tatil-sepeti
İhracat mallarını hızlandırma hareketi

HABER: ŞEREF KILIÇLI Türkiye, koranavirüs salgınının tüm olumsuz etkilerine ve en büyük ihracat pazarı Avrupa’daki uzun süreli kapanmalara rağmen 2020 yılını 169.5 milyar dolarlık ihracat ile kapattı. Şartlar zorlu olsa da küresel ihracat pazarındaki payını yükseltme ve tedarik üssü olma hedefiyle lojistik alanındaki çalışmalar hız kazandı. İstanbul Ticaret Odası da İhracat Malları Hareketi Projesi ile lojistik sektörünün sürece katkısını artırmayı hedefliyor. Projenin ilk toplantısı, İTO Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Doğan Salman, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı’ndan ilgili bürokratlar ve sektör temsilcilerinin katılımıyla online olarak gerçekleştirildi. TİCARET ÜNİVERSİTESİ DESTEĞİ İstanbul Ticaret Odası Taşımacılık ve Lojistik Hizmetleri Meslek Komitesi’nin sadece sorunu aktaran değil, çözüm önerisini de yanında sunan anlayışıyla her zaman olumlu katkılar verdiğini belirten İbrahim Doğan Salman, projenin de bunun bir yansıması olduğunu söyledi. Salman, lojistik sektörünün dinamik yapısıyla ihracata ivme kazandırdığını da vurguladı. Projenin kamu ile özel sektör arasındaki işbirliğini artıracağının altını çizen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Ulaştırma Hizmetleri Düzenleme Genel Müdür Yardımcısı Dr. Murat Korçak, İstanbul Ticaret Odası’nı tebrik ettiklerini, platformda yer almaktan büyük memnuniyet duyduklarını söyledi. Proje kapsamında yapılacak çalışmalara, İstanbul Ticaret Üniversitesi Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık Bölümü'nün destek vereceği de kaydedildi. MEVZUAT SADELEŞSİN Toplantıda en fazla gündeme getirilen konu, ulaştırma mevzuatının sadeleştirilmesi önerisi oldu. Avrupa ile Türkiye arasındaki ulaştırma mevzuatı arasında farklılıklar bulunduğunu, durumun sektöre rekabette dezavantaj oluşturduğunu belirten İTO Meclis Üyesi Şerafettin Aras, “Avrupa’daki mevzuatta karayolu taşımacılığında bu kadar fazla belge çeşidi yok. Mevzuat orada basit ve sade bir durumda. Mesela CMR (Convention Marchandise Routier) Belgesi Avrupa’da önemli bir belge fakat ülkemizde gereken değer verilmiyor. Mevzuat karmaşasının sadeleştirilerek çözülmesi gerekiyor” dedi. Aras, lojistikte ertelenen U-ETDS’nin (Ulaştırma Elektronik Takip Denetim Sistemi) sektöre ilave yük getireceğini ve zaman kayıplarına neden olacağını, e-irsaliye sisteminde ilgili bakanlıklar arasında sağlanacak bir entegrasyonla sorunun çözülebileceğini de savundu. YURTDIŞINDAKİ UYGULAMALAR Sektörün salgın nedeniyle konteyner bulamama gibi geçici sorunlarının yanı sıra mevzuat gibi geçmişten gelen sorunlarının da olduğunu vurgulayan İTO Meclis Üyesi Turgut Erkeskin, “Bu süreçler lojistiği zorlaştırıyor. Bizdeki gibi bir belge sistemi dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Yurt içindeki sorunlarımızın bir kısmını yurt dışındaki uygulamalara bakarak çözebiliriz. Merkezi gümrükleme sistemini yaygınlaştırmalıyız. Gümrüklerimiz