tatil-sepeti
Cebinizdeki organizatör Holacon

HABER: TUĞÇE ÖZKUŞ Fuar ve etkinlikler, bazen maliyet ve zaman açısından sıkıntı yaratabiliyor. Operasyonel süreçteki en ufak hata bile etkinliğe gölge düşürebiliyor. BTM’nin yeni döneminde Ön Kuluçka programına dahil olan girişimlerden Holacon bu süreci destekleyecek bir uygulama geliştirdi. Sistem etkinlik yönetimini keyifli hale getirebiliyor. Holacon’un kurucularından Arzu Begüm Taştan, sorularımızı yanıtladı. Projenizden bahseder misiniz? Girişimimizi hayata geçirmeden önce etkinlik yönetimi alanında çalıştım. Bu süreçler, etkinlik yönetimi planlamadan operasyona, uzun, stresli, karmaşık, anlık değişikliklerin fazla olduğu ve hataya açık, genelde Excel tabloları ve mailler üzerinden manuel yönetilen farklı ekibin koordineli şekilde çalışmasını gerektiren süreçler. Problemleri minimuma indirmek, ihtiyaçların dijital platform üzerinden tek yerden yönetilmesini sağlamak, ‘etkinlikleri dijitalleştirmek’ hedefi ile Nisan 2019’da Holacon’u piyasaya sürdük. Holacon, etkinliklerin planlama aşamasından operasyonel süreçlerine kadar tüm işlerin tek bir yerden yönetilmesini sağlayan, hub yapıdaki mobil uygulama aracılığı ile katılımcılara interaktif deneyimler sunan ve hizmetlerini anlık raporlayabilen SAAS yazılımı. Hem yönetici hem de katılımcı tarafında birçok sosyal olanak sunarak interaktif etkinlik deneyimleri yaratıyor. Özel yazılım projeleri geliştiren çatı şirketimiz Internative’in ürünü Holacon’u geliştirmeye devam ediyoruz. Projenizin yenilikçi yönleri neler? Holacon sayesinde organizatörlerin ekstra kayıt yazılımı, mobil uygulama, raporlama, görev yönetimi ve e-posta gönderim araçları gibi kalemleri satın almalarına gerek kalmıyor. En önemlisi bunları düzenli iş akışında yapılmasını sağlarken, hata oranları minimuma indirgeniyor. Verilerin tek yerden yönetilmesine ve saklanmasına olanak sağlarken, kurumlara bir nevi ‘etkinlik hafızası’ oluşturuyoruz. Proje hangi aşamada, bugüne kadar hangi süreçlerden geçtiniz? Müşteri ve kullanıcı profiliniz nasıl? Bugüne kadar Digital Age Summit, Brandweek Istanbul, Sustainable Brands Istanbul, Great Place to Work gibi Türkiye’nin birçok değerli etkinlikleri Holacon aracılığı ile gerçekleştirildi. Şu an projemizin yeni versiyonu geliştiriliyor ve aralık ayında piyasaya sürülecek. İlk versiyondan aldığımız geri dönüşler ile ürünümüzü hem kullanıcı deneyimi hem de kullanıcı ihtiyaçları doğrultusunda geliştiriyoruz. Yeni versiyon kuvvetli bir altyapıya sahip. Milyonlarca kaydı milisaniyede işleyebilecek. Diğer sistemlere göre sizin en büyük farkınız nedir? Ne tür faydalar sağlıyorsunuz? Yerelde Holacon gibi tümleşik bir hizmet veren SAAS çözüm bulunmuyor. Globalde ise büyük rakipler mevcut. Holacon’un avantajı, yerel pazardaki operasyonel süreçlere daha uygun ve esnek olması. Anlık müdahaleler mümkün olabiliyor. Aynı zamanda global rakiplerinin de en iyi özelliklerini barındırıyor. Aynı zamanda yerel pazar için daha uygun fiyatlandırmaya sahip. Etkinlik yöneticilerinin yüklü maliyetleri karşılamalarına gerek kalmadan rahatça erişebileceği bir dijital platform. Projenin Türkiye ve global pazara kazandıracağı faydalar neler? Türkiye’de her yıl global standartlarda sayısız kongre, zirve, fuar, etkinlik düzenleniyor. Holacon hem kullanıcılarına hem de etkinlik sahiplerine dijital dünyanın sunduğu olanaklardan faydalanmalarını sağlarken; raporlanabilir, efektif, verimli ve sürdürülebilir etkinlikler düzenlemelerine katkı sunuyor. Kullanıcı deneyimini aldığımız geri dönüşler ile sürekli geliştiriyoruz. Altyapısal mühendisliğimizi ilerleterek çok daha hızlı ve efektif çözümler sağlamayı, makina öğrenmesiyle kullanıcı deneyimi ve etkinliklerin pazarlamasında güçlenmeyi hedefliyoruz. En büyük hedefimiz, dijitalleşmeye kendi içinde belki de en çok direnç gösteren sektörlerden biri olan etkinlik sektöründe Holacon’u bir alışkanlık haline getirmek.

