tatil-sepeti
Zatürre enfeksiyonlarını nano-sensörler ayırt edecek

HABER: AYŞE BAŞAK Bakteri ve virüsün birçok farklı türü zatürreye neden olabiliyor. Ancak belirli bir hastanın hastalığına hangi mikrobun neden olduğunu belirlemenin kolay bir yolu yok. Bakteriyel zatürreyi tedavi etmek için yaygın olarak kullanılan antibiyotikler viral zatürre hastalarına yardımcı olmayacağından, bu belirsizlik doktorların etkili tedavi seçmesini zorlaştırıyor. Bunun yanında antibiyotik kullanımının sınırlandırılması, bakterilerin bağışıklık kazanmasını frenlemek için de önemli bir adım. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü araştırmacıları, doktorların uygun tedaviyi seçmelerine yardımcı olacaklarını umdukları viral ve bakteriyel zatürre enfeksiyonlarını ayırt edebilen nano-sensörler tasarladı. TANIMLANAMAYAN PATOJENLER Profesör Sangeeta Bhatia, “Farklı zatürre türlerine yol açabilecek birçok farklı patojen var. En kapsamlı ve gelişmiş testlerde bile hastaların yaklaşık yarısında hastalığa neden olan spesifik patojentanımlanamıyor. Viral bir zatürreyi antibiyotiklerle tedavi ederseniz büyük bir sorun olan antibiyotik direncine katkıda bulunuyor olursunuz, üstüne üstlük hasta iyileşmeyecektir” diyor. Araştırma ekibi sensörlerini tasarlarken, patojenin kendisini tespit etmeye çalışmak yerine enfeksiyona tepkisini ölçmeye odaklanmaya karar verdi. Viral ve bakteriyel enfeksiyonlar, proteinleri parçalayan proteaz adı verilen enzimlerin aktivasyonunu içeren farklı tipte bağışıklık tepkilerini tetikler. Araştırma ekibi bu enzimlerin aktivite modelinin bakteriyel veya viral enfeksiyonun bir imzası olarak hizmet edebileceğini buldu. 20 FARKLI SENSÖR Araştırma sonuçları sonunda elde edilen veriler ile 20 farklı sensör tasarlandı. Sensörler, belirli proteazlar tarafından bölünebilen peptitlerle kaplanmış nanopartiküllerden oluşturuldu. Her peptit, peptitler enfeksiyonda yukarı regüle edilen proteazlar tarafından bölündüğünde serbest kalan bir haberci molekül ile etiketlendi. Bu muhbirler sonunda idrarla atıldı. İdrar kütle spektrometrisi analizi sonuçları ile akciğerlerde hangi proteazların en aktif olduğu böylece belirlendi. Araştırmacılar, idrar testlerinin sonuçlarını okuduktan sonra verileri analiz etmek için makina öğrenimini kullandı. Algoritmalar sayesinde zatürre olan ile sağlıklı insanlar arasında ayrım yapabildiler. En önemlisi 20 sensör sayesinde bir enfeksiyonun viral mi yoksa bakteriyel mi olduğunu ayırt edebildiler. EN DOĞRU ANTİBİYOTİK SEÇİMİ Araştırmacılar önümüzdeki günlerde yalnızca bakteriyi viral enfeksiyonlardan ayırt etmekle kalmayıp, aynı zamanda bakteriyel enfeksiyona neden olan mikrop sınıfını da belirleyerek doktorların bu tür bakterilerle savaşmak için en iyi antibiyotiği seçmelerine yardımcı olabilecek algoritmalar geliştirmeyi umut ediyorlar.

28 Haziran 2022 Salı

Dijital platformlar dezenformasyona daha fazla odaklanacak

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Kovid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte artan dezenformasyona karşı hazırladığı yeni uygulama kodunun 34 platform tarafından imzalandığını açıkladı. Açıklamada, Meta, Google, Twitter, TikTok ve Microsoft gibi platformlar tarafından imzalanan yeni kodun çevrim içi dezenformasyona karşı daha geniş taahhütler ve önlemler içerdiği belirtildi. Güçlendirilmiş uygulama kodunun 44 taahhüt ve 128 özel önlem içerdiği aktarılan açıklamada, dezenformasyonu yaymaya yönelik mali teşviklerin azaltılması, dezenformasyon yayanların reklam gelirlerinden faydalanamaması, sahte hesaplar, botlar veya yapay montaj video ile manipülasyonun önlenmesi, dezenformasyonu tanımlamak ve işaretlemek için daha iyi araçlar sağlanması, doğruluk kontrolünün artırılması, siyasi reklamların şeffaflaştırılması, reklam sponsorlarının açıkça belirtilmesi, platformların taahhütleri uygulamalarının raporlanması, koda uyumu değerlendirecek merkez kurulmasının önlemler arasında yer aldığı bildirildi. Açıklamada, dijital platformların 6 ay içinde söz konusu taahhütleri yerine getirmesi gerektiği, konuyla ilgili 2023 yılı başında da bir ilerleme raporu hazırlanacağı kaydedildi.

