tatil-sepeti
Geleceğin enerjisi yapay güneş

HABER: AYŞE BAŞAK Nükleer füzyon yolu ile enerji elde etmek şimdilik mümkün değil, ancak bu müthiş enerji kaynağını kontrol altında tutmayı başarmak ve insanlığın hizmetine sunmak bilim insanlarının uzun süredir kurduğu bir hayal.Çin’den gelen bir haber bilim-teknoloji dünyasında büyük bir ilgi ile karşılandı. Çin’de yürütülen EAST (Deneysel Süper İletken Tokamak) projesinde önemli bir aşama gerçekleştirildi. Çinli araştırmacılar dört ay süren bir deneyin sonucunda yapay bir güneş oluşturmayı başardılar. Bu yapay güneşin merkezinde yüz milyon derece sıcaklığa ulaşıldı. Söz konusu sıcaklık bizim güneşimizin sıcaklığından altı kat daha yüksek: Deneyin neticesinde elde edilen ısı 10 MW gücünde. 2006 yılında başlayan araştırmayı Çin’in Hefei Fizik Kurumu sürdürüyor. SICAK PLAZMA Uzmanlar EAST projesini; içi vakumlanmış bir tokamak yani nükleer kaynaşım halkası reaktörü şeklinde tarif ediyor. Reaktörün içine hidrojen atomları enjekte ediliyor ve bunlar ısıtılıyor. Oluşturulan plazma süper iletkenler ile geliştirilmiş son derece güçlü mıknatıslar ile sıkıştırılıyor. Neticede plazma o kadar sıcak oluyor ki güneşin içinde yaşanan reaksiyonların benzeri burada da gerçekleşiyor ve hidrojen atomları birleşerek müthiş bir enerji açığa çıkarıyorlar. EAST ile elde edilen bu yüksek sıcaklık ve yoğunluk şimdilik sadece on saniye boyunca devam etti. Asıl hedef, elbette bu reaksiyonu enerji üretimi için kullanabilmek. Motorsuz çevre dostu uçak artık hayal değil Pervanesiz ve motorsuz uçak olur mu? Teknoloji hızla gelişiyor, büyük aşamalar kaydediliyor olsa da uçaklar ile ilgili temel prensipler hiç değişmedi. Fakat ABD’den gelen bir haber ezberleri bozacak türden. MIT’den bir mühendis ekibi hiçbir oynar parçası olmayan bir uçak yapmayı başardı. 2.45 kg ağırlığındaki uçağın ilk uçuşu bir spor salonunda gerçekleşti. Pervane, türbin gibi parçaları olmadan, sadece iyonize edilmiş bir havanın hareketi ile uçan bu inovatif uçak 60 metre boyunca havada kaldı. Elektrodinamik adı verilen prensip ile havalanan uçak ile on adet test uçuşu gerçekleştirildi. Aslında fikir 1920’lerde ortaya çıkmıştı. Uçak, oluşturduğu ‘iyonik rüzgar’ sayesinde hareket ediyor. Yüksek voltaj kullanarak güçlü bir elektrik alanı üretiyor. İyonlar bu elektrik alan sayesinde hızlandırılıyor. Bu iyonlar, nötr hava molekülleri ile çarpışarak itiş gücü sağlıyor. Yani biri negatif diğeri pozitif yüklü iki nokta arasında havanın iyonize olarak akması sağlanıyor. Bu şekilde oluşan hava akımı bir güç kazandırarak uçağı uçuruyor.

03 Aralık 2018 Pazartesi

Teknoloji girişimlerine 100 milyon liralık destek

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, erken aşama teknoloji tabanlı girişimlere yönelik Girişim Sermayesi Destekleme Programı’na yapılan başvuruların değerlendirme sonuçlarını açıkladı.Buna göre, program kapsamında toplam 23 kuruluşun katıldığı 10 fonun desteklenmesi kararı alındı. TÜBİTAK’ın 100 milyon liralıkbütçe ayırdığı programla hayata geçecek fonların 5 yıl içinde 1.8 milyar liralık kaynak oluşturması bekleniyor. Program kapsamında fonlara katılacak teknoloji geliştirme bölgeleri (TGB), teknoloji transfer ofisleri (TTO) ve araştırma altyapılarından yaklaşık 112 milyon lira ilave kaynak bekleniyor. Ayrıca, ilk aşamada üçüncü taraf ulusal ve uluslararası kurumsal ve bireysel özel yatırımcılardan yaklaşık 750 milyon liraek kaynak geleceği tahmin ediliyor. Yurtiçi ve yurtdışından getirilecek bu kaynaklarla oluşturulacak fonlar, 5 yıl içinde Türkiye’de yerleşik start up’lara yatırım yapacak ve bu girişimleri büyüterek ticarileştirilmelerini sağlayacak.

