tatil-sepeti
Restoran sektörünü sağlıklı ve taşınabilir ürünler kurtaracak

Deloitte Türkiye, ‘Kovid-19 Etkisinde Restoran Sektörünün Bugünü ve Geleceği’ raporunu yayımladı.Salgının yeme-içme sektörüne etkisinin araştırıldığı rapora göre, değişen ihtiyaçları karşılamaya yönelik yeni fikirler, bu fikirlerin test edilmesi ve hayata geçirilmesi pandemi döneminin sektörde yarattığı etkiyi minimum hale getirmeye yardımcı olacak. Türkiye'de irili ufaklı 100 bin işletme ve doğrudan 2 milyon çalışanla faaliyet gösteren yeme-içme sektörü, alınan inisiyatif ve yeniliklerle tüketicilerini yeniden kazanmaya odaklanacak. Salgın sırasında değişen tüketici davranışları ve normalleşme süreci boyunca restoranlarda alınacak önlemler düşünüldüğünde keyif ve sosyalleşme ile özdeşleştirilen işletmeler, eski cazibelerini yitiriyor. Normalleşme sürecinde müşterilerini geri kazanmayı hedefleyen işletmeler, tüketicilerin kendini güvende hissetme ihtiyacını karşılamaya ilişkin uyum faaliyetleriyle ön plana çıkıyor. YENİ NORMALLE BİRLİKTE MÜŞTERİ BEKLENTİLERİ DEĞİŞTİ Normalleşme süreciyle birlikte değişen ihtiyaçlara ilişkin müşterileri bekleyen yenilikler de dikkati çekiyor. Araştırmaya göre, yeni normalde şu yenilikler bulunuyor: "İşletmelerin masa ve yemek seçimi yapılabilen online rezervasyon araçlarını daha aktif kullanması.Karekod ve mobil ödeme gibi temassız ödeme seçeneklerinin işletmeler tarafından benimsenmesi.Taşınabilir, paketli ve sağlıklı ürünlerin öne çıkması, tarifli yemek kitleri gibi ürünlerin daha çok talep görmesi.İşletmelerin azalan talebi telafi etmek için interaktif etkinlik ve atölye çalışmalarına yönelmesi." Yeni dönemde müşterilerin kendi siparişlerini kendilerinin aldığı dijital menülerin ve antimikrobik ekranlı tabletlerin yaygınlaşması ve tüketici tercihlerine bağlı olarak online sipariş, eve teslimat, arabaya servis gibi hizmetlerin artması bekleniyor. Araştırmaya göre, nisandakatılımcıların yüzde 27'si restoran ve yemek hizmetlerine daha az harcama yapmayı planlarken, bu oran hazirandayüzde 13'lere kadar geriliyor. RESTORANLARIN DİJİTAL ARAÇLARA YATIRIMI SÜRECEK Açıklamadagörüşlerine yer verilen Deloitte Ulaştırma Turizm ve Hizmet Lideri Osman Arslan, gelecekdönemde restoranlarındijital araçlara yönelik yatırımlarını artırmayı sürdüreceğini bildirdi. Arslan, "Malzeme tedariki tarafında yerel ve yerelleştirilmiş tedarikçilerin, menülerde bağışıklık sistemini güçlendirecek bağışıklığı güçlendirici ürünlerin ve sosyal mesafe tedbirlerinin öneminin giderek ön plana çıkmasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

17 Haziran 2020 Çarşamba

Türkiye endüstriyel trans yağ konusunda mevzuatı olan ülkeler arasında yerini aldı

