Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Diğer Yazıları

Meslek edindirme, eğitimin en önemli kazanımı kabul edilir. Örgün eğitimde; ortaöğretim, önlisans veya lisans eğitiminin sonunda bireyin bir meslek edinmesinde anahtar rol oynayacağı varsayılır. Ülkemizin meslek edindirmeyi bir memleket meselesi olarak görmesinin sırrı da burada yatmaktadır. Bir engeli bulunan öğrencilerimiz için ise meslek edinme, daha önemli bir kazanımdır. Zira bu kesim için devamlılık anlamında hayata tutunmanın en sağlam yolu bir mesleğe sahip olma olarak kabul edilir.

Bütün bunları, Birleşmiş Milletler’in ilan ettiği 3 Aralık Dünya Engelliler Gününedeniyle gündeme getiriyoruz. Gün vesilesi ile hatırlıyoruz demiyorum, biz bu kesimi zaten hiç unutmuyoruz, unutmamalıyız da. Ama bu vesile ile onların temel problemlerini ülke gündemine taşımış oluyoruz.

Engelli doğmayı ve engelli olmayı şüphesiz hiç birimiz istemeyiz. Engelli çocuk sahibi olma da hiç birimizin talebi değildir. Fakat engelli doğmuş isek veya engelli bir evladımız olmuş ise kabullenmekten başka bir çaremiz de olamaz. Artık çok güç de olsa onu hayata hazırlamalı ve kendi ayakları üzerinde durabilen bireyler haline getirme gayreti içinde olmalıyız. Bunun da en rasyonel yolu ve sonucu ona bir meslek kazandırmadır.

AK Parti hükümetleri döneminde engelli bireylerin hem sosyal haklar açısından hem de eğitim tür ve süreçleri açısından iyi bir noktaya geldikleri göz önünde bir husustur. Bilindiği üzere engelli eğitimi diğerlerine göre hem maliyeti yüksek hem de zorluğu olan bir eğitim türüdür. Fakat devlet ve birey sorumluluğu açısından bu maliyet ve zorlukların hiç hesaba katılmadan yapılması gerektiği ve kesin önceliği vardır. Dolayısıyla bu alanda çok yönden iyileştirmelerin yapılmasında ve bunun devamlılığında büyük faydalar mülahaza edilir.

Anneliğin kutsallığını ifade eden hiç tartışmasız en önemli söz; Hazreti Peygamber’in ‘Cennet annelerin ayağı altındadır’ sözüdür. Bunu şu şekilde tefsir etmenin bir mahsuru yoktur diye düşünürüz. Cennet, daha çok, engelli bir çocuğa sahip olup da ona en güzel bir şekilde muamele eden ve bu yolda hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan annelerin ayağı altındadır.

Farklı engel türlerine ve buna bağlı olarak yapılan eğitim sürecinin aksatılmadan yürütülmesinde birey açısından büyük faydalar vardır. Bilindiği üzere engellilerle ilgilenme konusunda; Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı sorumludur. Tabii ki Maliye Bakanlığı işin finansal anlamda patronudur. Örgün eğitim ayağını ise Milli Eğitim Bakanlığı yürütür. Bakanlık; Rehberlik ve Özel Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlı RAM’larla tanılama işini müteakip öğrenciyi kendi okullarında veya özel özel eğitim kurumlarında öğrencilerin eğitim yapılması işini sevk ve idare eder.

Eğitimin en önemli neticesi ise meslek edindirmenin sağlanmasıdır. Meslek edinme, hem engelli kişi hem de ailesi açısından son derece işlevseldir. Zira engellinin toplum içinde birey olarak hayata tutunması ve devamlılığı ancak bir mesleğe sahip olması ile mümkündür. Bu nedenle engelli bireylerimizin eğitimini meslek kazandırma amaçlı yapabilmeliyiz.

Engelli öğrencilerimizin eğitiminde ilgili bütün Bakanlıklar zaten bir koordinasyon içerisinde çalışıyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı’nın iki genel müdürlüğü işin eğitim ayağını titizlikle ve bir işbirliği içinde yürütüyor. Özel eğitim kurumları ise hem okulları hem de rehabilitasyon merkezleri ile bu özel eğitimin içindedirler. Ancak engelli eğitimi hem eğitim hem de finansal açıdan zor ve maliyetli olduğundan yükün bir kısmını almak üzere belediyelerimizin de bu işin bir tarafından tutmasında fayda var. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği de meslek edinenlerin çalışmaları ve engelli bireylere tutum açısından bütün üyelerini bilinçlendirmeli.

Engelli kardeşlerimizin hayata dair engellerini ancak gerçek ve gönülden bir işbirliği içerisinde çözebiliriz. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur.

04 Aralık 2017 Pazartesi