tatil-sepeti
Bu yıl gerçekleşen ve engellenen siber saldırı sayısı 102 bini aştı

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, video konferans yöntemiyle katıldığı "13. Uluslararası Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı"ndaki konuşmasında, söz konusu etkinliğin yeni tip koronavirüs (Kovid-19)salgını nedeniyle çevrim içigerçekleşmesinin bilişim sektörünün kabiliyetlerinin test edilmesi anlamında daiyi bir pratik olduğunu söyledi. Alınanhizmetlerin, eğitimin, sağlığın, finansın hemen her boyutuyla ve büyük bir hızla dijitalleştiğini belirtenKaraismailoğlu, verinin hızlı, kesintisiz ve güvenli akışının artık her alanda işin niteliğini ve verimini belirlediğini ifade etti. Karaismailoğlu, Türkiye'ninstratejik açıdan zamanın ötesinde düşünülmüş ve planlanmış adımlarlabugünlere ve geleceğe yönelik hazırlıklarını en doğru şekilde yapan ülke olduğuna işaret ederek,"Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılına yaklaşırken ve büyüme hedeflerimizi her geçen gün yükseltirken, 3ana başlıkta akıllı, verimli ve katma değerli bir gelişme sağlamamız gerektiğini biliyoruz.Birinci başlığımız lojistik, ikinci başlığımız mobilite, üçüncü başlığımız ise dijitalleşme." diye konuştu. Data iletişimalanının büyük bir hızla geliştiğini vurgulayan Karaismailoğlu,bunukarşılayacak yatırım ve hamlelerin büyük bir titizlikle sürdürüldüğünü aktardı. FİBER HAT UZUNLUĞUMUZ404 BİN KİLOMETREYİ AŞTI Karaismailoğlu, bu yılsalgının etkileriylebilişim sektörününyüzde 15 büyüdüğünedeğinerek, şöyle devam etti: "Sabit ve mobil genişbant internet kullanımında yüzde 50artış oldu. Ses ve internet trafiklerinde de yüzde 50'ye varan artış yaşandı. Bu sıradafiber hat uzunluğumuz404 bin kilometreyi aştı. Sabit geniş bant abone sayımız15 milyon 300 bini geçti. Sabit altyapılarda fiber abone sayımız3 milyon 500 bini aştı. 83 milyona ulaşan mobil abone sayısının yüzde 90'dan fazlası, son dört yılda 4.5G hizmetini kullanmaya başladı. Genişbantta abone sayısı78 milyon 400 bine ulaştı." Karaismailoğlu, konferansın bu yılki temasının "Siber Güvenlik ve Güvenli Veri Paylaşımı"olarak seçilmesininyerinde bir tercih olduğuna işaret ederek, "Yaşadığımız pandemi sürecinde,İletişim Platformu üzerinden Kovid-19 ile ilgili yayımlanan tehdit istihbarat raporunda, 42 zararlı yazılım incelemesi ve 569 zararlı yazılım bilgisi paylaşılmıştır. 814 zararlı dropper ve komuta kontrol merkezi engellenmiştir. Pandemi sürecindeki uzaktan çalışma ve erişim nedeniyleuzaktan yönetim servislerinin taranmasında 17 bin 250 zafiyet noktası tespit edildi ve gerekli önlemler alındı." ifadelerini kullandı. Denetim birimlerinceyapılan takipler neticesinde, 209 sahte konferans uygulaması tespit edildiğini aktaran Karaismailoğlu, "Türkiye'yihedef alan ve engellenen siber saldırıların sayısı2018'de 73 bin iken, 2019’da 150 bine çıktı. 2020'de şu ana kadar gerçekleşen ve engellenensaldırı sayısı 102 bini aştı." dedi. Karaismailoğlu, en çok saldırı alan sektörlerin başındaelektronik haberleşme, kritik kamu kurumları, bilişim, sanayi, enerji ve eğitim olduğuna dikkati çekerek,pandemi döneminde özellikle elektronik haberleşme sektörüne yönelik saldırılar arttığı bilgisini paylaştı. TÜRKİYE, SİBER GÜVENLİK ENDEKSİNDE 20. SIRAYA ÇIKTI Bakanlığa bağlı kuruluşlarlaTürkiye'yisiber saldırı tehditlerinden koruyabilmek için titiz bir çalışma yürüttüklerini vurgulayan Karaismailoğlu, bu kapsamda2013-2014 ve 2016-2019 Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem planlarını hazırladıklarını anlattı. Karaismailoğlu, 2020-2023 Strateji ve Eylem Planı için kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarındanoluşan 67 kurumdan 127 temsilcinin katılımıyla 19 Şubat'ta "Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı Hazırlık Çalıştayı" düzenlediklerini anımsattı. Yeni dönem ulusal siber güvenlik stratejisine yönelik bilgiler de paylaşan Karaismailoğlu, şunları kaydetti: "Stratejimiz, 'Ülke ekonomisini geliştirmek, toplumsal yaşamı korumak, milli güvenliği sağlamak, ülkemizde güvenli biçimde işleyen bir siber ortama sahip olmak ve siber güvenlikte uluslararası marka haline gelmek'. Söz konusu plan dahilindeamaçlarımız; kritik altyapıların korunması ve mukavemetinin artırılması,ulusal kapasitenin geliştirilmesi, organik siber güvenlik ağının oluşturulması, yeni nesil teknolojilerin güvenliği, siber suçlarla mücadele, yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesi ve desteklenmesi, siber güvenliğin milli güvenliğe entegrasyonu ve uluslararası iş birliğinin geliştirilmesidir." Karaismailoğlu,Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu bünyesinde şubattahizmete açılan "Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi"nin de çok önemli bir işlevi yerine getirdiğini belirterek, sözkonusumerkezle ülke genelinde siber güvenlik anlayışını geliştirmek ve siber tehditleri önlemek amacıyla alarm, uyarı ve duyuruların yapılmasının sağlandığını dile getirdi. Siber güvenliğin sağlanmasında yerli ve milli ürünlerin geliştirilmesi ve kullanılmasına öncelik verdiklerinin altını çizen Karaismailoğlu,tamamen yerli ve milli kaynaklarla üretilen "Kasırga, Avcıve Azad" adlarındaki siber güvenlik uygulamalarının da son derece başarılı olduğunu söyledi. Karaismailoğlu, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) Global Siber Güvenlik Endeksinde, Türkiye'nin geçen yıl bir önceki yıla göre 23 basamak birden yükselerek, Dünyada 20. sıraya çıktığını belirtti.