bize daha çok güvenip daha hızlı bir şekilde bizi yetkilendirmeli. Sektörün yurt dışındaki sorunları konusunda ise ilgili ülkelerden temsilcilerin de bulunacağı bir koordinasyon kurulu olmalı” diye konuştu. BELGE SAYISI AZALABİLİR Karayolu lojistiğinde belge sayısını azaltma yönündeki talepleri incelediklerini belirten Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Ulaştırma Hizmetleri Düzenleme Genel Müdür Yardımcısı Dr. Murat Korçak, şöyle konuştu: “Belge sayısının azaltılmasına kazanılmış hakları olduğu gerekçesiyle karşı çıkan sektörler de var. Bu konudaki çözüm önerilerinizi bize iletin, belge sayısının azaltılmasına olumlu bakıyoruz. U-ETDS, sektörün geleceğini planlamak ve lojistik merkezler altyapı yatırımları açısından önemli. Pandemi sürecinde U-ETDS’yi erteledik fakat verilerine olan ihtiyacımız kesin durumda. e-irsaliye ile entegrasyon önerinizi inceleyeceğiz.” İZİNLİ GÖNDERİCİ YETKİSİ KOLAYLIĞI İzinli Gönderici Yetkisi Uygulaması’nın eşyayı hareket gümrük müdürlüğüne sunmaksızın transit işlemlerini kendi tesislerinde gerçekleştirme yetkisi verdiğini vurgulayan Gümrükler Genel Müdürlüğü Ticaretin Kolaylaştırılması Dairesi Başkanı Kerem Erol, firmalara sundukları kolaylıklardan istifade etme çağrısında bulundu. Erol, yetki sahibi firmalara belirlediği alanları gümrük idaresi gibi addetme, buralarda gümrük işlemlerini tamamlama ve talebe gerek kalmaksızın, sınır kapılarından öncelikli geçiş hakkı uygulamasından yararlanma izni verildiğini de hatırlattı. Erol, ihracat beyannamelerinde, uluslararası düzenlemelerden kaynaklanan yükümlülükler dışında ekli belgelerin gümrük idaresine kağıt ortamında ibraz edilmediğini, dijital gümrük uygulamasını gerçekleştirdiklerini de söyledi.

01 Mart 2021 Pazartesi

‘Geri kazanım’da hızlı yükseliş

* Türkiye’de 60 bin kişiyi istihdam eden geri dönüşüm sektörü, 2017-2020 yılları arasında 17 milyon ton atığı değerlendirdi. Bu atıklardan 17 milyar TL ekonomik kazanç elde edildi. Geri kazanım oranı ise yüzde 19 düzeyinde gerçekleşti. * Çevre ve Şehircilik Bakanlı-ğı’nın 2023 hedefi, atıkların yüzde 35’inin geri kazanım, yüzde 65’inin de düzenli depolama ile bertaraf edilmesi. Atıkların geri kazanımıyla hammadde ihtiyacı da bir nebze ikame edilmiş oluyor. HABER: MÜGE BİBER Çöp olarak attığımız birçok ürün aslında birer hammadde. Türkiye’de 2017 yılından 2020’ye kadar geçen süreçte yaklaşık 17 milyon ton değerlendirilebilir atık toplandı. Bu atıklardan 17 milyar liralık ekonomik kazanç sağlandı. Geri kazanım oranı ise yüzde 19 oldu. 2018 yılında atık sektöründe 60 bin kişinin de istihdam edilmesi sağlandı. DIŞA BAĞIMLILIĞI AZALTIR Geri dönüşüm sektörü, aslında ana sanayi sektörlerinin tedarikçisi konumunda. Bu yüzden de dünya daha fazla geri dönüşüm yapmaya yöneldi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 2023 yılında oluşan atığın; yüzde 35’inin geri kazanım, yüzde 65’inin düzenli depolama yönetimi ile bertaraf edilmesi hedefleniyor. Atıkların doğru değerlendirmesi hammaddede dışa bağımlılığı azaltacak. 