tatil-sepeti
Kalkınma için melek gibi banka lazım

HABER: ADEM ORHUN Gelişme sürecindeki ülkelerde faaliyet gösteren kalkınma bankaları ile gelişmiş Batı ülkelerinde sermaye piyasası işlemlerinde aktif olan yatırım bankaları, ülkelerin finansal istikrarı ve ekonomisi için büyük öneme sahip. Kalkınma ve yatırım bankacılığı her ne kadar farklı amaç ve işlevlerde olsalar da birbirlerini tamamlayan iki farklı bankacılık türü. Her iki tip bankacılık, ülkelerin sanayileşmesinde önemli ağırlığı bulunan mali aracı kurumlar olma işlevine sahip. Gerek yatırım bankaları, gerekse kalkınma bankaları ağırlıklı olarak sanayinin finansmanına hizmet için faaliyet gösteriyor. YENİ ANLAYIŞ GEREK Fakat Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, bir nevi ‘şirket emlakçılığı’ veya sermaye hareketlerinden para kazanma sistemi yerine, projeleri ve yatırımları finanse ederek, artacak yatırım ve üretimden kazanmak daha elzem bir hale gelmiş durumda. Bu elzem durum ilk kez İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar tarafından, ‘Yeni nesil bankacılık anlayışı gerek’ sözleriyle gündeme getirilmişti. Öte yandan uzmanlar, finans kurumlarının asıl işinin yasalar çerçevesinde sermayeden sermaye üretmek olduğunu belirterek, “Tabii ki hem bankaların asıl işlerini yapmaları hem de firmaların yatırım ve kalkınma amacıyla desteklenmesi için Melek Yatırım Bankacılığı” geliştirebilir diyor. DÜNYANIN DERDİ FİNANSMAN Bu yıl 6’ncısı düzenlenen İstanbul Finans Zirvesi, ‘Düşük Büyüme ve Düşük Faiz Ortamında Yol Almak’ ana temasıyla gerçekleştirildi. Geçen yıl ‘Yenilikçi Finans’ ana temasıyla toplanan zirveyi takip eden haftalarda G20’de dönem başkanlığını devralan Türkiye, bu süreç boyunca global ekonomide büyüme için yatırıma ve finansmana dikkat çekti. G20’de Türkiye’nin duyurduğu öncelikler içinde, geleneksel olmayan yeni finansman kaynaklarına büyük önem verildiği vurgulandı. Bunlar arasında, alt yapı yatırımları için önemli bir kaynak olan ve risklerin dağıtılmasında iyi bir yöntem teşkil eden, öz kaynağa dayalı finansmana, özellikle de varlığa dayalı yeni finansman yöntemlerine işaret edildi. Ancak üretimin, girişimciliğin ve yenilikçiliğin geliştirilmesi için kamu ve özel sektör finansman çözümlerinin de gelişmesi gerekiyor. Bu noktada gözler bankacılık sistemine çevriliyor. DIŞ BORÇ YÜKÜ Özellikle sanayi kesiminin dış borç yükü bilançolarında önemli bir bölümü oluşturuyor. Yerli kaynaklardan TL bazlı uzun vadeli krediyi uygun şartlarda bulamayan sanayici, döviz bazlı olarak yurt dışından borçlanıyor. Kurdaki dalgalanmayla birlikte hem firmalar hem de ülke ekonomisi daha da zorlanıyor. YATIRIMLAR ERTELENMESİN Birçok kârlı sanayi yatırımının uzun vadeli fon bulunamaması sebebiyle ertelendiğini belirten İTO Başkanı Çağlar, eylül ayı Meclis toplantısında şu önerilerde bulundu: “Düşük maliyetli fon için sermaye piyasalarına ilişkin düzenlemeler basitleştirilmeli. Toplumda tasarruf bilinci oluşturulmalı. Devlet, yeni model yatırım ve kalkınma bankası kurulmasına öncülük etmeli.” Bu konuda taleplerini rapor halinde ilgililere ilettiklerini belirten Çağlar, “Proje finansmanına yoğunlaşmış yeni nesil bir kalkınma ve yatırım bankası kurulmasını arzu ediyoruz” dedi. SANAYİDE KALKINMA Öte yandan, sanayide kalkınmanın finansmanı için devlet gücünün şart olduğunu ifade eden İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan da başka bir platformda yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Mevcut kalkınma bankalarını