Sağlığa Evet Derneği’nden yapılan açıklamaya göre, 14 Mayıs 2018'de Dünya Sağlık Örgütü Asamblesi 2023'e kadar gıda tedarik zincirinden trans yağların kaldırılması kararı aldı. Kararın ikinci yılına 6 gün kala 7 Mayıs 2020 tarihli ve 31120 sayılı Resmi Gazete'de, Tarım ve Orman Bakanlığından Türk Gıda Kodeksi Gıdalara Vitaminler, Mineraller ve Belirli Diğer Öğelerin Eklenmesi Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayımlandı. Buna göre, 31 Aralık 2020'den sonra son tüketiciye sunulması amaçlanan gıdalarda ve perakende satışa yönelik gıdalarda trans yağ miktarı toplam yağın 100 gramında 2 gramı geçemeyecek. Sağlığa Evet Derneği Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, konuya ilişkin değerlendirmesinde, sivil toplum ve meslek dernekleri olarak 1,5 yıldır sürdürdürdükleri çalışmaların farkındalık yaratmasından memnun olduklarını ifade ederek, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'ye ve Ulusal Gıda Kodeksi Komisyonuna sorumluluk anlayışlarından dolayı teşekkür etti. Yönetmeliğin halk sağlığı için önemli bir kazanım olduğunu vurgulayan Dağlı, şunları kaydetti: "Türkiye'de mevzuatın hayata geçmesi sadece bizler için değil, dünya halk sağlığı kamuoyu için de kutlanacak bir neden olmuştur. Ancak bu başarı sorumluluğumuzu artırmış, karşımıza yeni ev ödevleri getirmiştir. Gıda sektörünün mevzuata uyumu çok yakın izlenmeli ve denetimlerin nasıl ve hangi analiz metoduna göre yapılacağı somutlaştırılmalıdır. Son hedef, tüm gıda zincirinde yani son tüketiciye veya toplu tüketim yerlerine yönelik olmayan bir gıdayı diğer gıda işletmecilerine arz eden gıda işletmecilerini de kapsayacak şekilde, sınırın yüzde 1'e inmesi olmalıdır." Dağlı, gıdalarda trans yağ kullanımının her yıl 540 bin kişinin kalp damar hastalığına neden olduğunun tahmin edildiğini aktarırken, endüstriyel olarak üretilen trans yağların, katılaştırılmış bitkisel yağlarda, margarinde, hamurlu fırın ürünlerinde, kızartılmış yiyeceklerde bulunabildiğini, üreticiler tarafından ucuz olduğu ve ürünün raf ömrünü uzattığı için tercih edildiğini anlattı. Trans yağ tüketiminin sağlığa etkilerine değinen Dağlı, şu bilgileri verdi: "Kardiyovasküler hastalıklar başta olmak üzere, tip 2 diyabet gelişimi, insülin direnci, metabolik sendrom, kilo alımı, bazı kanserler, erken doğum, gebelik zehirlenmesi, sinir sistemi bozuklukları, bebeklerde görme ve santral sinir sistemi gelişiminin bozulması, çocuklarda alerjik hastalıklarla ilişkili bulunmuştur. Trans yağ kötü kolesterol olarak bilinen LDL kolesterolu arttırır, iyi kolesterol olarak bilinen HDL kolesterolu azaltır. Kalp ritminin bozulması ve ani kalp durması ile ilişkili bulunmuştur." BULAŞICI OLMAYAN HASTALIKLARIN ÖNEMLİ KISMINDA AZALMA SAĞLANABİLECEK Prof. Dr. Elif Dağlı, Dünya Sağlık Örgütü'nün trans yağın gündelik enerji alımının yüzde 1'ini geçmemesini önerdiğini belirterek, şöyle devam etti: "Bu, gündelik