Doç. Dr. Nurullah Gür

Koronavirüs, ekonomiyi farklı alanlarda etkilemeye devam ediyor. Bu etkilerin bir kısmı kısa vadeli olmakla birlikte, bazılarını uzun vadede hissetmeye devam edeceğiz. Etkilerin en bariz şekilde hissedildiği alanların başında ticaret hayatı geliyor. Hem iç hem de dış ticaret, koronavirüs ile birlikte yaşanan değişimden nasibini alıyor.
İç ticaretle başlayalım. İnsanlar, sosyal izolasyon uygulamalarından dolayı alışverişlerini cadde mağazalarından veya AVM’lerden yapmak yerine internet üzerinden gerçekleştirmeye mecbur kaldı.
e-ticaret zaten bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gittikçe daha fazla tercih edilen bir noktaya gelmişti. Koronavirüs salgını neticesinde daha önce internet alışverişini kullanmayanlar dahi bu alternatifi deneyimledi. Salgın geçtikten sonra dahi insanlarımızın bir kısmı için internet üzerinden yapılan alışveriş yüz yüze alışverişin yerini daha fazla almaya başlayacak.
YERLİ GİRİŞİMLER DESTEKLENMELİ
KOBİ’lerimizin dijitalleşme sürecine daha hızlı ve yoğun bir şekilde entegre olmaları gereken bir dönemdeyiz. Buraya dair en kritik meselelerden biri, e-ticaret sisteminin çok dikkatli bir şekilde düzenlenmesi gereksinimidir.
e-ticaret platformları esnafla vahşi bir rekabet içine girerek onların piyasa koşullarını zorlaştırmamalı. Tam tersine bu platformların KOBİ’lerle birlikte kapsayıcı iş modelleri geliştirdiği bir sistem oluşturmalıyız. Düzgün rekabet koşullarının sağlanamadığı durumlar tüketicilerin de zararına olur. Türkiye canlı bir iç piyasaya sahip olduğu için yabancı şirketlerin e-ticaret sektörüne ilgilerinin olması normal. Ancak, sektördeki yabancı ağırlığına dikkat etmek gerekiyor. Kârı boş yere yurtdışına transfer etmemek lazım. e-ticarette yerli girişimlerin başarılı olabilmesinin koşulları çok rahatlıkla sağlanabilir. Yerli girişimleri hem kamunun hem de iş dünyası örgütlerinin desteklemesi bu bağlamda çok değerli. Yeni nesil yerli ortaklıkları e-ticaret üzerinden inşa edebiliriz.
Serbest ticaret anlaşmaları İşin bir de dış ticaret boyutu var. Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) göre, koronavirüs krizinden dolayı 2020’de küresel ticaretin iyimser senaryoda yüzde 13, kötümser senaryoda ise yüzde 32 daralması bekleniyor. Küresel ticaretin tekrar 2019 rakamlarını yakalaması iki yılı bulabilir. Küresel ticaretteki daralmanın etkilerini Türkiye de hissediyor. İhracat rakamlarımızda düşüş var. En büyük ticaret partnerimiz Avrupa sert bir daralma yaşıyor. Rusya ve Ortadoğu ülkeleri de düşen petrol fiyatlarından dolayı büyük bir ekonomik darboğazın içinde.
Ülkelerin sıkılaştırdıkları korumacı politikaları da hesaba katmak gerekiyor. Ülkeler DTÖ kurallarının etrafından dolaşarak yerli şirketlerini korumanın yollarını arıyor. Yeni dönemde DTÖ düzenlemelerinden ziyade iki taraflı ve bölgesel serbest ticaret anlaşmaları (STA) daha fazla önem kazanacak. Bu bağlamda Gümrük Birliği’nin revize edilmesi hayati öneme sahip. Ticaret diplomasisinde bu meseleye dair adımlarımızı hızlandırmalıyız.
Bu, sadece AB ile dış ticarette yaşanılan sorunları çözüp ticaret hacmini artırmak için değil, başka ülkelerle STA’lar imzalamak için de oldukça önemli.

19 Haziran 2020 Cuma

Etiketler : Köşe Yazısı