TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, "Türkiye'de çalışan nüfusun yüzde 30'u için uzaktan çalışma mümkün. Çalışanların yüzde 73'ü evden çalışma ile iş-özel hayat dengesini daha iyi kurduğunu düşünüyor." dedi.


Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, 10 çalışandan 4'ü uzaktan çalışma imkanına sahip olduğunu, büyük işletmelerin yüzde 78'inin uzaktan çalışmaya imkan vediğini belirterek, "Türkiye'de çalışan nüfusun yüzde 30'u için uzaktan çalışma mümkün. Çalışanların yüzde 73'ü evden çalışma ile iş-özel hayat dengesini daha iyi kurduğunu düşünüyor." dedi.

 

Akkol, "Türkiye Yüzyılında Çalışma Hayatı: Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" temasıyla düzenlenen 13. Çalışma Meclisi toplantısına katıldı.

 

İlk Çalışma Meclisi toplantısının 1947'de yapıldığını ve 6 gün sürdüğünü belirten Akkol, şöyle konuştu:

 

"O toplantının gündem maddelerine baktığımızda; İş Kanunu'nun tadili, iş mahkemelerinin kurulması, ücretli yıllık izin hakkının tanınması, ihtiyarlık sigortası kanunu tasarısı var. Hepsinde kararlar alınmış ve hemen hemen hepsi de bugüne gelmiş kararlar. Bugünü yakından ilgilendiren kararlar. Dolayısıyla Çalışma Meclisi'ne çok önem veriyoruz, burada alınacak kararlara katkı sağlamak istiyoruz."

 

Kamu, işçi ve işverenin çalışma hayatının üçlü sac ayağını oluşturduğunu, tüm kesimlerin bir araya gelmesiyle ortaya bir diyalog ve başarının çıktığını ifade eden Akkol, çalışma hayatıyla ilgili gündemlerin dışında üçlü sac ayağı olarak Kovid-19 salgını, deprem ve diğer doğal afetlerde de bir araya gelip ortak hareket ettiklerini anımsattı.

 

GENÇLER YENİ USUL İŞLETMELERDE ÇALIŞMAK İSTİYOR

 

Çalışma Meclisi'nde gündeme getirecekleri başlıkların çalışanlara, işverenlere ve ülkeye değer katacağına inandığını dile getiren Akkol, şunları kaydetti:

 

"Bu başlıklardan ilki, güvenceli esnek çalışma modellerinin geliştirilmesi. Pandemiden önce yani bundan 4 yıl önce uzaktan çalışmaya izin veren işverenlerin oranı yüzde 1'in altında. Bugün 10 çalışandan 4'ü uzaktan çalışma imkanına sahip. Büyük işletmelerin yüzde 78'i uzaktan çalışmaya imkan veriyor. Türkiye'de çalışan nüfusun yüzde 30'u için uzaktan çalışma mümkün. Çalışanların yüzde 73’ü evden çalışma ile iş-özel hayat dengesini daha iyi kurduğunu düşünüyor. Dolayısıyla yeni çalışma modellerine imkanımız var. Kadınları daha fazla iş hayatına dahil etmek için esnekliğe ve yeni çalışma modellerine ihtiyacımız var. Gençler eski usul organizasyonlarda ve işletmelerde değil, yeni usul işletmelerde çalışmak istiyor. Bu konudaki iyi uygulamaları teşvik edelim."

 

SOSYAL YARDIM ÖDEMELERİ VERGİDEN MUAF OLMALI

 

Akkol, sosyal yardımların prim ve vergiden muaf tutulmasının diğer bir başlıkları olduğunu belirterek, "Eğitim, giyim, gıda, yakacak, evlenme gibi sosyal yardım ödemelerinin vergiden muaf olması gerektiğini düşünüyoruz." dedi.

 

İş sağlığı ve güvenliği alanın TİSK'in kırmızı çizgilerinden biri olduğunu vurgulayan Akkol, iş kazaların teknoloji kullanmayan ve kayıt dışı faaliyet gösteren işletmelerde daha yaygın olduğunu söyledi.

 

Türkiye'nin genç nüfusunun potansiyeline de değinen Akkol, sözlerini, "Genç nüfus açısından dünyada birçok ülkeden iyi durumdayız. 13 milyon gencimiz var. Gençlerimizi daha iyi anlamalı, cesaretlendirmeli, onlara daha fazla fırsat sunacak yaklaşımlar oluşturmalıyız. Gençliğin önünü açacak, hiyerarşiden uzak, daha esnek, daha fazla öğrenme ortamı içeren iş ve iş ortamlarına ihtiyacımız var." diye tamamladı.