1.5 MİLYAR TL KAYIP Türkiye’de her yıl geri dönüştürülmesi mümkün 6 milyon ton atığın 5 milyonu, çöp toplama alanlarına götürülüp toprağa gömülüyor. Bu atıkların insan ve çevre sağlığı açısından zararının yanında bir de 1.5 milyar TL ekonomik kaybı var. Türkiye’deki evsel atıkların yüzde 52’sini organik, yüzde 6’sını plastik, yüzde 10’unu kağıt-karton, yüzde 4’ünü cam, yüzde 2’sini metal, kalan kısmını ise diğer atıklar oluşturuyor. ELEKTRONİKTE SERVET Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın araştırmasına göre, Türkiye’de akıllı telefon kullanım oranı yüzde 84. Ortalama akıllı telefon değişim süresi ise 3.2 yıl. Elektronik aletler; modasının hızla geçmesi, teknolojisinin geride kalması, bozulması vb. nedenlerle kullanım ömrünü tamamlıyor. Akümülatör ve cep telefonu gibi elektronik eşyaların vahşi depolanması sebebiyle toprağa ve suya cıva, kurşun gibi zehirli maddeler karışıyor. Ancak doğru dönüştürme teknikleriyle bu atıkların içinde bulunan altın ve bakırı ayırmak mümkün. PLASTİK ATIKTAN İHRACAT Türkiye’de 2018 yılında plastik geri dönüşümü alanında lisanslı işletme sayısı 1.039. Üretim kapasitesi 850 bin ton olan sektör, mevcut büyümesini sürdürürse 2030 yılında üretim kapasitesinin 4.3 milyon tona ulaşması bekleniyor. Plastik geri dönüşüm sektörü, 2018 yılında 436 bin ton hurda ithal etti ve bu ithalatın karşılığı 116 milyon dolar oldu. Söz konusu hurdanın önemli bir bölümü, yurt içinde plastik hammaddeye ve sonrasında mamule dönüştürülerek ihraç edildi ve yaklaşık 770 milyon dolar gelir sağlandı. GERİ DÖNÜŞÜME TEŞVİK Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliği kapsamında atık geri kazanım yatırımları ile bertaraf tesisi yatırımlarına 5. Bölge teşvikleri veriliyor. Geri dönüşüm veya bertaraf tesisleri imalat sektörü grubu içerisinde olduğundan ek olarak yüzde 15 vergi muafiyeti ve inşaat harcamalarında yüklenen KDV iadeleri de yapılıyor. 5. Bölge teşviki alacak öncelikli yatırım illeri şöyle: Ankara, Adana, Balıkesir, Afyonkarahisar, Antalya, Aydın, Bilecik, Amasya, Bursa, Bolu, Burdur, Artvin, Eskişehir, Çanakkale, Gaziantep, Bartın, İstanbul, Denizli, Karabük, Çorum, İzmir, Edirne, Karaman, Düzce, Kocaeli, Isparta, Manisa, Elazığ, Muğla, Kayseri, Mersin, Erzincan, Kırklareli, Samsun, Hatay, Konya, Trabzon, Kastamonu, Sakarya, Uşak, Kırıkkale, Tekirdağ, Zonguldak, Kırşehir, Yalova, Kütahya, Malatya, Nevşehir ve Rize. TOBB’DAN GERİ DÖNÜŞÜM MECLİSİ Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Sektör Meclisleri çatısı altında 62’nci sektör meclisi, atık ve geri dönüşüm sanayisi alanında oluşturuldu. 