı ve 2025’in ilk yarısı biraz daha acı çekilecek dönem olarak kalması koşuluyla sonrasının daha yumuşak bir şekilde devam ettirilmesi mümkün olabilir. Geçen 5-6 yıllık dönemde uygulanan programlar kişiler ile doğrudan bağlantılı hale geldi ve birbiriyle zıt uygulamalar yapıldı. Uygulanan programda da esas tedirgin eden bu noktadır. Bu program, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile endeksli görülüyor. Hazine ve Maliye Bakanı konusunda yapılan spekülasyonların programda ne denli hasara yol açabileceği birkaç hafta önceki asılsız dedikodular ile teyit edildi. Bu dedikoduları gidermek için Sayın Şimşek sosyal medya hesabından iki defa istifa ettiği yönündeki tevatürleri yalanlamak durumunda kaldı. 

 

Yüksek enflasyon, toplumu her yönüyle bozucu etkilere neden olur. Şu anda en kritik konu, henüz katılaşmamış olan enflasyonu indirmedeki kararlılığın korunmasıdır. Beklenti yönetimi doğru yapılabildiği ölçüde enflasyon ve büyüme hedefleri yakınsanabilir. Yapısal reformların realize edilmesinde de anlayışın değiştiğine yönelik kanaat omurgayı oluşturur. En az iki yıl daha seçim olmaması halen en büyük avantaj durumundadır.

18 Eylül 2024 Çarşamba

Etiketler : enflasyon reyting büyüme Fitch kredi

PROF. DR. NURULLAH GÜR



Türkiye’de enflasyon, yıllık bazda tek haneli rakamları en son Ekim 2019’da görmüştü. Salgın döneminde yüzde 10-20 bandında dolanan enflasyon oranı, Aralık 2021’den itibaren başka bir safhaya geçti. O tarihten bu yana ortalama enflasyon yüzde 57.5 seviyesinde gerçekleşti. Beklediğimiz dezenflasyon süreci, Haziran 2024 itibariyle nihayet başladı. Yıllık enflasyon, son üç ayda yüzde 75.45’ten yüzde 51.97’ye geriledi. Bu gerilemeye neden olan temel unsurları şöyle özetleyebiliriz:

 

* Geçen yılın yaz döneminde çok yüksek seviyelerde gerçekleşen aylık enflasyon rakamlarının Haziran-Ağustos 2024 döneminde devreden çıkması neticesinde baz etkisi oluştu. Bu matematiksel durum, yıllık enflasyonu otomatik olarak aşağıya çekti.  

 

* Sıkı para politikası ve ekonomi politikalarındaki artan öngörülebilirliğin bir sonucu olarak döviz kurları, daha istikrarlı bir aralıkta seyretmeye başladı. Hatta TL reel bazda değerlendi. Bu gelişme, ithalat fiyatlarının enflasyonu artırıcı etkisini sınırladı. 

 

* Sıkı para politikası, iç talebi yavaşlattı. 

 

n Küresel emtia fiyatlarının stabil bir seyir izlemesi ve asgari ücrete ara dönemde zam yapılmaması, reel sektör için maliyetleri hafifletti. Böylece, bazı şirketlerin fiyat artışlarında aşırıya kaçmaya yönelebilmeleri için gerekçeleri azalmış oldu. 

 

TAHMİNLER GÜNCELLENDİ

 

Enflasyonda düşüş trendi başlamış olmasına rağmen Merkez Bankası’nın yüzde 38’lik yıl sonu hedefinin tutması mümkün gözükmüyor. Zaten geçtiğimiz günlerde açıklanan Orta Vadeli Program’daki (OVP) 2024 yıl sonu enflasyon tahmini de yüzde 41.5 olarak güncellendi. Önceki OVP’de 2024 yıl sonu için enflasyon tahmini yüzde 33 idi. Durum böyle olunca akıllara kritik bir soru geliyor: 

 

Neden enflasyon tahminleri tutmadı? Bu sorunun birkaç cevabı var: 

 

* Enflasyonu kontrol altına almak için para politikası sıkılaştırıldı. Bu gerekliydi. Ama para politikasını destekleyecek yapısal politikalar yeterince kapsamlı ve hızlı biçimde devreye giremedi. Önceki yazılarımda da altını çizdiğim üzere, sıkı para politikası enflasyonla mücadelenin ön koşulu olmakla birlikte yeterli koşulu değildir. 

 

* Para politikasının iletişim ayağı zayıf kaldı. Dolayısıyla, enflasyon beklentileri yeterince iyi yönetilemedi. Bu durum, fiyatlama davranışları ve tüketim eğilimlerinin normalleşmesini geciktirdi. 

 

* Fiyatı kamu tarafından yönetilen ve yönlendirilen mal ve hizmetlere yönelik fiyat ayarlamaları dezenflasyon sürecini yeterince desteklemedi.  

 

ÇÖZÜM NEREDE?

 

Peki, bundan sonra ne yapmalıyız? Para politikasının etki alanına girmeyen ama enflasyonu ilgilendiren alanlara dair diğer ekonomi politikalarını daha etkin çalıştırmamız lazım. Ekonominin planlama, üretim, teşvik, dağıtım ve aracılık faaliyetlerini ilgilendiren sorunlarına dair kalıcı çözümler üretmeliyiz. Enflasyonla mücadelenin her boyutunu vatandaşa ve şirketlere daha fazla dokunarak anlatmalıyız. Maliye politikalarını hem enflasyonla mücadeleyi destekleyecek hem de enflasyonla mücadelenin maliyetinin toplumda daha adil biçimde paylaşılmasını sağlayacak şekilde çalıştırmalıyız. 

 

Bunları yapmakta yetersiz kaldığımız durumda, sıkı para politikası daha uzun süre devrede kalabilir. Yani yüksek faiz, ekonomiyi gereğinden uzun süre yorabilir. Bu durum, reel sektörün üretim kapasitesine, yatırım iştahına ve rekabet gücüne zarar verir; sabit gelirli vatandaşların yaşam koşulları daha da zorlaşır. İşte bu yüzden enflasyonla mücadeleyi çok boyutlu bir strateji ve politika setiyle yürütmemiz gerekiyor. 

18 Eylül 2024 Çarşamba

Etiketler : enflasyon