29 Nisan 2024 Pazartesi

TSKB (Türkiye Sınai Kalkınma Bankası), dağıtık güneş projelerini desteklemek amacıyla Dünya Bankası ile 345 milyon dolar tutarında anlaşmalara imza attığını duyurdu.


Bankadan yapılan açıklamaya göre, ekosistem odaklı kapsayıcı kalkınma misyonu ile çalışmalarını sürdüren TSKB (Türkiye Sınai Kalkınma Bankası), Türkiye'nin 2053 net sıfır emisyon hedefine doğrudan katkı sağlayacak "Türkiye Dağıtık Enerji için Piyasa Geçişinin Hızlandırılması Projesi"ni Dünya Bankası ile hayata geçirdi.

 

Hazine ve Maliye Bakanlığı geri ödeme garantisi altında Türkiye'de ilk defa uygulanacak Sonuç Odaklı Proje Programı (PforR) ile özel sektörün iç tüketim ihtiyaçları kapsamındaki elektrik üretimine yönelik dağıtık güneş fotovoltaik yatırım uygulamalarının ve bataryalı elektrik depolama sistemlerinin desteklenmesi hedefleniyor.

 

Avrupa ve Orta Asya Yenilenebilir Enerji Ölçeklendirme (ECARES) programı kapsamında geliştirilen 1 milyar ABD dolar büyüklüğündeki Türkiye Dağıtık Enerji için Piyasa Geçişinin Hızlandırılması Programı; Dünya Bankası kuruluşu Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankasından (IBRD) 300 milyon avro tutarında kredi, IBRD aracılığıyla CTF'den (Temiz Teknoloji Fonu) temin edilen 15 milyon ABD dolar tutarında kredi ve ESMAP'tan (Enerji Sektörü Yönetim Yardım Programı) sağlanan 1,5 milyon ABD dolar tutarındaki hibeyi de içeriyor.

 

Açıklamada görüşlerine yer verilen TSKB Genel Müdürü Murat Bilgiç, projeye ilişkin, "TSKB olarak, Hazine ve Maliye Bakanlığımızın garantisiyle Dünya Bankasından temin ettiğimiz 345 milyon ABD doları tutarındaki anlaşmalar ile Türkiye'nin yenilenebilir enerji kapasitesinin artırılmasına ve bunun verimli bir şekilde değerlendirilmesine önemli düzeyde katkı sunacağız. Bu anlamlı proje ile ülkemizin Ulusal Katkı Beyanı kapsamında, başta enerji sektörü olmak üzere ortaya koyduğu dönüşüm hedeflerine ulaşmasında rol oynamak, sürdürülebilir geleceğimizin temini için de büyük bir önem arz ediyor. Projenin hayata geçmesini sağlayan Hazine ve Maliye Bakanlığımıza daimi destekleri, Dünya Bankasına ise ülkemize ve TSKB'ye duydukları güven için teşekkürlerimizi sunuyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

 

YENİLENEBİLİR ENERJİ ÖNEMLİ STRATEJİK KALKINMA ALANLARINDAN

 

Bilgiç, Türkiye'nin son 10 yıllık dönemde yenilenebilir enerji gücünü 3 katına çıkarmasının önemli bir gelişme ve kazanım olduğunu vurgulayarak, "Yenilenebilir enerji ülkemizin yeşil dönüşümündeki önemli stratejik kalkınma alanlarından biri. Hali hazırda Türkiye'nin mevcut kurulu gücünün yüzde 55'i, yenilenebilir enerji projelerinden oluşuyor. TSKB olarak bugüne kadar sağladığımız finansman destekleriyle ülkemizin yenilenebilir enerji alanındaki kurulu gücünün yüzde 15'ini temsil ediyoruz." ifadelerini kullandı.

 

Son iki yılda finanse ettikleri 280 megawatt'ın üzerinde çatı ve arazi Güneş Enerji Santrali (GES) yatırımları ile sanayicinin elektrik ihtiyacını kendi yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamasına destek olduklarını aktaran Bilgiç, şunları kaydetti:

 

"Bu yatırımları daha hızlı bir şekilde yatırımcı ile buluşturarak yaygınlaştırmak üzere Dünya Bankası ile imzaladığımız Türkiye Dağıtık Enerji için Piyasa Geçişinin Hızlandırılması Projesi kapsamında, ülkemizin yeşil dönüşümüne ivme kazandıracak yeni bir iş modeli kurguluyoruz. Yenilenebilir enerji gücümüzü artırmak amacıyla, Türkiye'de ilk defa uygulanacak PforR ile iç tüketim ihtiyaçlarına yönelik güneş enerjisi piyasasının genişletilmesi üzerine odaklanacak projemiz, ayrıca bataryalı elektrik depolama projelerini de destekleyecek. Bu kapsamda belirli performans göstergelerinin gerçekleştirilmesi yaklaşımı çerçevesinde sera gazı emisyonlarının azaltılması ve özel sermayenin harekete geçirilmesi boyutlarıyla, somut ve sürdürülebilir program sonuçlarına ulaşmayı hedefliyoruz. Ülkemizin 2053 net sıfır hedefine ulaşmak üzere, bankamızın SBTi (Bilim Temelli Hedefler Girişimi) onaylı net sıfır hedefleri kapsamında, özel sektörün rekabetçi gücünü artırmak için sunduğumuz destekleri arttırmaya devam edeceğiz."

