Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Diğer Yazıları

Bundan sonra Kültür Bakanlığı’nın işi gerçekten zor. Ağrı dağı kadar vebali olan bir sorumlulukları var artık. III. Milli Kültür Şurası, arkasında dağ gibi umutlarla geçtiğimiz hafta sona erdi. Üç gün boyunca ekipler gerçekten iyi çalıştı ve üretti. Şura’nın açılışında ülkenin liderinin Bakanlığa talimatı; Şura’dan 2023 vizyonuna uygun uygulama planı çıkarılması yönünde idi. Bilindiği üzere Şura kararları Bakanlık için tavsiye hükmünde olup yapılacaklar için kültürel bir zemin teşkil eder. Buradan uygulamaya dönük kararlar çıkarmak Bakanlık kadrolarının işidir.

Biz de Şehir ve Kültür Komisyonu’nda diğer komisyon üyeleri ile birlikte konumuzla ilgili çalıştık, müzakere ettik ve öneriler geliştirdik. Bunlar Şura kararlarında yer aldı ve kayıtlara geçti. Bu köşede bizatihi bizim önerimiz olarak, kabul görerek kayıtlara geçen büyük ve devamlılığı olan bir ülke projesini bütünlük içerisinde ortaya koymaya çalıştık.

Projenin adı; Şehir Mektepleri’dir. Şehirlerimizi birer hoca ve mektep olarak görmek ve bundan bir eğitim ortamı olarak yararlanmak suretiyle devamlılığı olan kültürel bir kazanım elde etmektir. Bilindiği üzere bizim şehirlerimizin tümü çok büyük somut ve somut olmayan kültürel miras potansiyeline sahip. Şehir deyince sadece illerimiz anlaşılmasın, bugün ilçe diye bildiğimiz yerlerin de ciddi bir kültürel potansiyeli var.

Bu durumda şehirlerimiz hem kültürel potansiyelleri hem tabii güzellikleri hem de yaşayan kültür sanat çevresiyle, şehirde yaşayan herkes tarafından öğrenilmesi ve bir kazanıma dönüştürülmesi gerekiyor. Burada sadece öğrencileri kastetmiyoruz. Örgün ve yaygın eğitim birlikte düşünülerek şehir eğitimi kapsamına alınmalı. Peki, bunu nasıl gerçekleştireceğiz?

CUMHURBAŞKANLIĞI HİMAYESİ GEREKLİ

Şehir Mektebi üç koldan yerine getirilir.

Birincisi; temel eğitim ve orta öğretimde yaşanılan şehirlerin kültürü ve tabii güzellikleri müfredat içerisinde yer alır. O şehirdeki müzeler, tarihi mekânlar ve tabii güzellikler öğretmenlerin rehberliğinde yerinde gezilerek öğretilir. Bazı derslerin bir kısmı ise bu tür mekânlarda yapılır. Öğrenciler yaşadığı şehirde bu tür kültürel unsurlarla bilinçli olarak iç içe olur.Temel eğitimde ve orta öğretimde şehir mektebi bu şekilde yer alır.

İkincisi; üniversitelerde Şehir ve Kültür üst başlığında dersler konulur. Şehrin ders kitabı yerel katkılarla hazırlanır ve dersi alan öğrencilere ücretsiz dağıtılır. Bu isim şehirlere göre değişir. Örneğin; Şehir ve Kültür: İstanbul, Şehir ve Kültür: Diyarbakır, Şehir ve Kültür: İzmir, Şehir ve Kültür; Urfa, Şehir ve Kültür: Konya gibi. Böylece öğrenci hangi şehirde öğrenim görüyorsa oranın kültürünü bilgisini bireysel kazanıma dönüştürür. Mezun olduğunda 4-5 yılını geçirdiği şehri bütün kültürel unsurları ile öğrenerek, severek ayrılır. Bunun için 2010’dan bu yana ciddi tecrübenin oluştuğu Şehir ve Kültür: İstanbul dersi ve ders kitabı deneyiminden yararlanılabilir.

Üçüncüsü; bunlar örgün eğitimde yapılması gerekenler. Bir de yaygın eğitim var. Yani bütün şehirliler bu kapsama dahil edilmeli. Bunun için de iki birim bulunuyor. Biri; Milli Eğitim Bakanlığı’nın Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ve taşra birimleri olan Halk Eğitim Merkezleri. Diğeri ise yerel yönetimler. Bütün belediyeler bir program dahilinde ve işbirliği altında Şehir Mektebi projesinde yer alabilirler.

Böylece şehirde yaşayanların şehirli olma süreçleri hızlandırılır ve şehirler hem hoca hem de mektebe dönüşmüş olur. Diğer bir kazanım ise insanlar yaşadıkları şehri daha derinden tanırlarsa daha çok severler ve bundan mutlu olma hali çıkar. Kültürel miras ve bunları koruma bilinci gelişir. İlgili sivil toplum kuruluşları da bu projenin içinde yer almalı.

Bu projenin bir bütün olarak yürürlüğe girmesi için de ciddi bir işbirliği şart. Kültür Bakanlığı, Milli Eğitim, yerel yönetimler ve ilgili STK’lar ele ele vermeli. Bunların hepsinin üzerinde Cumhurumuzun Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın himayeleri olursa netice de o derece mükemmel olur.

13 Mart 2017 Pazartesi