tatil-sepeti
Ocakta geçen yılın aynı ayına göre ihracat arttı, ithalat azaldı

Türkiye İstatistik Kurumu ve Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle oluşturulan ocak ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri açıklandı. Buna göre, Genel Ticaret Sistemi (GTS) kapsamında ihracat ocakta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,3 artarak 15 milyar 45 milyon dolar, ithalat ise yüzde 5,9 azalarak 18 milyar 79 milyon dolar oldu. Dış ticaret açığı ocakta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 32,8 azalarak 3 milyar 34 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı Ocak 2020'de yüzde 76,5 iken geçen ay yüzde 83,2'ye çıktı. ENERJİ VE ALTIN HARİÇ DIŞ TİCARET FAZLA VERDİ Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ihracat ocakta yüzde 1,2 artarak 14 milyar 56 milyon dolara yükseldi. Ocakta enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ithalat yüzde 5,2 artarak 14 milyar 46 milyon dolara çıktı. Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret fazlası ocakta 9 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmi yüzde 3,1 artarak 28 milyar 102 milyon dolar oldu. Söz konusu ayda enerji ve altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 100,1 olarak kayıtlara geçti. Ekonomik faaliyetler incelendiğinde ihracatta, ocak ayında imalat sanayisinin payı yüzde 93,8, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 4, madencilik ve taş ocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,7 oldu. Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta ara mallarının payı yüzde 76,3, sermaye mallarının payı yüzde 13,9 ve tüketim mallarının payı yüzde 9,7 olarak belirlendi. ALMANYA İHRACATTA, ÇİN İTHALATTA İLK SIRADA Söz konusu ayda ihracat yapılan ülkeler arasında ilk sırayı Almanya aldı. Bu ülkeye 1 milyar 455 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Almanya'yı 933 milyon dolarla ABD, 864 milyon dolarla İtalya, 813 milyon dolarla Birleşik Krallık, 738 milyon dolarla Fransa takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 31,9'unu oluşturdu. Çin geçen ay ithalatta ilk sırada yer aldı. Ocakta Çin'den yapılan ithalat 2 milyar 200 milyon dolar olurken, bu ülkeyi 1 milyar 829 milyon dolarla Rusya, 1 milyar 511 milyon dolarla Almanya, 809 milyon dolarla Irak, 729 milyon dolarla ABD takip etti. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 39,1'ini oluşturdu. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ihracat ocakta bir önceki aya oranla yüzde 1,6 artarken, ithalat yüzde 2,7 azaldı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise ocakta geçen yılın aynı ayına kıyasla ihracat yüzde 9,3 artış, ithalatta ise yüzde 0,4 düşüş hesaplandı. Öte yandan, yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayisi ürünleri ihracatı içindeki payı ocakta yüzde 3 olarak kayıtlara geçti. Ocakta imalat sanayisi ürünlerinin toplam ithalattaki payı yüzde 78,7 olarak belirlendi. Yüksek teknoloji ürünlerinin, imalat sanayisi ürünleri ithalatı içindeki payı ocakta yüzde 13,6 oldu. ÖZEL TİCARET SİSTEMİ VERİLERİ Özel Ticaret Sistemi'ne göre ihracat, ocakta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,1 artarak 14 milyar 279 milyon dolar, ithalat yüzde 3,7 azalarak 17 milyar 827 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ocakta dış ticaret açığı yüzde 24,1 azalarak 4 milyar 672 milyon dolardan, 3 milyar 548 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2020 Ocak'ta yüzde 74,8 iken, bu dönemde yüzde 80,1'e çıktı.

