HABER: AYŞE BAŞAK

Küresel ısınma, savaşlar, işgaller, siyasi krizler, su kaynaklarının tehlike altında olması… Bütün bunlar, önümüzdeki dönemde dünyanın yüzleşeceği en önemli sorunlardan birini işaret ediyor: Gıda kıtlığı. Son dönemde Rusya-Ukrayna savaşının çeşitli ülkelerde yol açtığı gıda sıkıntıları, bu tehlikenin uzak bir gelecekte değil, kapıda olduğunu gösteriyor.Bilim insanları,gıda kıtlığını önlemenin ehemmiyetinin farkında ve bu alanda çalışmalar tüm dünyada yoğunlaşıyor. Hepimizin malumu, kimi bitkiler temasa cevap verirler. Onlara dokunduğunuzda yapraklarını açıp kapayan, tabir-i caizse küsen türleri hemen anımsayacaksınız. Araştırmacılar, bitkilerin bu tür tepkilerini gözlemleyerek dokunmanın, temasın bitkilerde yol açtığı değişimlerin ve reaksiyonların sebeplerini inceledi.

GENETİK KODLARI

İsveç Lund Üniversitesi’nden bilim insanları, bu araştırmalarında bitkilerin temasa verdiği tepkilerin kökündeki genetik kodları açığa çıkardı. Bu buluş sayesinde bitkilerin nasıl uyarılabileceği ve döngülerinin bu yolla hızlandırılıp hızlandırılmayacağı soruları gündeme geldi. Bilim insanlarına göre,bu buluş sayesinde bitkilerin çiçek açma hızı artırılabilir ve meyve/ ürün verme döngüsü sıklaştırılabilir. Böylelikle gıda üretim süreci kısaltılıp, kapasitesi artarken, dünyada olası bir kıtlığın önüne geçilebilir.

Peki nasıl? Bilim insanlarına göre bitkiler, dış etkenlere, mekanik uyarılara güçlü tepkiler veriyor ve savunma sistemlerini devreye sokuyorlar. Böylelikle kendini korumaya alan bitki meyve/ ürün vermekte gecikebiliyor.

Lund Üniversitesi araştırmacıları, bitkileri fiziksel olarak uyararak aktive olan genlerini inceledi; saldıkları stres hormonlarını ve bitkinin fiziksel temasa verdiği tepkiyi gözlemledi. Sonuçta, bu deneylerden elde ettikleri verileri mahsul verimliliğini ve bitki direncini artırmak için kullanabileceklerini gördüler. Tabii bir şartla, eğer bitkinin savunma mekanizmasını tersine çevirebilirlerse… Yani kendini kapatıp, mahsulü öteleyen bitkinin bu mekanizmasını aksi istikamette kullanarak mahsul döngüsünü hızlandırmak, daha yüksek verim ve strese dayanıklı bitkiler elde edebilirlerse. Yapılan deneyler sonucunda bu, şimdilik teorik de olsa mümkün görünüyor. Bilim insanları, umdukları sonuçlara ulaşırsa bitkilerin ürün verme hızı ve döngüsünü artırarak gıda kıtlığını sona erdirmeye giden yolu açmış olabilirler.

30 Mayıs 2022 Pazartesi

Etiketler : Teknoloji

İstanbul Ticaret Odası Stratejik Araştırmalar Merkezi (İTOSAM), Türkiye merkezli yapay zeka ürünleri geliştiren firmaların sayısının bu yıl itibarıyla 1195'e yükseldiğini bildirdi.

 

İstanbul Ticaret Odası'ndan (İTO) yapılan açıklamada, İTOSAM'ın "Akıllı Otomasyon Çağında Ulusların Rekabeti: Yapay Zeka, Robotlar ve Gelişen Ülkeler" başlıklı yeni raporunun sonuçları paylaşıldı.

 

Buna göre, raporda, akıllı otomasyon ve yapay zeka teknolojilerinin yükselişiyle ortaya çıkan dönüşümler ve uluslararası rekabet ortamı detaylı bir şekilde ele alındı.

 

İTOSAM araştırmacıları, LinkedIn verilerini kullanarak Türkiye'de 2000 yılında 5 olan yapay zeka ürünleri geliştiren firma sayısının 2023'te 1012'ye, 2024’te ise 1195’e yükseldiğini tespit etti.

 

Araştırma için yapay zeka kapsamı içine giren makine öğrenmesi, derin öğrenme, bilgisayar görüşü, sinir ağları, doğal dil işleme, pekiştirmeli öğrenme ve otonom mobil robotlar gibi kavramlar değerlendirildi.

 

TÜRKİYE 22 BİN 735 ROBOTLA EN FAZLA ROBOT STOKUNA SAHİP 18. ÜLKE

 

Raporda, Türkiye'de yapay zeka ürünleri geliştiren firmaların en yoğun olduğu sektörler de tespit edildi. Buna göre yapay zekayı en çok kullanan ilk 10 sektör bilgi teknolojileri ve hizmetleri, yazılım geliştirme, medya, eğitim, sağlık, işletme danışmanlığı ve hizmetleri, endüstriyel otomasyon, finansal hizmetler, araştırma hizmetleri ve biyoteknoloji olarak sıralandı.

