Hikmet BAYDAR

Hikmet BAYDAR

Diğer Yazıları

Hikmet Baydar

TCMB tarafından açıklanan finansal kesim dışındaki firmaların döviz varlık ve yükümlülükleri tablosuna bir bakalım; bu tablo ile reel sektör kur yükseliş veya düşüşlerinden nasıl etkilenecek? Nasıl bir pozisyon almış? Tek tek cevaplayalım.

2019’un ekim ayı, elimizdeki son veriler ve bu verilere göre reel sektörün 123.972 milyon dolar varlığına karşılık 300.405 milyon dolar yükümlülükleri bulunuyor. Görüleceği üzere reel sektörün neredeyse varlığının üç katına yakın döviz yükümlülüğü var. Varlıkların içerisinde 17.941 milyon dolar ihracat alacağı bulunuyor. Bunun karşılığında ithalat borcu ise 43.176 milyon dolar. Buradan, reel sektörün dışarıdan piyasa kredisi temin ettiğini, yani tedarikçisine kendisini fonlattığını söylemek yanlış olmaz. Reel sektörün 2019’un ekim ayı itibariyle kullandığı döviz kredi toplamı ise 257.229 milyon dolar tutarında.

Genel tabloya göre döviz yükselişi kağıt üzerinde reel sektörün aleyhine. Ancak bu durum fiili olarak reel sektörün zarar edeceği anlamına gelmemeli. Reel sektörün kısa vadeli yükümlülükleri 93.558 milyon dolar iken, kısa vadeli varlıkları toplamı 105.227 milyon dolar. Böylece reel sektör kısa vadede 11.669 milyon dolar fazla dövize sahip. Kısa vadede meydana gelebilecek kur yükselişlerine karşı fazlasıyla hazırlıklı. Kaldı ki, uzun vadeli yükümlülüklerin ağırlıklı olarak yatırım kredisi olduğunu düşünürsek ödeme zamanı geldiğinde yapılan yatırımın geri dönüşleri olacağından, o zaman da nakit dengesinde sorun olmama ihtimali yüksek. Tablodan görüldüğü kadarıyla reel sektör uzun vadeli fonlamayı dövizle yaparken, kısa vadede meydana gelebilecek dalgalanmalara karşı da fazla döviz rezervi tutuyor. Uzun vadeli fonlamada oluşacak kur artış maliyeti bizlere enflasyon olarak (sistemin bir riski) yansıtılacak.

10 Ocak 2020 Cuma