29 Kasım 2018 Perşembe

Balkonda da rüzgardan elektrik üretilecek

HABER: AYŞE BAŞAK Ülkelerin enerji politikalarında yenilenebilir enerji kaynaklarına artık çok daha fazla yer veriliyor. Küresel ısınmanın dünya üzerindeki baskısı giderek artarken fosil yakıtların yerine temiz enerji kaynaklarını koyabilmek hayati öneme haiz. İyi haber, teknoloji geliştikçe yenilenebilir enerjinin maliyetinin azalıyor ve veriminin artıyor olması. İnovasyonla etkinliği artan yenilenebilir enerji kaynakları, artık fosil yakıtlara alternatif olarak görülmeye ve enerji piyasasında ciddi bir yer edinmeye başladı. DEV TÜRBİNLERE ALTERNATİF Yenilenebilir enerjide başı ağırlıkla güneş ve rüzgar enerjileri çekiyor. Geleneksel rüzgar türbinlerinden en büyük verim yüzlerini rüzgara döndükleri alanlarda alınıyor. Bu nedenle rüzgar enerjisini elektriğe dönüştüren, genellikle devasa türbinler, rüzgarın sürekli ve süratli estiği açıklık alanlarda kuruluyor. Peki, rüzgar enerjisinden faydalanmak için dağların, tepelerin, geniş ovalar ya da okyanusların üzerinde bulunan bu dev türbinlerden başka bir yol düşünülemez mi? Örneğin şehirlerde, günlük hayatımızda verim alabileceğimiz, apartman dairemizde kendi enerji ihtiyacımızı karşılayacağımız rüzgar türbinleri neden geliştirilmiyor? Şehirlerde rüzgar sayısız binaya çarparak ilerlediği için son derece karmaşık bir hal alıyor. Şehir planlaması, binalar, özellikle de yüksek olanlar, rüzgarın yönünü sürekli olarak değiştiriyor. Aslında şehirlerde de gayet güçlü rüzgarlar olabilir, ancak bunları enerjiye verimli bir şekilde dönüştürmek çok zor. MARS RÜZGARLARI James Dyson Tasarım Ödülü’nü kazanan ‘O-Wind Turbine’, aynı yönde dönen, oldukça başarılı bir tasarıma sahip bir rüzgar türbini. Yüksek binaların balkonlarından aşağı sarkıtılmak için geliştirilmiş bir aygıt. NASA’nın Mars rüzgarları için tasarladığı bir araçtan esinlenen O-Wind’in tasarımcıları şehirlerde de rüzgardan elektrik üretmenin mümkün olduğuna inanıyorlar. RÜZGARIN YÖNÜ FARKETMİYOR Küreye yakın bir şekli olan türbin, Bernounilli’nin prensiplerine göre hareket ediyor. Rüzgar hangi yönden eserse essin, oluşan basınç farkları kürenin hep aynı yönde, saat yönünde dönmesini sağlıyor. Bu dönüş hareketinden elektrik elde etmek mümkün oluyor. Evinin çatısına güneş paneli koymak ve bu şekilde elektrik elde etmek imkanı uzun zamandır var. Ancak O-Wind ile apartman dairesinde oturanlar balkonlarında rüzgar enerjisi ile elektrik üretme imkanına kavuşmuş olacaklar. Unutkanlar için inovatif hap Her gün ilaç almak, ilaçların zamanlamasını ve dozajını takip etmek zor bir iş. Bu, özellikle kronik hastalar, yaşlılar, çocuklar ve akıl hastalıklarından muzdarip olanlar için daha zor. Tedavinin işe yaraması ve sürekliliği için ilacı zamanında almayı unutmamak büyük önem taşıyor. MIT Üniversitesi araştırmacılarının Brigham and Women’s Hospital Hastanesi’nden bilim insanları ile ortak geliştirdikleri inovatif hap Lyndra, ilaçlarını almayı unutanlara, takip etmekte zorlananlara ya da almak istemeyenlere yönelik teknolojisi ile bu soruna önemli bir çözüm sunuyor. DOZ DOZ EMİLİYOR Tedavi için önerilen dozu bütün olarak içeren inovatif hapı bir kerede yutuyorsunuz. İlaç, midenizde parçalara bölünüyor ve vakti geldiğinde doz doz mide tarafından vücutta emilmesini sağlıyor. Hem bu bir gün içinde de olmuyor. Hap midenizde bir haftaya kadar kalabiliyor. Örneğin pazartesi ilacı yutuyorsunuz. İlacın her bir günlük dozu içeren robotik kolları size her gün bir hap sunarak bütün haftayı geçirmenizi ve tedavinizi, ilacı zamanında içme kaygısı olmaksızın sürdürmenizi sağlıyor. SİNDİRİME ZARARI YOK Hap midede parçalanacağı zamana kadar kalıyor ve mide öncesinde hapı öğütemiyor. Ancak hapın kollarını açmış şekli sayesinde kaldığı midenin çıkışını tıkaması da söz konusu değil. Bu kollar vakti geldiğinde midede tek tek eriyor. Bir haftanın sonunda inovatif hapı bir arada tutan öbek de eriyor. Böylece ilaç, sindirim sistemine hiçbir zarar vermeden günlük olarak hastaya verilip, tamamen öğütülüyor.