26 Şubat 2021 Cuma

Yurt dışında yerleşiklerin hisse senedi stoku 31 milyar 378 milyon dolara yükseldi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından Haftalık Menkul Kıymet İstatistikleri yayımlandı. Buna göre, yurt dışında yerleşik kişiler, 19 Şubat haftasında net 122,8 milyon dolarlık hisse senedi satarken, 194,5 milyon dolarlık Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) ve 7,8 milyon dolarlık Şirket Borçlanma Senetleri (ŞBS) aldı. Yurt dışında yerleşik kişilerin 12 Şubat itibarıyla 31 milyar 19,6 milyon dolar olan hisse senedi stoku, geçen hafta 31 milyar 378 milyon dolara yükseldi. Geçen hafta yurt dışında yerleşik kişilerin DİBS stoku, 10 milyar 249,9 milyon dolardan 10 milyar 474,5 milyon dolara çıktı. Söz konusu dönemde yurt dışı yerleşik kişilerin ŞBS stokları ise 281,4 milyon dolardan 289,2 milyon dolara yükseldi.

26 Şubat 2021 Cuma

Yıllık enflasyon üzerindeki ağırlık etkisi yıl sonuna doğru ortadan kalkacak

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası(TCMB)Para Politikası Kurulunun (PPK) 18 Şubat'taki toplantısına ilişkin yayımlanan özette, ocak ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1,68 arttığı, yıllık enflasyonun 0,37 puan yükselerek yüzde 14,97 düzeyinde gerçekleştiği anımsatıldı. Temel mal ve enerji gruplarının bu artışın ana sürükleyicisi olduğu aktarılan özette,yıllık enflasyonun hizmetlerde sınırlı ölçüde gerilerken, gıda grubunda taze meyve ve sebze fiyatları öncülüğünde düştüğü, bu görünüm altında, B ve C göstergelerinin yıllık enflasyonu ve eğilimlerinin yükseldiği ifade edildi. Özette, gıda ve alkolsüz içecek fiyatlarının ocakta yüzde 2,48 yükselmesine rağmen, grup yıllık enflasyonunun 2,50 puan düşerek yüzde 18,11'e gerilediğine işaret edilerek, "İşlenmiş gıda enflasyonu 2,59 puan artışla yüzde 18,11'e ulaşırken, işlenmemiş gıda enflasyonu baz etkisine de bağlı olarak 8,26 puan azalışla yüzde 18,08'e düşmüştür. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle sebze fiyatlarındaki belirgin gerileme işlenmemiş gıda fiyatlarını önemli ölçüde aşağı çekmiştir." değerlendirmeleri yapıldı. Taze meyve ve sebze fiyatlarındaki olumlu görünümün aksine, diğer işlenmemiş gıda fiyatlarının hızlı artış eğilimini sürdürdüğü vurgulanan özette, şunlar kaydedildi: "Çiğ süt referans fiyatındaki düzenlemeyi takiben süt fiyatları belirgin bir şekilde (yüzde 14,52) yükselmiş, et fiyatlarındaki artış öne çıkan bir diğer gelişme olmuştur. İşlenmiş gıda fiyatları aylık yüzde 3,75 ile yüksek bir oranda artarken, peynir ve diğer süt ürünleri ile katı-sıvı yağlar öne çıkan kalemler olmuştur. Çiğ süt referans fiyatındaki artış ilgili gıda ürünlerine geniş bir yayılımla yansırken, öncü veriler bu eğilimin yavaşlayarak da olsa şubatta devam ettiğine işaret etmektedir. Türk lirasındaki değer kazancına rağmen, uluslararası emtia fiyat gelişmeleri başta katı-sıvı yağlar olmak üzere işlenmiş gıda fiyatlarını olumsuz etkilemeye devam etmiştir. Bu gelişmelerle, taze meyve ve sebze dışı gıda yıllık enflasyonu yüzde 19,89'a yükselmiştir." "ENERJİ GRUBU