03 Aralık 2020 Perşembe

Ömrümüzün 9 yılı telefonda geçiyor

AYŞE BAŞAK Günümüzün önemli bir bölümünü telefon ekranına bakarak geçiriyoruz. Eskiden yaşlılar gençlerden şikayet ederdi, şimdi kuşaklar arasında da telefon kullanımı açısından pek fark kalmadı. Her yaştan insan, günün önemli bir bölümünde o küçük ekrana bakıyor. Peki, hiç merak ediyor musunuz, ömrünüzün ne kadarı telefonda geçecek? Avustralya’dan bir teknoloji sitesi, yaptığı araştırma sonucunda ortalama bir telefon kullanıcısının ömrünün yaklaşık 9 yılını ekrana bakarak geçirdiğini buldu. WhistleOut tarafından gönüllülük ilkesiyle yapılan araştırmaya katılan deneklerin, bir günün kaç saatini akıllı telefon ile geçirdikleri öğrenildi. Elde edilen verilerden hareketle insan hayatının ne kadarının telefon ekranına bakarak geçtiği hesaplandı. 10 YILDA BAĞIMLI OLDUK Telefon basitçe iletişim kurduğumuz bir cihaz olmaktan çıkalı aslında çok olmadı ama her şey hızlı gelişti. Özellikle son 10 yılda akıllı telefon teknolojisi ilerledikçe ve telefonlar neredeyse her şeyin yapılabildiği bir platforma dönüştükçe bu cihazlarla kurduğumuz ilişki de değişti. Telefon, sabah akşam elimizden düşürmediğimiz, neredeyse onsuz yaşamayı düşünemeyeceğimiz bir bağımlılık haline geldi. Telefon kullanma süresindeki dramatik artış, bir süredir ciddi bir merak ve tartışma konusu. Ekrana ayrılan zaman, önce kuşaklar arası bir çatışma yaratsa da özellikle sosyal medya üyeliğinin toplumun her kesiminde yaygınlaşmasıyla telefon kullanımı farklı kuşak ve yaş gruplarında neredeyse eşitlendi. DİJİTALDEN DÖNÜŞ YOK Gerçek şu ki, dijital devrim gerçekleşti ve artık bu yoldan geri dönüş yok.Genç ya da yaşlı olalım, telefonlar elimizden düşmüyor. Her gün telefonun sağlığa ve sosyal yaşama zararlarını anlatan makaleler kadar artık normalin bu olduğu ve bunu tartışmanın gereksizliğine dair görüşler de okuyoruz.Bu tartışmalar sürüyor ve sürecek. Fakat yeni bir araştırma, akıllı telefonlarla geçirdiğimiz zamanın çarpıcı boyutlarını somut bir biçimde ortaya koydu. Araştırma sonuçlarına göre ortalama bir insan, hayatının tam 8.74 yılını telefon ekranına bakarak geçiriyor. Bu ‘ortalama’ nedir diye sorarsanız, farklı kuşakların ve yaş gruplarının ortalaması. Z KUŞAĞI GÜNDE 3.7 SAAT AYIRIYOR Araştırmacılar, 1949-1964 yılları arasında doğan Baby Boomer kuşağına mensup 166, 1965-1980 arası doğan X kuşağından 270 ve 1981–1996 arası doğan Y kuşağından 449 katılımcıya, akıllı telefonları ile ne kadar zaman geçirdiklerini sormuş. Ayrıca bu kuşakların dışında günümüz dünyasında belirleyici olan ve çok erken yaşlardan itibaren dijital teknoloji kullanan