16 Haziran 2022 Perşembe

Fotosentezle çalışan bilgisayar geliştirildi

HABER: AYŞE BAŞAK Bilim insanları, mavi-yeşil su yosunu (alg) türü üzerinden bir mikroişlemciye sürekli olarak güç sağlayabilecek bir enerji sistemi tasarladı. Bu şaşırtıcı buluş, küçük cihazlara güvenilir ve yenilenebilir güç sağlayabilecek büyük bir potansiyele sahip. Çünkü pil gibi bitmiyor. Cambridge Üniversitesi araştırmacılarının geliştirdiği, boyut olarak AA pil ile karşılaştırılabilir büyüklükte olan sistem, güneşten fotosentez yoluyla doğal olarak enerji toplayan Synechocystis adlı bir tür toksik olmayan alg içeriyor. Bu algın ürettiği küçük elektrik akımı, alüminyum bir elektrot ile etkileşime girerek mikroişlemciye güç sağlamak için kullanılıyor. MİLYARLARCA CİHAZ Geliştirilen sistem, yaygın, ucuz ve büyük ölçüde geri dönüştürülebilir malzemelerden yapılmış ve ‘nesnelerin interneti’ teknolojilerinin bir parçası olarak çok sayıda küçük cihaza güç sağlamak için defalarca kez kolayca çoğaltılabilecek nitelikte. Araştırmacılar, sistemin asıl faydayı şebekeden bağımsız çalışması gereken cihazlarda ya da küçük miktarlarda gücün çok verimli olabileceği uzak konumlarda sağlayacağını belirtiyor. Düşük maliyetli bilgisayar çipleri ve kablosuz ağlar kullanan akıllı saatlerden elektrik santrallerindeki sıcaklık sensörlerine kadar milyarlarca cihaz bu ağın bir parçası. Bu rakamın 2035 yılına kadar çok sayıda taşınabilir enerji kaynağı gerektiren bir trilyon cihaza ulaşacağı öngörülüyor. ENERJİ KAYNAĞI IŞIK Cambridge Üniversitesi Biyokimya Bölümü’nden Profesör Christopher Howe, “Nesnelerin interneti, artan miktarda güce ihtiyaç duyuyor. Bu ihtiyacın pillerden ziyade enerji üretebilen sistemlerden karşılanması gerektiğini düşünüyoruz. Fotosentetik cihazımız pil gibi bitmiyor; çünkü enerji kaynağı olarak sürekli ışığı kullanıyor” dedi. Araştırma ekibinden Dr. Paolo Bombelli ise “Sistemin uzun bir süre boyunca tutarlı bir şekilde çalışmasından çok etkilendik. İlk başta birkaç hafta sonra durabileceğini düşünüyorduk ama devam etti” diye konuştu. Araştırmacılar, lityum iyon pil kullanan trilyonlarca cihaza güç sağlamanın pratik ve sürdürülebilir olmayacağını söylüyor. Yükselen üretim trendi dünyada her yıl üretilenden üç kat daha fazla lityuma ihtiyaç duyulacağını gösteriyor. Bu buluş ise her şeyi değiştirebilir ve büyük bir enerji dönüşümünün önü açılmış olabilir. KARANLIKTA DA GÜÇ ÜRETİYOR Alglerin beslenmeye ihtiyacı yok; çünkü fotosentez yaparak kendi besinlerini oluşturuyorlar. Ayrıca fotosentez ışık gerektirmesine rağmen bilim adamlarının geliştirdiği cihaz karanlık anlarda bile güç üretmeye devam edebiliyor. Araştırmacılar, alglerin gıdalarının bir kısmını ışık olmadığında da işlemesinden dolayı elektrik akımı üretmeye devam ettiğini düşünüyor.