ortalama 2 bin kalorilik bir diyette 2.2 gramdan fazla trans yağ tüketmemek anlamına geliyor. Bu kısıtlama birçok ülkede gerçekleştirildi. Hedef, tüm dünyada 2023 yılına kadar gerçekleştirmek. Hedefe ulaşılabilirse, bulaşıcı olmayan hastalıkların önemli bir kısmında azalma sağlanabilecek. Endüstriyel olarak üretilen trans yağların kısıtlanmasına bağlı olarak Danimarka'da, 2004 ve 2012 yılları arasında her yıl 100 bin kişi başına 22 ölüm engellenmiştir. New York'ta endüstriyel olarak üretilen trans yağ kısıtlanması ile 2007 ve 2013 yılları arasında kalp krizi nedeniyle hastane başvurularında yüzde 7,8 oranında daha fazla azalma sağlanmıştır. Arjantin'de endüstriyel olarak üretilen trans yağ eliminasyonunun kalp damar hastalıklarına bağlı olaylarda yüzde 1.3–6.3 oranında azalma oluşturmuştur." Avusturya, Kanada, Şili, Guam, Macaristan, İzlanda, Letonya, Kuzey Mariana adaları, Norveç, Suudi Arabistan, Slovenya, Güney Afrika, Tayland ve ABD'de trans yağ mevzuatı ve uygulamasının ideal olarak görüldüğüne değinen Dağlı, Belçika, Brezilya, Bulgaristan, Hırvatistan, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, İrlanda, İtalya, Lihtenştayn, Lüksemburg, Malta, Hollanda, Peru, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovekya, İspanya, İsveç, Birleşik Krallık, Uruguay'da yasanın kabul edildiğini, uygulamanın henüz başlamadığını anlattı. Dağlı, Türkiye'de olduğu gibi AB üyesi ülkelerde de toptan gıda hammadde satıcılarının kısıtlamadan muaf tutulduğunu belirtti. İZLENMESİ GEREKEN ADIMLAR Dünya Sağlık Örgütü'nün trans yağların kaldırılması için "Yerine Koy" yol haritası önerdiğini hatırlatan Dağlı, izlenmesi gereken adımları, "endüstriyel olarak üretilen trans yağ kaynaklarını ve politika değişikliği için gerekenleri gözden geçirmek", "sağlıklı yağların kullanımını desteklemek", "elimine edilmesi için mevzuat oluşturmak", "gıda sektöründe trans yağ içeriğini ve toplumdaki trans yağ tüketim alışkanlıklarını değerlendirip izlemek", "trans yağların zararlarına yönelik olarak politika yapıcılar, üreticiler, tedarikçiler ve toplumda farkındalık oluşturmak" ve " oluşturulan yasal düzenlemelerin uygulanmasını desteklemek" şeklinde sıraladı. Sağlığa Evet Derneği Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, Türkiye'nin bu konuda mevzuata sahip olmasının önemli bir kazanım olduğunun altını çizerek, şu değerlendirmede bulundu: "Türkiye 6 aşamalı yol haritasının üçüncü maddesini kısmen de olsa tamamlamıştır. Bu mevzuatın sağlık konusunda yararlı olabilmesi için gıda sektörünün farkındalığının artırılması, tüm gıda zincirindeki kısıtlamayı desteklemesi ve uyumun izlenmesi gereklidir. Türkiye 2020 yılı içinde, trans yağın 100 gram yağ içinde 2 gramı ile sınırlanmasını başarmıştır. Dünya Sağlık Örgütü'nün hedefi ise 2023 yılına kadar trans yağın gündelik enerji alımının yüzde birini geçmemesidir. Türkiye'nin trans yağ ödevi tamamlanmamıştır."

