Giriş: 06.03.2018 - 00:00
Güncelleme: 21.10.2022 - 10:26
VEYSİ SEVİĞ

VEYSİ SEVİĞ

Vergi Usul Kanunu’nun 280’inci maddesi gereği olarak “Yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin takarrüründe (oluşumunda) muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır.”

Yabancı paranın borsada rayici yoksa değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığı’nca tespit olunur.

Bu madde hükmü yabancı para ile olan senetli ve senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da caridir. Bunlardan vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar, bu Kanun’un 281 ve 285’inci maddeleri uyarınca değerleme günü kıymetine irca edilebilir. Ancak senette faiz oranının yazılı olmadığı durumlarda değerleme gününde geçerli olan Londra Bankalar Arası Faiz Oranı (LİBOR) esas alınır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne 2 Şubat 2018 tarihinde sunulan “Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısı”nın 11’inci maddesi ile söz konusu maddeden sonra gelmek üzere “Yurtdışından getirilerek sermaye olarak konulan yabancı paralar” başlıklı 280/A maddesi ihdas edilmektedir.

Söz konusu madde gereği “Yatırım Teşvik Belgesi” kapsamında yatırım yapacak tam mükellef sermaye şirketlerine işe başladıkları hesap dönemini takip eden hesap dönemi sonuna kadar yurtdışından getirilecek sermaye olarak konulan yabancı paraların, söz konusu dönem zarfında yatırım teşvik belgesi kapsamında sarf olunan kısmı nedeniyle oluşan kur farkları pasifte özel bir fon hesabına alınabilecektir. Bu durumda olumlu kur farkları bu hesabın alacağına, olumsuz kur farkları ise bu hesabın borcuna kayıt edilecektir.

Sermaye olarak konulan bu yabancı paraların, işe başlanılan hesap dönemini takip eden hesap dönemi sonuna kadar mukayyet (kayıtlı) değerleriyle, işe başlanılan hesap dönemini takip eden hesap döneminin sonu itibarıyla Vergi Usul Kanunu’nun 280’inci maddesine göre değerlendirilecektir.

Yukarıda belirtilen fon hesabı, sermayeye ilave edilme dışında herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde; bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tabi tutulacaktır. Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre yapılan devir ve bölünme işlemleri hariç, şirketin tasfiyesi halinde bu hüküm uygulanacaktır.

Mükelleflerin bu düzenlemeden yararlanabilmeleri için ticaret siciline tescil tarihini izleyen üçüncü ayın sonuna kadar yatırım teşvik belgesi almak için başvuruda bulunmuş ve işe başlanılan hesap dönemini izleyen hesap dönemi sonuna kadar bu belgeyi almış olması gerekmektedir. Söz konusu yabancı paralar; başvurunun süresi içinde yapılmaması halinde müteakip ilk vergilendirme döneminden, yatırım teşvik belgesinin alınmaması halinde ise işe başlanılan hesap dönemini takip eden hesap dönemi sonu itibarıyla Vergi Usul Kanunu’nun 280’inci maddesine göre değerlendirilecektir. Maliye Bakanlığı bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili kılınmıştır.

Bu madde ile yatırım teşvik belgesi kapsamında yatırım yapacak tam mükellef sermaye şirketlerine, işe başladıkları hesap dönemi ve bu dönemi takip eden hesap döneminde sermaye olarak yurtdışından getirilen yabancı paralar için yeni bir değerleme müessesesi getirilmesi sağlanmaktadır. Bu uygulama ile özellikle teşebbüs sahiplerinin amaca yönelik olarak yurt dışından başta soydaşlarımızdan yararlanmak suretiyle finansman olanağı sağlamaları beklenmektedir.

Diğer yandan bu düzenlemeyle, amaca yönelik olarak yurda getirilen yabancı paraların işe başlanılan hesap dönemini takip eden hesap dönemi sonuna kadar kullanılmayan kısmı ile yatırım teşvik belgesinde öngörülen yatırımları gerçekleştirmek üzere kullanılan kısmı için yabancı para değerlemesi nedeniyle ortaya çıkacak vergisel sonuçlarının önlenmesi amaçlanmıştır.

Yapılan düzenleme gereği olarak Vergi Usul Kanunu’nun 280/A maddesinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı’nın yetkilendirilmesi öngörülmüştür. Tasarı halen TBMM gündemindedir.

Söz konusu düzenleme daha çok yurtdışında tutulan yabancı para cinsinden birikimlerin ülke içerisinde üretime yönelik olarak kullanılmasını amaçlamaktadır.