YILLIK ENFLASYONU ÖNÜMÜZDEKİ AYLARDA YÜKSELİŞİNİ SÜRDÜRECEK" Özette, enerji fiyatlarının ocakta yüzde 3,24 arttığı, grup yıllık enflasyonunun yüzde 7,86'ya yükseldiği, bu gelişmede yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki ayarlamaların belirleyici olduğu dile getirildi. Bu kapsamda elektrik, şebeke suyu ve doğal gaz fiyat artışlarının öne çıktığına işaret edilen özette, "Öte yandan, uluslararası petrol fiyatlarındaki yükselişe karşın, Türk lirasındaki değerlenme ve eşel mobil uygulaması neticesinde akaryakıt fiyatlarındaki artış sınırlı olmuştur. Kurul, eşel mobil uygulamasının sınırlayıcı etkisine rağmen, geçen yılın şubat-nisan döneminde belirgin şekilde gerileyen enerji fiyatlarının oluşturduğu düşük baz nedeniyle grup yıllık enflasyonunun önümüzdeki aylarda yükselişini sürdüreceğini not etmiştir." denildi. Özette, temel mal fiyatlarının ocakta yüzde 0,47 yükseldiği, grup yıllık enflasyonunun 2,94 puan artarak yüzde 20,18 olduğu hatırlatıldı. Döviz kurunun birikimli etkileri ve talep koşullarının yanı sıra asgari ücret, uluslararası emtia fiyatları ve arz kısıtlarının, dayanıklı mal enflasyonu üzerindeki etkisini sürdürdüğü belirtilen özette, bu dönemde otomobil ile elektrikli ve elektriksiz aletlerde fiyat artışları yavaşlarken, mobilya fiyatlarının yüzde 6,31 ile yüksek bir oranda arttığı kaydedildi. "BİRİKİMLİ DÖVİZ KURUNUN TEMEL MAL ENFLASYONUNA ETKİSİ KISMEN HAFİFLEMEYE BAŞLADI" Özette, döviz kuru gelişmelerinin gecikmeli etkilerinin gözlendiği diğer temel mal fiyatlarının da yüzde 2,03 arttığı ifade edilerek, şu değerlendirmelerde bulunuldu: "Tüketici enflasyonunu sınırlayan başlıca gruplardan giyim ve ayakkabıda sezon indirimi geçen seneye kıyasla daha sınırlı gerçekleşmiş ve grup yıllık enflasyonu artmıştır. Öncü veriler, temel mal enflasyon eğilimi üzerindeki birikimli döviz kuru etkilerinin kısmen hafiflemeye başladığına işaret etmektedir. Bununla birlikte Kurul, salgına bağlı zayıf talep koşullarının sınırladığı giyim enflasyonu üzerindeki yukarı yönlü risklere dikkat çekmiştir. Hizmet fiyatları ocakta yüzde 1,87 artmış, grup yıllık enflasyonu 0,14 puan düşüşle yüzde 11,52 olmuştur. Yıllık enflasyon, ulaştırmada daha belirgin olmak üzere kira, lokanta-otel ve haberleşme gruplarında artmış, diğer hizmetlerde ise gerilemiştir. Ulaştırma hizmetlerindeki yükselişte şehir içi ulaşım fiyatlarındaki düzenlemeler belirleyici olmuştur. Lokanta-otel yıllık enflasyonundaki artışta yemek hizmetleri öne çıkarken, gıda fiyatları ve asgari ücret artışının bu gelişmede etkili olduğu değerlendirilmektedir. Haberleşme hariç tutulduğunda, hizmet enflasyonu eğilimi yüksek seviyesini korumuştur. Kurul, salgına bağlı dinamiklerin başta konaklama, paket tur, eğitim, ulaştırma, eğlence-kültür olmak üzere hizmet enflasyonunu sınırladığına dair değerlendirmesini yinelemiş, normalleşme sürecine bağlı yukarı yönlü risklerin altını çizmiştir. Ayrıca, öncü verilerle de teyit edildiği üzere, haberleşme hizmetlerinde özel iletişim vergisinin yüzde 7,5'ten yüzde 10'a çıkarılmasının hizmet enflasyonu