Hakan  GÜLDAĞ

Hakan GÜLDAĞ

Diğer Yazıları

Üç ortamda karar veriyoruz. Birincisi belirlilik ortamı. Ama o ortamı hele iş ortamında bulmak kolay değil. İkincisi belirsizlik ortamı. Hiç bir fikrim yok anlamında. Üçüncüsü de risk ortamında...

Karar vericilerin, öncelikle belirsizlikleri riske, riski de belirliliğe çevirmesi gerekir. Çünkü riski ancak böyle yönetebilirler. Onun için yöneticilerin ilk düşündüğü şey, ‘belirsizliği nasıl riske çeviririm’ olur. Belirsizliği riske çevirebilmenin tek yolu senaryo yazmak. Önce dünya, sonra ülke, sonra da sektör ve firmanız için...

İyimser, kötümser ve en olası senaryoları yazıp, plan yapmak başarılı olmanın yoludur.

Zihninizde kurduğunuz senaryoların hiçbiri tam tutmasa bile siz en azından rakiplerinize göre daha hazırlıklı, bir adım önde olursunuz. Bugünkü oynak iş ortamında bir adım önde olmak ise çok şeydir.

***

Dünya ile ilgili senaryo yazarken, ilk bakılacak alan enerjidir.

Kuruyemiş işiyle uğraşsak da demir çelik üretsek de bizi etkiler. Enerji, dünyanın en önemli ticaret kalemlerinden biri. Yakından izlenmesi gerekiyor.

Enerji dediğimiz zaman, daha çok doğalgaz ve petrolden bahsediyoruz. Yenilenebilir enerjideki hızlı gelişmeye rağmen, petrol ve doğalgaz bugün ticarete konu olan enerjinin yarısından fazla. Her ne kadar 1970’lerdeki yüzde 50’lerdeki payı gerilemiş olsa da petrol bugün enerjinin üçte birini tek başına oluşturuyor. Kömür yüzde 27, doğalgaz yüzde 23 paya sahip. Hızlı gelişmeye rağmen, güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynakları ise henüz yüzde 3.6.

***

Bugünlerde dünya enerji piyasasını etkileyen önemli gelişmeler yaşanıyor. Venezüella ve Libya’da yaşananlar işin bir boyutu. Şu sıralar petrol piyasasını etkileyen en önemli gelişme ise İran ile ilgili yaşananlar.

Durum şöyle gelişti:

Donald Trump’ın başkan olmasından sonra, ABD İran’a yönelik tavrını değiştirdi. Bu 18 Aralık 2017’de ilan edilen Amerikan Milli Güvenlik Belgesi’nde açıkça yazıldı: “Orta Doğu’da barış ve refahı engelleyen temel istikrarsızlık kaynağı İsrail-Filistin meselesi değil, terör kaynağı olan İran’dır” diye...

Zaten bu işlerden anlayanlar, daha Trump seçilmeden bile ABD’de ‘kapsayıcı değil, dışlayıcı politikaların ön plana çıkacağını’ söylüyordu.

Rusya ve Çin ‘düşman’, İran ise Kuzey Kore ile birlikte ABD’yi tehdit eden ülke olarak gösterildi. Sonra da geçen yıl ekimde, bu ülkeyle Obama’nın imzaladığı anlaşmayı yırttı attı. Kendi sözleriyle “İran devrim Muhafızları ve İran’ın bölgesel güçlerine destek veren ABD’nin İran ile yaptığı berbat bir anlaşmaya” son verdi.

Son 9 aydır, İran’a yönelik yaptırımlar sıkılaştırılıyor. ABD, 2018 ağustos ve kasım aylarında iki aşamalı yaptırım uygulamaya başladı. Hedef, İran’ın petrol satışını sıfırlamak.

***

İran dünyanın en büyük 7’nci petrol üreticisi. Ortadoğu’nun da 3’üncü büyüğü...

Geçen yıl günde 2.3 milyon varil petrol ihraç ediyordu. Bu miktar ABD’nin diğer ülkeleri de katılmaya zorladığı yaptırımlar sonucunda 1 milyon varile kadar indi.

Şimdi ABD, bu miktarı daha da azaltmak için bastırıyor. İlk etapta 8 ülkeyi İran’a yönelik petrol yaptırımlardan muaf tutmuştu. Çin, Hindistan, Japonya, Türkiye, Güney Kore, İtalya, Yunanistan ve Tayvan İran’dan 180 gün süreyle petrol almaya devam edebileceklerdi.

Ancak bu muafiyetin süresi 2 Mayıs’ta doldu. ABD, İran’dan petrol alımı için verilen izni uzatmayacağını açıkladı. Brent petrolün varil fiyatı 75.59 dolara kadar yükseldi.