13 Haziran 2022 Pazartesi

Bitkilerin ürün verme hızı artırılacak

HABER: AYŞE BAŞAK Küresel ısınma, savaşlar, işgaller, siyasi krizler, su kaynaklarının tehlike altında olması… Bütün bunlar, önümüzdeki dönemde dünyanın yüzleşeceği en önemli sorunlardan birini işaret ediyor: Gıda kıtlığı. Son dönemde Rusya-Ukrayna savaşının çeşitli ülkelerde yol açtığı gıda sıkıntıları, bu tehlikenin uzak bir gelecekte değil, kapıda olduğunu gösteriyor.Bilim insanları,gıda kıtlığını önlemenin ehemmiyetinin farkında ve bu alanda çalışmalar tüm dünyada yoğunlaşıyor. Hepimizin malumu, kimi bitkiler temasa cevap verirler. Onlara dokunduğunuzda yapraklarını açıp kapayan, tabir-i caizse küsen türleri hemen anımsayacaksınız. Araştırmacılar, bitkilerin bu tür tepkilerini gözlemleyerek dokunmanın, temasın bitkilerde yol açtığı değişimlerin ve reaksiyonların sebeplerini inceledi. GENETİK KODLARI İsveç Lund Üniversitesi’nden bilim insanları, bu araştırmalarında bitkilerin temasa verdiği tepkilerin kökündeki genetik kodları açığa çıkardı. Bu buluş sayesinde bitkilerin nasıl uyarılabileceği ve döngülerinin bu yolla hızlandırılıp hızlandırılmayacağı soruları gündeme geldi. Bilim insanlarına göre,bu buluş sayesinde bitkilerin çiçek açma hızı artırılabilir ve meyve/ ürün verme döngüsü sıklaştırılabilir. Böylelikle gıda üretim süreci kısaltılıp, kapasitesi artarken, dünyada olası bir kıtlığın önüne geçilebilir. Peki nasıl? Bilim insanlarına göre bitkiler, dış etkenlere, mekanik uyarılara güçlü tepkiler veriyor ve savunma sistemlerini devreye sokuyorlar. Böylelikle kendini korumaya alan bitki meyve/ ürün vermekte gecikebiliyor. Lund Üniversitesi araştırmacıları, bitkileri fiziksel olarak uyararak aktive olan genlerini inceledi; saldıkları stres hormonlarını ve bitkinin fiziksel temasa verdiği tepkiyi gözlemledi. Sonuçta, bu deneylerden elde ettikleri verileri mahsul verimliliğini ve bitki direncini artırmak için kullanabileceklerini gördüler. Tabii bir şartla, eğer bitkinin savunma mekanizmasını tersine çevirebilirlerse… Yani kendini kapatıp, mahsulü öteleyen bitkinin bu mekanizmasını aksi istikamette kullanarak mahsul döngüsünü hızlandırmak, daha yüksek verim ve strese dayanıklı bitkiler elde edebilirlerse. Yapılan deneyler sonucunda bu, şimdilik teorik de olsa mümkün görünüyor. Bilim insanları, umdukları sonuçlara ulaşırsa bitkilerin ürün verme hızı ve döngüsünü artırarak gıda kıtlığını sona erdirmeye giden yolu açmış olabilirler.

30 Mayıs 2022 Pazartesi

Esnek, robotik, giyilebilir cihazlar geliyor

Bilim insanları, kişiselleştirilmiş sağlık hizmetlerinde, akıllı evlerde ve oyunlarda kullanılabilecek yüksek algılama özelliğine sahip esnek, pnömatik, giyilebilir cihazlar üreten tasarım ve üretim aracı geliştirdi. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü Bilgisayar Bilimi ve Yapay Zeka Laboratuvarı’ndan (CSAIL) bilim insanlarının geliştirdiği cihazın adı ‘PneuAct’. Bu cihaz ile üretilen giysilerin hareketi için basınçlı hava kullanılıyor ve algılama yetenekleri sayesinde robotik ve rehabilitasyon teknolojileri gibi çeşitli uygulamalarda kolayca şekil değiştirebiliyorlar. MAKİNA ÖRGÜSÜ PneuAct, büyükannenizin örgüsünden farklı olmayan bir makina örgüsü işlemi kullanıyor fakat önemli bir nüansla: Bu cihaz insandan bağımsız olarak çalışıyor. Tasarımcı, sadece cihazın nasıl hareket edeceğini programlamak için yazılımdaki dikiş ve sensör tasarım modellerini basitçe belirliyor ve örgüyü yazdırmadan önce bu girdilerinin sonuçlarını simüle de edebiliyor. Ardından ucuz ve kullanıma hazır tekstil parçası, kauçuk bir silikon tüpe sabitlenebilen örgü makinası tarafından işleniyor. Araştırma ekibi, insan elleriyle dokunulduğunda bunu algılayan ve bu dokunuşa tepki veren bir çeşit robot yapmak için bu cihazı kullanıyor. Kas hareketini desteklemek amacıyla bir insan tarafından giyilebilir özellikte tasarlanan bu teknolojinin, yaralanma, sınırlı hareket kabiliyeti veya parmaklarda oluşmuş başka travmaların tedavisi için çok fazla potansiyel barındırdığı belirtiliyor. Araştırma ekibinden Yiyue Luo, “Günümüzün tekstil endüstrisinde çok yaygın bir üretim yöntemi olan dijital makina örgüsü, artık bir tasarımın tek seferde ‘basılmasını’ mümkün kılıyor. Bu da onu çok daha ölçeklenebilir ve ulaşılabilir kılıyor. Yakında bu cihazdan ilhamla üretilen diğer cihazların ürettiği robotik giysileri her yerde göreceğiz” diyor.

16 Mayıs 2022 Pazartesi