mı modifiye ederiz, yeni bir banka mı kurarız bilmiyorum ama sanayiye destek olacak bir yapıyı mutlaka hayata geçirmeliyiz. Önce kalkınma bankacılığı vizyonu oluşturulmalı. Siyasi irade bu yönde çalışmalı.” BİREYSEL KATILIM SERMAYESİ Hazine Müsteşarlığı Mali Sektörle İlişkiler ve Kambiyo Genel Müdürü Ali Arslan ise geçen yıl İstanbul Finans Zirvesi’nde küçük işletmelerin ve başlangıç aşamasındakilerin finansmanına dikkat çekmişti. Türkiye’de ve dünyada yeni bir şeyler yapmaya, yeni teknolojiler geliştirmeye çalışanların hep aynı problemi yaşadığını belirten Arslan, şunları söyledi: “Geleneksel finansman sisteminde teminat gösterilmesi gerekiyor. Fakat yeni kurulan işletmelerin, gençlerin veya girişimcilerin bunu karşılaması mümkün olmuyor. Hazine Müsteşarlığı bu çerçevede iki önemli düzenleme yaptı. İlki ‘melek yatırımcılar’ konusunda Bireysel Katılım Sermayesi Kanunu çıkarıldı ve başlangıç aşamasında işletmelerin finansmana erişimini kolaylaştırmak için lisanslama modeli geliştirildi. İkincisi ise kurumsal manada girişim sermayesi fonlarının desteklenmesi anlamında Hazine Müsteşarlığı’na 500 milyon TL’ye kadar üst fonlara kaynak aktarma imkanı sağlayan kanun çıkarıldı.” YENİ MODEL ARAYIŞI Öte yandan, mevduat toplama yetkileri olmadığı için hacimleri de kısıtlı olan klasik yatırım bankaları için 2008-2009 krizinden bu yana ‘dönemleri kapandı’ yorumları yapılıyor. Bu noktada kalkınma, yatırım ve finansman konulu her toplantı ve zirvede gündeme gelen ‘yenilikçi finans’ başlığı büyüme ve kalkınma için yeni destek modelleri arayışını açıkça ortaya koyuyor. HAZİNE DESTEKLEMELİ Geleneksel sisteme getirilen diğer bir eleştiri de kalkınma ve yatırım bankalarının kullandırdığı kredilerin çok düşük seviyede olması. Zira, neredeyse bütün sistem ticari krediler üzerinden yürüyor. Geçtiğimiz yıl kalkınma ve yatırım bankalarının kullandırdığı kredi yüzde 5 seviyesindeydi. Kredi hacmi on yılda yüzde 32 artarken, kalkınma ve yatırım bankalarının yıllık kredi artışı yüzde 4’ün altında kaldı. Geçtiğimiz şubat ayında TBMM Kit Komisyonu Başkanlığını yürüten Hasan Fehmi Kinay da bu konuya dikkat çekmişti. Kalkınma ve yatırım bankalarının kaynak ihtiyacını Hazine’nin araya girerek çözmesi gerektiğini savunan Kinay, “Bunlara biz kaynak aktarmalıyız. Yatırım kredisine erişebilme imkanını artırmalıyız. Yabancı olsun yerli olsun kaynak ihtiyacı var. Bunun kalkınma ve yatırım bankalarınca düşük faiz ve uzun vadeli krediyle karşılanması gerek” dedi. TEMİNATSIZ DESTEK Çok sayıda sanayici ve bürokrat, klasik bankacılık sistemindeki teminat karşılığı krediler yerine, değerlendirmesi iyi yapılmış projelere ‘melek yatırımcı’ gibi yaklaşabilecek, devlet destekli yatırım bankacılığı modeline işaret ediyor. NASIL ÇALIŞIYORLAR? Yatırım bankası: Devletin ve özel sektörün menkul kıymet ihracını başlatan, bunlara garanti veren ve tedavülünü sağlayan aracılık türü. Servet transferi, menkul değerlerin halka arzı ve yönetimi gibi sermaye piyasası işlemlerinde faaliyet gösteren ihtisas bankası. Kalkınma ve yatırım bankası: Yatırım imkanlarının araştırılması, projelendirilmesi, yatırımcılara teknik ve mali desteğin sağlanması ve menkul kıymet borsalarının gelişimini sağlamak için kurulan finansal aracılar. Kalkınma bankası: Gelişmekte olan ülkelerdeki yatırım sermayesi açığını giderip, teknik yardımlar yapıp, girişimcilerin sanayi üretimine yönelmesini destekleyen, sanayileşmeyi ve ekonomik kalkınma sürecini hızlandırmayı amaç edinen finansal aracı.