10’a yakın alt alanı içeren ve geleceğin en önemli sektörlerinden biri olarak gösterilen geri dönüşüm sektörü, TOBB çatısı altında birleşti. GEMİ ATIKLARINDAN 21.901 M3 ATIK YAĞ ÇIKIYOR İstanbul’un deniz sorumluluk alanında gemi atıklarını toplama yetkisine sahip tek kurum olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 14 atık alım gemisi ile limanlardaki gemilerden sintine, slaç, slop, atık yağ, pis su gibi atıkları belli bir hizmet bedeli karşılığında teslim alıyor. Ardından bu atıklar, İBB iştiraki İSTAÇ tarafından işletilen Haydarpaşa Gemi Atık Kabul Tesisi’ne getiriliyor. Burada geri kazanıma uygun hale getirmek için susuzlaştırma, arıtma, gazsızlaştırma ve tortuların ayrıştırılması ön işlemi uygulanıyor. İSTAÇ, son 1 yılda 7 bin 458 gemiden toplam 186 bin 804 metreküp atık topladı. Arıtılan ve niteliğine göre ayrıştırılan atıklardan toplam 21 bin 901 metreküp atık yağ elde edildi. POŞET KULLANMAMAK KAZANDIRACAK 1 kişi yılda 400 adet poşet kullanıyor. Ücretli poşet sistemine geçilmesiyle birlikte 2025 yılında bu sayının kişi başı 40’a düşmesi hedefleniyor. Böylece 1 milyar 250 konuta yetecek kadar enerji sağlanmış olacak. Plastiğin doğaya karışması 1000 yıl sürüyor. Plastik, pek çok tüketici ürününün bir bileşeni olup, imalat sanayinin çıktı ve nihai ürünlerinin çoğunu oluşturuyor. AVRUPA LİDERİ AVUSTURYA Türkiye’de şu anda geri dönüşüm oranı yüzde 19 seviyesinde. 2023 hedefi ise yüzde 35. Geri Dönüşümcüler Konfederasyonu verilerine göre, Avrupa’da geri dönüşüm oranlarında ilk 5 ülke şöyle: * Avusturya: Yüzde 63 * Almanya: Yüzde 62 * Belçika: Yüzde 58 * İsviçre: Yüzde 51 * Hollanda: Yüzde 51 ALÜMİNYUMUN GERİ KAZANIMIYLA ENERJİ TASARRUFU * Enerji tüketiminde azalma yüzde 95, hava kirliliğinde azalma yüzde 90, su kirliliğinde azalma yüzde 97, baca gazı kirletici emisyonunda azalma yüzde 99 oranında olur ve boksit cevheri de korunur. * Bir kilogram alüminyum kutu geri kazanıldığında; 8 kg boksit madeni, 4 kg kimyasal madde, 14 kW/saat elektrik enerjisi kullanımı korunmuş olur. * 10 adet alüminyum içecek kutusu geri kazanıldığında, 100 kW’lık bir lambanın 35 saatte veya bir TV’nin 30 saatte harcadığı elektrik enerjisi korunur. PLASTİK ATIKTAN OTURMA GRUBU * 1.050 adet geri dönüştürülmüş plastik tepsiden 6 kişilik bir oturma grubu yapılabilir. * 2.5 litrelik bir plastik şişe geri kazanılıp üretimde kullanılırsa 60 watt’lık ampulün 6 saatlik elektrik harcaması kadar enerji tasarrufu sağlanabilir. * 25 adet 2 litrelik içecek şişesi geri kazanılsa bu maddeden bir plastik süveter elde edilebilir. * 25 kullanılmış plastik şişeden bir ceket üretilebilir. * 35 adet 2.5 litrelik kullanılmış pet şişesinden bir uyku tulumu yapılabilir. ATIK TÜRLERİ NELER? * Kağıt, karton * Toner-kartuş * Plastik ve karton bardaklar * Plastik ve cam şişeler * Metal içecek kutuları * Kırtasiye malzemeleri * Gıda ambalajları * Mobilya * Pil ve e-atıklar * Yemek hazırlama ve sonrası atıkları * Raf ömrü dolmuş gıdalar * Çay posası KAĞIDIN DEĞERİ Kağıt, geri dönüşümü ile kullanılan hammadde miktarında önemli oranda tasarruf sağlaması ve ekonomik değerinin yüksek olması nedeniyle önemli. Peki, 1 ton kağıt ne kazandırır: * 177 kg sera gazı * 4.100 kwh enerji * Yüzde 40 enerji tasarrufu * 17 ağacın kurtarılması * 2.5 depolama alanı CAMIN DÖNÜŞÜMÜ İLE DOĞAL KAYNAKLAR YAŞAR * Enerji tüketiminde azalma yüzde 25 * Hava kirliliğinde azalma yüzde 20 * Maden atığında azalma yüzde 80 * Su tüketiminde azalma yüzde 50 * Korunan doğal kaynaklar: Kum, soda, kireç

