İSA KARAKAŞ

İşveren, yıllık 270 saatten fazla süre çalıştırdığı için çalışan iş sözleşmesini haklı olarak feshedebilir mi? Çalışma süresinin günlük 11 saati aşması, ‘yasak çalışma’ kapsamına mı giriyor? Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin kararı, işyerinde uygulanacak çalışma süreleri için emsal teşkil ediyor.

İŞ mevzuatımızda, işçilerin bedensel ve ruhsal sıhhatlerinin korunması için çalışma süreleri ve fazla mesai yapılmasıyla ilgili birtakım sınırlamalar yer alıyor. Buna göre, kural olarak çalışma süresi haftalık en fazla 45 saattir. Bu süre, işçi ve işverenin anlaşması ya da toplu iş sözleşmesiyle daha az belirlenebilir. Ancak 45 saati aşması mümkün değil. İş Kanunu’nda yazılı şartlar çerçevesinde haftalık 45 saati aşan çalışmalar, fazla çalışma olarak kabul edilir.

İşçinin normal çalışma ücretinin sözleşmelerle haftalık 45 saatin altında belirlenmesi halinde, işçinin bu süreden fazla, ancak 45 saate kadar olan çalışmaları ‘fazla sürelerle çalışma’ olarak adlandırılır. Belirlenen bu sürelere göre alınacak ücretler ile kullanılacak serbest zaman değişir.

İş Kanununa İlişkin Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliği’nin ‘Fazla Çalışmada Sınır’ başlıklı maddesinde, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda 270 saatten fazla olamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu süre sınırının, işyerlerine veya yürütülen işlere değil, işçilerin şahıslarına ilişkin olduğu belirtilmiştir.

Diğer yandan, günlük çalışma süresinin sınırlandırılmasıyla ilgili tarafların yazılı anlaşması ile haftalık normal çalışma süresinin, işyerinde haftanın çalışılan günlerine günde 11 saati aşmamak koşuluyla farklı şekilde dağıtılabileceğine Çalışma Süreleri Yönetmeliği’nde yer verilmiştir.

KARAR BİLGİLERİ

Kararı veren daire başkanlığı: Yargıtay 22. Hukuk Dairesi
Karar bilgileri: 2016/19041
E., 2019/17119K.

Yasal dayanağı: 4857 sayılı kanunun 63. maddesine istinaden yürürlüğe konan İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği ile İş Kanununa İlişkin Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliği

YARGITAY KARARI

Direnme yolu ile Yargıtay 22. Hukuk Dairesi önüne gelen uyuşmazlığa konu olay şöyle: “…Dosyadaki bilgi ve belgelere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine ve özellikle davacı, dosya kapsamında mevcut …tarihli dilekçesinde ‘çalışma şartları ve mecbur kılındığı fazla çalışma saatlerinin sosyal ve ailevi hayatında sorunlar açılmasına ve ruh halinin olumsuz etkilenmesine sebebiyet vermesi’ nedeniyle iş sözleşmesini haklı olarak feshettiğini açıklamıştır.

Mahkemece, ‘davalı işverence 4857 sayılı kanunun 41. maddesinin 8. fıkrasında belirtilen yılda 270 saatin üzerinde fazla çalışma yapılamayacağına ilişkin hükme aykırı davranıldığı ve Fazla Çalışma Yönetmeliği’nin 9. maddesinin 2. fıkrası uyarınca her yılbaşında alınması gereken fazla çalışma onaylarının davacıdan alındığı ispat edilemediği’ gerekçesiyle iş sözleşmesinin feshinin 4857 sayılı yasanın 24/II-a maddesi gereğince haklı nedene dayalı olduğu sonucuna varılmıştır.

4857 sayılı kanunun işçiye iş sözleşmesini haklı sebeple fesih hakkı veren ‘İşveren iş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri hakkında yanlış vasıflar veya şartlar göstermek yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler vermek veya sözler söylemek suretiyle işçiyi yanıltırsa’ şeklindeki 24/II-a bendinin somut olaya uygulanmasının mümkün olmadığının gözetilmemesi hatalıdır.

Ayrıca, İş Kanunu’nun 41. maddesinde öngörülen fazla çalışmanın yıllık 270 saati aşamayacağına ilişkin düzenleme, emredici nitelikte bir düzenleme değildir.