26 Kasım 2018 Pazartesi

Türkiye'ye ‘bulut’tan 5 yılda 15 milyar dolar yağacak

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu, buluta yatırım yapan şirketlerin, gelecek 5 yılda 15 milyar dolar net yeni gelir elde edebileceğini söyledi. Kansu, “İstihdam açısından bakarsak da 2022’de bulut bilişimle ilgili 130 bin yeni iş imkanı doğacak” dedi. Sınırsız depolama kapasitesi ve erişim kolaylığı ile birlikte bulutun, kullanıcılara en güncel güvenlik önlemleri ile korunan, güvenilir bir altyapı sunduğunu kaydeden Kansu, dünyanın en büyük 500 şirketinin yüzde 90’ının bulut kullanırken, Türkiye’de ise bu oranın yüzde 56 civarında olduğunu belirtti. GELİŞİME AÇIK BİR PAZAR Kansu, bulut pazarının çok hızlı geliştiğini ve Türkiye'nin de bunun gerisinde kalmadığını belirterek, “Türkiye'nin GSMH büyüklüğüne baktığımızda hâlâ küçük bir bulut pazarımız var. Bizden ekonomisi daha küçük olan Güney Afrika, Suudi Arabistan gibi ülkelerde bulut pazarı büyüklüğü bizden daha fazla. Bu yüzden gideceğimiz daha çok yol var" dedi. ORTA DOĞU VE AFRİKA’YI İSTANBUL'DAN YÖNETİYORUZ Pazar dinamiklerine bakıldığında daha çok donanım ağırlıklı bir harcama ve yatırım oranı görüldüğüne işaret eden Kansu, donanım harcamalarının azalıp, bulut ve bilişim teknolojileri harcamalarının artmasını beklediklerini dile getirdi. Kansu, Microsoft'un Türkiye'de 25 yıldır bulunduğunu anımsatarak, şunları aktardı: "Türkiye, Microsoft Global açısından çok önemli bir merkez. Orta Doğu, Afrika Bölgemizi de İstanbul'dan yönetiyoruz. 70-75 ülkenin bazı yönetim fonksiyonları İstanbul'da yerleşik. Bunun sebebi hem Türkiye'ye verdiğimiz önem hem de İstanbul'un stratejik konumu, altyapı olanaklarının mümkün olması. Microsoft olarak da yurt dışında Türkiye'nin potansiyelini anlatan etkinliklerde yer almaya çalışıyoruz.”