 

ENERJİDE KENDİNE YETERLİLİĞİ ARTIRMAK ÖNCELİKLERİMİZ ARASINDA YER ALIYOR

 

Hazine ve Maliye Bakanlığı Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürü Kerem Dönmez ise 12. Kalkınma Planı kapsamında, 2053 yılı net sıfır emisyon hedefleri doğrultusunda yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını değerlendirerek enerjide kendine yeterliliği artırmanın öncelikleri arasında yer aldığını vurguladı.

 

Dönmez, bu çerçevede Türkiye'de yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarının yaygınlaştırılması ve enerji verimliliğinin artırılması için Dünya Bankası ve diğer kalkınma ortakları ile güçlü iş birlikleri kurmaya devam edeceklerini belirtti.

 

Anlaşmaları değerlendiren Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez ise şunları kaydetti:

 

"Dünya Bankası Grubu olarak, Türkiye'nin kalkınmasını destekleyecek çerçeveyi geliştirmek ve yenilenebilir enerji kapasitesini büyütmek üzere özel sermayeyi de harekete geçirecek yatırımları desteklemeyi sürdüreceğiz. Bu desteğin bir kanıtı olarak Dağıtık Enerji için Piyasa Geçişinin Hızlandırılması Projesi, şirketler ve sektörler gibi son kullanıcılar için dağıtık güneş enerjisi pazarını genişletmeye ve bataryalı elektrik depolama pilot uygulamalarına odaklanacak. Bu sayede, proje, sadece iklim değişikliğiyle mücadeleye katkı sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda Türkiye'nin enerji güvenliğini de artıracak."

16 Mayıs 2024 Perşembe

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Rezervlerimizdeki artış ve artan yabancı sermaye girişleri, tesis etmekte kararlı olduğumuz dezenflasyon sürecine önemli bir katkı sağlayacaktır." dedi.


Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Rezervlerimizdeki artış ve artan yabancı sermaye girişleri, tesis etmekte kararlı olduğumuz dezenflasyon sürecine önemli bir katkı sağlayacaktır. Kararlılıkla uyguladığımız programımızın etkilerini hem reel sektörde hem finansal piyasalarda görmeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.


Yılmaz, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, yabancı yatırımcının programlarına duyduğu güvenle birlikte, ülkeye sermaye girişlerinin artarak devam ettiğini bildirdi.


Bunun bir sonucu olarak, geçen yıl seçim öncesinde 700 puanı aşan CDS risk priminin de düşmeye devam ettiğini, 4 yılın ardından risk priminin 270 puan düzeyiyle en düşük seviyede gerçekleştiğini vurgulayan Yılmaz, yurt dışı yatırımcının 10 Mayıs haftasında Türk tahvillerindeki rekor seviyedeki alımıyla birlikte, hisse senedi ve tahvil piyasası aracılığıyla ülkeye yurt dışından gelen döviz miktarının 22 Mart-10 Mayıs 2024 döneminde nette yaklaşık 6,4 milyar dolar seviyesine ulaştığını belirtti.


Yılmaz, sermaye girişlerinin artmasıyla rezervlerin de güçlenmeye devam ettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:


"TCMB brüt rezervlerindeki artış 10 Mayıs haftasında bir önceki haftaya göre 7,5 milyar dolara ulaşmış, böylelikle son 3 yıl içindeki en yüksek haftalık rezerv artışı kaydedilmiştir. Böylece 31 Mart yerel seçim sürecinden bu yana, Merkez Bankamızın döviz alımı ve döviz kazandırıcı işlemler sonucunda SWAP hariç net rezervlerinde 42 milyar dolarlık artış olmuştur. Rezervlerimizdeki artış ve artan yabancı sermaye girişleri, tesis etmekte kararlı olduğumuz dezenflasyon sürecine önemli bir katkı sağlayacaktır. Kararlılıkla uyguladığımız programımızın etkilerini hem reel sektörde hem finansal piyasalarda görmeye devam edeceğiz."

16 Mayıs 2024 Perşembe