üzerindeki yukarı yönlü etkisi not edilmiştir." Enflasyon beklentilerinin ocak ayının ardından şubatta gerilediği, ancak yüksek seviyelerini koruduğu belirtilen özette, enflasyon beklentisinin gelecek 12 ay için 0,17 puan azalışla yüzde 10,36'ya, gelecek 24 ay için 0,11 puan düşüşle yüzde 9,03'e gerilediği vurgulandı. Özette, Kurul'un tüketici fiyat endeksindeki ağırlık değişiminin Ocak Enflasyon Raporu tahmin patikasına etkilerini değerlendirdiği aktarılarak, "Başta gıda ve temel mallar olmak üzere yıllık enflasyonun yüksek seyrettiği grupların ağırlığındaki artışın yıllık enflasyonu yıl ortasına kadar bir miktar yukarı yönde etkileyeceği not edilmiştir. Yıllık enflasyon üzerindeki ağırlık etkisinin, nisan ayı itibarıyla 0,5 puan civarına ulaştıktan sonra yılın kalan döneminde kademeli bir şekilde gerileyerek yıl sonuna doğru ortadan kalkacağı değerlendirmesinde bulunulmuştur." ifadelerine yer verildi. "SANAYİ VE HİZMET SEKTÖRLERİNDE SALGIN ÖNCESİ DÜZEYLER AŞILDI" Özette, küresel ekonomiye dair verilerin 3. çeyrekte başlayan kısmi toparlanmanın bir miktar ivme kaybederek devam ettiğini ortaya koyduğu bildirildi. Devam eden aşılama çalışmalarına karşın, aşılama süreci ve salgın hastalığın seyrine ilişkin belirsizliklerin sürmesinin küresel ekonomiye ilişkin riskleri canlı tuttuğu aktarılan özette, Avrupa ülkelerindeki salgına bağlı kısıtlamaların, daha çok hizmetler sektörü üzerinde kısıtlayıcı etkisinin belirginleştiği, imalat sanayinin ise gücünü koruduğu vurgulandı. Özette, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin genişleyici parasal ve mali duruşlarını sürdürdüğüne işaret edilerek, "Gelişmiş ülkelerde uzun vadeli faiz oranları son dönemdeki yükselişe rağmen tarihsel düşük seviyelerini korumuştur. Merkez bankalarının açıklamalarında, salgın sonrası normalleşmeyle enflasyonun geçici olarak yükselebileceği yer almakla birlikte, sözlü yönlendirmeler ve piyasa beklentileri gelişmiş ülkelerde düşük faiz ortamının uzun bir süre devam edeceğine işaret etmektedir. Uygulanan politikaların finansal piyasalar, büyüme ve istihdam üzerindeki etkinliği, ülkeler itibarıyla salgının seyri ile politika alanlarının büyüklüğüne göre farklılaşabilecektir." değerlendirmeleri yapıldı. Gelişmekte olan ülkelerin portföy piyasalarında, iyileşen risk algısına bağlı olarak, bir önceki PPK döneminde olduğu gibi yüksek miktarlı girişlerin görüldüğü dile getirilen özette, gelişmekte olan ülkeler genelinde borçlanma senedi piyasalarına girişlerin bir önceki PPK dönemindeki eğilimini koruduğu, hisse senedi piyasalarına girişlerin de artarak devam ettiği belirtildi. Özette, ham petrol fiyatlarının bir önceki PPK toplantısını takiben hızlı bir şekilde artmaya devam ettiğinden de bahsedilerek, şunlar kaydedildi: "Başta tarımsal ürünler ve endüstriyel metaller olmak üzere enerji dışı emtia fiyatlarında süregelen yükseliş eğilimi üretici ve tüketici enflasyonunu olumsuz etkilemektedir. İmalat sanayiinde temel girdi sağlayıcıları olan kağıt ve ana metal sektörlerinde enflasyon oldukça yüksek seyretmektedir. Bu ve