tatil-sepeti
Felçliler için yürüme umudu

HABER:AYŞE BAŞAK Eksoskeleton yani dış iskelet teknolojisi felçli hastalar için bir umut olabilir mi? Bu teknolojiyi denemeyi kabul eden felçli bir hasta iki yılın ardından ilk kez kollarını ve bacaklarını hareket ettirdi. İki yıldır hiç yürümediğini, ayağa kalkmanın nasıl bir his olduğunu dahi unuttuğunu söyleyen hasta eksoskeleton ile adım atmayı ayda yürümeye benzetti. FELÇLİ VE ENGELLİ Fransa’daki Grenoble Üniversitesi’nin Clinatec adlı laboratuvarı tarafından yürütülen eksoskeleton araştırmaları henüz yolun başında da olsa ilk meyvelerini vermeye başladı. Araştırmacılar eksoskeleton teknolojisinin, felçli ve diğer engelli hastaların hayatlarını bir gün tümden değiştirebileceğini düşünüyor. Çalışmalar hedeflendiği gibi ilerlerse pek çok insanın yaşamı yatağa ve başkalarına bağlı olmaktan çıkacak, yeniden hareketli hale gelerek kolaylaşacak. AKLINDAN GEÇİYOR Peki, eksoskeleton tam olarak nedir? Bir çeşit robot olarak tanımlanabilecek 65 kilo ağırlığındaki eksoskeleton onu giyen kişinin düşünceleriyle beden hareketini kontrol edebilmesine olanak sağlıyor. Aslında örneklerini bilim kurgu ve fantastik filmlerde gördüğümüz türden bir cihaz. Bilgisayar yazılımı sayesinde beyinden gelen dalgaları komutlara çevirip hastanın üzerine giydirilen dış iskeleti hareket ettirmesine olanak sağlıyor. Yani hastanın ‘yürüme’ düşüncesini aklından geçirmesi yetiyor ve bu onun vücudunu harekete geçiren bir komuta dönüşüyor. Eksoskeleton, şu aşamada hastaya eksiksiz bir hareket kabiliyeti kazandırmıyor ama bu alanda yapılan çalışmaları, yani düşünce ile hareket kontrolü araştırmalarını en ileri noktaya taşıyan buluş olarak görülüyor. HENÜZ HAZIR DEĞİL Deneylere gönüllü olan hasta 4 yıl önce geçirdiği kaza neticesinde omuriliğini zedeleyerek felç olan ve yaklaşık 2 yılını hastanede geçiren genç bir adam. Gönüllü olmasının ardından kendisine bir beyin ameliyatı yapılmış ve bu ameliyatla beynin hareketi kontrol eden bölümüne iki özel aparat takılmış. Aparatların üstünde beyindeki hareketliliği takip edebilen ve beynin komutlarını bir bilgisayara ışınlayabilen elektrotlar var. Felçli hasta önce beynine yerleştirilen bu parçaları kullanarak sanal bir karakteri kontrol etmeyi öğrenip egzersiz yapmış sonra yavaş yavaş kendi hareketlerini yönetmeyi ve yürümeyi öğrenmiş. Bu süreç öyle kolay olmamış ve hâlâ düşme riskini en aza indirmek için bir askıyla tavana bağlanarak ayakta tutulması gerekiyor. Yani buradan hareketle eksoskeletonun henüz laboratuvar dışında kullanılmaya hazır olmadığını söyleyebiliriz.

