tatil-sepeti

İngiltere, Türkiye’nin dış ticaret fazlası verdiği tek gelişmiş ülke. Bu nedenle İngiltere’nin AB’den ayrılma süreci Türkiye’yi de çok yakından ilgilendiriyor. İngiltere’nin Brexit süreci oldukça zorlu geçuyor. Avrupa Birliği Liderleri geçen hafta sonunda gerçekleştirilen özel Brexit zirvesinde İngiltere ile varılan ayrılık anlaşmasını ve tarafların gelecekteki ilişkileri hakkındaki siyasi deklarasyonu onayladı. Bu çerçevede gelinen son noktayı ve Türkiye için olasılıkları değerlendirelim:

1 - BREXIT SÜRECİNDE VARILAN ANLAŞMALARIN ONAYLANMASI GEREKİYOR

Geçtiğimiz günlerde yapılan Brexit zirvesinde, İngiltere ile varılan ayrılık anlaşması ve tarafların gelecekteki ilişkileri hakkındaki siyasi deklarasyon kabul edildi. Ancak şimdi her iki anlaşmanın da İngiliz parlamentosu’ndan ve Avrupa Parlamentosu’ndan (AP) onay alması gerekiyor. Anlaşmaların gerekli onayları alması halinde İngiltere 29 Mart 2019 gecesinden itibaren AB’den resmen ayrılmış olacak. Hemen ardından 21 aylık ‘geçiş sürecinde’ taraflar gelecekteki ilişkilerine ilişkin müzakerelere başlayacak.

2 - AB İLE İNGİLTERE 2020 SONUNA KADAR AYRILIK SONRASI İLİŞKİLERİ MÜZAKERE EDECEK

Anlaşmaların onaylanması ardından AB ile İngiltere bu kez ayrılık sonrası ikili ilişkilerin nasıl olacağını belirleyecekleri müzakerelere başlayacaklar. Burada temel hedef, her iki tarafın anlaştıkları ve siyasi deklarasyonda da teyit ettikleri kapsamlı bir serbest ticaret alanı oluşturulması. Taraflar böyle bir anlaşmaya 31 Aralık 2020’ye kadar varamaz ise bu defa devreye üzerinde anlaşılan ‘tedbir maddesi’ girecek. Ancak taraflar Temmuz 2020’den önce ‘geçiş sürecini’ 2 yıl daha uzatmak üzerinde de anlaşabilecek.

3 - AYRILIK SONRASI İÇİN ANLAŞMA SAĞLANAMAZSA TEDBİR MADDESİ DEVREYE GİRECEK

AB ile İngiltere’nin ayrılık sonrası ilişkileri belirlemek için 2020 sonuna kadar anlaşamaması ve müzakere süresinin de uzatılmaması halinde bu kez yine yapılan zirvede mutabakata varıldığı üzere bir ‘tedbir maddesi’ yürürlüğe girecek. Tedbir maddesi ile İngiltere’nin bütünü, belirsiz bir süre için AB ile Gümrük Birliği içinde kalacak. İngiltere’nin tek yanlı olarak çekilemeyeceği bu düzenleme içinde ülke bazı AB kurallarına da tabi olmayı sürdürecek. ‘Tedbir maddesi’ İngiltere’nin AB’den anlaşmasız ayrılık ihtimalini de ortadan kaldırıyor.

4 - AYRILIK SONRASI İLİŞKİLERDE HEDEF, KAPSAMLI BİR SERBEST TİCARET ALANI OLUŞTURULMASI

Ayrılık sonrası ilişkiler için kapsamlı bir serbest ticaret alanı oluşturulması konusunda da mutabakata varıldı. Taraflar, hedeflenen kapsamlı serbest ticaret anlaşması üzerinde anlaşmaya varana dek İngiltere pek çok yönüyle fiili AB üyesi olarak kalacak ancak Avrupa Parlamentosu başta olmak üzere birliğin karar ve yönetim kademelerinde temsil hakkını yitirecek. Ayrıca yine varılan anlaşmaya göre İngiltere ile AB vatandaşları karşılıklı olarak yaşadıkları ülkelerdeki kazanılmış haklarını koruyacak ancak iş gücünün serbest dolaşımı bitecek. İngiltere ve AB arasında vizesiz seyahat ise devam edecek.