bağlantılı sektörlerde tedarik sürelerinin uzamasıyla arz kısıtları daha belirgin hale gelmiştir. Üretici enflasyonunun yüksek seyrinde öne çıkan diğer kalemler bitkisel yağlar, hayvan yemleri, işlenmiş çelik ürünleri, taşıt ve elektronik ürünlerdir. Bu kalemler, gıda ve dayanıklı mallar kanalıyla tüketici enflasyonu üzerinde etkili olmaktadır. Kurul, önümüzdeki aylarda ithalat fiyatlarındaki baz etkisi nedeniyle, büyük ölçüde enerji grubu kaynaklı olmak üzere, tüketici enflasyonunun geçmiş öngörülerle uyumlu bir şekilde artış kaydedeceği değerlendirmesinde bulunmuştur. Ayrıca, Türk lirasındaki değerlenmeye rağmen enflasyonist baskıların sürmesinde emtia fiyatlarının önemli rol oynadığına işaret etmiş ve önümüzdeki aylara ilişkin yukarı yönlü riskleri yinelemiştir." İktisadi faaliyetin güçlü bir seyir izlediğinin altı çizilen özette, "Aralıkta sanayi üretim endeksi aylık bazda yüzde 1,3, yıllık bazda ise yüzde 12,1 arttı. Böylelikle, üretim dördüncü çeyrekte üçüncü çeyreğe göre yüzde 4,8 artarak güç kazandı. Ciro ve perakende satış hacmi endeksleri de 3. çeyreğe göre kuvvetlenirken, iktisadi faaliyet turizm bağlantılı kollar haricindeki hizmetler ve ticaret sektöründe oldukça canlı seyretmiştir. Böylelikle, sanayi ve hizmet sektörlerinde salgından olumsuz etkilenen gruplar haricinde geniş bir yayılımla salgın öncesi düzeyler aşılmıştır." denildi. "SEKTÖREL AYRIŞMALARIN ENFLASYON ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ TAKİP EDİLMELİ" PPK Özeti'nde, iktisadi faaliyetteki güçlü seyrin işgücü piyasasına da olumlu yansıdığı belirtilerek, istihdamın ihracattaki artış eğiliminin desteklediği sanayi sektöründe arttığı, inşaat ve hizmet sektörlerinde sınırlı oranda gerilediği ifade edildi. Hizmet istihdamındaki düşüşün, salgından en olumsuz etkilenen sektörler kaynaklı olduğu aktarılan özette, şu değerlendirmeler yapıldı: "Salgına bağlı kısıtlamaların ekonomi üzerindeki aşağı yönlü etkileri sınırlı kalırken, hizmetler ve bağlantılı sektörlerdeki yavaşlama ve bu sektörlerin kısa vadeli görünümüne dair belirsizlikler sürmektedir. Şubat ayına ilişkin anket göstergeleri, imalat sanayi faaliyetinin ara malı ve dayanıklı mal sektörleri öncülüğünde gücünü koruduğuna işaret etmiştir. İç talepte ilave bir yavaşlama görülmezken, dış talepte temelde Avrupa bölgesinde salgına bağlı kısıtlamalar nedeniyle bir miktar zayıflama gözlenmektedir. İç talep üzerinde salgına bağlı kısıtlamaların kaldırılmasının zamanlamasına bağlı yukarı yönlü riskler bulunmaktadır. Kurul, salgın dinamikleri ve makro politika bileşimi çerçevesinde ortaya çıkan sektörel ayrışmaların enflasyon üzerindeki etkilerinin ve gelecek döneme dair içerdiği risklerin takip edilmesi gerektiğini değerlendirmiştir. Ekonominin döngüsel durumuna ilişkin çıktı açığı göstergelerini değerlendiren Kurul, ilk çeyrekteki yavaşlamayla birlikte iktisadi faaliyetin eğilimine yakınsamaya başladığı, ancak çeyrek genelinde talep yönlü enflasyonist etkilerin varlığını sürdürdüğü değerlendirmesinde bulunmuştur." Özette, firma ve hanehalkı anketlerinin dayanıklı