tatil-sepeti

Üretim kültürünün zayıfladığı bir ortamda küresel sorunlar çözülebilir mi?

Küresel ekonomik krizin üzerinden sekiz yıl geçmiş olmasına rağmen dünya ekonomisinde sağlıklı ve dengeli bir büyüme sürecine girilemezken küresel finansal piyasalarda dalgalanmalar halen sürüyor. Küresel kriz sonrası sadece para politikaları önlemleri üzerinde yoğunlaşma ile üretim kültürünün giderek zayıflaması iyileşmenin gecikmesine sebep oluyor. Bu çerçevede finansal piyasalar ile reel kesim arasında zayıflayan ilişkileri değerlendirelim.

1) FİNANSAL PİYASALAR NORMALLEŞEMEDİ

2008 yılında yaşanan küresel ekonomik krizin başlangıç noktası konut finansman sistemi ile diğer finansal piyasalarda oluşan aşırı borçluluk, kaldıraçlı işlemler, türev işlemler ve mali kurumların yüklendikleri aşırı riskler olmuştu. Finansal sistemler üretimi ve reel kesimi finanse etmekten gittikçe uzaklaşmış ve para ve sermaye piyasası işlemleri ile tüketimin finansmanında yoğunlaşmaya başlamışlardı. Küresel krizin ardından geçen sekiz yıl içinde yapılan sınırlı az sayıda düzenleme ve onların getirdiği sınırlı iyileşme dışında kürsel mali piyasalarda oynaklı, belirsizlik, güvensizlik ve zayıflık devam ediyor. Finansal piyasalar ve kurumlar küresel krizi sonrası bu kez de Merkez Bankalarının sağladıkları aşırı ve ucuz likiditeye bağımlı hale geldi. Finansal piyasalar bu likiditenin sona erecek olmasına aşırı tepkiler vermekte ve adeta Merkez Bankalarını sonsuza kadar bu gevşek para politikasını uygulamaya mahkum ediyor.

2) FİNANSAL PİYASALAR TASARRUFLARDAN UZAKLAŞTI

Küresel kriz sonrası dönemde finansal piyasaların tasarruflara aracılık etme ve üretimi destekleme işlevi önemli ölçüde azaldı. Finansal piyasalar ve kurumlar ortaya çıkan belirsizlikler sebebiyle çoğu zaman güvenli limanlar olarak gördükleri gelişmiş ülke tahvillerine yatırım yapmakta veya kaynaklarını Merkez Bankalarında tutmayı tercih ediyor. Finansal kurumların reel kesime yönelik kredi ve diğer kaynak aktarma mekanizmaları zayıflamış bulunmaktadır. Finansal kurumlar ucuz ve bol likidite ile yine riskli alanlara yatırıma yönelmekte, reel kesime kaynak aktarmakta isteksiz davranıyor.

3) MERKEZ BANKALARINA BAĞIMLILIK ARTIYOR

Merkez Bankaları fiyat istikrarını sağlayarak sağlıklı ve sürdürülebilir ekonomik büyümeye ve tam istihdam seviyesine ulaşılması için uygun koşulları yaratma görevine sahiptirler. 2008 küresel krizinden sonra ise Merkez Bankaları adeta tüm sorunların çözecek kurumlar haline getirilmiştir. Ekonomideki tüm sorunların çözümü Merkez Bankalarından aranmaya başlanmıştır. Bu nedenle küresel ekonomi Merkez Bankaları ve para politikalarına aşırı bağımlı hale gelmiştir. Merkez Bankalarına artan bağımlılık ise para politikaları üzerinde baskı yaratmaktadır. Merkez Bankaları enflasyon yaratmak ve büyüme sağlamak için her türlü aracı kullanmak zorunda kalmaktadırlar. Ancak buna rağmen halen istenilen kalıcı iyileşme sağlanamamıştır.

4) NEGATİF FAİZ YENİ KURTARICI OLACAK MI?

Tüm dünya genelinde ve özellikle gelişmiş ülkelerde negatif faize geçilmeye başlandı. Bu kez de negatif faiz adeta yeni kurtarıcı haline geldi. Ancak negatif faizin enflasyon ve büyüme yaratmada ne kadar başarılı olduğu bilinmiyor. Ayrıca negatif veya eksi reel faizin de önemli sakıncaları bulunuyor. Negatif veya eksi reel faiz finansal kurumların karlılıklarını ve sermaye oluşturma güçlerini azaltıyor ve zamanla ortadan kaldırıyor. Nitekim bu nedenle son birkaç haftadır bankalara ilişkin endişeler arttı.