Z kuşağına da mensup olanlar dahil 115 farklı katılımcıyı da araştırmada değerlendirmeye almış. Daha sonra yöntemsel olarak her bir katılımcının kaç yıldır telefon sahibi olduğunu, günümüzdeki ortalama insan ömrünü ve yine ortalama günlük uyanık kalma süresini (ortalama 15 saat) hesaba katmış. Araştırma sonucunda her bir katılımcının bu veriler ışığında bir günde ne kadar telefon kullandığı öğrenilmiş. Sonuçlar sadece katılımcıların telefon ile geçirdiği zamanı değil, kuşaklar arası kullanım alışkanlıklarını da sergilemesi bakımından ilgi çekici. Araştırmaya göre, Z kuşağına mensup bireyler, bir günün ortalama 3.7 saatini akıllı telefon ekranına bakarak geçiriyor. Z kuşağını yakın bir farkla takip eden Y kuşağı ise bir günün ortalama 3 saatini akıllı telefonda harcıyor. Diğer ve daha yaşlı kuşakların ortalaması ise günde 2.5 saat olarak bulunmuş. *** Evren giderek ısınıyor Evren sürekli genişliyor. Yakın tarihli araştırmalar, genişleme hızının 4 milyar yıl öncesinden bu yana giderek arttığını ortaya koyuyor. Evren genişledikçe galaksi kümeleri birbirinden uzaklaşırken, bilim insanları buna bağlı olarak evrenin sıcaklığının kademeli biçimde düşeceğini varsayıyordu. Fakat Ohio Eyalet Üniversitesi bilim insanlarının son araştırması, durumun tam aksi olabileceğini ortaya çıkardı. 10 MİLYAR YILLIK GEÇMİŞ Evrendeki 10 milyar yıllık termal değişikliği ölçmek için Avrupa Uzay Ajansı’na ait Planck Uydusu verileri ile Sloan Dijital Gökyüzü Araştırması çıktılarını bir araya getiren araştırmanın The Astrophysical Journal dergisinde yayınlanan sonuçlarına göre, kozmik gazın sıcaklığı bu süreçte 10 kat artarak günümüzde yaklaşık 2.2 milyon santigrat dereceye ulaştı. Yani evren gittikçe soğumuyor, aksine zaman geçtikçe ısınıyor. Evrenin son 10 milyar yıldaki termal geçmişini inceleyen araştırmacılar, kozmik gazın sıcaklığının 10 kattan fazla arttığını gözlemlerken, bu durumu ekip üyelerinden Yi-Kuan Chiang şöyle açıklıyor:“Evrenin genişlemesiyle yerçekimi uzaydaki karanlık madde ve gazı, galaksi ve galaksi kümelerine çekiyor. Burada oluşan sürtünme o kadar şiddetli ki, gittikçe daha fazla gaz şoklanıyor ve ısınıyor.” Yi-Kuan Chiang, hemen akla gelen evrenin ısınması ile Dünya’nın ısınması arasında bir ilişki olup olmadığı sorusunu, “Evrenin genişleyerek ısınması çok farklı ölçeklerde gerçekleşiyor. Hiçbir şekilde bağlı değiller” şeklinde yanıtlıyor. Peki, evrenin geleceği nasıl olacak? Bu soruya net bir cevap verebilmek için henüz çok erken. Şimdiye kadar evrenin inanılmaz soğukluklara ulaşacağı tahmin edilirken bu araştırma ile artık tam tersinin olabileceği öngörülebilir.