21 Kasım 2018 Çarşamba

Cep telefonu artık akıllı bir anahtar

HABER: AYŞE BAŞAK Piyasada bluetooth teknolojisi ile çalışan akıllı kilitler bir süredir var. Ancak bu hafta köşemizde tanıtacağımız Smart Padlock, bugüne kadar görmediğimiz, ezber bozan özellikler barındırıyor ve diğer girişimleri gölgede bırakıyor. Smart Padlock, bir telefon aplikasyonu yardımıyla açılabiliyor ve uzaktan PIN şifresi yollama özelliğine sahip. Böylelikle istediğiniz kişilere ve istediğiniz zaman aralıkları için geçerli olacak şekilde şifre tayin edebiliyor, dönemsel olarak kilidi kullanmalarını sağlayabiliyorsunuz. Üstelik kilidi kimin ne zaman açtığını ve tekrar kilitlediğini kayıtlarda görebiliyorsunuz. Bu bilgi, kilidin yanına gittiğinizde bluetooth aracılığıyla telefonunuza aktarılıyor. ŞİFRE YERİNE QR KOD Kilit için şifre göndermek gerçekten çok kolay. Özel bir yazılıma ihtiyaç duymaksızın herhangi bir programı kullanarak bir kısa mesaj ile oluşturduğunuz şifreyi yollayabiliyor, izin verdiğiniz kişinin kilidi açmasını sağlayabiliyorsunuz. Cihazın yan tarafında bulunan QR kodu da oldukça önemli. Kilidin şifresini sizden talep edenler bu kodu kullanmak zorunda. Örneğin eve gelen paketi içeri koymak isteyen apartman görevlisi, bu kodu telefonunda taradığında size şifre istediğini bildiren bir uyarı geliyor. Uygun görüyorsanız şifreyi yolluyorsunuz. Igloohome firmasının tasarımı olan bu kilit, Airbnb kullanıcıları için düşünülmüş özelliklere de sahip. SERTLEŞTİRİLMİŞ ÇELİK Tasarımında sertleştirilmiş çelik kullanılmış kilidin sağlamlığı özellikle vurgulanıyor. Şifre tekrar tekrar yanlış girildiğinde bunu alarm ile bildirmesi ya da kilit düzgün kitlenmediğinde sesli bir uyarının hemen devreye girmesi gibi özelliklere de sahip. Akıllı kilidi tasarlayan firmanın uzmanlığı uzaktan açılabilen kilitler üzerine. Sadece Smart Padlock gibi asma kilit değil, kapı kilitleri de üretiyorlar. Hem tasarımları, hem de ürünleri pek çok ödül almış olan şirketin seri üretime önümüzdeki yıl geçmesi bekleniyor. Şu anda bu ürüne sahip olmak isterseniz internet üzerinden 69 dolardan sipariş alınıyor. PİLİN ÖMRÜ BİR YIL Akıllı kilit Smart Padlock, pil ile çalışıyor ve pilin şarjı tam bir yıl dayanıyor. Pilin değişmesi için kilidin açık konumda olması gerekiyor. Bu yüzden pilin bitmek üzere olduğunu bildiren uyarıları önceden vermesi tasarlanmış. Eğer yine de pil bitmiş olursa başka bir pilden enerji almak için üzerinde noktalar bulunuyor. Katlanabilir telefon 2019’da piyasada Samsung’un, Infinity Flex Display adı verilen katlanan ekran teknolojisi kamuoyuna tanıtıldı. Samsung yöneticilerinden Justin Denison, normalde ekranı oluşturan katmanların üzerinde cam olduğunu, camın hem koruyucu nitelik taşıdığını hem de güzel görüntü sağladığını belirtti. Bu noktada merak edilen sorunun cevabını verdi ve camın yerini alacak esnek maddeyi nasıl geliştirdiklerini anlattı. Yeni tasarımda, ekranı oluşturan diğer tabakalar ile ekranın toplam inceliği en ileri noktaya ulaşmış. Çok uzun çalışmaların neticesinde sayısız kere açılıp kapansa da zarar görmeyecek bir sistem geliştirmeyi başarmışlar. Tanıtımda izletilen görüntülerden sonra Denison cebinden beklenen cihazı çıkardı. YENİ ARAYÜZ Bildiğimiz telefon boyutunda olan bu cihazın ön kısmında normal bir telefon ekranı var. Denison, bu ekranı bir defter sayfasını çevirir gibi çevirdi, arkasından büyük ve tablet boyutlarında başka bir ekran çıktı. Verilen bilgiye göre ekran tam olarak açıldığında büyüklüğü 7.3 inç oluyor. Ekranın iki boyutunun da aynı şeyleri yapabildiği vurgulandı. One UI ismindeki yeni arayüzün tanıtımı da bu cihazla birlikte ilk kez yapıldı. Yeni teknoloji sayesinde dışta bulunan ekrandan tüm işlemleri gerçekleştirebiliyorsunuz. İçerideki büyük ekrana geçerken ise dış ekranın görüntüsü aynen oraya aktarılıyor ve hiç kesintisiz devam ediyorsunuz. Ürünün 2019 yılında ­­seri üretime geçeceği düşünülüyor.

19 Kasım 2018 Pazartesi