18 Eylül 2015 Cuma

Havaalanı zirvesi 13 Ekim’de

HABER: FEDAİ YILDIRIM Havacılık alanındaki uluslararası yatırımcılar, ekim ayında İstanbul’da buluşacak. Türkiye Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) himayesinde düzenlenen PPP Havaalanı Yatırım Zirvesi (The PPP Airport Investment Summit), 13-15 Ekim tarihleri arasında sektör temsilcilerini bir araya getirecek. Zirvede, havaalanı yatırımlarında başarı sağlanması için yol haritası belirlenecek. Bu yol haritası hükümetlerin havacılık ile ilgili yatırım kararlarında da etkili olacak. İSTANBUL MERKEZ ÜSSÜ Konu hakkında bilgi aldığımız Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü yetkilileri, günümüzde yolcu ve kargo taşımacılığının önemli bir bölümünün Türkiye üzerinde yapıldığına dikkat çekiyor. Türkiye’nin Avrupa, Ortadoğu, Afrika ve Asya’nın tam merkezinde olmasının bu özelliğini daha öne çıkardığını belirten yetkililer, İstanbul’un ise bu alanda bir merkez üssü olduğunu vurguluyor. KATKISI BÜYÜK OLACAK Türkiye’de düzenlenen zirvenin, havalimanlarını özel sektör imkânlarını da kullanarak geliştirmeye yönelik önemli katkısı olacağını belirten yetkililer, ayrıca zirvede, kamu ve özel sektör işbirliği ile yapılan havalimanı yatırımlarına yönelik fırsatlarla, bu alandaki stratejilere ilişkin bilgi ve teknoloji paylaşımının sağlanacağı bilgisini verdiler. TRANSFER MERKEZİ DHMİ yetkilileri, kamu ve özel sektör ortak yatırımlarının artmasının, havacılık sektörünün geleceğini nasıl etkileyeceği yönündeki görüşlerini ise şöyle dile getiriyor:“Rakamlara bakıldığında, sektör yatırımlarının büyümesi üzerinde kamu ve özel sektör yatırımlarının payı ortaya çıkıyor. Bu kapsamda DHMİ Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilmiş 18 adet proje, altyapıyı sürekli yenileme duyarlılığının da bir göstergesi. Toplamda 2.2 milyar dolar tutarında yatırım yalnızca kamu ve özel sektör olanaklarıyla gerçekleştirildi. Yine bu anlayışla devreye soktuğumuz İstanbul Yeni Havalimanı Projesi, tamamlandığında dünyanın en büyük havalimanları arasında yer alacak. Yeni havalimanı, Türkiye’nin iç ve dış hatlarda havacılıktaki büyümesine ve gelişmesine katkı sağlayacak. Böylece İstanbul, Batı Avrupa ile Uzakdoğu arasında da önemli bir transfer merkezi haline gelecek. Bu şekilde ülkemizin uluslararası havacılığın odak noktası haline gelmesi bekleniyor. Bu havalimanı Batı’dan Doğu’ya, Doğu’dan Batı’ya ve Afrika’dan Avrupa’ya hava trafiğinin de uğrak noktası olacak. Toplam yatırım tutarının ise 16 milyar dolara yükselmesi bekleniyor.” Havacılığın çok dinamik bir sektör olduğunun altını çizen yetkililer, buna özel sektörün dinamizminin de eklenmesiyle birlikte daha hızlı büyüme ivmesinin yakalanabileceğini belirtiyor. YILDA YÜZDE 9.2 BÜYÜDÜ Devlet Hava Meydanları İşletmesi rakamlarına göre Türkiye’de 10 yılda hava ulaşımı içinde toplam uçak trafiği, yıllık ortalama yüzde 9.2 arttı. Bu büyüme yolcu trafiğinde yüzde 12.8, yük trafiğinde ise yüzde 9.3 olarak gerçekleşti. Üstgeçişler ile birlikte geçen yıl hizmet verilen uçak trafiği 1.7 milyona çıktı. Bu rakamın yıl sonunda 1.8 milyon olması bekleniyor. Böylelikle Türkiye, Avrupa hava ulaşım ağlarına günlük trafik ekleme kapasitesi en yüksek ülkelerden biri olacak. Şu an Türkiye, Avrupa hava sahasına iç hat ve Ortadoğu uçuşları ağırlıklı olmak üzere günde eklediği 370 trafik ile birinci durumda. 2018’e kadar hava trafiğinde yılda ortalama yüzde 7 oranı ile en hızlı büyüyecek ülkenin Türkiye olması bekleniyor.