01 Mart 2021 Pazartesi

Daha fazla satış için KOBİ’lere duygusal zeka tüyosu

HABER: BARIŞ CABACI Pandemiyle birlikte tüketicilerin alışveriş alışkanlıkları da değişti. Mağazalara ürün satın almak için giden bir müşteri ortamı, ürünü ve ilgiyi bir arada değerlendirirdi. Satışların neredeyse tamamının online ortamda gerçekleşmesi, duygusal zeka faktörünü de değiştirdi. İstanbul Ticaret Odası’nda gerçekleşen ‘Satışta Duygusal Zeka’ webinarında, duygusal zeka ve duyguların satın alma davranışına etkileri ele alındı. TEKNOLOJİYLE DEĞİŞTİ Toplantının açılış konuşmasını yapan İTO Yönetim Kurulu Üyesi Münir Üstün, duygusal zekayı şöyle tanımladı: “Duygusal zeka, insanların kendi duygularını anlayabilmesi ve diğer insanlarla empati kurması olarak tanımlanıyor. Müşterinin satın alma davranışlarını duygusal yönden etkileyen bütün sistematik hareketler duygusal zeka ile oluşuyor. ABD’de ulusal bir sigorta şirketinde duygusal zeka seviyesi yüksek ve düşük iki farklı satış ekibinin poliçe satış oranları belirli aralıkla karşılaştırıldı. Duygusal zekası düşük ekip 54 bin dolar poliçe satarken, yüksek olan ekip 114 bin dolarlık satış gerçekleştirdi. Çalışanların satış esnasında müşteri ile güçlü duygusal bağlar kurmasıyla firmaların müşteri elde etme ve müşteri memnuniyet oranlarının da arttığını gözlemliyoruz.” 12 KAT ARTTI Toplantıda, satışta güvenin oluşmasından sonra müşterinin satın alma alışkanlıklarının 12 kat arttığını belirten BCC Kurucu Ortağı Banu Koç Çakan, şunları söyledi: “Müşteriye karşı iletişim becerileri, duyguları ve insan ilişkilerini yüksek tutmak, üstün performanslı satışın anahtarı. KOBİ’lerin unutmaması gerekir ki, duygular önden gider, mantık geriden gelir. Firma temsilcileri, ürünü tanıtmak yerine müşterilerin duygusunu anlayıp ona göre bir strateji izlemeli. Satış temsilciniz müşterilerin duygularına dokunabilirse satış oranlarınızın artacağını göreceksiniz. Müşteri aradığını bulmaktan çok genelde duygusal olarak ürünün kendisi ile tamamlayıcısı olmasını ister. İşte burada bilişsel, duygusal ve destekçi empati sistemiyle müşterilerin ürün ya da hizmeti satın almasını kolaylaştırabilirsiniz.” GÜVEN ORTAMI ÖNEMLİ Yeni teknolojiyle beraber insan deneyiminin azalıp robotik sürecin devreye gireceğinin belirten Çakan, şöyle konuştu: “İnsanoğlunun ihtiyaçları hiçbir zaman bitmeyecek. Satın alma alışkanlıkları değişse de ticarette her zaman devam edecek. Firmaların satışlarını artırmak için müşterilere özel ilgi göstermesi gerekiyor. Satışın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ilk 10 saniyede belli oluyor. İnsan beyni, her zaman güven duyduğu ürünleri almaya çaba gösterir. Bundan dolayı firmaların, müşterilere ilk önce güven ortamı oluşturması gerekiyor.” KOBİ’LER KİŞİYE ÖZEL ÜRETMELİ Geleneksel satış yöntemlerini