5 - İNGİLTERE PARLAMENTOSU ANLAŞMALARI REDDEDEBİLİR

İngiltere’de hemen hemen hiç kimsenin memnun olmadığı Brexit anlaşmasının bu nedenle parlamentodan onay alması da zor görünüyor. Eğer İngiltere Parlamentosu anlaşmayı onaylamaz ise hükümet değişimi, erken seçim, AB ile yeniden müzakere, yeniden Brexit referandumu gibi birçok seçenek ortaya çıkacak. Parlamentonun anlaşmayı reddi ve sürecin belirsizliğe girmesi halinde İngiltere ile AB arasında anlaşmasız ayrılık olasılığı da hayata geçebilecek. Brexit anlaşmasının aralık ayı sonuna kadar önce parlamentoda oylamaya sunulması hedefleniyor.

6 - TÜRKİYE NASIL ETKİLENECEK?

Anlaşmalar onaylanır ve AB ile İngiltere ayrılık sonrası için kapsamlı bir serbest ticaret alanı konusunda mutabakat sağlarlarsa Türkiye, Gümrük Birliği anlaşması gereği İngiltere ile ticarete bu yeni ticaret alanının doğal bir parçası olarak devam edecek. Anlaşmasız ayrılık halinde ise bu kez yine Gümrük Birliği anlaşması gereği AB’nin uygulayacağı İngiltere dış ticaret rejimine bağlı kalacak. İngiltere ile AB’den bağımsız bir STA yapma olanağı bulunmuyor.

Son Söz: İngiltere ile ticaret yapanlar için 2020 sonuna kadar sıkıntı yok, bugünkü kurallar geçerli olacak ancak sonrası şimdilik belirsiz.

03 Aralık 2018 Pazartesi

Etiketler : Köşe Yazısı

OSMAN ARIOĞLU



 

Geçtiğimiz hafta 2025-27 yılları arasını kapsayan Orta Vadeli Program açıklandı. Programda enflasyon ve büyüme rakamlarında revizeler yapıldığını gördük. Geçen hafta sonu kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye’nin kredi notunu B+’dan BB-‘ye çıkardı. 

 

Görünümü ise pozitiften durağana çevirdi.

 

FİTCH KREDİ NOTU

 

Öncelikle kredi notundan bahsedelim. Bu not artırımından sonra Türkiye’nin kredi notu Güney Afrika ile aynı seviyeye geldi. 

 

Önümüzdeki dönemde risk priminde de biraz daha iyileşme görebiliriz. Not artırımı zaten bekleniyordu. Kritik konu, görünümün durağana çevrilmesidir. Bir sonraki açıklamada kredi not artırımının biraz zora girmesi gibi görünse de kesin olarak böyle olur demek değildir. 

 

ENFLASYON VE BÜYÜME RAKAMLARINDA REVİZE

 

OVP ile 2024 yılı enflasyon hedefi yüzde 33’ten yüzde 41.5’e revize edildi. Aslında Merkez Bankası daha önce 2024 yılı enflasyon hedefini yüzde 38’e revize etmiş ve daha sonraki birkaç toplantısında da yüzde 38’de sabit tutmuştu. Merkez Bankası açıklamasında da 38-42 aralığında bir banttan bahsedildiğini dikkate alırsak yeni hedefin Merkez Bankası açıklamalarındaki üst bant civarı olduğunu ve tutturulabilir görüldüğünü belirtelim. 

 

Büyüme beklentisinde değişiklik yapılarak 2024 yılı büyüme hedefi yüzde 3.5, 2025 yılı hedefi de yüzde 4 olarak revize edildi. Orta Vadeli Program açıklaması sırasında konuyla ilgili tüm bakanlar masanın etrafında olduğu halde sadece ana başlıkların belirtilmiş olması, içerikle ilgili detaya girilmemesi, kamuoyu nezdinde bir hayli eleştiriye neden oldu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, OVP açıklaması sırasında konuya ilişkin detayların 25 Ekim’de açıklanacak 2025 yılı programında olacağını ifade etti. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bütün unsurları ile yetki ve sorumluluğunun Cumhurbaşkanı makamına ait olması, bakanların programın yürütülmesinde yardımcı rol alan aktörler olarak değerlendirilmesi nedeniyle detaylandırmanın Cumhurbaşkanlığı Hükümeti yıllık programı ile olması doğal karşılanabilir. 