09 Eylül 2015 Çarşamba

MIPCOM 2015’te başrol Türkiye’nin

HABER: FEDAİ YILDIRIM Türkiye, 5-8 Ekim 2015 tarihleri arasında Fransa’nın Cannes şehrinde düzenlenecek Dünya Eğlence İçerik Pazarı Fuarı’na (MIPCOM) ‘Onur Konuğu Ülke’ olarak katılacak. Fuarda İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) da 300 metrekarelik bir çadırı bulunacak. Fuara katılacak Türk firmaları, ürünlerini bu çadır içerisinde sergileyecek. Çadırda İstanbul’u anlatan etkinliler de gerçekleştirilecek. İLK KATILIM 2011’DE İTO fuara katılacak Türk firmaları için, MIPCOM’u tanıtan bir toplantı organize etti. Toplantıda konuşan İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dursun Topçu, İTO olarak MIPCOM’da 2011’de ilk kez milli katılım organizasyonu gerçekleştirdiklerini hatırlattı. 2012 ve 2013’te de MIPCOM’a katılım sağladıklarını ve Türk ürünlerini küresel vitrine çıkardıklarını belirten Topçu, “Bu yılın daha farklı bir anlamı var. Çünkü onur konuğu olarak gidiyoruz” dedi. YATIRIMCILARI ÇEKİYOR Televizyonun Türkiye’de bir yaşam kültürü haline geldiğini ifade eden Topçu, “Haber, spor, aktüalite ve belgesellere yönelik tematik kanallar da ilgiyle izleniyor. Haliyle bu kadar yoğun bir izleyici kitlesi yurtdışındaki yatırımcıları da Türkiye’ye çekiyor. Bunların yanında tarihi zenginlik, coğrafi şartlar da Türkiye’yi doğal bir sinema platosu olarak öne çıkarıyor. O nedenle MIPCOM’da onur konuğu ülke olmamız sektörün yurtiçinde ve yurtdışında yakalayacağı hareketlilik, potansiyeller ve fırsatlar adına çok önemli” diye konuştu. TÜRK MUTFAĞINDAN ÖRNEKLER Topçu, fuarda 106 metrekarelik Türkiye Standı’nın da kurulacağı haberini vererek, enformasyon alanı oluşturulacağını ve burada firmalar için ikili görüşme ortamı sağlanacağını belirtti. Topçu, fuar boyunca Türk mutfağından örneklerin tattırılacağını ve Türk sanatçıların da sahne performansları sergileyeceğini kaydetti. GÖRSEL KÜLTÜR Topçu, şunları söyledi: “MIPCOM 2015, onur ülke statüsüyle küresel medya endüstrisinde Türkiye markasının yıldızını parlatacağımız adres. Sektördeki başarı hikâyelerini dünyaya anlatacağız. Türkiye’nin artık bir ‘görsel kültür üreticisi’ olduğunu göstereceğiz. Üstelik sadece ihracat konusunda değil yeni ortaklıklar, güçlü işbirlikleri ve yabancı yatırımla ilgili olarak da bu fuar, sektörün önünde önemli bir yol açacak.” TÜRKİYE TV’DE EN HIZLI BÜYÜYEN İKİNCİ ÜLKE Türkiye’nin TV sektöründe Çin’den sonra en hızlı büyüyen ülke olduğunu hatırlatan İTO Yönetim Kurulu Üyesi İlhan Soylu, Türkiye’nin bu alanda 300 milyon dolarlık ihracatı bulunduğunu ve hedefin 1 milyar dolar olduğunu söyledi. Soylu, sektörün ihracat artış hızının dünyada ortalama yüzde 4.54, Türkiye’de ise yüzde 20’yi bulduğunu kaydetti. GÜCÜMÜZ SERGİLENECEK “MIPCOM 2015’in yaklaşık 14 bin ziyaretçi, 2 binin üzerinde katılımcı firma ve 4 bin 500 uluslararası satın alıcıyı ağırlaması bekleniyor” diyen Soylu, Türkiye’nin bu yıl 300 metrekarelik çadır ve 106.5 