FATİH OKTAY

Çin’in İstanbul’u diyebileceğimiz Shanghai’da, mart başında ortaya çıkan bir Omicron vakası ile Çin’de yeni bir salgın dönemi başladı. Şehir, o ayın sonunda tam kapanmaya girdi. Ardından ülkenin hemen tüm eyaletlerinde vakalar görülmeye başlandı ve birçok şehirde de kapanmaya gidildi. Kapanmaların ötesinde, birçok şehir ve kasabada yerel yönetimlerin bölgelerine giriş çıkışlarda Covid testi uygulamaları ve trafik kısıtlamasına gitmeleriyle ülke içi taşıma ve ulaşım da olumsuz etkilendi.

Salgına karşı alınan önlemler, doğal olarak Çin ekonomisini olumsuz etkiliyor; dünyanın imalat merkezi etkilenince de tüm dünya etkileniyor. AB’nin Çin’deki Ticaret Odası’nın ülkede faaliyet gösteren AB şirketleri arasında yaptığı yeni bir anket, bu olumsuz etkinin boyutlarını sergiliyor. Ankete göre, bu tedbirlerin ortaya çıkardığı olumsuzluklar nedeniyle bu şirketlerin yüzde 23’ü mevcut veya gelecek yatırımlarını Çin dışına kaydırmayı düşünüyor. Bu oran, bu yılın başındaki ankette, Çin ile ABD arasındaki gerginlik, Trump ve Biden yönetimlerinin batılı şirketlerin Çin’den çıkmalarını sağlamaya yönelik çabalarına karşın yüzde 10 dolayındaydı.

SIFIR COVİD TOLERANSI

Çin’deki bu yeni salgında günlük vaka sayısı, nisan ayının ikinci yarısında 30 bin dolayında bir tepe yaptıktan sonra inişe geçti ve bu günlerde 8 bin dolayında. Artık salgına bitmiş gözüyle bakılan ABD’de ise günlük vaka sayısı çok daha küçük nüfusuna karşın hâlâ 100 binin üzerinde.

Bu durumda Çin, kendi ekonomisine ve dünya ekonomisine zarar verme pahasına salgına karşı neden bu kadar sıkı tedbirler uyguluyor?

Bunun nedeni, Çin’de uygulanan ‘Sıfır Covid’ veya ‘Sıfır Covid Toleransı’ politikasının Çin ekonomisine de ülke yönetimine de çok şey kazandırmış olması ve bu politika terkedilecek olursa bu kazanımların kaybolabilecek olması.

Çin’in, 2020 başlarında Wuhan’da yaşanan acı tecrübelerin ardından benimsediği Covid politikası, yaygın test yapılması, testlerde belirtili veya belirtisiz olarak virüs taşıyan birine rastlandığında tüm temaslıların belirlenmesi, tüm bu kişilerin evlerine gönderilmeyip tıbbi kontrol altında karantinaya alınmasına dayanıyor. Politika, bu yaklaşıma karşın toplumda yayılma olduğu belirlendiğinde de yerleşim yerlerinde bölgesel veya tümden test taraması yapılması ve gereğinde kapanmaya gidilmesini öngörüyor. Ülkenin merkezi yönetimi, bu doğrultuda 2021 Eylül ayındaki bir genelgesinde yerel yönetimlerin, nüfusu 5 milyonun üzerindeki şehirlerde üç gün, daha küçük yerleşim yerlerinde iki gün içinde tüm nüfusa test uygulayacak şekilde hazır olmalarını istemişti.

BU POLİTİKADAN VAZGEÇMEYECEK

Çin, bu politikayla salgını başarıyla kontrol altına aldı. Tüm dünyada salgın yaşam ve ekonomilere büyük darbeler vururken, 6 milyon dolayında insan ölürken, Çin bu politikayla ölüm sayısını ilk günlerde yaklaşık 5 bin ile sınırladı, ülkede yaşam ve ekonomi hızla normale döndü. Üretimin dünyada durmuşken Çin’de normale dönmesi, ülke ihracatında büyük bir artışa yol açtı. Bu başarı, ülke yönetimine de büyük yarar sağladı; salgının ilk dönemlerinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle batıda Çin Komünist Partisi’nin bu salgın ile büyük bir darbe alması bekleniyordu.

Tersi oldu; tüm dünyada yaşananlara karşın Çin’de yaşamın hızla normale dönmesi, ülke yönetiminin itibarını ve toplumdaki desteğini artırdı.

Çin’in şimdiye dek uyguladığı politikayı terk edip bir miktar vakaya tolerans göstermesi, kapanmalar, kent bazında testler, hasta ve temaslıları karantinaya almak gibi tedbirlerden vazgeçmesi salgına kapıyı açmak olur. Çin’de virüs diğer ülkelerdeki gibi yayılmamış ve bu yolla bağışıklık oluşmamış, aşılamalar daha az etkili geleneksel aşılar ile yapılmış olduğundan ve Çin’in sağlık altyapısı batılı ülkelerde göre yetersiz olduğundan bu, diğer ülkelerde yaşananların daha kötüsünün Çin’de yaşanmasına yol açar.

Bu da Çin ekonomisi için de ülke yönetimi için de büyük kayıplara yol açar. Ülke yönetimi için daha sonraki bir yazıda ele alacağımız nedenlerle, bu yılın çok kritik bir yıl olması da bu tür riskler almayı neredeyse olanaksız kılıyor.

Çin, çok etkili bir aşı veya tedavi geliştirmedikçe bu politikadan vazgeçmeyecek.

13 Mayıs 2022 Cuma