5) UNUTULAN ÜRETİM KÜLTÜRÜNE GERİ DÖNEBİLMEK

Küresel ekonomide yaşanan deflasyon, gelir dağılımı bozukluğu ve işsizlik gibi sorunların kalıcı çözümü yeniden üretim kültürüne dönebilmek ve finansal kapitalizme olan bağımlılığı azaltmaktan geçiyor. Finansal kapitalizmin sıkıntıları ve doğurduğu sorunları tartışmaktan dünya üretimi ve üretimin oluşturacağı iyileştirme katkısını unutmuş görünüyor. Paradan para kazanmanın sebep olduğu kolaycılık üretim kültürünü yıpratmaya devam ediyor. Üretimin sürekli daha ucuz imalat yapan yerlere itilmesi küresel dengesizliği daha da artırıyor. Bir zamanların ucuz üretim merkezi Çin’in düştüğü sıkıntılar ortada. Bu nedenle tüm ülkelerin üretim kültürünü yeniden benimsemesi, küresel ölçekte dengeli bir üretim dağılımının yeniden tesis edilmesi ve finansal piyasaların üretime kaynak aktarma işlevine geri dönemsi kalıcı iyileşmeyi sağlayacak en önem politika adımı olacaktır.

Son Söz: Üretime ilişkin reformları konuşmadan ve uygulamadan bu kriz ortamı bitmez.

21 Şubat 2016 Pazar

Etiketler : Köşe Yazısı

AHMET KARATAŞ


 

Ticaret Bakanlığı, teknik müşavirlik şirketlerinin yurt dışındaki harcamalarının bir bölümünü, Fiyat İstikrar ve Destekleme Fonu’ndan (FİDF) sağlanan kaynakla destekliyor. Şirketlere sunulan destekler şöyle:

 

Proje desteği: Yurt dışı ihalelerde imzalanan sözleşmelerde teknik müşavirlik şirketleri;

 

a. Sözleşme bedeli 2 milyon ABD Doları’na kadar olan projeler için yüzde 20 oranında, en fazla 300 bin ABD Doları,

 

b. Sözleşme bedeli 2 milyon ABD Doları’ndan 5 milyon ABD Doları’na kadar olan projeler için yüzde 15 oranında, en fazla 500 bin 

ABD Doları,

 

c. Sözleşme bedeli 5 milyon ABD Doları’ndan 10 milyon ABD Doları’na kadar olan projeler için yüzde 10 oranında, en fazla 750 bin 

 

ABD Doları,

 

ç. Sözleşme bedeli 10 milyon ABD Doları ve üzerinde olan projeler için yüzde 7.5 oranında, en fazla 1 milyon ABD Doları tutarında destekleniyor.

 

Yurt dışı ofis desteği: En fazla 7 yurt dışı ofis için

 

a. Kira desteği: Yıllık en fazla 40 bin ABD Doları kira bedelinin yüzde 50’si,

 

b. İstihdam desteği: T.C. vatandaşı yönetici personel için yıllık en fazla 60 bin ABD Doları brüt maaşın yüzde 50’si, büro personeli için yıllık en fazla 36 bin ABD Doları brüt maaşın yüzde 50’si,

 

c. Danışmanlık desteği: Yıllık en fazla 30 bin ABD Doları harcamaların yüzde 50’si, en fazla 6 yıl süreyle karşılanıyor.

 

Reklam, tanıtım ve pazarlama desteği: Yıllık en fazla 100 bin ABD Doları harcamaların yüzde 50’si en fazla 6 yıl süreyle destekleniyor.

 

Pazar araştırması desteği: Yılda en fazla 5 adet olmak üzere, yüzde 70 oranında ve yurt dışı pazar araştırması gezisi başına en fazla 5 bin ABD Doları karşılanıyor.

 

Yurt dışı fuar desteği: Sektörel nitekli uluslararası fuar katılımlarında, metrekare üzerinden ödenen stant kirası (ilave stand hizmetleri dâhil), tanıtım etkinlikleri, ulaşım (ekonomi sınıfı uçak) ile konaklama giderleri (oda ve kahvaltı) yüzde 50 oranında, fuar başına en fazla 15 bin ABD Doları’na kadar destekleniyor.

 

Seminer ve konferans katılım desteği: Yurt dışında düzenlenen sektörel nitelikli uluslararası seminer ve konferanslara katılım halinde, en fazla iki şirket çalışanının, yol, konaklama (oda ve kahvaltı) ve katılım bedelleri yüzde 50 oranında, organizasyon başına en fazla 5 bin ABD Doları’na kadar karşılanıyor.

 

Teknik müşavirlik ve teknik müşavirlik heyet programı desteği: Müteahhitlik ve teknik müşavirlik heyeti programları kapsamında; her bir firmadan iki temsilcinin ulaşım ve konaklama giderleri yüzde 50 oranında karşılanıyor. Bakanlık tarafından hedef ülkelere yönelik organize edilen teknik müşavirlik heyeti programlarında destek oranı yüzde 90 olarak uygulanıyor.

 

Yurt dışı eğitim desteği: Firmaların teknik personelinin yurt dışı teknik eğitim programlarına katılımı halinde, program başına iki çalışanın yol, konaklama ve katılım giderleri yüzde 50 oranında, yıllık en fazla 50 bin ABD Doları’na kadar karşılanıyor.

 

Yazılım desteği: Bilgisayarlı tasarım kapsamında satın alınan veya kiralanan yazılım ürünlerinin lisanslarına ilişkin harcamalar yüzde 50 oranında, yıllık en fazla 50 bin ABD Doları destekleniyor. 

