DR. VEYSİ SEVİĞ
Hisse senetleri; anonim şirketler, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler ile kanunla kurulan iktisadi teşekküller tarafından ihraç edilen ortaklıktaki sermaye payını temsil eden, kanuni şekil şartlarına uygun olarak düzenlenen ve sahibine ortaklık hakkı sağlayan hukuken kıymetli evrak hükmünde bir belgedir.
Hisse senetleri (pay senetleri) hamiline veya nama yazılı olur. (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Md: 484) Başlıcaları adi ve imtiyazlı hisse senetleri, bedelli ve bedelsiz hisse senetleri, kurucu ve intifa hisse senetleridir.
Hisse senetleri, şirket sermayesinin belirli bir kısmını temsil eder ve sahibine her türlü ortaklık haklarından yararlanma olanağı sağlar. Bu haklar;
Şirket kârından pay alma hakkı,
Şirket yönetimine katılma hakkı,
Oy kullanma hakkı,
Rüçhan hakkı,
Tasfiyeden pay alma hakkı,
Şirket faaliyetleri hakkında bilgi edinme gibi haklardır.
Banka bilançosunda yer alan hisse senetleri, Vergi Usul Kanunu’nun 279. madde hükmü gereği ‘alış bedeli’ ile değerlenir.
Alış bedeli, iktisadi kıymetin satın alınması karşılığında ödenen veya borçlanılan bedeldir. Maliyet bedelinden farkı, satın alma bedeline müteferri (bilumum-tüm giderleri) olarak yapılan giderleri içermemesidir.
Bu bakımdan söz konusu hisse senedinin halka açık bir anonim şirkete veya halka açık olmayan bir anonim şirket veya bir eshamlı (hisseli) komandit şirkete ait olmasının bir önemi olmadığı gibi bir şirkete iştirak gayesiyle veya alım satım yaparak kazanç amaçlı olarak iktisap edilmesinin de önemi yoktur. Yine hisse senedinin yurt dışında bir şirket tarafından ihraç edilmesinin de önemi yoktur. Yine hisse senedinin yurt dışında bir şirket tarafından ihraç edilmesinin veya yurt dışındaki bir borsadan temin edilmesinin değerleme açısından bir farkı bulunmamaktadır.
Ayrıca, sermaye piyasası mevzuatına göre ‘sermaye piyasası araçları, gayrimenkul, altın ve diğer kıymetli madenler’ portföylerini işletmek amacıyla anonim şirket şeklinde kurulan yatırım ortaklıklarının, ihraç ettikleri belgeler hisse senedi niteliğinde olacağından alış bedeli ile değerlemeye tabi tutulurlar.
Hisse senetlerinin değerlemesi sırasında bu menkul kıymetlerin ediniminde yüklenilen finansman giderleri ile kur farklarının alış bedeline eklenmesi gerekliliği bulunmamaktadır. Konu ile ilgili olarak Danıştay ve Maliye Bakanlığı’nın görüşü, söz konusu ödemelerin doğrudan gider yazılması yönündedir.
Hisse senetleri alış bedeliyle değerlendiği için Borsa İstanbul’da (BİST) işlem gören hisse senetlerinde, hisse senedinin değerleme günündeki borsa değerinin bu senedin satın alındığı gündeki alış değerine göre yüksek veya düşük olmasının vergi mevzuatı yönünden önemi yoktur. Başka bir deyişle borsada işlem gören hisse senedinin değerleme günündeki değerinin alış bedelinden düşük veya yüksek olması durumunda vergisel açıdan herhangi bir işlem yapılmayacaktır. Hisse senetleri için Ticaret Kanunu veya Muhasebe Standartları açısından değer artışı; dolayısıyla bir gelir tahakkuku veya değer düşüklüğü karşılığı ayrılacak olunması durumunda bu karşılık veya gelir tahakkuku vergi matrahıyla ilişkilendirilmeyecektir. Başka bir anlatımla da; muhasebe standartları yönünden alım satım amaçlı hisse senetleri dönem sonları itibarıyla borsa fiyatları ile değerlenmiş ise vergi hukuku açısından bu değerleme farkı kurumlar vergisi beyannamesinin hazırlanması sırasında duruma göre ‘ilave’ veya ‘diğer indirim’ olarak dikkate alınmak durumundadır. Bankaların solo bilançolarında alış bedeli ile kayıtlı olan iştirak hisselerinin UMS-27 muhasebe standardına uygun olarak ‘özkaynak yöntemi’ ile değerlendirilmesi imkanı mevcuttur. Öte yandan, TFRS 9 muhasebe standardı gereği 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren bağlı ortaklık ve iştiraklerin gerçeğe uygun değerleri ile takibi esas alınması öngörülmüştür.
14 Ocak 2022 Cuma