 

İTOSAM'ın akıllı otomasyon teknolojileri raporunun dikkat çeken bir başka veri ise Türkiye'deki endüstriyel robot stoku oldu.

 

En fazla robot stokuna sahip 20 ülkeye ait verilere göre, dünya genelinde 2022 itibarıyla 3,9 milyon kurulu endüstriyel robot bulunuyor. 2025'te endüstriyel robot stok sayısının yıllık ortalama yüzde 10 artışla 5 milyon 227 bin olması bekleniyor.

 

Türkiye ise 22 bin 735 robotla dünya genelinde en yüksek robot stokuna sahip 18'inci ülke konumunda bulunuyor. Çin 1 milyon 501 bin endüstriyel robotla dünya genelinde en fazla stoka sahip ülke.

 

Robotlar daha çok manuel, rutin veya fiziksel güç gerektiren görevlerde insanların yerini almaya aday olarak görülüyor. Bu sebeple yapay zekadan etkilenme ihtimali düşük meslek grupları, robotlar üzerinden otomasyon riskine maruz kalıyor.

 

Akıllı otomasyon teknolojileri bazı meslek gruplarını olumsuz etkilerken, bu teknolojilerin mevcut bazı iş kollarında daha fazla istihdam fırsatı sunacağı ve bununla birlikte yeni mesleklerin ortaya çıkmasına katkı vereceği öngörülüyor.

 

YAPAY ZEKA UYGULAMALARINI GELİŞTİRMEK İÇİN ÜNİVERSİTELERDE YENİ BÖLÜMLER AÇILMALI

 

Açıklamada konuya ilişkin değerlendirmeleri yer alan İTO Başkanı Şekib Avdagiç, yapay zeka uygulamalarında ve robotikte yetişmiş insan gücünün üniversitelerde daha kapsamlı ve etkili bölümler açarak Türkiye'de tutulması gerektiğini vurguladı.

 

Yapay zekanın sanayi alanında giderek daha da etkili bir duruma geldiğini belirten Avdagiç, "Türkiye'nin dikkat etmesi gereken konu: Batı, yapay zeka ve robotikte yetişmiş insan gücümüzün bir kısmını çok hızlı bir şekilde bizden alıp götürebiliyor. Kendi ülkemizdeki yapay zeka uygulamalarını geliştirmek için üniversitelerde yeni bölümler açılmalı." ifadelerini kullandı.

 

Avdagiç, İTO'nun iştiraki Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi'nde yapay zeka uygulamaları yapan girişimcilere destek verdiklerini kaydederek, şu açıklamalarda bulundu:

 

"Özellikle sanayinin üretim, tasarım, kalite kontrolü ve paketleme dahil her aşamasında yapay zeka uygulamaları kullanılıyor. Birçok yerde insanların ortaya koyduğu çözümlerin, takiplerin, kontrollerin yapay zeka tarafından çok daha etkin bir şekilde yapıldığını görüyoruz. Bu bir tarafta üretimin güvenilirliğini, kalitesini, sürekliliğini ve riskini ortadan kaldıran bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Bir taraftan da maliyet tasarrufu sağlıyor."

07 Mayıs 2024 Salı

Telefon numarası taşıma sayısı, mobil hatlarda 180,5 milyon, sabit hatlarda 2.6 milyon olmak üzere 183,1 milyonu buldu. Böylece taşınan numara sayısı, 85 milyon 372 bin olan ülke nüfusunun 2 katının üstüne çıktı.


 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) verilerinden derlediği bilgiye göre, ülkede geçen yılın sonu itibarıyla 92,2 milyon mobil telefon abonesi bulunuyor.

 

Dönemler itibarıyla bakıldığında geçen yılın birinci çeyreğinde 2 milyon 257 bin 266, ikinci çeyreğinde 2 milyon 465 bin 812, üçüncü 2 milyon 449 bin 425 ve son çeyreğinde 2 milyon 988 bin 257 olmak üzere 2023’te 10 milyon 160 bin 760 mobil numara taşıma işlemi yapıldı.

 

GEÇEN YILIN SONU İTİBARIYLA 177,3 MİLYON NUMARA TAŞINDI

 

Numara taşıma hizmetinin başlangıcından geçen yılın sonuna kadar da 177 milyon 388 bin 719 numara taşındı.

 

Bu yılın mayıs ayı itibarıyla ise numara taşıma işlemi sayısı ise 183 milyon 133 bine çıktı. Bunlardan 180 milyon 503 bini cep telefonu, 2 milyon 630 bini de sabit telefon numaralarından oluştu. Böylece numara taşıma sayısı, 85 milyon 372 bin 377 olan ülke nüfusunun 2 katını geçti.

 

SABİT TELEFONLARDA NUMARA TAŞIMA SAYISI 2,6 MİLYONDA KALDI

 

Türkiye'de 10 Eylül 2009'da başlatılan sabit hatlarda numara taşınabilirliği uygulaması ise beklenen ilgiyi görmedi.

 

Bugüne kadar sabit hatlarda 2 milyon 630 bin numaranın taşınma işlemi gerçekleştirildi.

06 Mayıs 2024 Pazartesi