kullanarak başarılı olma oranlarının azaldığını söyleyen BCC Kurucu Ortağı Cem Atat, KOBİ’lerin, satışlarını artırmak için kişiye özel ürün üretmesi gerektiğinin altını çizdi. “Müşterilerin limbik (beyindeki duygu ve davranışları belirleyen sistem) duygu sistemini harekete geçirmek için ürünün neden satın alınması gerektiği anlatılmalı” diyen Atat, duygusal zekaya önem veren firmaların satış oranlarının arttığını kaydetti. Atat, “Müşteriler satın almadan önce firma ya da satış temsilcisiyle duygusal bir bağ kurmak istiyor. Müşterilerle online ortamda bağ kurmak, ürünlere gelen yorum ile gerçekleşecek. Firmaların pazarda bir adım öne geçmesinin yolu, satın alma süreçlerinin her adımından müşterinizi haberdar etmeniz olacak” dedi. MÜŞTERİLERİ ETKİLEYEN LİMBİK OLAYLAR * Alacağı ürünü başkasının alma ihtimali * İndirimlerde son gün fırsatları * Yardım kuruluşlarına fayda sağlayan alışverişler * Tüketicinin kıskanç alışveriş davranışı * Fırsat yakaladığının hissettirilmesi * Utangaçlıkla ve ayıp olmasın diye satın alınması LİMBİK SİSTEM NASIL HAREKETLENDİRİLİR? * Ürünün her adımından müşterinizi haberdar edin. * Müşterilerinize özel olarak yaklaşın. * Ürününüzü tanıtmayın, neden sattığınızı anlatın.

01 Mart 2021 Pazartesi

Bakıra Çin aşısı zirve yaptırdı

HABER: ŞEREF KILIÇLI Koronavirüs salgını, emtia piyasasında üretim, yatırımcı ve talep üçgeni kaynaklı yukarı yönlü hareketler oluşturuyor. Küresel ekonomide tarihi bakır açığı olacağı beklentisi ise bakır fiyatlarındaki baskıyı artırıyor. Şubat ayı başında bakır fiyatları yatırımcıların daha fazla teşvik desteği beklentileri ve Çin'de talebin azaldığı endişesiyle gerilemişti. Ancak Çin Yeni Yılı'nda sanayi üretiminin normalden daha fazla olması, fiyatların yeniden yükselmesine neden oldu. Ton başına bakır fiyatı, Ağustos 2011'den bu yana ilk kez 9 bin doların üzerine çıkarak son 10 yılın zirvesini gördü. Ayrıca son bir yıldaki yükseliş ise yüzde 95’i buldu. AŞI DA ETKİLEDİ Goldman Sachs Group tarafından yayınlanan bir raporda, Çin'in bir hafta süren Yeni Yıl tatilinden dönmesinin fiyatlarda yeniden yükselişi tetiklediğine dikkat çekildi. Kurum, önümüzdeki birkaç ayda son 10 yılın en büyük bakır açığıyla karşı karşıya gelinebileceği uyarısı da yaptı. Analistler, Çin'den gelen kuvvetli talep ve Covid-19 salgınında aşılama çalışmalarının etkisiyle küresel büyümenin destekleneceğine dair beklentilerin de bakır fiyatlarını yukarı yönlü etkilediğini vurguluyor. ÜRETİM ARTIŞI TAHMİNİ Dünyanın en büyük bakır üreticisi 10 ülkesi; Şili, Peru, Çin, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Zambiya, Meksika, Rusya ve Kazakistan olarak sıralanıyor. Uzmanlarca yapılan tahmin ve projeksiyonlara göre, bakır talebindeki artışa bağlı olarak bakır üretimi, 2020-2023 döneminde yıllık ortalama yüzde 5.4 oranında artış göstererek 25 milyon tona ulaşacak. En çok işlem gören üçüncü emtia Dünya üzerindeki bakır üretiminin yaklaşık yarısı Çin ekonomisi tarafından tüketiliyor. Fiziksel