mallara yönelik talebin halen güçlü olduğuna işaret ettiği dile getirilerek, bazı Kurul üyelerinin, enflasyon beklentilerindeki yüksek düzeylere bağlı olarak bireysel kredi talebinin halen güçlü seyrettiğinin altını çizdiği, para politikasındaki sıkılaşmanın etkilerinin henüz yeterince hissedilmediğini değerlendirdiği aktarıldı. Bu kapsamda kredi büyümesi ve kompozisyonuna ilişkin gelişmelerin yakından takip edileceği vurgulanan özette, "Salgın döneminde sağlanan yüksek kredi büyümesinin birikimli etkileriyle güç kazanan iç talebin cari işlemler dengesi üzerindeki olumsuz etkisi devam etmektedir. Buna ilaveten uluslararası petrol ve diğer emtia fiyatlarında son dönemde gözlenen artışlar da dış denge üzerinde etkili olmaktadır. Altın ithalatı ocak ayı ortasından itibaren tarihsel ortalamalarına gerilemiştir. Kurul, bu eğilimin kalıcı bir iyileşmeye işaret etmesi durumunda cari denge üzerindeki dış ticaret hadleri kaynaklı risklerin sınırlanabileceği değerlendirmesinde bulunmuştur." ifadelerine yer verildi. Özette, finansal koşullardaki sıkılaşmayla birlikte son dönemde kredi büyümesinin yavaşlamaya başladığının altı çizildi. Kredilerdeki yavaşlamanın iç talep ve ithalatı sınırlayıcı etkisinin gelecek dönemde daha belirgin hale gelmesinin beklendiği bildirilen özette, kurulun iktisadi faaliyetteki toparlanmanın sürekliliği ve finansal istikrar açısından cari işlemler dengesindeki seyrin önemine bir kez daha dikkati çektiği vurgulandı. "SIKI PARA POLİTİKASI DURUŞU KARARLILIKLA UZUN BİR MÜDDET SÜRDÜRÜLECEK" Özette, PPK'nin, para politikası kararlarının, enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde, fiyat istikrarı önceliğiyle alınacağını tekrar vurguladığı belirtildi. Para politikası duruşunun, enflasyon görünümüne yönelik yukarı yönlü riskler dikkate alınarak, temkinli bir yaklaşımla enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi ve fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirleneceği bildirilen özette, "İç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Gerçekleştirilen güçlü parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkilerinin daha belirgin hale gelmesi beklenmekte, böylelikle enflasyon üzerinde etkili olan talep ve maliyet unsurlarının kademeli olarak zayıflayacağı öngörülmektedir." ifadelerine yer verildi. Özette, uluslararası emtia fiyatlarında süregelen artış eğilimi ve bazı sektörlerde belirginleşen arz kısıtları ile gerçekleştirilen ücret ve yönetilen fiyat ayarlamalarının, orta vadeli enflasyon görünümü üzerindeki önemini koruduğu vurgulandı. Sıkı parasal duruşun, enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve finansal piyasa gelişmeleri bağlamında dışsal ve geçici oynaklıklara karşı önemli bir tampon işlevi göreceği aktarılan özette, şunlar kaydedildi: "Bu doğrultuda, 2021 yıl sonu tahmin hedefi dikkate alınarak, enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar, sıkı para politikası duruşu kararlılıkla uzun bir müddet sürdürülecektir. Enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler kapsamında enflasyonun ana