12 Mayıs 2020 Salı

Koronaya karşı güvenli üretim güvencesi

Türk Standardları Enstitüsü (TSE) uzmanları tarafından, normalleşme sürecinde, sanayi tesislerinde alınması gereken önlemlere yönelik denetimden geçen firmalara ‘Covid-19 Güvenli Üretim Belgeleri’ verilmeye başlandı. Belgenin logosu ve tasarımı da belli oldu. Enstitüden yapılan açıklamaya göre, sanayicilere rehber niteliğindeki ‘Covid-19 Hijyen, Enfeksiyon Önleme ve Kontrol Kılavuzu’, firmalara salgınla mücadelede yol göstermenin yanında salgın sonrası dönemin ihtiyacı olan güvenilir ve hijyenik üretim standartlarına uygunluğunun belgelendirilmesini de sağladı. Kılavuza göre denetimi tamamlanan firmalara güvenli üretim yaptığını gösteren ‘Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi’ verilmeye başlandı. Güvenli üretimde ilk belgeler Gaziantep, Konya, Bursa ve Malatya’daki sanayi tesislerine gitti. Güvenli üretim belgesinin tasarımı ve logosu da belli oldu ve patenti için girişim başlatıldı. Logo onaylandıktan sonra kılavuza eklendi. Güvenli üretim belgesini alan firmalar, logoyu ürünlerinde, belgelerinde ve yayınlarında kullanabilecek. Ürünlerin güvenilir, hijyenik ve standartlara uygun olduğunu gösteren logonun tasarımında, TSE amblemi ve altında ‘Covid-19’ ibaresi ile içinde ‘tik (onay) işareti’nin bulunduğu yeşil halka üzerinde ‘güvenli üretim’ ifadesi yer alıyor. 118 BAŞVURU TSE Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi hakkında Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank da açıklamalarda bulundu. Yeni normalleşme sürecinde gerekli tedbirleri almanın önemli olduğunu belirten Varank, “TSE ile üretim tesislerinde alınması gereken önlemleri içeren bir kılavuz hazırladık. Tedbirleri yerine getiren firmalara belge veriyoruz. 3 haftada 118 sanayi kuruluşundan başvuru aldık. 10 kuruluş belge almaya hak kazandı” diye konuştu. Bakan Varank, firmaların artık tek bir logoyla piyasada kendilerine duyulan güveni tazeleyeceklerini de söyledi. ULUSLARARASI REKABET GÜCÜ ARTACAK Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi’ne ilişkin değerlendirmelerde bulunan TSE Başkanı Prof. Dr. Adem Şahin, şunları söyledi: “Ülkemizin rekabet gücünü artırmak, ulusal ve uluslararası düzeyde ticaretini kolaylaştırmak ve toplumun yaşam düzeyini yükseltmek için standardizasyon, uygunluk değerlendirme, deney ve kalibrasyon faaliyetlerini tarafsız, bağımsız, etkin ve güvenilir olarak yürüten TSE, salgınla mücadele ederken sadece yol göstermekle kalmadı, sanayicimiz için hazırlamış olduğu ‘Covid-19 Hijyen, Enfeksiyon Önleme ve Kontrol Kılavuzu’nu güvenli üretimi gösteren logoyla taçlandırdı. Güvenli üretim artık tüm ekonomik faaliyetlerin merkezine yerleşecek. Enstitümüz tarafından başlatılan bu belgelendirmenin kuruluşlarımıza uluslararası arenada büyük katkılar sağlayacağına inanıyorum. Logodan da anlaşılacağı üzere TSE çatısı altında güvenli üretim yapan sanayicimiz piyasanın da hakimi olacak.”

17 Haziran 2020 Çarşamba

100 markamızın değeri 24.6 milyar dolar

Uluslararası marka değerlendirme kuruluşu Brand Finance, 2020 yılına ilişkin Türkiye’nin En Değerli Markaları-Turkey 100 çalışmasının sonuçlarını açıkladı. Listede ilk sırayı 1 milyar 975 milyon dolarlık marka değeriyle THY alırken, bu şirketi 1 milyar 616 milyon dolarlık marka değeriyle Ziraat Bankası takip etti. Listede üçüncü sırayı 1 milyar 538 milyon dolarlık marka değeriyle Garanti Bankası alırken, Turkcell 1 milyar 361 milyon dolarla 5’inci sıradan 4’üncü sıraya, Arçelik ise 1 milyar 273 milyon dolarla 8’inci sıradan 5’inci sıraya yükseldi. Marka değeri 1 milyar 87 milyon dolar olarak belirlenen Türk Telekom ise geçen yıla göre iki sıra gerileyerek 6’ncı sıraya yerleşti. Bu kurumu 998 milyon dolarla Akbank, 951 milyon dolarla iki sıra gerileyen İş Bankası, 876 milyon dolarla Yapı Kredi, 875 milyon dolarla Ford Otosan izledi.Çalışmaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Brand Finance Türkiye Direktörü Muhterem İlgüner, Türkiye’nin en değerli 100 markasının toplam değerinin bu yıl geçen yıla göre göre yüzde 24 artarak 24.6 milyar dolara ulaştığını söyledi. Türk şirketlerinin küresel oyuncular haline geldikçe hasılatlarının büyük bölümünü yaygın küresel para birimleriyle gerçekleştireceklerini belirten İlgüner, “Böylece kur riskinden daha az etkilenecekler ve marka değerlerini koruyacaklar. Bunun için Türk şirketlerinin dünya markası olma hedefinden şaşmamaları ve her zaman markalarını küresel ölçekte değerli hale getirmek için çaba harcamaları gerekecek” dedi. LİSTEYE 8 YENİ MARKA KATILDI Listeye bu yıl muhtelif iş kollarından 8 yeni marka dahil oldu. Bu markalar, LC Waikiki, Koç Sistem, Kordsa, Odeabank, Aytemiz, Mars Lojistik, Ege Profil ve Nobel İlaç olarak yer aldı. Toplam marka değeri içinde sanayi sektörü markalarının payı yüzde 30, hizmet sektörü markalarının payı ise yüzde 70 oldu. İlk 100’de yer alan markaların değerlerinde en yüksek artış yüzde 140 ile Otokar’da gerçekleşti. Artışta Otokar’ı yüzde 112 ile Desa, yüzde 100 ile Avivasa Emeklilik takip etti. Söz konusu dönemde marka değerinde en yüksek düşüş ise yüzde 42 ile Beşiktaş’ta oldu. Bu markayı yüzde 34.8 düşüşle Koçtaş, yüzde 32.2 ile Emlak Konut izledi. Dünyanın en değerli 50 futbol kulübü listesine Türk kulüplerinden hiçbiri giremedi. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın marka değerinde düşüşler görüldü.