 

OVP’de 2025 yılı büyüme hedefinin yarım puan aşağı çekilerek yüzde 4 olarak açıklanması ile enflasyonla mücadele programında bir gevşemeye gidileceği yönünde değerlendirmeler ekonomideki yavaşlamanın 2025 yılı ilk yarısında da devam edeceği beklentisi ile uyumlu. Daralmanın 2025 yılının bütününe yayılması ise başka sorunları da beraberinde getirebilir. Genel olarak hükümetlerin en tedirgin olduğu konu, ekonomik büyümenin ciddi şekilde yavaşlaması veya durgunluk içerisine girilmesidir. Bu hem işsizliğin artması hem de ülke kalkınmasının ve dolayısıyla da kişi başı milli gelirin düşmesine neden olabileceğinden hassasiyet gösterilmesi doğaldır. Türkiye’de 2002- 2008 yılları arasında yine bir enflasyonla mücadele programı uygulandı. 2001 yılı ekonomik krizi sonrası negatif büyüyen ülkede güven, kararlılık ve istikrarla enflasyonda ciddi bir iyileşme ile birlikte büyüme oranlarında da makul bir seviye izlenebilir olmuştu. 

 

PROGRAMDA KARARLILIK 

 

Enflasyonla mücadele programında en kritik konu, beklentilerin doğru yönetilmesi ve toplumun genelinde uygulanan enflasyonla mücadele programına inancın devam ediyor olmasıdır. Enflasyon katılaşmadan bu yılın ikinci yarısı ve 2025’in ilk yarısı biraz daha acı çekilecek dönem olarak kalması koşuluyla sonrasının daha yumuşak bir şekilde devam ettirilmesi mümkün olabilir. Geçen 5-6 yıllık dönemde uygulanan programlar kişiler ile doğrudan bağlantılı hale geldi ve birbiriyle zıt uygulamalar yapıldı. Uygulanan programda da esas tedirgin eden bu noktadır. Bu program, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile endeksli görülüyor. Hazine ve Maliye Bakanı konusunda yapılan spekülasyonların programda ne denli hasara yol açabileceği birkaç hafta önceki asılsız dedikodular ile teyit edildi. Bu dedikoduları gidermek için Sayın Şimşek sosyal medya hesabından iki defa istifa ettiği yönündeki tevatürleri yalanlamak durumunda kaldı. 

 

Yüksek enflasyon, toplumu her yönüyle bozucu etkilere neden olur. Şu anda en kritik konu, henüz katılaşmamış olan enflasyonu indirmedeki kararlılığın korunmasıdır. Beklenti yönetimi doğru yapılabildiği ölçüde enflasyon ve büyüme hedefleri yakınsanabilir. Yapısal reformların realize edilmesinde de anlayışın değiştiğine yönelik kanaat omurgayı oluşturur. En az iki yıl daha seçim olmaması halen en büyük avantaj durumundadır.

18 Eylül 2024 Çarşamba

Etiketler : enflasyon reyting büyüme Fitch kredi

PROF. DR. NURULLAH GÜR



Türkiye’de enflasyon, yıllık bazda tek haneli rakamları en son Ekim 2019’da görmüştü. Salgın döneminde yüzde 10-20 bandında dolanan enflasyon oranı, Aralık 2021’den itibaren başka bir safhaya geçti. O tarihten bu yana ortalama enflasyon yüzde 57.5 seviyesinde gerçekleşti. Beklediğimiz dezenflasyon süreci, Haziran 2024 itibariyle nihayet başladı. Yıllık enflasyon, son üç ayda yüzde 75.45’ten yüzde 51.97’ye geriledi. Bu gerilemeye neden olan temel unsurları şöyle özetleyebiliriz:

 

* Geçen yılın yaz döneminde çok yüksek seviyelerde gerçekleşen aylık enflasyon rakamlarının Haziran-Ağustos 2024 döneminde devreden çıkması neticesinde baz etkisi oluştu. Bu matematiksel durum, yıllık enflasyonu otomatik olarak aşağıya çekti.  