23 Ekim 2019 Çarşamba

Yerli teknoloji TSK’ye güç veriyor

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Barış Pınarı Harekatı’nda büyük ölçüde yerli ve milli ürünleri kullanırken, savunma sanayine yönelik ambargolar için alternatif kaynak ve yerli üretim konularında da tedbirler alındı. Bu yıl envantere girmeye başlayan Vuran 4X4 hafif zırhlı taktik tekerlekli yerli zırhlı araçları harekatta görev alıyor. Vuran; yüksek balistik, mayın ve el yapımı patlayıcı korumasına sahip bulunuyor. PERSONELİ KORUYOR Taktik tekerlekli mayına karşı korumalı araç platformu Kirpi II de el yapımı patlayıcı ve mayın gibi tuzaklara karşı içerisindeki personeli koruyor. Yüksek koruma özelliklerine ek olarak geliştirilen Kirpi II hem yol tutuşu hem de personel konforuyla dikkat çekiyor. Araçlarda, uzaktan kumandalı zırhlı silah istasyonu, keskin nişancı bulma sistemi, iç iletişim sistemi, KBRN (kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer tehditlere karşı savunma) filtre sistemi gibi donanımlar bulunuyor. HAVA ONLARA EMANET Milli orta sınıf keşif ve saldırı helikopteri Atak, 20 milimetre burun topu, UMTAS füzesi, 70 milimetre güdümsüz roket ve Cirit füzesi gibi yerli mühimmat-larıyla harekata katılan personele destek veriyor. Orta İrtifa Uzun Hava Kalış sınıfı İHA sistemi Anka-S, SATCOM özelliği sayesinde binlerce kilometre öteden yapılan kontrollerle görevini yerine getiriyor. Milli uydular üzerinden kontrol edilebilen Anka-S’nin görev menzili binlerce kilometreye ulaşıyor. Anka-S’de milli kriptolu haberleşme sistemi, milli olarak geliştirilen full HD çözünürlükte gece ve gündüz kamerası, düşük ışık kamerası, lazer işaretleyici ve lazer mesafe ölçücü sistemlerden oluşan keşif gözetleme sistemiyle de bu alandaki ihtiyaçları karşılıyor. GÜÇLÜ ATEŞ DESTEĞİ T-155 Fırtına Obüsü, 40 kilometre menzile kadar 155 milimetrelik toplarla güçlü ateş desteği sağlıyor. Bora Füzesi, 280 kilometre menzil ve 470 kilogram harp başlığı ile önemli bir caydırıcılık sunarken; 122 milimetre Çok Namlulu Roketatar Sistemi, 40 kilometreye kadar roket atarak geniş bir alanın ateş altına alınmasına imkan veriyor.

23 Ekim 2019 Çarşamba

Depremin büyüklüğünü önceden öğrenmeye yaklaştık

HABER:AYŞE BAŞAK Sadece İstanbul değil dünya genelinde deprem gündemde. Gün geçmiyor dünyanın bir köşesinden deprem haberi gelmesin. Depremleri başlamadan önce tahmin etmenin henüz bir yolu yok. Ancak Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Doçenti Marine Denolle’nin yeni araştırması sayesinde, depremlerin büyüklükleri hiç olmadığı kadar erken tahmin edilebilecek. Denolle’nin açıklamaları şöyle: “Teknik olarak oldukça basit olan araştırmamız sayesinde yalnızca depremin dinamikleriyle ilgili değil aynı zamanda deprem hali hazırda devam ederken davranışının öngörülmesi ile ilgili cevaplara ulaştık. Bu araştırma sayesinde, yaşanacak büyük bir depremin sinyali sayılabilecek ilk sismik dalgayı hissettikten sadece 2 ila 5 saniye sonra depremin ulaşacağı büyüklüğü tahmin edebileceğiz.” ÖNCEKİLERİ ARAŞTIRDI Peki, bu nasıl mümkün olacak? Denolle ve ekibi, bir depremin son büyüklüğünü bugünün en iyi algoritmalarından 10 ila 15 saniye daha hızlı tahmin etmek için büyük verileri işleyerek sayısal modeller geliştirdi. Sismometre ile fay arasında yolculuk ederken zamanla dalgalarda değişiklikler kaydeden önceki sismogramları birleştirdi. ‘Kaynak zaman fonksiyonu’ olarak bilinen bu veri ürünü, kaynaktan gelen dalgaların uzun mesafelerden daha doğru okunmasını sağlıyor. 17 YILI ÖNCELEDİLER Denolle ve ekibi 1990 ve 2017 arasında dünya çapındaki tüm depremlerin kaynak zaman fonksiyonlarının kataloğunu incelediler. Bunun sonucunda büyük depremlerin aslında, büyüklüğü neredeyse asıl büyüklüğüyle orantılı olan daha küçük olaylardan oluşan bir dizi alt maddeden oluştuğunu keşfettiler. Ekip, ilk birkaç sallantının büyüklüğüne dayanarak bir depremin son büyüklüğünü tahmin edebilecekleri sonucuna vardı. Araştırmacılar çalışmalarının gelişmeye devam edeceğini umuyor ve bir gün depremin erken uyarılarına yönelik algoritmaların geliştirilmesine de yardımcı olabileceğine inanıyorlar.