metrekarelik stand ile sektörün rekabetçi gücünü sergileyeceğini kaydetti. Soylu, fuar hazırlıklarını şöyle anlattı: “Uluslararası basın mensupları Türkiye’de ağırlanarak sektörün ayrıntılı tanıtımı yapıldı. Fuarda LED ekranlar vasıtasıyla sektör yapımlarının uluslararası platformda yer alması sağlanacak. Türkiye standının yarısından çoğu ikili görüşme alanı olarak organize edilecek. Dünya TV endüstrisinin temsilcileri Türkiye’yi ve sektörü çok daha yakından tanıma fırsatı bulacak.” Soylu, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdür-lüğü’nden gerekli izinlerin alınmasıyla yatırımcıların vergi iadesinden yararlanabileceğini de sözlerine ekledi. İTO ÇADIRINDA NELER OLACAK? Dev ekranlar yayın yapacak. Türk dizi içerikleri gösterilecek. Kültürel aktiviteler, sanatçıların imza günleri olacak. Panel ve seminerler düzenlenecek. İkili görüşmeler yapılabilecek. CESARETLİ VE İSTEKLİ OLUN MIPCOM’a daha önceki yıllarda pek çok kez katılarak deneyim elde eden İTO Bilgi, İletişim ve Medya Meslek Komitesi Meclis Üyesi Mahmut Özden, fuara ilk kez katılacak firma temsilcilerine tecrübelerini aktardı. Özden, katılımcıların öncelikle cesaretli ve istekli olmalarını isteyerek, şunları söyledi: “Fuara katılım sebebini anlatan kısa sunumlarınız olsun. Sergilediğiniz ürünlere ilişkin de bir dosyanız bulunsun. Fuarda büyük fırsatlar olduğunu göreceksiniz. Bunları değerlendirin. Ayrıca Ekonomi Bakanlığı’nın desteklerini inceleyin.”

04 Eylül 2015 Cuma

Kariyer de yapıyor pedal da çeviriyorlar

HABER: FEDAİ YILDIRIM Hollanda, ABD ve Japonya başta olmak üzere birçok ülkede şehiriçi ulaşıma alternatif araç olarak tercih edilen bisiklet, Türkiye’de de yaygınlaşmaya başladı. Şimdilik, trafik sorunu İstanbul’a kıyasla nispeten daha az olan Eskişehir, Muğla, Konya, İzmir, Bursa, Antalya ve Sakarya’da keyifle pedal çevriliyor olsa da İstanbul’da da bisiklete olan ilgi büyüyor. Türkiye’de yılda her yaşa hitap eden 1.5 milyon bisiklet satılıyor. Bununla birlikte Türkiye’deki kullanılabilir bisiklet sayısı 30 milyonun üzerinde. Oluşturduğu yıllık katma değer ise 25 milyar doları buluyor. SOSYAL PLATFORMLAR İlgi artışında kamunun desteği etkili oluyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, bisikleti teşvik ederek kentlerde trafik yoğunluğunu azaltmayı hedefliyor. Sağlık Bakanlığı da iki tekerlekli aracın sağlık yönüne dikkat çekiyor. Yerel yönetimlerin de özendirici çalışmaları var. Bisiklet kullanımına yönelik firmaların sosyal sorumluluk projeleri mevcut. Bu projelerle kullanıcılar, sosyal platformlar oluşturarak bisikleti eğlenceli hale getirmeyi hedefliyor. Bisikletin sadece ‘karne hediyesi’ algısı da değişiyor. Çünkü yetişkinler de ulaşım ve spor amaçlı olarak bisiklete ilgi gösteriyor. Bisiklet kullananlar hem eğleniyor hem de zaman tasarrufu ile maddi kazanç sağlıyor. Araç kullanımı azaldığı için çevre daha az kirleniyor, yakıt masrafı olmuyor. AYDA 2 BİN SATIŞ İstanbul’da bisikletin merkezi olan