23 Kasım 2020 Pazartesi

Dünyanın en küçük kamp aracı

Kamp yapmak, teknolojinin sayesinde giderek daha pratik ve sorunsuz hale geliyor. Çadır kurmanın çeşitli zorluklarından kaçıyorsanız ya da bir karavan sahibi olmak size çok pahalı geliyorsa artık yepyeni alternatifler var. Güney Kore’de geliştirilen Ravy adlı yeni araç, kamp tutkunlarını, bu alandaki teknoloji ve tasarımları yakından takip edenleri dahi şaşırtacak türden buluşlar içeriyor. En önemli tarafı, bu minimalist yaklaşımın gezegeni tehdit eden küresel ısınmaya karşı geliştirilmiş olması. DOĞA DOSTU Kampçılık faaliyetine yönelik çözümler dünyanın dört bir yanında müthiş çeşitlilik gösteriyor. Kişisel isteklere göre farklılaşmaya çok müsait bir alandan söz ediyoruz. Araçların boyutlarından tasarımlarına ve içerdikleri teknolojiye uzanan geniş bir skalada karşımıza sınırsız alternatif çıkıyor. Öte yandan kampçılığın son yıllardaki baskın eğilimi, daha fazla doğa dostu olmaya, araçların karbon ayak izini azaltmaya, tüketimi sınırlamaya ve küçük, sınırlı alanları olabildiğince verimli kullanabilmeye odaklanıyor. UZUNLUĞU 3.595 MM Güney Kore’nin moto-ev uzmanlarından Daon TNT, karbon ayak izini azaltmak için kamp araçlarının küçülmesi gerektiğini vurgulayan bir araç tasarladı. Ravy adlı bu araç, belirgin ve herkesin hayalinde canlandırabileceği bir örnek vermek gerekirse, iki kapılı bir Mini Cooper’dan bile daha küçük. Ravy, sadece 3 bin 595 mm uzunluğunda ve bin 595 mm yüksekliğinde. Aks açıklığı ise yalnızca 2 bin 520 mm, ancak içinde dört kişi rahatlıkla konaklayabiliyor. Aracın motoru da kendisi gibi küçük boyutlu. 75 beygirlik güç sağlayan 1 litrelik gazlı motora sahip olan Ravy’nin performansının gayet yeterli olduğu yorumu yapılıyor.Daon TNT tarafından tasarlanan araç, Kia’nın yalnızca Güney Kore’de satışa çıkan Ray adlı modeli üzerinde geliştirildi. Tasarım ekibi, bu kadar küçük bir alana bir çift kişilik yatak, bir mini mutfak, bir enerji kaynağı ve kamp ekipmanlarını yerleştirmek için bir depolama alanı sığdırmayı başarmış. Oldukça yüksek bir tavana sahip olan Ravy’nin yan kapılarını kaydırmalı, arka kapısını ise yukarı açılacak şekilde tasarlayan ekip, araç alanının maksimum kullanımını sağlamış.