eğilimi ve fiyatlama davranışlarına ilişkin göstergeler, yayılım endeksleri, talep ve maliyet unsurları ve enflasyon beklentilerinin tahmin ufku içerisinde hedeflerle uyumu yakından izlenmektedir. Son dönemde emtia fiyatlarında gözlenen belirgin yükselişin enflasyon görünümü üzerinde oluşturduğu risklerin fiyatlama davranışları ve enflasyon beklentileriyle etkileşimi yakından takip edilecektir. Buna ek olarak, bireysel kredilerde yakın dönemde yukarı yönlü bir ivme gözlenmektedir. Gerekmesi durumunda ilave parasal sıkılaşma yapılacaktır." "PARA POLİTİKASI DURUŞUNUN PARA PİYASALARINA YANSIMALARI MERCEK ALTINA ALINMIŞTIR" Özette, kalıcı fiyat istikrarı ve yüzde 5 hedefine varıncaya kadar, para politikası faizi ile gerçekleşen/beklenen enflasyon arasındaki dengenin, güçlü dezenflasyonist etkiyi koruyacak şekilde kararlılıkla sürdürüleceği belirtildi. Sıkı para politikası duruşunun bu şekilde sürdürülmesinin, fiyat istikrarını kalıcı olarak tesis etmesinin yanında, ülke risk primlerinin düşmesi, ters para ikamesinin başlaması, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik ve finansal istikrarı olumlu etkileyeceğinin değerlendirildiği özette, şu değerlendirmeler yapıldı: "Para politikası duruşunun para piyasalarına yansımaları mercek altına alınmıştır. Yakın dönemde kredi ve mevduat faizlerinde bir miktar düşüş gözlenmiştir. Kurul, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini artırmak için Türk lirası zorunlu karşılıklarda artış yapılması ihtiyacı olduğunu belirtmiştir. Yine aynı amaçla, zorunlu karşılıkların döviz ve altın cinsinden tesis edilmesine imkan veren Rezerv Opsiyonu Mekanizması dahilindeki oranların aşağı çekilmesi hususu tartışılmıştır. Kurul, parasal duruşun belirlenmesinde kullanılan yegâne aracın politika faiz oranı olduğunu, zorunlu karşılık oranlarının ise politika faiziyle belirlenen parasal duruşun mevduat, kredi ve diğer para piyasalarına aktarımını etkileyen bir araç olduğunu vurgulamıştır. Kurul, fiyat istikrarının sağlanması için, güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimine ihtiyaç bulunduğu değerlendirmesini yinelemiştir. TCMB karar alma süreçlerinde orta vadeli bir perspektifle, enflasyonu etkileyen tüm unsurları ve bu unsurların etkileşimini temel alan bir analiz çerçevesi benimsemektedir. Açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin Kurulun geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulanmalıdır."

26 Şubat 2021 Cuma

Merkez Bankası rezervleri 94 milyar 48 milyon dolar oldu

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından Haftalık Para ve Banka İstatistikleri yayımlandı. Buna göre, 19Şubat'ta Merkez Bankası brüt döviz rezervleri 144milyon dolar artışla 53 milyar 864milyon dolara yükseldi. Brüt döviz rezervleri, 12Şubat'ta 53 milyar 720 milyon dolarseviyesindeydi. Söz konusu dönemde altın rezervleri, 1 milyar 712milyon dolar azalarak41 milyar 896 milyon dolardan 40milyar 184milyon dolara geriledi. Böylece Merkez Bankası'nın toplam rezervleri, geçen hafta bir önceki haftaya kıyasla 1 milyar 568 milyon