12 Aralık 2019 Perşembe

Çorak toprakta bile tarım yapılabilecek

HABER: AYŞE BAŞAK Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ndeki araştırma ile tohumların çimlenme anında kendilerine gerekli besinleri sağlayacak koruyucu bir kaplama içinde ekilip, verimsiz topraklarda dahi mahsul vermelerinin sağlanması hedefleniyor. Araştırmacılar, filizlenen bitkilerin gelişmesine yardımcı olmak için doğal azotlu gübre üreten bakteriler ile doldurulmuş kaplamalara konulan tohumların, normalde gelişemeyecekleri, çorak ve çok tuzlu topraklarda dahi başarıyla büyüdüklerini gözlemlediler. DAHA DÜŞÜK MALİYET Bilim insanları, maliyetsiz ve özel ekipmana ihtiyaç duyulmadan uygulanabilecek olan bu sürecin tarıma elverişli olmadığı düşünülen alanları bile tarıma açabileceğini umuyorlar. İlk başta tohumları ipek kozasıyla kaplayarak raf ömrünü uzatmayı amaçlayan araştırma, kaplamalar içine tohumun ihtiyacı olan gübreyi üretecek bakterilerin konulması ile evrilerek şu anki hedefine ulaşmış. Ayrıca bu gübreleme sistemi ile çevreye zarar veren suni azotlu gübrelerden de kurtulmak mümkün olacak. Suni gübrelerin toprak kalitesini düşürdüğü bilinen bir gerçek. FAS’TA DENENDİ Araştırma, Fas’ta kurak topraklarda denendi ve sonuçlar gayet iyi. Araştırma ekibi “Hiçbir şeyin yetişmediği topraklarda yetişen bitkiler görüyoruz” diyor. Bilim insanları, bir sonraki adım olarak tohumları tuzlu topraklardan korurken, aynı zamanda topraktan suyu çekmeye yardımcı olacak kaplamalar kullanarak tohumları kuraklığa daha dirençli hale getirebilecek yeni kaplamalar geliştirmeye çalışıyorlar.

11 Aralık 2019 Çarşamba

Artık kişisel hava durumu tahmini mümkün

Portatif hava istasyonu TEMPEST ve kullanmanızı sağlayan telefon uygulaması, size bulunduğunuz yerde hava tahmini yapma şansı veriyor, yerel ve kapsamlı veri sunuyor. Verileri meteorologlar ile de paylaşabiliyorsunuz. RİSKİ AZALTIYOR Tüm teknolojik gelişmelere rağmen gezegenimizin hava durumu sürprizlere açık. İklim değişikliği ekstrem hava koşulları yaratabiliyor. Aynı şehir hatta ilçe içinde farklı hava koşulları yaşanabiliyor. Genel hava tahminlerine göre yerel planlama yapmak giderek daha riskli hale geliyor. Bu riskleri minimuma indirmek isteyenler için kişisel hava durum tahminini mümkün kılan cihazlar geliştiriliyor. TEMPEST da bunlardan biri. Özellikle çiftçiler, balıkçılar, amatör denizciler, dağcılar, kampçılar , tatil ve gezi planlayanların talepte bulunduğu bu tür sistemler küçük, etkin, kişisel birer hava tahmin istasyonu olarak çalışıyor ve artık hiç olmadığı kadar hassaslar. Havadan; rüzgar hızı, nem, sıcaklık değişimi, basınç gibi verileri toplayan TEMPEST, enerjisini üzerindeki güneş paneli ile sağlıyor. Tek bir parçadan oluşuyor ve kolaylıkla taşındığı için istediğiniz yere götürebiliyorsunuz. Sistem, telefonunuza yükleyeceğiniz bir uygulama aracılığıyla kullanılıyor. Cihazdan gelen veriler, telefondaki uygulama sayesinde işleniyor. Ulusal hava tahminleri ile de karşılaştırılan veriler en sonunda kullanıcı ile paylaşılıyor. ÇİFTÇİLERE YARDIMCI Isıtma, soğutma ve sulama sistemlerinin optimize çalışmasını sağlayacak bilgi akışı sayesinde yağış öncesinde, örneğin bahçedeki sulama sisteminin çalışmasını engelleyebilirsiniz. Çiftçiler ise donma olaylarına karşı önlem alabilirler. TEMPEST halihazırda Kickstarter sitesinde fonlanıyor. Hedefi 50 bin dolar toplamak olan proje, an itibariyle 620 bin dolarlık bir desteğe kavuşmuş durumda. Bu da projenin ve dünyanın değişen iklim koşullarına uygun buluş yapmanın önemini gösteriyor.