Buna göre, davacının yıllık fazla çalışma süresinin 270 saati aşması, fazla çalışmaların karşılığı olan fazla çalışma ücreti tamamen ödendiği sürece işçiye sırf bu sebeple haklı fesih hakkı vermez. Diğer taraftan, günlük çalışma süresinin 11 saati aşamayacağına ilişkin kural, işçinin dinlenme hakkı bağlamında emredici nitelikte bir düzenleme olarak kabul edilmeli.”

YASAK ÇALIŞMA

Somut olayda, davacının fazla çalışma ücretinin ödendiği anlaşıldığından, bu yöndeki talebi reddedilmiştir. Kaldı ki, davacı fesih gerekçesini fazla çalışma ücretinin ödenmemesi değil, fazla çalışma saatleri olarak açıklamıştır.

Bu bakımdan, davalı tarafın bu yöndeki temyiz sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı tarafça dosyaya sunulan fazla çalışma listeleri incelendiğinde, davacının ara dinlenme süresi hariç olmak üzere günlük 11 saati aşan çalışmalarının bulunduğu tespit edilmektedir. Davacının fazla çalışma yapılmasına onay vermesi halinde dahi bu onayın 11 saati aşan çalışma süresini kapsadığı kabul edilemez.

Yapılan bu açıklamalara göre, fazla çalışma süresinin yıllık 270 saati geçmesi, davacıya salt bu sebeple haklı fesih imkanı vermez ise de günlük çalışma süresinin 11 saati aşması ‘yasak çalışma’ kapsamında değerlendirileceğinden, bu durumun davacıya haklı fesih imkanı tanıdığı dikkate alındığın-da, davalının yerinde bulunmayan tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun kararın bu ilave değişiklik gerekçeyle onanmasına oybirliği ile karar verildi.

11 SAAT KURALI

Emsal nitelikteki Yargıtay 22. Hukuk Dairesi kararında; işverenin, 4857 sayılı İş Kanunu’na İlişkin Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliği’nin ‘Fazla Çalışmada Sınır’ başlıklı maddesinde fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda 270 saatten fazla olamayacağı hükmüne aykırı davranıp bu süreleri aşsa dahi bu sebep, işçi açısından iş sözleşmesinin feshi için haklı bir sebep teşkil etmeyecek.

Çalışma süresinin 11 saati aşamayacağı kuralının (yasa ve yönetmeliklerde yer verilen istisna kapsamı dışındaki işlerde) işveren tarafından ihlal edilerek işçinin bu sürelerden fazla çalıştırılması halinde işçi, sırf bu sebeple iş sözleşmesini feshedebilme hakkına kavuşacak. Üstelik işçi fazla çalışma onayı vermiş olsa bile sonuç yine değişmeyecek. Keza Yargıtay’ın kararında da isabetli olarak yer verildiği üzere günlük çalışma süresinin 11 saati aşamaya-cağına ilişkin kural, işçinin dinlenme hakkı bağlamında emredici nitelikte bir düzenleme olarak kabul ediliyor. Bu bağlamda günlük çalışma süresinin 11 saati aşması ‘yasak çalışma’ kapsamında değerlendirile-ceğinden işçinin bu nedenle yapacağı fesih, haklı sebep sayılacak. Yargıtay’ın emsal nitelikteki bu kararındaki tespitler çerçevesinde işyerinde uygulanacak çalışma sürelerinin gözden geçirilip yeniden düzenlenmesi işveren ve işçilerin lehine olacak.

21 Ekim 2022 Cuma

Etiketler : Köşe Yazısı

DOÇ. DR. ADNAN ERTEMEL

Yapay zeka teknolojisi, onlarca yılı öğrenme evresinde geçirdi. Şimdi olgunlaşıyor ve ölçekleniyor. Öyle ki, tahmin edilenden de hızlı biçimde hızlanmaya başladı.

Sentetik verilerden beslenen ve kendi tasarımcılarının bile aklını başından alan, kendi kendini denetleyen bir yapay zeka çağına girdik. Google’a ait teknoloji laboratuvarı DeepMind’deki araştırmacılar, yakın zamanda piyasaya sürülen AlphaTensor sisteminin, algoritmaları bile kendi başına keşfederek ‘insan sezgisi alanını aştığını’ söylüyor. Nature dergisinde ekim ayı başında yayınlanan makalede, DeepMind araştırmacıları, derin pekiştirmeli öğrenme yaklaşımıyla çalışan yapay zekanın matematikte bilim adamlarının 50 yıldır benimsediği matris çarpım algoritmalarından daha hızlı çalışan bir çarpım algoritmasını keşfettiğini ortaya koydu.

