Prof. Dr.  Kerem ALKİN

Prof. Dr. Kerem ALKİN

Diğer Yazıları

Küresel enerji fiyatları çöküp, denizaltından Doğu Akdeniz’deki yer altı zenginliklerini Avrupa pazarına ulaştırmak efektif olmaktan çıkınca, Türkiye’ye yönelik terör hareketlerinin hızlandığına şahit olduk. İlginçtir. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı projesinin planlama döneminden itibaren uluslararası düzeyde organize edildiği tartışılmaz bir netlikte olan bir dizi çaba ile Türkiye’nin, dünyanın en kritik önemdeki enerji kavşak noktasında, birbirinden önemli boru hattı projelerine ev sahibi olabilecek ölçüde ‘güvenli’ bir ülke olmadığı imajı oluşturulmaya çalışıldı. Türkiye, 1980’li yılların sonlarından itibaren tırmandırılan terör belasıyla uğraşırken, kıtaları birleştirecek ulaşım koridorlarının Türkiye’nin dışındaki coğrafyalardan geçirilmesine yönelik önemli çabalar ortaya kondu.

Tüm bu ‘acımasız’ müdahale ve operasyonlara rağmen Türkiye, elindeki ekonomik imkanların en sınırlı olduğu dönemde dahi önce 1. Boğaz Köprüsü ile iki kıtayı birbirine bağladı; 1980’lerin sonlarında Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nü bitirmeyi başardı ve terörle mücadelede elde ettiği pozitif sonuçların yanı sıra, 2003’den itibaren yükselen siyasi ve ekonomik istikrara bağlı olarak, bugün Marmara Denizi’nin pek çok yerinden, yer üstünden ve yer altından, karayolu ve raylı sistemleri ile kıtaları birçok defa birbirine bağlamış durumda. Bölgemizde tırmanan savaş ve kaosa rağmen Türkiye kendi imkanları ile ve ‘yatırım yapılabilir ülke’ notu ile küresel ölçekte ulaştırma ve enerji kavşak noktası olma vasfını başarıyla perçinledi. Şimdi Türkiye, küresel ölçekte üstlendiği bu rolü, Azerbaycan gibi kardeş ülkelerin de dünya ekonomisi ile entegrasyonuna sunuyor. Türkiye’nin Avrasya’da yükselen ‘ekonomi ve ticaret diplomasisi’ rolü güçlendikçe, bu rolü baltalamak ve yok etmeye yönelik şiddet daha da tırmandırılıyor. Ve, Ankara’da yaşamını sürdüren bir yabancı misafirimiz bile ‘Türkiye’yi Suriye’ye, Irak’a benzetemeyeceksiniz’ diye isyanını dile getiriyor.

Azerbaycan’dan ‘kardeşlik jesti’

64. Hükümet’in ve kamu görevlilerinin büyük bir acziyet içinde olduğu iddiasından başka gözü hiçbir şey görmeyen çevreler, ne acıdır ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kritik önemdeki Azerbaycan ziyaretinin hemen 48 saat öncesinde, Ankara’nın iki kez bombalı araçla düzenlenen bu derece ağır terör saldırısına maruz kalmasını görmezden geliyorlar. Türkiye’nin küresel enerji oyununda elini güçlendirecek, bölgedeki enerji ihracatçısı ülkeler arasında, Azerbaycan’ın önemli bir oyuncu olarak, sahnedeki rolünü perçinleyecek TANAP Projesi başta olmak üzere, Türkiye ile Azerbaycan’ın birlikte yürüttüğü ve yürütmeyi sürdüreceği projeler ve tarihi işbirliklerinin konuşulacağı, mutabakata varılacağı, imzaların atılacağı bir kritik zirvenin hemen öncesinde, bu zirvenin ertelenmesine sebep olacak bir terör saldırısının gerçekleşmesi, ne ölçüde ‘tesadüf’ olabilir ki?

Üstelik de, baskılar iki taraflı çalışıyor. Azerbaycan’da, Hazar Denizi’ndeki bir petrol platformunda patlama oluyor; siber saldırı ile Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattındaki aktarma istasyonunda bir patlamaya sebep olunduğu ihtimalleri konuşuluyor ve Türkiye Ankara’daki terör saldırıları ile uğraşırken, kimi ülkeler Azerbaycanlı yetkililere yakın markaj baskı yaparak, Türkiye ile Azerbaycan arasında hızla ilerleyen stratejik işbirliği sürecini baltalamaya çalışıyorlar. İşte, tüm bu ‘acımasız’ müdahalenin ortasında, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in, tüm dünyanın dikkatle takip ettiği projelerdeki ‘tek yürek’ görüntüsünü perçinlemek adına, Bakü’ye olan seyahatini bir kez daha erteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, ‘biz Ankara’ya gelelim’ teklifi ve kardeşlik nişanı anlamındaki diyalog, tüm dünyaya karşı ‘tek millet’in gövde gösterisidir ve iki ülkenin devlet geleneğinin ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha uluslararası diplomasiye göstermiştir. Türkiye’deki yatırımları tamamlandığında, ülkemizin en büyük yabancı yatırımcısı olacak Azerbaycan’ın dünyaya entegrasyonunda Türkiye, tartışılmaz rolünü, samimiyete dayalı bu ‘dayanışma’ ile perçinleyecektir.

BAKÜ İLE KRİTİK ANLAŞMALAR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve heyetler arasındaki görüşmeler neticesinde imzalanan anlaşmalar, bu zirvenin neden ertelenmesi için bunca çaba harcandığını çok net ortaya koyuyor. İki ülke arasında enerji, ulaştırma, savunma ve askeri işbirliği imkanlarının görüşüldüğü zirvede, 6 ayrı anlaşma da imzalanmış durumda. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Hükümeti arasında askeri kültür mübadelesine ilişkin anlaşma, konsolosluk üyelerinin kazanç getirici işlerde çalışmalarına ilişkin anlaşma, adli işbirliği anlaşması, sürücü belgelerinin değiştirilmesi ve karşılıklı tanınması anlaşması, teknik işbirliği protokolü ve stratejik işbirliği anlaşması kapsamlı adımları gösteriyor. TANAP Projesi’nin belkemiğini oluşturan Güney Gaz Koridoru, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu gibi projeler de teferruatlı olarak konuşuldu. Önümüzdeki günlerde, savunma sanayinde ortak proje yürütecek bir işbirliği içine girmeleri sonrasında, Türkiye ile Azerbaycan arasında güçlenen ilişkilerden kimlerin rahatsızlık duyacağını birlikte göreceğiz.

20 Mart 2016 Pazar