Türk Ticaret Kanunu’nun 195’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendinde yapılan tanımlamaya göre, “bir ticaret şirketi diğer bir ticaret şirketini, bir sözleşme gereğince veya başka bir yolla hakimiyeti altında tutabiliyorsa birinci şirket hakim, diğeri bağlı şirkettir. Bu şirketlerden en az birinin merkezi Türkiye’de ise Ticaret Kanunu’ndaki “şirketler topluluğu”na ilişkin hükümler uygulanmaktadır.
Söz konusu kanunun 1’inci fıkrasının (a) bendine göre de bir ticaret şirketi diğer bir ticaret şirketinin doğrudan veya dolaylı olarak;
- Oy haklarının çoğunluğuna sahipse veya,
- Şirket sözleşmesi uyarınca,
- Yönetim organında karar alabilecek çoğunluğu oluşturan sayıda üyenin seçimini sağlayabilmek hakkına haizse veya diğer pay sahipleri ya da ortaklarla birlikte oy haklarının çoğunluğunu oluşturuyorsa,
- Kendi oy hakları yanında bir sözleşmeye dayanarak, tek başına veya diğer pay sahipleri ya da ortaklarla birlikte oy haklarının çoğunluğunu oluşturuyorsa, bu şirket hakkında da Ticaret Kanunu’ndaki şirketler topluluğuna ilişkin hükümler uygulanır.
Yukarıda ön görülen haller dışında bir ticaret şirketinin başka bir ticaret şirketinin paylarının çoğunluğuna veya onu yönetebilecek kararları alabilecek miktarda paylara sahip bulunması halinde, bu durum birinci şirketin hâkimiyetinin varlığına karinedir. Bu bağlamda da “bir hakim şirketin, bir veya birkaç bağlı şirket aracılığıyla bir diğer şirkete hakim olması dolaylı hakimiyettir.” (TTK md:195,f:2,3)
Hakim şirkete doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunan şirketler, onunla birlikte şirketler topluluğunu oluşturur. Hakim şirketler ana, bağlı şirketler, yavru şirketler konumundadır. (TTK Md.195/f.4)
Şirketler topluluğuna ilişkin hükümlerin uygulanmasında “yönetim kurulu” terimi limitet şirketlerde müdürleri, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler ile şahıs şirketlerinde yöneticileri, diğer tüzel kişiliklerde yönetim organını ve gerçek kişilerde gerçek kişinin kendisini ifade etmektedir.
Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 105’nci maddesinde ifade edildiği üzere TTK’nın 195/4’üncü maddesi anlamında bir şirketler topluluğu, bir ticaret şirketiyle buna doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunan en az iki ticaret şirketinden meydana gelir. Ticaret şirketi olmayan bir teşebbüs doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunan ticaret şirketleri sayısının ikiyi aştığı durumlarda “şirketler topluluğu” meydana gelir ve teşebbüs topluluğun hakimi olur. Hakim şirket ana şirket, bağlı şirketler ise yavru şirket konumundadır.
Ancak hakim şirket, hakimiyetini, bağlı şirketi kayba uğratacak şekilde kullanamaz. (TTK md:202) Özellikle bağlı şirketi iş, varlık, fon, personel, alacak ve borç devri gibi hukuki işlemler yapmaya, kârını azaltmaya ya da aktarmaya, mal varlığını ayni veya kişisel nitelikte haklarla sınırlandırmaya; kefalet, garanti ve aval vermek gibi sorumluluklar yüklemeye, ödemelerde bulunmaya, haklı bir sebep olmaksızın tesislerini yenilememek, yatırımlarını kısıtlamak, durdurmak gibi verimliliğini ya da faaliyetlerini olumsuz etkileyen kararlar veya önlemler almaya yahut gelişmesini sağlayacak önlemleri almaktan kaçınmaya yöneltemez.
Bir ticaret şirketi bir sermaye şirketinin paylarının ve oy haklarının doğrudan veya dolaylı olarak yüzde yüzüne sahipse, hakim şirketin yönetim kurulu topluluğun belirlenmiş ve somut politikalarının gereği olmak koşuluyla kaybına sebep verebilecek sonuçlar doğurabilecek nitelik taşısalar bile, bağlı şirketin yönlendirilmesine ve yönetimine ilişkin talimat verebilir.(TTK md:203) Bu durumda bağlı şirketin organları talimata uymak zorundadır. Ancak bağlı şirketin ödeme gücünü açıkça aşan, varlığını tehlikeye düşürebilecek olan veya önemli varlıklarını kaybettirmesine yol açabilecek nitelik taşıyan talimat verilemez. (TTK, md:204)
Aralarında doğrudan veya dolaylı iştirak ilişkisi bulunmayan, bulunsa bile bu ilişkiden bağımsız ve soyutlanmış bir şekilde taraflardan birinin, sermaye şirketi olan diğerinin yönetim organına hiçbir şarta bağlı olmadan talimat verme yetkisini içeren sözleşmeler “hâkimiyet sözleşmesi” olarak, bağlı şirketin genel kurulunca onaylanması ve sicile tescil ettirilmesi gerekmektedir. (T. Sicil Yönetmeliği, md:106/1-2)
Hâkimiyet sözleşmesi ile taraflar, birbirlerine karşı edim yükümlülüğü altına girmektedirler. (Yanlı, Veliye “Hâkimiyet Sözleşmeleri, Regesta, İTO yayını cilt 3, Sayı:1, sf:3-17)
31 Temmuz 2017 Pazartesi