09 Kasım 2020 Pazartesi

Tehlike anında hayat kurtaran uygulamalar

AYŞE BAŞAK İzmir depremi, yer hareketlerinin önlenemez doğasını bir kez daha hatırlattı. Yıkılan binalarda hayatlarını kaybedenler tüm ülkeyi yasa boğarken, uzun saatlerin ardından enkazdan çıkarılanlar hepimize umut oldu.Deprem sonrasında en önemli hususlardan biri, sevdiklerimizden haber alabilmek, onlarla kısa sürede sağlıklı iletişim kurabilmek. Deprem anında yakınlarına ulaşmak kadar enkazda kalan insanlara erişmek de hayati önem taşıyor. ŞEBEKE ÇÖKERSE İzmir depremi sonrasında enkazda kalan vatandaşların bir bölümüne de cep telefonları aracılığıyla ulaşıldı. Afet sonrası artan talep, cep telefonu şebekelerinin çökmesine, internetin hizmet dışı kalmasına neden olabiliyor. Bu ise bir yerde tutsak kalan kişiler için umutsuzluk anlamına gelebilir. Peki, böyle durumlarda ne yapmak gerekiyor? Arama, internet ya da mesajlaşmanın devre dışı kaldığı anlarda kullanılmak üzere geliştirilmiş uygulamalar afet sonrasına dair endişelerinizi azaltabilir. Söz konusu uygulamalar telefonun işleyen fonksiyonları üzerinden iletişim kurmak üzere tasarlanmış ve doğal afetlerde aileniz ve kurtarma ekipleri ile iletişim kurmanızı sağlayacak alternatif çözümler öneriyor. Güvendeyim Bahsedeceğimiz ilk uygulama Türkiye’den ve AKUT’un geliştirdiği bir uygulama. Doğal afet esnasında ve sonrasında güvende olup olmadığınızı yakınlarınıza kolaylıkla bildirmenizi sağlıyor. Uygulamayı yükledikten sonra haberleşmek istediğiniz kişilerin telefon numaralarını ekliyor, listeliyorsunuz. Bir afet durumunda internete gerek duymaksızın, tek bir tuşa basarak listelediğiniz tüm yakınlarınıza SMS yoluyla durumunuz hakkında bilgi ulaştırıyorsunuz. Uygulamayı kullanmak çok kolay. Güvendesin Bir iOS uygulaması olan Güvendesin, tıpkı Güvendeyim gibi çalışıyor. Uygulama sayesinde yakınlarınıza güvende olduğunuzu haber verebiliyorsunuz. Whistle 1999 depreminden sonra öğrendiğimiz ilk şeylerden biri, başucumuza bir düdük yerleştirmekti. Eğer enkaz altında kalacak olursak arama kurtarma ekipleri düdük sesini duyabilecek ve bize ulaşmaları nispeten kolay olacaktı. Pek çoğumuz yatak odalarımıza birer düdük yerleştirdik ama zaman geçtikçe düdükler unutuldu. Ayrıca her an yanımızda düdük taşımak, her gittiğimiz yerde bir düdük bulundurmak da pek mümkün olmadı. Öte yandan telefonlarımız artık çoğunlukla yanımızda. İşte Whistle yani düdük adlı uygulama, telefonunuzu çabucak bir düdüğe çeviriyor. Enkaz altında kalırsanız düdük sesi çıkarabilen bu uygulama, arama-kurtarma ekiplerinin sizi kolayca bulmasını sağlamak üzere tasarlanmış. Red Panic Button Kırmızı panik butonu adlı uygulama, önceden belirlediğiniz kişilerin telefonlarına SMS ya da e-posta yoluyla konum bilgilerinizi göndermek üzere tasarlanmış. Telefonun ekranına sabitlenebilen uygulamanın kullanım alanı doğal afet ile sınırlı değil, şiddet, taciz gibi durumlarda da kullanılabiliyor. Bridgefy Bridgefy, telefon hattınızı ve interneti kullanmadan ve bu ikisinin olmadığı durumlarda Bluetooth aracılığıyla iletişim kuran bir mesajlaşma uygulaması. Size, 100 metrelik bir alan dahilinde bu uygulamayı kullanan herkesle iletişim kurma imkânı tanıyor. Life360 Uygulamaya eklediğiniz yakınlarınıza acil durumlarda uyarı ve konum bilgisi gönderebilirsiniz. Heytell HeyTell, telefonunuzu telsize dönüştüren, düşük veri kullanımı ile çalışan bu uygulama üzerinden haberleşebilir ve konumunuzu paylaşabilirsiniz. Zello PTT Walkie Talkie Arama yapamadığınız, hatların çok yoğun olduğu durumlarda aktif bir internet bağlantınız varsa telefonunuzu bir telsize dönüştüren bu uygulama, pratik ve hızlı bir biçimde haberleşmenizi sağlıyor.

