Av. Muhammet AKSAN

Av. Muhammet AKSAN

Diğer Yazıları

Av. Muhammet Aksan

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 2016/19389 E., 2020/6772 K. sayısı ile 30 Haziran 2020 tarihli kararında işçilik alacakları bakımından işverenin işçi tarafından ibra edilmesinin şartlarını ayrıntılı olarak değerlendirdi. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420’nci maddesi uyarınca işçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır.

Ancak Daire, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğü 1 Temmuz 2012 tarihinden önceki dönem imzalanan ibranamenin feshi izleyen bir aylık süre içinde düzenlenmesi ve ödemelerin banka kanalıyla yapılmamış oluşunun geçersizlik sonucu doğurmayacağına hükmederek o dönemdeki içtihatlara değinmiştir.

İBRA SÖZLEŞMELERİ

“…İşçi ve işveren arasında işverenin borçlarının sona erdirilmesine yönelik olarak Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğü öncesinde yapılan ibra sözleşmeleri yönünden geçersizlik sorunu aşağıdaki ilkeler dahilinde değerlendirilmelidir:

a) Dairemizin kökleşmiş içtihatları çerçevesinde, iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. (Yargıtay 9. HD. 15.10.2010 gün, 2008/41165 E, 2010/29240 K.)

b) İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez. (Yargıtay 9. HD. 5.11.2010 gün, 2008/37441 E, 2010/31943 K)

c) İbranamenin geçerli olup olmadığı 1 Temmuz 2012 tarihine kadar yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden de değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez.
(Yargıtay 9. HD. 26.10.2010 gün, 2009/27121 E, 2010/30468 K)

d) İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı
olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir.
(Yargıtay 9. HD. 4.11.2010 gün 2008/37372 E, 2010/31566 K)

e) Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. (Yargıtay 9. HD 21.10.2010 gün 2008/40992 E, 2010/39123 K.)

f) Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır (Yargıtay 9. HD. 27.06.2008 gün 2007/23861 E, 2008/17735 K.)…”

18 Eylül 2020 Cuma