dolar azalarak95 milyar 616 milyon dolardan94milyar 48milyon dolara düştü. TCMB rezervleri tarihler itibarıyla şöyle (milyon dolar): Tarih AltınRezervleri BrütDövizRezervleri ToplamRezervler 31.01.2020 27.520 74.856 102.376 28.02.2020 30.411 77.414 107.825 27.03.2020 31.325 64.081 95.406 30.04.2020 34.786 51.457 86.243 29.05.2020 36.667 54.360 91.027 26.06.2020 38.821 51.417 90.238 30.07.2020 43.572 46.673 90.245 28.08.2020 43.042 41.594 84.636 25.09.2020 41.097 42.420 83.517 23.10.2020 43.265 45.086 88.351 27.11.2020 40.299 43.899 84.198 31.12.2020 43.241 49.965 93.206 29.01.2021 42.169 53.367 95.536 05.02.2021 41.153 54.366 95.519 12.02.2021 41.896 53.720 95.616 19.02.2021 40.184 53.864 94.048

26 Şubat 2021 Cuma

Büyükelçi Güldere: Serbest ticaret anlaşmasının imzalanması için gayret gösteriyoruz

Türkiye-Ukrayna Ticaret ve Sanayi Odası Forumu Ortak Toplantısı çevrim içi olarak yapıldı. Türkiye'nin Kiev Büyükelçisi Yağmur Ahmet Güldere, video mesaj yoluyla katıldığı toplantıda,Türkiye-Ukrayna ilişkilerinin hiç olmadığı kadar yüksek bir seviyede olduğunu belirtti. Bugün iki ülke arasında 5 milyar dolarlık ticaret hacmi varsa ve3,5 milyar dolarlıkTürk yatırımı Ukrayna'nın büyümesine yardımcı olmaya çalışıyorsa bunun iş adamlarınıneseri olduğunu belirtenGüldere, "10 milyar dolar ticaret hacmi hedefine ulaşmayı arzu ediyoruz.Bu için devletler olarak STA'nınbir an önce imzalanması için gayret gösteriyoruz. Umarım bu hedefe en kısa sürede ulaşırız." dedi. Güldere, Türkiye'nin Ukrayna'da yatırımlarının her geçen gün arttığını belirterek, "Umarım Ukrayna'nınTürkiye'de de yatırımlarınıyavaş yavaş görmeye başlarız." dedi. Geçen sene salgının herkesin hayatını veiş dünyasınıetkilediğini belirten Güldere, buna rağmen iki ülke ilişiklilerinin hızınıkesemediğini aktardı. Güldere, salgınarağmen geçen sene 1 milyon Ukraynalı misafiri Türkiye'de ağırlamayı başardıklarını belirterek,"Bu sadece Türk turizminin çabası değildir.Bu Ukrayna insanınınTürkiye'ye sevgisinin bir tezahürüdür." diye konuştu. İKİLİ EKONOMİK İLİŞKİLERİMİZDE HİÇBİRSALGIN BİZİ KORKUTAMAZ Ukrayna'nınAnkaraBüyükelçisiAndriySibiha dabu inisiyatifiniş dünyasının ihtiyacından oluştuğuna dikkati çekti. İki ülke arasındaki aktif siyasi iş birliğinin ve stratejik ortaklığın gelişiminin ticari ve ekonomik etkileşimi destekleyecek güçlü bir temel olduğunu belirten Sibiha,"Geçen sene tüm dünya için zordu, fakat iki ülke arasındaki ticari hacmimizdesalgın öncesi rakamlarını koruyabildik.2020'de neredeyse 5 milyardolara ulaştı,bu da demek ki ikili ekonomik ilişkilerimizde hiçbirsalgın bizi korkutamaz." değerlendirmelerinde bulundu. Sibiha, ikili ilişkilerdeki tek caydırıcı etkeninSTA'nın imzalanmamış olması olduğunu belirterek,"Bu yılın sonuç getirmesini istiyoruz." dedi. Türkiye-Ukrayna Ticaret ve Sanayi Odası sayesinde iş dünyası arasındadirekt iletişim sağlanıp ortak hedeflerin gerçekleştirilebileceğinikaydedenSibiha,bu mekanizmanın iki ülkeden iş insanlarınınyeni başarı hikayeleriyazabilmesi için itici güç olması gerektiğini söyledi.

26 Şubat 2021 Cuma