09 Kasım 2020 Pazartesi

e-nabızla uyumlu giyilebilir covid sensörü

HABER: SOYHAN ALPASLAN Teknopark İstanbul Kuluçka Merkezi firmalarından Hayriya Bilişim ve Sağlık Teknolojileri A.Ş., Sağlık Bakanlığı’nın uygulamaları e-nabız ve Teletıp sistemine entegre ‘giyilebilir Covid sensörü’ geliştirdi. Covid-19 hastalarının takibini dijital ortamda yapan cihaz, mobil uygulama ve web portalından oluşan yapay zeka teknolojili bir Teletıp sistemi. Vestel’in bünyesine kattığı Hayriya, iSina markası ile dünyaya ileri teknolojili, düşük maliyetli cihaz ve sistemler satıyor. İstanbul Ticaret’in sorularını, Hayriya’nın kurucusu Elektrik ve Elektronik Mühendisi Abdulkadir Kayıklı cevapladı. ULUSLARASI ÖDÜLLER Doktorasını yapay zeka ile öngörülebilir sağlık hizmetleri alanında sürdüren Kayıklı, ulusal ve uluslararası birçok projede 20 yıldan fazla yöneticilik, mühendislik, startup mentorluğu ve danışmanlığı yaptı. 3’ü uluslararası 6 yayın, 3 patent ve onlarca ulusal ve uluslararası projede yürütücü olan Kayıklı; geliştirdiği makina öğrenmesi, derin öğrenme, yapay zeka ve karar destek tabanlı teknolojiler ile uluslararası ödüller aldı. VESTEL SATIN ALDI Hayriya’yı tanıtır mısınız? 2012 yılında Sanayi Bakanlığı’nın TeknoGirişim Sermayesi desteği ile kurulduk. 2019 yılından bu yana Teknopark İstanbul’dayız. 2017 yılında Vestel Ventures’dan ilk yatırımımızı alıp, 2019 yılında tamamen Zorlu Grubu Vestel Şirketler Topluluğu bünyesine katıldık. Türkiye İhracatçılar Meclisi 2015-2016 verilerine göre, ilk 500 Hizmet İhracatçısı ve ilk 100 Yüksek Teknoloji İhracatçısı olduk. Dünyanın en büyük silikon üreticisi firmalarının ‘tasarım ortağı’ olarak ABD ve Avrupa’ya Ar-Ge hizmeti verdik. Ürünlerimiz; Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri başta olmak üzere Ortadoğu, Avrupa ve Afrika ülkelerinde kullanılıyor. DÜŞÜK MALİYETLİ Hayriya ne üretiyor? Her yıl 20 milyondan fazla kişinin ölümüne neden olan kronik hastalıkların teşhis ve tedavisi için dijital çözüm ve hizmetler üretiyoruz. Tıbbi cihaz ve sağlık hizmetlerini yeniden şekillendiren inovatif, giyilebilir teknolojiler sunuyoruz. Bunlar hasta sonuçlarını iyileştiren, klinik maliyetleri düşüren, erken tanı koyan ve uzun süreli izleme sağlayan teknolojiler. Türkiye’de Bezmialem Üniversitesi Hastanesi, Memorial Hastaneleri, Angora Klinik tarafından kullanılan sistemlerimizle müşterilerimiz daha fazla insana düşük maliyetle, iyi bakım sunabiliyor. iSina, Hayriya’nın sağlık teknolojileri ve hizmet markası. İsmini modern tıbbın kurucusu İbn-i Sina’dan alıyor. Covid-19 hastalarının 14 gün boyunca ateş, nabız, solunum ve aktivite bilgilerini algılayan giyilebilir sensörler ürettik. Bu sensör, hastadan aldığı verileri mobil uygulamayla online.isina.com.tr’ye aktarıyor. E-NABIZ’A ENTEGRE Sağlık Bakanlığı e-nabız ve Teletıp sistemine entegrasyonu ile doktorlar hastalarını uzaktan takip edebiliyor. Doktorların online visit yapıp, hastalarıyla yazılı ve görsel iletişim kurup rapor hazırlamalarını sağlıyor. Aile hekimlerinin iş yükünü hafifletip, Teletıp teknolojileri ile salgın yönetimini kolaylaştırıyor. ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞBİRLİĞİ Üniversite-sanayi işbirliğiniz nasıl? Üniversite-sanayi işbirliğini her zaman destekledik, projelerimizi bu şekilde yürüttük. Ulusal birçok üniversite ile ortak ve uzun dönem staj programları yaptık. İsviçre Echole Polytehcnik (EPFL) ile ortak master programımız başarılı mezunlar verdi. ODTÜ, İTÜ, Celal Bayar Teknopark ve Trabzon Teknokent başta olmak üzere Ar-Ge merkezleri ile işbirliği içindeyiz. AKILLI AŞI DOLABI Vestel Beyaz Eşya Grubu ile aşıların saklama koşullarının iyileştirilmesi ve takibi için akıllı aşı saklama ünitesi geliştirdik. Böylece saklama koşullarının anlık takibi, ünitedeki aşıların bilgilerinin merkezi olarak takip edilip, raporlanabilmesi mümkün oldu. Aşı stok yönetimi, kaynak optimizasyonu, saklama koşullarının iyileştirilmesi ile aşılar biyolojik etkilerini en üst düzeyde korurken, maddi kaynaklarımız heba olmaktan kurtuldu. İLERİ TEKNOLOJİLİ VE TASARRUFLU DİJİTAL EKG CML; kalp hastalıklarının, ritmik bozuklukların teşhisinde kullanılan dijital kardiyak görüntüleme cihazı. Hastanın kalp performansını görüntülüyor, yapay zeka ile anomali tespiti yaparak, sağlık profesyonellerinin karar vermelerine destek oluyor. KALBE ANLIK TAKİPiQardi, kardiyak operasyon geçiren, risk grubunda, ritmik bozukluğu olan hastaların uzun süreli takibini ve tedavi etkinliğinin izlenmesini sağlıyor. Kalp performansı, aktivite, nabız, solunum ve vücut sıcaklığı bilgilerini alarak hastayı tanıyıp, öğreniyor. Anormallikleri doktora bildirip, acil çağrı yapabilen giyilebilir cihaz, mobil uygulama ve bulut web portal’dan oluşuyor.GİZLİ HASTALIĞI BULUYORHLS; klinik ortamda kardiyak görüntüleme ile tespit edilemeyen hastalıkları, ritmik bozuklukları tespit ediyor. Bayılma, gizli atak, kalp krizi gibi hastalıkları da tespit eden sistem, uzun süreli kayıt yapan, taşınabilir bir teknoloji. Doktora karar aşamasında veri desteği sunan HLS, taşınabilir kardiyak görüntüleme cihazı ve analiz yazılımından oluşuyor.ELEKTRONİK T-SHİRTbWell, sensörlerle dizayn edilmiş kişisel günlük kullanıma uygun elektronik bir t-shirt. Sağlıklı spor yapmak ve sağlık durumunu izlemek isteyenlere özel hizmet sunuyor. Kişiler sağlık parametrelerini kendileri izleyebiliyor ya da abone oldukları portal ile uzman hekimlerden destek alabiliyor ve verilerini doktorlarıyla paylaşabiliyorlar.EVDE SAĞLIK HİZMETİiPATHS; koah, diyabet, kalp gibi kronik hastalığı olan, 60 yaş üstü bireylerin evlerinde daha iyi sağlık bakımı almalarına yardımcı oluyor. İhtiyaç duyulan tüm cihazlarla otomatik iletişim sağlayan platform, tek bir uygulamadan hasta takip imkanı sunuyor. İlaç ve ölçüm hatırlatmaları yapan sistemi doktorlar online izleyebiliyor, hasta muayenesi yapabiliyor.

09 Kasım 2020 Pazartesi