 

Mesleki sorumluluk sigortası desteği: Yurt dışında üstlenilen teknik müşavirlik projeleri kapsamındaki mesleki sorumluluk sigortası yükümlülüklerinden kaynaklanan poliçe alım giderleri yüzde 50 oranında, yıllık en fazla 50 bin ABD Doları karşılanıyor. 

 

Uluslararası mesleki yarışmalara katılım desteği: Uluslararası mesleki yarışmalara katılımlar yol, konaklama, katılım bedeli, dosya satın alma, yer görme bedeli giderleri yüzde 50 oranında, organizasyon başına azami 10 bin ABD Doları destekleniyor.



ahmetkaratas1453@gmail.com

30 Eylül 2024 Pazartesi

HİKMET BAYDAR


 

Güven endeksleri piyasa aktörlerinin geleceğe yönelik düşüncelerini, karamsar olup olmadıklarını, yatırım iştahının olup olmadığı gibi birçok önemli bilgileri edinmemizi sağlar. Güven endeksleri 0-200 aralığında değer alabilir. Endeksin 100’den büyük olması sektörün mevcut ve gelecek döneme ilişkin iyimserliğini, 100’den küçük olması ise kötümserliğini gösterir.

 

Şimdi mevsimsel etkilerinden arındırılmış hizmet, perakende, ticaret ve inşaat güven endekslerinin verdiği ipuçlarına bakalım.

 

HİZMETTE TALEP ARTIŞI

 

Hizmet sektöründe güven endeksi, ağustos ayında 111.8 seviyesine yüzde 2 düşerek gelmişken, eylül ayında yüzde 0.6 artışla 112.6 seviyesine yükseldi. Dolayısıyla geleceğe yönelik iyimser beklentilerin arttığını görüyoruz. Bu durumda yatırım iştahı artar ve sektörel büyüme ivme kazanabilir. Daha detaya baktığımızda, son 3 aylık dönemde iş durumu hemen hemen değişmezken, hizmetlere olan talep endeksinde eylül ayında yüzde 1.3 artış olduğunu görüyoruz. Bu gelişme bize, sektöre talep konusunda iyimser bir tablonun daha da pekiştiğini söylüyor. Gelecek 3 aylık dönemde hizmetlere olan talep beklentisinde yüzde 0.9 artış olması, gelecekte de iyimser tablonun haklılığını ortaya koyuyor. Çünkü gelecekte müşteri talebinde artış bekleniyor. Bu arada körfezde savaşın yayılma riskinin artmasının bölgeden girişleri de tetikleyebileceğini unutmamak lazım.

 

PERAKENDEDE İYİMSERLİK

 

Perakende ticaret sektörüne baktığımızda, endeksin yüzde 2.5 yükselerek 110.6 seviyesine yükseldiğini görüyoruz. Yani iyimser hava ve geleceğe olumlu bakış daha da pekişmiş görünüyor.

 

Şimdi detaylara bakalım.

 

Son 3 aylık dönemde iş hacmi-satışlar endeksi yüzde 2.4 artarak 117.8 seviyesine yükseldi. Hem iyimserliği pekiştirmiş hem de işler yolunda mesajı vermiştir. Mevcut mal stok seviyesinin azalması da bunu teyit ediyor. Ancak gelecek 3 aylık dönemde iş hacmi-satışlar beklentisi endeksinin 121.3 ile yüzde 2.5 artması (bir önceki ay da yüzde 4 artmıştı), geleceğe yönelik iyimserliğin ne kadar güçlü olduğunu bize gösteriyor. 

 

KONUT KREDİLERİNE KOLAYLIK

 

Şimdi inşaat sektörüne bakalım. Endeks, konut piyasasında alınan tedbirler nedeniyle kredili satışların yüzde 50 olarak ocak-ağustos döneminde düşüşünden etkilenmiş olacak ki, 2024 Eylül ayında 87.8’e yüzde 0.2 düştü. Gerek alınan siparişlerin mevcut düzeyi 82.4 ile gerekse gelecek 3 aylık dönemde toplam çalışan sayısı beklentisi 93.2 ile karamsar bir tablo çiziyor. 

 

BDDK, son aldığı kararla risk gruplarında değişikliğe gittiğinden konut sektöründe canlılık söz konusu olabilir. BDDK, 20 Eylül 2024 günü yaptığı açıklamayla bireysel ve konut kredilerinde risk ağırlığını değiştirdi. Bu durumda bankaların konut kredisi kullandırmasına da kolaylık gelmiş oldu. Kaldı ki, bir kamu bankası da konut kredi faizinde indirim kampanyası düzenleyerek, düşük faizle konut kredisi müracaatları almaya başladı. Bu gelişmeler önümüzdeki dönemde inşaat sektöründe de güven endeksinin yükselmesine destek verebilir. Ancak bu gelişmeyle konut fiyatlarında yükselişe yol açma riskinin de bulunduğunu unutmamak lazım.



hikmetbaydar@3-goz.com

30 Eylül 2024 Pazartesi