Haşim İşcan Geçidi’nde birçok farklı renk ve modelde bisiklet satılıyor. Geçit altında ve Eminönü’ndeki bisiklet satıcıları, bisiklete büyüklerin ilgisinden oldukça memnun. Bisiklet en fazla mayıs ve ağustos aylarında satılıyor. Aylık satışlar 2 bin adedi aşıyor. DAĞ BİSİKLETİ TALEBİ Dünyada kişi başına düşen bisiklet sayısında Japonya ve ABD ilk sıralarda yer alıyor. Avrupa’da yılda yaklaşık 18 milyon 750 bin bisiklet satılıyor. Türkiye’ye nüfus olarak yakın Almanya’da bu rakam 4.5 milyon iken, çocuk bisikletleri dahil Türkiye’de ise yılda satılan bisiklet sayısı 1.5 milyon civarında. Batı bölgelerinde daha fazla bisikletin satıldığı Türkiye’de en çok dağ bisikletleri tercih ediliyor. İŞE BİSİKLETLE GİDENE VERGİ MUAFİYETİ ÖNERİSİ Bisiklet Endüstrisi Derneği (BİSED) Başkanı Önder Şenkon, şubat ve mart aylarında dahi bisiklet satıldığını belirterek, bu değişikliği bilinçli kullanıcının artmasına bağladı. Artık kullanıcıların kendi aralarında platform oluşturarak çeşitli etkinlikler düzenlediğini paylaşan Şenkon, “Böylece hem eğleniyorlar hem de bisiklet kullanımının daha geniş kesimlere kadar yayılmasını sağlıyorlar. Bu aktiviteleri kamu otoriteleri de destekliyor” dedi. Bisiklet kullanımına daha fazla destek isteyen Şenkon, şunları söyledi: “Hollanda’daki gibi işine bisikletle gidip gelenlerin bazı vergilerden muaf tutulması sağlanabilir. Ya da İtalya’daki gibi kullanıcıya yönelik destekler olabilir. Bu konuda bizim de ilgili makamlarla görüşmelerimiz var. Vergi muafiyeti konusunda Maliye Bakanlığı ile temasa geçtik ve yanıt bekliyoruz. Toplu taşıma araçlarının önünde bisiklet taşıyıcıların yapılmasını talep ediyoruz.” BİSİKLETTE KADIN DAYANIŞMASI İstanbul’da kadınlar yoğun trafikten kurtulmak için herkesi pedal çevirmeye davet ediyor. Bisikletli Kadın İnisiyatifi’ni kuran kadınlar, bisikleti hem spor hem ulaşım amaçlı olarak hayatın her köşesine yerleştirmeyi hedefliyor. İnisiyatife katılan kadınların ihtiyaçlarına göre sürüş etkinlikleri düzenleniyor. Şehirde bisiklet kullanmak isteyen kadınlara yardımcı olacak yazılar paylaşılıyor. Böylece kadınlararası dayanışma ortamı sağlanıyor. 80 BİN DOLARA ELEKTRİKLİ BİSİKLET Dünyanın en pahalı elektrikli bisikleti Blacktrail Bt-01, 80 bin dolarlık etiketiyle dikkati çekiyor. Karbon fiber gövdeye sahip bisiklet, 23 kilogram ağırlığında. Bunun da yarısını batarya oluşturuyor. Bisiklet en hızlı konfigürasyonda saatte 96 kilometre hıza ulaşabiliyor. BİSİKLET YOLU DOĞRU YAPILMALI Bisikletliler Derneği Başkanı Murat Suyabatmaz, bisikletin şehiriçi ulaşım aracı olarak kullanılması için bakanlıklarla çalışma yaptıklarını belirterek, “Sağlık Bakanlığı bu yıl 250 bin bisiklet dağıtacak. Bugüne kadar yapılan bisiklet yolu 1.000 kilometreyi buldu. En geniş ağ Konya’da. Sonra İstanbul, Antalya, İzmir ve Denizli geliyor. Bazı bölgelerde kalitesi düşük yol yapıldığını görüyoruz. Burada önemli olan 3 ila 6 kilometrelik ulaşım ihtiyacını karşılaması” dedi.