Muaf tutulan Yunanistan, İtalya ve Tayvan bu arada İran’dan petrol alımını kesti. Japonya ve Güney Kore düşürdü. İran’dan yaklaşık günde 360 bin varil petrol ithal eden Çin ise başından bu yana, yaptırımlara uymayacağını söylüyor. Günde 300 bin varil ithal eden Hindistan’ın da İran’dan alımı tamamen kesmesi beklenmiyor.

***

Türkiye de bu süreçte İran’dan petrol alımını önemli miktarda düşürdü. Muafiyetin başladığı Kasım 2018’den Ocak sonuna kadar İran’dan toplam 485 bin 214 ton ham petrol ithal etti.

Buna göre, Türkiye’nin İran’dan petrol ithalatı son dönemde günde 60 bin varilden 30 bin varil seviyesine geriledi.

Daha geniş bir dönemi dikkate alırsak, bir dönem toplam petrol ihtiyacının yüzde 50’ye yakınını İran’dan temin eden Türkiye bu oranı yüzde 20’nin altına çekti.

Şimdi Türkiye bu kararın değişmesi için uğraşıyor. Geçen hafta, Tüpraş rafinerisinin İran petrolüne uygun olduğunu belirten Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hami Aksoy, ABD’yi ikna etmeye çalıştıklarını bildirdi.

***

Peki İran bu süreçten nasıl etkileniyor?

Ülkenin bütçesinin kimi kaynaklara göre yüzde 70’i, kimilerine göre daha fazlası petrole bağımlı.

Daha da önemlisi, İran nasıl bir tepki verecek? Artacağı görünen gerginlik, İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatmasına yol açar mı?

İran petrol endüstrisinde 30 yıla yakın görev almış Dr. Parviz Mina’nın BBC’de geçenlerde yer alan söyleşisi bu konuda epey ipucu taşıyordu.

İran, “petrol fiyatlarındaki artışı, ABD’nin kendi petrol endüstrisini desteklemek için tetiklediğini” öne sürüyor.

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) kurucuları arasında yer alan Dr. Mina, OPEC sözcüsü iken ABD tarafından ‘kötü adam’ ilan edilmiş bir isim. İran’ı Humeyni yönetimi sonrası terk etmiş. 15 yıl yürüttüğü OPEC yöneticiliğini de bırakarak Paris’te danışmanlık yapmaya başlamış. Mina’nın yorumunu şöyle özetlemek mümkün:

  • Trump askeri olarak İran’a savaş açamıyor. Ekonomik araçları jeopolitik kazanımlar elde etmek için daha yoğun olarak kullanıyor. Bu nedenle yıkıcı yaptırım uygulamalarını artırıyor.
  • Bu yaptırımlar İran’da hayatı etkiler. Şu andaki günlük 800 bin varil ihracat daha da aşağıya inerse 80 milyonluk ülke iflasa sürüklenir. Ülkenin bütçesinin yüzde 70-80’i petrole bağlı.
  • İran bu ambargo nedeniyle yüksek bedel ödeyecek. Orta sınıfı yoksullaşacak. Ya sonunda bir patlama olur ya da bir çok İranlı için yurtdışına göçmek tek umut haline gelir.

***

Aklına fikrine güvenilebilecek analistler, bugüne kadar İran’ın yurtdışına petrol satışının günlük 1 milyon varilin altına inmesinin ‘ABD için teselli eşiği’ olduğunu söylüyor. 2 Mayıs’tan sonra da sıfır satış hedefinin zor olduğuna dikkat çekiyor. Çin ve Hindistan ile sınırlı kalsa bile İran’ın petrol ihracatının 800 bin varilin altına inmesi zor. İran için çizilen en kötümser senaryo günlük petrol ihracatının 500 bin varile düşmesi...

Böyle bir durumda da Hürmüz Boğazı’nı kapatarak, dünya petrol fiyatlarını hızla yükseltecek bir hamlede bulunması ‘düşük olasılık’ olarak görmekle birlikte, analistler İran’ın bölgede suları daha da ısındıracak adımlar atabileceğini belirtiyor.

Tarih tekerrürden ibaret değil ama bize petrol fiyatlarındaki oynaklığın arttığı dönemlerde ekonomi ve siyasi risklerin de arttığını söylüyor.