17 Haziran 2020 Çarşamba

Yeni normalin ilk 15 gününde İstanbul'da 2 bin 416 firma kuruldu

İstanbul Ticaret Odası verilerine göre, yeni normalin ilk 15 gününde İstanbul'da 2 bin 416 yeni firma açıldı. Buna göre, İstanbul'da 1-15 Haziran 2020'de, 11 iş gününde 2 bin 416 yeni firma kuruldu. 12-31 Mayıs'ta 11 iş gününde ise kurulan firma sayısı 1563 olarak gerçekleşmişti. Böylece normalleşme sonrası artış yüzde 54 oldu. Firmaların imalata ilişkin kapasite raporu talebi, bu dönemde yüzde 120 artışla 286'ya yükseldi. Dış ticaret belgelerinde ise artış trendi devam ederek, verilen belge sayısı 100 bine yaklaşırken, faaliyet belgesi talebi de 26 bini geçti. FİRMALAR PANDEMİNİN ESİRİ OLMADI İTO Başkanı Şekib Avdagiç, bu rakamların, iş dünyasının yeni normal'de sarf ettiği büyük gayreti gösterdiğine dikkati çekti. Firmaların pandeminin esiri olmadan, tüm ayarlarını güncelleyip yoluna devam etme kararlılığını ortaya koyduğunu belirten Avdagiç, şunları kaydetti: "Sağlıklı bir karşılaştırma için yeni normalin 11 iş gününe denk gelen ilk 2 haftası ile bayram tatilleri çıkarıldıktan sonra 12-31 Mayıs'ta kalan 11 iş günü mukayese edilerek bu rakamlara ulaşıldı. Kontrollü hayatta kontrollü yükseliş devam ediyor. Ekonominin can damarı olarak nitelenen birçok küçük işletme faaliyetine tekrar başladı. Tüm bu veriler Kovid-19'un ekonomi üzerindeki etkilerini hafta hafta geride bıraktığımızı ortaya koyuyor. Yeni normal adı üstünde geçici değil, bundan sonra sürekli devam edecek bir hayat biçimimiz olacak. Pandemiden geri kalan süreçte maske, mesafe ve temizlik üçlüsüyle mücadele ederek daha çok üreteceğiz." KREDİ TARAFINDA ÖNEMLİ BİR CANLANMA OLUŞTU Avdagiç, iş dünyasının ortaya koyduğu çalışmayı yansıtan İTO verilerini Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerinin de desteklediğini bildirdi. Tüketici kredilerinin 5 Haziran ile biten haftada 3,8 milyar TL arttığını belirten Avdagiç, şu bilgileri verdi: "Bir haftada 685 milyon liralık konut kredisi, 108 milyon liralık taşıt kredisi, 3 milyar liralık da tüketici kredisi kullanıldı. Bu da hükümetimizin ortaya koyduğu desteklerin özellikle kredi tarafında önemli bir canlanma oluşturduğunu gösteriyor. Bunun konut ve taşıt başta olmak üzere talepteki artırıcı etkisi memnuniyet verici."

17 Haziran 2020 Çarşamba