Av. Muhammet AKSAN

Av. Muhammet AKSAN

Diğer Yazıları


Dijital oyunlar kısaca; bilgisayar tabanlı, metin ya da görsellik üzerine inşa edilmiş, bilgisayar ya da oyun konsolu gibi elektronik platformlar üzerinde bir veya birden fazla kişinin fiziksel ya da çevrimiçi ağ üzerinden birlikte kullanabildiği bir eğlence yazılımıdır.


Halihazırda 40 yıllık bir geçmişi olan oyun endüstrisi, pandeminin etkisiyle inanılmaz bir ivme kazandı. Dijital oyun endüstrisi, 2022 yılında dünyada 152 milyar dolar, Türkiye’de ise yaklaşık 700 milyon dolarlık bir hasılata ulaştı. İstatistiklere göre dijital oyun pazarının 2026 yılına kadar 295 milyar doları aşacağı tahmin ediliyor. Pandemi dönemiyle birlikte en büyük artışı alan ise hiç kuşkusuz mobil oyunlar oldu. Mobil oyunlar, 2020 yılında 77.2 milyar dolarlık gelir elde etti.

 

Sinema sektöründen daha büyük bir sektör haline gelen dijital oyun endüstrisinde yaşanan büyük gelişmelerin hızına ve ihtiyaçlarına ne yazık ki, ülkelerin henüz dijital dünya yokken yazılmış hukuk kuralları eş zamanlı olarak uyum sağlayamadı. 

 

HUKUKİ NİTELİĞİ

 

Türk hukuku açısından dijital oyunların hukuki niteliği, gerek doktrin gerekse Yargıtay nezdinde son derece tartışmalı. Öncelikle belirtmek gerekir ki, hukukumuzda dijital oyunlar, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserlerinin Korunması Hakkında Kanun (FSEK) kapsamında gerekli koşulları taşıması şartıyla ‘eser’ olarak değerlendiriliyor. FSEK gereğince eser olabilmenin şartları, “i. Eser sahibinin hususiyetini taşıma, ii. Üçüncü kişilerce algılanabilecek şekilde cisimleşme, iii. Kanundaki eser gruplarından birine dâhil olma” şeklinde düzenleniyor.

 

Tartışmalar, FSEK’te sıralanan eser türleri arasında halihazırda ‘dijital oyunların’ yer almaması ve yer alan eser türlerinin hangisi kapsamında değerlendirilebileceği noktasındadır. Bu bağlamda bir görüş, dijital oyunların bilgisayar programı olarak korunabileceğini savunuyor. FSEK’in ‘İlim ve Edebiyat Eserleri’ başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, “Herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler ve her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları” denmek suretiyle bilgisayar programları koruma altına alınmıştır. Bu görüşe göre, bilgisayar oyununun altındaki program (yazılım) FSEK madde 2’ye göre korunmalı, oyuna ilişkin diğer unsurlar açısından ise o bölüme ilişkin koruma yoluna gidilmeli. Bu görüş benimsendiğinde korumadan yararlanacak olan yalnızca oyunun temelindeki yazılım olacak. Oysa kanımızca, dijital oyunların, bilgisayar programı başlığı altında ilim ve sanat eseri olarak korunması yetersiz kalıyor. Zira dijital oyunlar bilgisayar programlarının çok ötesinde görsel, işitsel, senaryo, interaktiflik gibi pek çok farklı unsurun bir araya gelmesiyle oluşan karmaşık yapılar olarak tasarlanıyor.

 

Yargıtay bir kararında, dijital oyunların sahip oldukları görsel ve işitsel unsurlar sebebiyle sinema eserine, bilgisayar programı içermeleri sebebiyle de bilgisayar programına benzer olmasından hareketle karma nitelikli olduklarını belirtiyor. Halihazırda Türk hukuku açısından dijital oyunları tam anlamıyla kapsayan bir düzenleme bulunmamakla birlikte hukuki süreçlerde yine FSEK’in ilgili hükümleri kapsamında hareket ediliyor. Önemle belirtmek gerekir ki, dijital oyunların pek çok unsurdan oluşmasından mütevellit oyun içindeki tasarımlar, karakterler, karakterlerin görüntüleri, şekiller, logolar, isimler gibi unsurların marka ve tasarım hukuku açısından da korunması mümkün.

11 Aralık 2023 Pazartesi