Önümüzdeki dönemde, petrol ithal eden gelişmekte olan ülkelerde, ekonomik ve siyasi risklerde belirgin bir artış beklenebilir. Etkiler bununla sınırlı da kalmayabilir. Jeopolitik ve ekonomik bir çok yeni pozisyon açılabilir. Açık ki, dünün dengeleri bugün artık yok. Örneğin, kimi analistlere göre ABD’nin İran’a uyguladığı ambargo Çin’in bölgedeki ekonomik etkisini daha da artırıyor. Küresel düzenin yeniden yapılanma ihtiyacı öne çıkabilir.

Türkiye’ye gelince... Türkiye, İran’ın komşusu... Ne İran’ın nükleer bomba yapmasını ister, ne de böylesine yıkıcı yaptırımlara ne de bir askeri müdahaleye maruz kalmasını...

Bölgede ister uzun, ister orta, isterse kısa süre önce yaşanan her tür dışarıdan müdahalenin etkilerini hala üzerinde olanca ağırlığı ile hisseden Türkiye’nin çevresindeki başkentlerle ilişkilerini güçlendirmek istemesinden, dayatmalara da karşı çıkmasından daha doğal bir şey yok.

YENİ 7 KIZ KARDEŞLER ULUSAL PETROL ŞİRKETLERİ

Son dönemde devletlerin petrol piyasalarındaki konumu, petrol endüstrisinin efsane yedi kız kardeşinin hegemonyasını epey törpüledi. Ulusal petrol şirketleri öne çıktı.

1950 ile 1980 arasında dünya petrol piyasası bir kartel gibi faaliyet gösteren yedi büyük şirketin denetimindeydi. Sayı gerçekleşen birleşme ve devirlerle bu yüzyılın başında beşe indi. Bugün petrol piyasasında etkin dört büyük şirket Exxon-Mobil, Shell, BP ve Chevron olarak sıralanıyor.

Yeni dönemin yedi kız kardeşi ise şöyle sıralanıyor: China National Petroleum Corparation (Çin), Gazprom (Rusya), National Iranınian Oil Company (İran) , Petrobakbrezilya PDVSA Vnezüela (Venezüella), Petronas (Malezya) ve Saudi Aramco (Suudi Arabistan)

AMBARGO VE PETROL İHRACI YAN YANA SÜREBİLİR

Şu sıralarda, büyük devletlerin de taraf olduğu ciddi iç karışıklıklar yaşayan Venezüella 300 milyar varil ile dünyanın en büyük rezervlerine sahip. Yeterince yatırım yapılmadığı için şu anda küçük oyuncu. Uzmanlara göre bir süre daha böyle kalabilir. Çünkü ülke arama ve rafinaj faaliyetleri yapamayacak kadar karışık . Libya da benzer bir süreç yaşıyor. Ancak petrol satışı bakımından durum farklı. Alıcılar ülkedeki sisteme pek aldırmıyor. Bu İran için de geçerli. Ambargolu ülke olmaya da petrol satışı yapmaya da devam edebilir.

PETROL FİYATLARI NE OLUR?

İran’a yönelik ABD yaptırımları, Venezüella’daki gelişmeler, dünya jeopolitiğinde tansiyonun artmasına bağlı olarak kimi uzmanlar petrol fiyatlarının varil başına 100 doları görebileceğini öne sürüyor. Ancak genel olarak beklenti pek öyle değil. Projeksiyonlar 60-70 dolar aralığında yoğunlaşıyor. Nitekim fiyatlar ABD’nin istisnaları kaldıracağını açıklamasından sonra çıktığı 75 dolar seviyesinin altına geriledi. Bunda Trump’ın OPEC’e ‘üretimi artırma’ çağrısı da etkili oldu. Ayrıca, petrol fiyatları yükselince, ABD’de kayaç petrolü ve kaya gazı üretimi hızlanıyor. Son dönemde de ABD’de petrol üretiminde rekor yaşanıyor. Günlük üretim 12.3 milyon varile çıktı. Son açıklanan OPEC rakamları da geçen aya göre üretimde günlük 25 bin varil artış olduğu görülüyor. Üretimi düşüreceğini açıklayan Rusya’nın da henüz bu yönde harekete geçmediği görülüyor. Dünya ticaretinin yavaşlaması da petrol fiyatları üzerinde baskı oluşturuyor.

Petrol piyasası çevreleri, fiyatlarda kritik sınırın varil başına 50 dolar olduğunu kaydediyor. Bu noktadan sonrası kaya gazını karlı hale getiriyor. Bir çok analist, hem üretici hem tüketici için makul olan petrol fiyatının 70 dolar seviyesinde olması gerektiğini söylüyor.
Birincil enerji ihtiyacının yüzde 70’ini ithal eden Türkiye’nin geçen yıl enerji ithalatı faturası 43 milyar dolar oldu.

06 Mayıs 2019 Pazartesi