04 Eylül 2015 Cuma

Balık e-mezatta umut hamside

HABER: ADEM ORHUN Denizlerde av yasağının kalkmasıyla birlikte balıkçı tekneleri 4.5 aylık hasrete noktayı koydu. 1 Eylül gecesi ‘Vira Bismillah’ diyen balıkçılar, yeni sezona umutlu başladı. İlk günlerini Batı Karadeniz’de fırtına seviyesindeki sert rüzgar sebebiyle çoğunlukla Marmara’da geçiren tekneler ağırlıklı olarak hamsiyle döndü. Aylardır popülasyonu artan istavrit ve yer yer palamut da kıyıya indirilen kasalarda yerini aldı. Sezondan umutlu olduklarını ifade eden İTO Hayvansal Gıda Ürünleri Meslek Komitesi Üyesi Yasin Girit, “Ne fazla ne az. Henüz mevsimin başındayız, dolayısıyla av çok hızlı başlamıyor. Eylülün 20’sinden itibaren Marmara’da yoğunluk olur. Hamsi bol görünüyor ancak ilk işaretlere göre bu tarafta palamut çok iyi değil” dedi. İSTANBUL’DAN MERSİN’E Yaklaşık 13 bin balıkçı ve 2 bin kayıtlı teknenin bulunduğu İstanbul, 430 kilometre kıyı uzunluğu ile Karadeniz ve Marmara’nın geçiş noktasında hem üreme hem göç yollarında bulunması sebebiyle önemli bir avantaja sahip. Bu avantaj, şehirdeki teknelerin başka şehirleri de balıkla beslemesine vesile oluyor. Her gün binlerce kasa balık, Mersin dahil farklı illerdeki balıkhanelere gönderiliyor. Bu haliyle mega şehir İstanbul’un yanı sıra, Anadolu’daki onlarca şehrin ihtiyacını karşılayan İstanbullu balıkçılar, ticari hayatın da önemli bir unsuru. NE VARSA KARADENİZ’DE Deniz ürünleri avcılığında ilk sırayı yüzde 48 ile Doğu Karadeniz Bölgesi alıyor. Batı Karadeniz yüzde 22, Ege ve Marmara yüzde 12, Akdeniz ise yüzde 5’ten az. İstanbul sularında avlanan balık sayısı son 3 yılda yüzde 50 civarında arttı. 2011’de 26.7 bin ton olan üretim miktarı, geçen yıl 46.4 bin tona ulaştı. ÇİFTLİK ÜRETİMİ ARTIYOR 537 bin tonluk su ürünleri üretimi hacmimizin 302 bin tonu avcılık, 235 bin tonu yetiştiricilikten oluşuyor. 2013’te 103 bin ton ile toplam miktarın yüzde 35’ini oluşturan hamsi, 2014’te 59 bin ton avlandı ve toplamın dörtte birini oluşturdu. Son yılların rakamlarına bakıldığında avlanan balık miktarı da düşüyor. 10 yıl önce avlanan deniz balığı geçen yılın yaklaşık iki katıydı. Bu noktada ise artan yetiştiricilik dikkati çekiyor. Balık çiftliklerinde üretim her yıl artıyor. Özellikle levrek ve çipura çiftliklerden çıkıyor. Öyle ki, bu türlerin yüzde 99’undan fazlası çiftliklerde üretiliyor. Yani denizlerimizde ticari balık avcılığının büyük bölümü hamsi, sardalya, palamut ve istavrite dayanıyor. MODERN VE GENİŞ HAL İTO Hayvansal Gıda Ürünleri Meslek Komitesi Üyesi Yasin Girit, Gürpınar’da yapılan yeni balık hali hakkında şunları söyledi: “Yeni hal müthiş. Çok geniş bir alana sahip ve modern. Şoklama yerleri, geniş otopark, mezat alanları,komisyoncuların yazıhaneleri ve liman bağlama yerleri var. Ancak henüz yüzde 50 hazır gibi görünüyor. Bir de yol meselesi var. Oraya ulaşım ve oradan dışarı sevkiyat düşündürüyor. Adeta İstanbul’un dışına çıktı. Eskiden Azapkapı’daki balık hali Kumkapı’ya taşındığında ‘Çok uzak oldu’ deniliyordu. Sonra alışıldı. Buna da alışılacak. Fakat balık halinin Gürpınar’a taşınması