05 Aralık 2019 Perşembe

Okyanus dibindeki besin kaynağı

HABER: AYŞE BAŞAK Bilim insanları, okyanusların derinlerinde yaşayan organizmaların ekolojik ve ekonomik açıdan sürdürülebilir balıkçılıkta kullanılıp kullanılamayacağını araştırıyor. MEESO projesi başarıya ulaşırsa hazır yemden kaynaklanan karbon salınımını azaltacak. HİÇ KULLANILMAMIŞ Dünyada gıda talebi artıyor. Bu talebi karşılamaya çalışırken, dünyanın dengesini hızla bozuyoruz. Gıda üretimi, özellikle de büyük çaplı hayvancılık faaliyetleri küresel ısınmanın temel sebeplerinden. Çeşitli kuruluşlar bu duruma alternatif yaratmak adına doğaya zarar vermeyecek yeni besin kaynakları arayışında. Avrupa Birliği’nin fonladığı MEESO projesi daha önce hiç kullanılmamış bir protein kaynağı üzerinde çalışıyor. Okyanusların 200-1000 metre derinlik aralığında mezopelajik bölgesinde bulunan organizmalardan elde edilmesi düşünülen bu besin kaynağının ekolojik ve ekonomik açıdan sürdürülebilir bir şekilde kullanılabilirliği araştırılıyor. TAHMİNDEN 10 KAT BÜYÜK Pelajik, açık denizlere ait, açık denizlerle ilgili ya da açık denizlerde yaşayan anlamına gelen Yunanca pelagios kelimesinden türemiş bir sözcük. Açık denizlerde yaşayan organizmalar, haklarında en az bilgi sahibi olduğumuz canlı türleri. Pelajik bölgeler ile ilgili bilgi seviyemiz de derinlere indikçe azalıyor. MEESO projesi kapsamında nitelikleri tam olarak bilinmeyen ama güneş ışınlarının nispeten aydınlattığı bir bölgede bulunan organizmalar araştırılıyor. İlk tespitler bile şaşırtıcı veriler içeriyor. Mesopelajik bölgede yaşayan organizmaların 10 milyar metrik ton bio-kütleye sahip olduğu düşünülüyor. Bu, önceki tahminlerden 10 kat daha büyük bir rakam. Peki, proje neyi hedefliyor? İlk etapta deniz ekosistemi ile ilgili büyük bilgi boşluklarının doldurulması gerekiyor, ardından kapsamlı araştırmalar sonucunda buradaki organizmaların sürdürülebilir balıkçılıkta kullanılabilirliği sorgulanacak. Ekolojik ve ekonomik olabilir ise balık çiftliklerine bu organizmalardan besin sağlanacak. Eğer proje başarıya ulaşırsa hazır yemden kaynaklanan karbon salınımının büyük ölçüde azalması bekleniyor. YEPYENİ BİR DÜNYA MEESO projesinin 19 katılımcısından 10’u Avrupa Birliği üye ülkesi. Norveç’teki Deniz Araştırmaları Enstitüsü tarafından koordine edilen proje, sürdürülebilir balıkçılığa fayda sağlayacak mı henüz net bir şey söylemek mümkün değil ama açık denizlerde yaşayan organizmalar hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmak büyük önem taşıyor. 200 ile 1000 metre arasındaki derinliklerde yaşayan, nispeten küçük organizmaları gözlemleme ve örnekleme yöntemlerinin eksikliğinin giderilmesi yepyeni bir dünyanın kapılarını açabilir.

05 Aralık 2019 Perşembe

‘Milli Teknoloji Hamlesi’ne sertifikalı eğitim desteği

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)’Milli Teknoloji Hamlesi’ doğrultusunda sertifikalı eğitim programlarıdüzenleyecek. Programlar; siber güvenlik, dijital medya ve elektronik alanlarında kurumun merkez yerleşkesinde gerçekleştirilecek ve ücretsiz olacak.Katılımcılara siber güvenlik alanında birçok bilgi verilecek. Siber Güvenlik Uzmanlığı Sertifika Programı 20 Aralık’ta sona erecek.BTK Akademi çatısı altında kurum uzmanları tarafından düzenlenen ‘Siber Güvenlik Operasyonları’ eğitimi ise 21 Aralık’ta başlayacak. Defansif güvenlik alanında kariyer planı yapmak isteyen 16 yaş ve üzerikatılımcıların yer alabileceği eğitim 15 Şubat 2020’de sona erecek. DİJİTAL MEDYA UZMANLIĞI Bir diğer eğitim programında sosyal medya ele alınacak.16 Aralık’ta başlayacak ‘Dijital Medya Uzmanlığı’ eğitimi 12 hafta sürecek.Üniversitelerin elektrik-elektronik ve bilgisayar mühendisliği bölümü öğrencileri ve bu alanlardan mezun, elektronik kart tasarımıyla ilgilenen kişilere verilecek ‘Elektronik Devre Tasarımı Eğitimleri’9 hafta sürecek. 21 Aralık’ta başlayacak program 15 Şubat 2020’ye kadar devam edecek. Başvuru için https://etkinlik.btk.gov.tr/etkinlik/

04 Aralık 2019 Çarşamba