Örneğin makina öğrenme mantığında çalışan ve en gelişmiş yapay zeka sistemi olarak gösterilen GPT-3, 175 milyar parameter ile çalışarak, kendi kendine öğrenme yetisi kazanmış durumda. Bu sayede dünyada şu ana kadar kaleme alınmış hemen tüm kitapları ve Wikipedia’daki tüm içeriği hafızasına alan GPT-3, başlangıçta cevaplamasının öngörülmediği soruları bile cevaplamaya başladı.

Yapay zeka teknolojisinin geldiği bu yeni aşamada sıradaki hedef, yapay zekayı farklı sektörlerde ölçekleme safhası… Bunun için de tek eksik, daha fazla miktarda veri setleriyle yapay zekayı beslemek. Bunun için geliştirilen bir yöntem, gerçek olmayan sentetik veri üretmek.

SENTETİK VERİ

Gerçek dünyadaki olaylar aracılığıyla toplanmak yerine algoritmik olarak oluşturulan veri olarak tanımlanan sentetik veri, yazılım geliştirmeyi iyileştirmek,

Ar-Ge’yi hızlandırmak, makina öğrenimi modellerini eğitmek, kendi dahili verilerini ve ürünlerini daha iyi anlamak ve iş süreçlerini iyileştirmek için kullanılır. Sentetik veriler, gerçek veri kümelerinin yerini alabilir ve matematiksel modelleri doğrulamak için kullanılabilir. Sağlık, finans, sigorta, siber güvenlik, üretim, robotik ve otonom araçlar gibi alanlardaki şirketlerin daha hızlı ölçeklenebilmeleri için geliştirmeyi ve pazara sunma süresini hızlandırmak için sentetik verilerin kullanımı büyük avantaj sağlıyor.

İYİ VE KÖTÜ ÖRNEKLER

Yapay zeka, geçmişte tahmin bile edilemeyen biçimde farklı alanlarda sektörlerde ciddi katma değer oluşturmaya başladı. Örneğin, ABD’de kurulan Syrup Tech adlı şirket, derin tedarik zinciri kesintileri, gerçek çok kanallı ağlar ve sürdürülebilirlik odaklı tüketicilerin olduğu bir dünyada, yeni nesil envanter sistemlerine ihtiyaç olduğu fikrinden hareketle, ticarette envanter kararları için yapay zeka destekli bir tahmin yazılımı geliştiriyor.

Platform, dahili (envanter ve satışlar gibi) ve harici verilerin (sosyal medya eğilimleri ve hava durumu tahminleri gibi) birçok farklı veriyi gerçek zamanlı mantıkla analiz ederek hangi ürünlerin ne zaman ne miktarda stoklanacağına karar vermelerini sağlıyor.

Gerçek zamanlı mantıkla olarak daha fazla veriden yararlanarak, satış ve planlama ekiplerine büyük fayda sağlıyor. Platform sayesinde uzun vadede değer zincirindeki her adımda katma değer sağlayarak israfı tamamen ortada kaldırmak hedefleniyor.

Yapay zeka, şüphesiz kötü gelişmelere de yol açabiliyor. Yanlış yüz tanıma, yanlı öğrenen algoritmalar ve yapay zeka destekli deep-fake sistemler, yapay zekanın karanlık yüzüne örnek olarak verilebilir.

Genel olarak incelendiğinde, tüm bu gelişmeler ışığında araştırmacılar, GPT-3 ve Radford gibi yapay zeka modellerindeki son gelişmeleri ‘paradigma değişimi’ olarak adlandırıyor. Birçok uzman, teknolojide tekilliğin (singularity) düşünüldüğü kadar uzak olmayabileceğini söylüyor. Yakın gelecekte yapay zekanın soyut düşünüp düşünemeyeceği, duyguları hissedip hissedemeyeceği veya gerçekten kendinin farkında olup olmayacağı gibi soruların cevabını hep birlikte göreceğiz.

21 Ekim 2022 Cuma

Etiketler : Köşe Yazısı