FATİH OKTAY
Günümüz kurlarıyla (Bir TL, yaklaşık yarım Yuan) bugün Shanghai’da asgari ücret, işverene maliyet olarak 9 bin Türk Lirasını aşıyor. Çin’de, hemen her konuda olduğu gibi asgari ücretler yerel koşullara göre yerel olarak belirleniyor. Shanghai, asgari ücretin en yüksek olduğu yöre; ekonomik olarak daha az gelişkin daha kırsal yörelerde asgari ücret bu kenttekinin yarısına kadar düşebiliyor. Ancak ülkedeki ekonomik faaliyetlerin odaklandığı doğu kıyılarındaki büyükçe şehirlerde asgari ücretler, işverene maliyet olarak genellikle artık Türkiye’dekini aşıyor. Burada ‘işverene maliyet olarak’ diye vurguluyoruz; çünkü brüt asgari ücret şu an itibarı ile Shanghai ve Türkiye’de hemen hemen aynı; işveren sosyal güvenlik katkı payının düşük ücretlerde oran olarak yüksek olması nedeniyle işverene maliyet olarak Shanghai epey yukarıda kalıyor.
GÖÇMEN İŞÇİLER
Çin’de en dezavantajlı çalışan kesimini, kırsal yörelerden gelip kentlerde çalışanlar oluşturuyor. Bu insanlar kentlerde kentlilerin yapmayı istemediği işleri, genellikle kentlilerden daha düşük ücretlerle yapıyorlar. Çin’in fabrikalarında, inşaatlarında, lokantalarında, sokaklarının temizliğinde genellikle bu insanlar çalışıyor ve bu kesimde sosyal güvenliksiz çalışma oldukça yaygın.
Bu durumda bu kesimin düşük maliyetli iş gücü oluşturduğu düşünülebilir ama pek öyle değil. Çin Ulusal İstatistik Bürosu anketlerine göre 2020 yılında bu ‘göçmen’ işçilerin ortalama aylık net geliri bugünkü kurlarla 8 bin Türk Lirasını aşıyordu, inşaat ve ulaştırma sektörlerinde bu rakam 10 bin lira dolayındaydı. Bunun da gösterdiği gibi Çin’de ortalama ücretlerle asgari ücret arasında büyük fark var; merkezi yönetim asgari ücretlerin, ortalama ücretlerin yüzde 40 ila 60’ı arasında bir düzeyde belirlenmesini istese de bu sağlanamıyor, ortalama ücretler asgari ücretin çok üstünde, örneğin Beijing’de beş katı düzeyinde kalıyor.
Durum beyaz yaka işlerde de farklı değil. Büyük bir internet tabanlı iş bulma sitesinin verilerine göre ülkede ortalama beyaz yaka çalışan aylık ücreti 16 bin Türk Lirası dolayında bulunuyor; ücretler Shanghai, Beijing gibi kentlerde ve bazı sektörlerde bu ortalamanın çok üstüne çıkıyor.
Çin’deki ücretlerin bu durumuna pek de şaşmamak gerekir. Piyasa ekonomisine ilk açıldığı yıllarda ülkenin kişi başına geliri yıllık 150 dolar dolayında, Türkiye’nin onda biri düzeyindeydi, şimdi ise 10 bin doları aşmış, Türkiye’ninkini geçmiş bulunuyor.
ÜCRET POLİTİKALARI
Ülkedeki ücretleri ülke geliri açısından normal sayılacak düzeylere getiren, 1990’larından sonlarında başlayan hızlı ücret artışlarında devletin ücret politikalarının önemli bir rolü bulunuyor. Çin’de asgari ücretlerin belirlenmesi ile ilgili uygulamalar, ilk defa 2004 yılındaki bir düzenleme ile tanımlandı. Ülke yönetiminin bu tarihten sonraki 5 yıllık planları hep asgari ücretlerin hızla artırılmasına yönelik hedefler içeriyordu. 2006-2010 yıllarını kapsayan 11. Beş Yıllık Plan döneminde asgari ücretlerin 3 kez, her birinde ortalama yüzde 13 olmak üzere artırılması öngörülüyordu. Bunu takip eden 12. Beş Yıllık Plana göre ise 2011-2016 yılları arasında asgari ücretlerdeki artışın ortalama olarak yıllık yüzde 13 düzeyinde olması öngörülüyordu. Daha sonraki yıllarda da süren bu enflasyonun çok üzerindeki artışlar ücretlerin genel olarak artmasında önemli rol oynadı.
Ülkede ücretleri artırmaya yönelik bu politika, üç amaç güdüyor. Birinci amaç, piyasa ekonomisine geçişle beraber büyük bir bozulma göstermiş olan gelir dağılımı eşitsizliğinin giderilmesi. İkinci amaç, ekonomik büyümeyi daha çok iç talebe dayandırmak için ülkede alım gücünü artırmak. Üçüncü amaç, ülke ekonomisini ucuz işgücüne dayalı üretimden yüksek katma değerli ürünlerin üretimine geçişe zorlamak. Bu elbette sadece zorlamakla olmazdı; beraberinde üretim, eğitim, teknolojiye büyük yatırım yapılıyordu. İşgücü maliyetlerindeki bu hızlı artışa karşın Çin’in ihracatı azalmadı, hızla artmayı sürdürdü; Çin, giderek artan oranda yüksek katma değerli ürün üretiyor ve satıyor.
Çin’deki bu gelişmelerden alınacak çok değerli dersler bulunuyor.
14 Ocak 2022 Cuma