konusunda meslektaşlarımız arasında ‘Biraz uzağa itildik’ duygusu var. Diğer yandan modern ve büyük bir hal ihtiyaçtı. Balıkların satışında e-mezat uygulaması da iyi olacak diye umuyorum. Gerek halin inşaatı gerekse e-mezat sistemi için zamana ihtiyaç var. Yapmak istedikleri şeyi henüz tamamlayamadılar.” ONLİNE SATIŞ GELİYOR Gürpınar’daki yeni su ürünleri halini, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) devredilen ÖZİDAŞ şirketi işletecek. Yeni sistemde, balığın komisyoncular tarafından hal binasında mezat yöntemiyle satışı, elektronik mezat yöntemiyle kademeli olarak son bulacak. Komisyoncuların anlaştığı kayıkların avlayarak hale getirdiği balık öncelikle ön kabule sunulacak. Burada balığın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından belirlenen ölçülere uygun olup olmadığı ÖZİDAŞ eksperleri tarafından kontrol edilecek. Balıklar kalite ve ölçüleri açısından sınıflandırılacak. Bu aşamadan sonra balıkların fotoğrafı çekilerek ‘Hal Balık Satış Sistemi’ adı verilen elektronik ortama aktarılacak. Sistem devamında şu şekilde işleyecek: Firmalar bu sistem üzerinden balıklarını elektronik ortamda açık artırmaya sunacak. Satışa çıkan balık için alıcılar, internetten teklif verme yöntemini kullanacak. e-mezat sonucu satışın gerçekleşmesiyle ödeme işletmeci olan ÖZİDAŞ adlı şirketin hesabına geçecek. Hizmet bedeli olarak yüzde 4 kesinti yaptıktan sonra tedarikçi firmanın hesabına parası yatırılacak. Henüz sisteme hazır olmayan balık komisyoncuları, geçiş sürecinde eski usulle satış yapmaya devam edecek. AVRUPA’NIN EN BÜYÜĞÜ İBB’nin Gürpınar’da bu sezon açacağı Avrupa’nın en büyük su ürünleri halinin dikkat çekici özellikleri şöyle: Tesis 452 bin metrekare alana kuruldu. 136 bin metrekare dolgu alanı yapıldı. Tesis 80 gemi, 800 araç ve günlük 250 ton ürün kapasitesine sahip. Tali mendirek 900 metre, ana mendirek 1.282 metre. İskele 300 metre.3 adet 50 metrelik parmak iskele ve 1 adet gezinti iskelesi inşa ediliyor. Tesis bünyesinde; master şef eşliğinde balık pişirme gösteri merkezi, restoranlar, perakende satış noktaları, dinlenme alanları, süs havuzları, yürüyüş parkurları, konferans salonları, cami, banka, otopark gibi sosyal donatı alanları yapılıyor. Buzlama ile ilgili sorun olduğunda balıklar hemen soğuk hava depolarına alınacak. Buzlar deniz suyundan elde edilecek. Taşımacılık, indirme, yükleme, soğuk hava hizmeti ve tüm sosyal alanlarda ÖZİDAŞhizmet verecek. 200 BİN LİTRE YAKIT Ticari balık avcılığı için ortaklığa benzer bir yapıda organize olmuş 250-300 büyük tekne faaliyet gösteriyor. 50 metre üstü tekne sayısı 10 civarında. Geri kalanların çoğu 25-35 metre. Bunların da üstünde 18-25 kişi çalışıyor. Büyük bir tekne sezonda ortalama 150-200 bin litre yakıt harcıyor. Bu rakam50 metre boyunda 350 bin litreyi bulabiliyor. 2 BİN TEKNE 13 BİN BALIKÇI İstanbul’da resmi kayıtlara göre bin 947 ruhsatlı balıkçı gemisi, 13 bin balıkçı, 30 balıkçı barınağı, 16 balıkçı barınma yeri, 2 balıkçı çekek yeri, 49 su ürünleri kooperatifi ve 30 su ürünleri işleme tesisi faaliyet gösteriyor.

04 Eylül 2015 Cuma