ve kimyasal özellikleri bakımından çok önemli bir emtia olan bakır, enerji başta olmak üzere elektronik, sanayi, inşaat, ulaşım, endüstriyel donanım, kimya ve boya gibi sektörlerde yoğun olarak kullanılıyor. Bakır, piyasalarda ise altın ve gümüşten sonra en çok işlem gören üçüncü emtia konumunda. Global kriz dönemlerinde kağıt paraya olan güvenin azalmasıyla beraber güvenli liman olarak görülen emtialara talebin artmasından bakır da yüksek oranda etkileniyor. Endüstrinin parlayan yıldızı platin Platin de bakır gibi emtia piyasasının dikkat çekenleri arasında. Son 6.5 yılın en yüksek seviyesini görmesinin yanı sıra sanayideki önemi de platinin yıldızını parlatıyor. Aşılama sürecinde endüstriyel tarafta yaşanan iyileşme daha fazla platin talebini beraberinde getiriyor. Analistler, Güney Afrika'da platin üretiminde yaşanan aksaklıklar, aşılama ile birlikte pandemiye ilişkin tedbirlerin gevşetileceği ve bunun araç satışlarında toparlanmaya yol açacağı beklentilerinin fiyatlara destek vermeye devam edeceğini öngörüyor. ELEKTRİKLİ OTOMOBİL ETKİSİ Platinin endüstriyel kullanımı 1980’den bu yana dört kat artış gösterdi. Platin gübrecilikte, fiber cam, ampul ve hava yastığı gibi birçok ürünün imalatının yanısıra kalp stenti gibi tıbbi ekipmanlarda da kullanılıyor. Platin, otomotiv sanayinde katalitik konvertör için de kullanılıyor. Otomotivde emisyonların azaltılmasına yönelik daha sıkı düzenlemeler platin talebinde artış anlamına geliyor. Elektrikli otomobil pazarındaki büyüme de platini olumlu etkiliyor. Elektrikli araçların yakıt hücrelerinde kullanılan platin, bu sektörde artan talepten de faydalanıyor. Platin, hidrojenle çalışan araçlarda da kullanılıyor.

01 Mart 2021 Pazartesi

Ürününü video ile pazarlayan kazanıyor

HABER: BARIŞ CABACI Dijital pazarlama için neredeyse her gün yeni bir mecra ortaya çıkıyor. Bu değişimle birlikte pazarlamada metinlerden daha çok, görsel içerikleri kullanan firmalar satışlarını artırıyor. Üyelerini, düzenlediği birçok etkinlikle yeni nesil pazarlama hakkında bilgilendiren İstanbul Ticaret Odası, ‘Dijital Pazarlama: Yeni Trendler ve Stratejiler’ webinarı gerçekleştirdi. Wediacorp’un kurucusu Funda Şen’in konuşmacı olarak katıldığı webinar, İTO’nun youtube kanalından canlı yayınlandı. DEĞİŞİM ŞART Funda Şen, e-ticaret hacminin, internet ve mobil araçların kullanımıyla her geçen gün büyüdüğüne dikkat çekti. Firmaların pandemi döneminde dükkanlarını kapatmak zorunda kaldığını belirten Şen, şunları söyledi: “Online satışlarda deneyimi olmayan sektörler başta zorluk çekti. Fakat salgının uzun sürmesi firmalara online satış platformlarını öğrenmenin zorunlu olduğunu gösterdi. Satın alma deneyimlerinin hızlı değişime yatkın olması, firmaların da değişmesi gerektiğini ortaya koydu.” VİDEO VE YORUMLAR Tüketicilerin artık ürün hakkında bilgi almak için videolara başvurduğuna dikkat çeken Şen, deneyime ve ürün yorumlarına önem veren müşterilerin, satın alma davranışlarının da videolar ile