16 Ekim 2019 Çarşamba

Facebook niyeti okuyacak

HABER: AYŞE BAŞAK Boşuna, ‘alet işler el övünür’ diye dememişler! İnsanoğlu binlerce yıldır aletleri elleri ile kullanıyor. Basit aletler de günümüzün en üstün teknolojik ürünleri olan cep telefonları da… Hepsi parmaklarımızın ucundalar… Kulağa çok fütüristik hatta tuhaf gelse de artık beynimizin parmaklarımıza emir vermesi gerekmeyecek; çünkü cihazlar beynimizden emir alacak. Beyinden gelen sinyaller ile Facebook kullandığınızı düşünün. Fare ile tıklamak, parmağınızla ekrana dokunmak yerine beyninizdeki ‘niyeti’ anlayan bir cihazın anında bir fotoğraf paylaştığını ya da sayfayı kapattığını hayal edin. Geçtiğimiz günlerde Facebook, beyin arayüzleri geliştirmek üzerine uzman-laşmış bir araştırma şirketi olan CTRL Labs’ı satın aldı. ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK Sosyal medya devinin, bu alanda yatırım yapmasının sebebi ise bilgisayarların beyin sinyallerini algılayıp işlem yapabileceğine inanmalarından kaynaklanıyor. Facebook, bu şirketin birikimini sanal ve artırılmış gerçeklik alanında kullanmayı planlıyor. Bakalım bu vizyonun hayata geçirilmesi ne kadar sürecek? Elbette bu teknolojinin kullanım alanı sosyal medyadan ibaret değil. KELİMEYE DÖNÜŞTÜ Facebook uzun süredir bu alanda çalışıyor, bir dizi yatırım yapıyor. Geçtiğimiz sene California Üniversitesi’nde, Facebook’un finanse ettiği bir araştırmada ilk kez beyin sinyallerinin eş zamanlı olarak kelimelere dönüştürülmesi deneyleri yapılmış ve bu alanda bir çığır açılmıştı.

04 Ekim 2019 Cuma

Teknofest İstanbul 1.7 milyon ziyaretçi ağırladı

İstanbul Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali (TEKNOFEST İstanbul), aylara yayılan hazırlık, elemeler ve halka açık final bölümüyle geniş kesimleri teknolojiyle buluşturdu. Bu yıl ikincisi gerçekleştirilen festival, 1 milyon 720 bin ziyaretçiyle ‘dünyanın en büyük havacılık festivali’ haline geldi. Festivale, geçen yıl 550 bin kişi katılırken, ziyaretçi sayısı 3 kattan fazla arttı. Bu kapsamda, 2009’da İngiltere’de düzenlenen ve 1 milyon 344 bin ziyaretçiyi ağırlayan Bournemouth Airshow’u geride bırakarak zirveye yerleşti.Festival, ziyaretçi sayısının yanı sıra etkinlik çeşitliliğiyle de ön plana çıktı. Diğer uluslararası festivaller, belli alanlarda ve sınırlı bir konseptte gerçekleştirilirken, TEKNOFEST İstanbul havacılık ve teknoloji alanında farklı alanlarda çok sayıda etkinliğe ev sahipliği yaptı. Etkinlikler için bu yıl toplam 410 bin metrekare alan kullanıldı.Festival kapsamında gerçekleştirilen 44 kategorideki 19 teknoloji yarışmasına 17 bin 373 takım, 50 bin yarışmacı katıldı, 10 bin yarışmacı finalde boy gösterdi. Yarışmalara 122 ülke ve 81 ilden katılım sağlandı. Yarışmacılara 4 milyon lira maddi destek verildi, dereceye girenlere 3 milyon lira ödül dağıtıldı.

03 Ekim 2019 Perşembe