 

* Sıkı para politikası ve ekonomi politikalarındaki artan öngörülebilirliğin bir sonucu olarak döviz kurları, daha istikrarlı bir aralıkta seyretmeye başladı. Hatta TL reel bazda değerlendi. Bu gelişme, ithalat fiyatlarının enflasyonu artırıcı etkisini sınırladı. 

 

* Sıkı para politikası, iç talebi yavaşlattı. 

 

n Küresel emtia fiyatlarının stabil bir seyir izlemesi ve asgari ücrete ara dönemde zam yapılmaması, reel sektör için maliyetleri hafifletti. Böylece, bazı şirketlerin fiyat artışlarında aşırıya kaçmaya yönelebilmeleri için gerekçeleri azalmış oldu. 

 

TAHMİNLER GÜNCELLENDİ

 

Enflasyonda düşüş trendi başlamış olmasına rağmen Merkez Bankası’nın yüzde 38’lik yıl sonu hedefinin tutması mümkün gözükmüyor. Zaten geçtiğimiz günlerde açıklanan Orta Vadeli Program’daki (OVP) 2024 yıl sonu enflasyon tahmini de yüzde 41.5 olarak güncellendi. Önceki OVP’de 2024 yıl sonu için enflasyon tahmini yüzde 33 idi. Durum böyle olunca akıllara kritik bir soru geliyor: 

 

Neden enflasyon tahminleri tutmadı? Bu sorunun birkaç cevabı var: 

 

* Enflasyonu kontrol altına almak için para politikası sıkılaştırıldı. Bu gerekliydi. Ama para politikasını destekleyecek yapısal politikalar yeterince kapsamlı ve hızlı biçimde devreye giremedi. Önceki yazılarımda da altını çizdiğim üzere, sıkı para politikası enflasyonla mücadelenin ön koşulu olmakla birlikte yeterli koşulu değildir. 

 

* Para politikasının iletişim ayağı zayıf kaldı. Dolayısıyla, enflasyon beklentileri yeterince iyi yönetilemedi. Bu durum, fiyatlama davranışları ve tüketim eğilimlerinin normalleşmesini geciktirdi. 

 

* Fiyatı kamu tarafından yönetilen ve yönlendirilen mal ve hizmetlere yönelik fiyat ayarlamaları dezenflasyon sürecini yeterince desteklemedi.  

 

ÇÖZÜM NEREDE?

 

Peki, bundan sonra ne yapmalıyız? Para politikasının etki alanına girmeyen ama enflasyonu ilgilendiren alanlara dair diğer ekonomi politikalarını daha etkin çalıştırmamız lazım. Ekonominin planlama, üretim, teşvik, dağıtım ve aracılık faaliyetlerini ilgilendiren sorunlarına dair kalıcı çözümler üretmeliyiz. Enflasyonla mücadelenin her boyutunu vatandaşa ve şirketlere daha fazla dokunarak anlatmalıyız. Maliye politikalarını hem enflasyonla mücadeleyi destekleyecek hem de enflasyonla mücadelenin maliyetinin toplumda daha adil biçimde paylaşılmasını sağlayacak şekilde çalıştırmalıyız. 

 

Bunları yapmakta yetersiz kaldığımız durumda, sıkı para politikası daha uzun süre devrede kalabilir. Yani yüksek faiz, ekonomiyi gereğinden uzun süre yorabilir. Bu durum, reel sektörün üretim kapasitesine, yatırım iştahına ve rekabet gücüne zarar verir; sabit gelirli vatandaşların yaşam koşulları daha da zorlaşır. İşte bu yüzden enflasyonla mücadeleyi çok boyutlu bir strateji ve politika setiyle yürütmemiz gerekiyor. 

18 Eylül 2024 Çarşamba

Etiketler : enflasyon