şekillendiğini kaydetti. Bu arada mobil uygulama kullanımı da artıyor. Funda Şen, bu konuda, “Kullanıcılar, 2020’nin ilk yarısında mobil uygulamalar ile 1.6 trilyon saatten fazla zaman harcadı” bilgisini paylaştı. Şen, şöyle devam etti: “Pandemi bugün sona erse bile dünya nüfusunun yüzde 30’u online satın alma alışkanlıklarını değiştirmeyecek. KOBİ’lerin sadık müşteri algısını artırmak için mobil uygulamalara önem vermesi gerekiyor. Z kuşağı ile birlikte azalan sadık müşteri kavramı mobil uygulamalarla geri kazanılabilir. Her mağazanın mobil uygulaması olması gerekiyor. Eğer tüketicinin mobil uygulamanızı indirmesini sağlarsanız, kullanıcılar artık sizin sadık müşteriniz oluyor. Türkiye, Avrupa’nın en fazla mobil cihaz kullanan ülkesi. Bunu göz önünde bulunduran firmalar değişimin ne kadar gerekli olduğunu da görecek.” SIRA ARTIRILMIŞ GERÇEKLİKTE Firmaların e-ticaretle kısa sürede tanıştığını söyleyen Şen, e-ticarete uyum sağlayan firmaların yeni hedefinin yapay zeka olması gerektiğini söyledi. Şen, yapay zeka yatırımlarında en büyük payı artırılmış gerçekliğin alacağına dikkat çekti. Artık sanal ortamda deneme yoluyla ürün seçiminin mümkün olacağını ve mağazaların yapay zeka ile 7/24 açık kalacağını belirten Şen, şunları söyledi: “Müşterilerin her dakika alışveriş ihtiyacı olabilir. Sürekli satış yapan mağazalar oluşturmalısınız. Bunun yanında her saat müşterinizle iletişiminizi sağlamak için RPA ya da chatbotları devreye sokmanızda fayda var.” SESLİ PAZARLAMA DÖNEMİ Kullanıcılar mobil cihazlarından sesli komut yöntemi ile birçok işlemi gerçekleştirebiliyor. Bu yıl sesli arama kullanımının dünyada yüzde 80’e ulaşacağına dikkat çeken Funda Şen, şöyle devam etti: Cep telefonlarında bulunan sesli komut ile istediğimiz bilgiye ulaşabiliyoruz. ABD’deki bazı mağazalarda randevular artık sesli komut ile alınıyor. Ülkemizdeki mobil cihaz kullanıcıları sesli komutu birbirlerini aramak için kullanıyor. Mağazalar yakında sesli komut alışverişlerine yönelik yatırımlar yapmalı. Pazarda değişim ile avantaj sağlamak isteyen firmalar sesli aramayı mutlaka kullanmalı. KOBİ’ler web sitelerini sesli aramaya uygun hale getirerek, kullanıcıların ulaşım oranlarını artırmalı.” MÜŞTERİLERİN YÜZDE 60’I İZLİYOR Wediacorp’un kurucusu Funda Şen, kullanıcıların satın alma davranışlarında videoların etkisiyle ilgili şu bilgileri paylaştı: * Müşterilerin yüzde 60’ı satın alacakları ürünün video incelemelerini izliyor. * İnternetteki reklamların kısa videolar halinde olması müşterilerin aklında daha çok kalıyor. * Kısa videolar ile ürünlerini tanıtan firmalar, gelirini yüzde 49’a kadar artırabiliyor. * 2022’de tüketicilerin internet trafiğinin en az yüzde 80’ini videolar oluşturacak. * Türkiye’deki firmaların yüzde 95’i video reklam harcamalarını artırmayı planlıyor. DİJİTAL PAZARLAMANIN KÂR GETİRDİĞİ ALANLAR * Alışveriş siteleri * Sosyal medya * Online broşür ve kataloglar * Online PR çalışmaları * Blog postları * İnfografikler

01 Mart 2021 Pazartesi