tatil-sepeti
Türkiye'nin medikal tekstil ihracatı 10 ayda 1 milyar doları aştı

Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, 2019'un ocak-ekim döneminde 50 milyon dolarlık medikal tekstil ürünü ihraç edildi. Kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgını sonrası ise dünya genelinde bu ürünlere talep çok büyük oranda arttı. Türk tekstilcisinin sürece hızlı uyumu ve kapasite artırımıyla ihracat 2020'in 10 ayında 1 milyar 83 milyon dolara yükseldi. Türkiye'den 167 ülkeye yapılan medikal tekstil ihracatında ilk sırada 165 milyon dolarla Almanya yer alırken, bu ülkeyi 160 milyon dolarla ABD, 104 milyon dolarla İngiltere ve Hollanda izledi. Salgın öncesi dünyanın en büyük medikal tekstil ürünleri ihracatçısı olan Çin'e ise Türkiye'den bu dönemde 24 milyon dolarlık ihracat gerçekleşti. İHRACATIN 700 MİLYON DOLARINI AMELİYAT ÖNLÜĞÜ OLUŞTURDU Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Sertbaş, salgın döneminde birçok firmanın maske ve önlük gibi medikal tekstil ürünlerine yöneldiğini, sadece ekim ayında 95 milyon dolarlık medikal tekstil ürünü ihraç edildiğini söyledi. Medikal tekstil ihracatının alt kalemleri hakkında da bilgi veren Sertbaş, "Ameliyat önlüğünün payı 700 milyon dolar, tıbbi maske ihracat payı ise 173 milyon dolar. EİB (Ege İhracatçı Birlikleri) olarak ise 10 aylık dönemde 73 milyon dolar medikal ürün ihracatı gerçekleştirdik. Bunun 55 milyon doları ameliyat önlüğü, 8 milyon doları ise tıbbi maske" dedi. Medikal tekstil üretiminin son dönemde yatay seyrettiğine işaret eden Sertbaş, "Aylık ortalama 100 milyon dolarlık bir ihracatımız var. Bu seviyede de devam eder diye öngörüyoruz. Piyasa artık oturdu" diye konuştu. Hazır giyimde ise yeni siparişlerin tedirginlik nedeniyle gelmediğine değinen Sertbaş, "Marttaki gibi keskin bir iptal yok ama yeni sipariş de yok. Salgının durumuna göre sipariş alacağız. Aralık sonuna kadar iyi gideriz. Yeni yılın başında salgın devam ederse ve kapanmalar başlarsa sıkıntı yaşarız diye görüyoruz" ifadelerini kullandı. AVRUPA'NIN MASKESİ TÜRKİYE'DEN İzmir'de maske üretimi yapan Suhuf Tekstil'in Satış Direktörü Oktay Gençay ise askeri kamuflaj ürünleri üretirken salgınla beraber maske üretimine de girdiklerini söyledi. Günlük 1,5 milyon maske üretme kapasitesine sahip olduklarını, iç ve dış piyasadan sürekli artan talep olduğunu aktaran Gençay, "Almanya, Hollanda, Danimarka gibi yaklaşık 30 ülkeye ihracat yapıyoruz. Normalde Çin dünyanın en büyük üreticisiydi. Özellikle Avrupa ülkeleri Çin'deki üretilen maskelere sıcak bakmıyor. Böyle olunca biz de Avrupa'nın maske ihtiyacının neredeyse yüzde 45'ini karşılar hale geldik" diye konuştu. Salgında ikinci dalganın yaşanmasıyla talebin de pik yaptığını belirten Gençay, "Sadece son kullanıcıya değil, ülkelerin sağlık bakanlıklarına da ihracat yapıyoruz. Fransa ve İngiltere'nin sağlık bakanlıkları bizden maske talep etti, gönderdik." dedi. Türkiye'nin medikal tekstil ürünleri ihracatında ilk 10 ülke şöyle oluştu: ÜLKEİHRACAT (MİLYON DOLAR) ALMANYA165 ABD160,9 İNGİLTERE104,5 HOLLANDA104,4 İSPANYA49,5 İTALYA 44,5 FRANSA39 KANADA38,8 ROMANYA36,9 KATAR28,3

01 Aralık 2020 Salı

Sinemacılar dijital mecrada başrole oynayacak

HABER: OSMAN KUVVET İstanbul Ticaret Odası, sektörleri mercek altına aldığı sektörel istişare toplantılarını sürdürüyor. Film sektörü toplantısı, İstanbul Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Dr. İsrafil Kuralay, Komite Üyeleri ve sektör temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantıda, sinema filmlerinin yurt dışı pazarlara satış stratejisi ve dizi film sektörünün yeni pazarlara açılması değerlendirildi. İTO Başkan Yardımcısı Dr. İsrafil Kuralay, sinema filmlerinin yurt dışı satış ve pazarlama hususunun geliştirilmesi gerektiğini ifade etti. Kuralay, dizi film sektörünün yurt dışında yakaladığı başarılı satış grafiğinin sinema filmlerinde de elde edilmesinin sektöre ve ülke tanıtımına katkısının önemini vurguladı. FİLMDE DİJİTAL PLATFORM DÖNEMİ Toplantıda, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nden Prof. Dr. Rıdvan Şentürk de değerlendirmelerde bulundu. Şentürk konuşmasında, arthouse filmlerin festivallerde çok güzel başarılar yakalandığını ama seyirci ile buluşma ve yurt dışı satışı konusunda aynı başarıyı elde edemediğini belirtti. Şentürk, “Türk sinema filmlerini yurt dışında TV kanalları (FreeTV) tercih etmiyor. Bu konuda daha çok dijital platformlarla iş yapmak mümkün. Dijital patformlar ise gelir paylaşımlı modeli (revenue sharing model) tercih ediyor. Filmin izlenme oranına bağlı olarak ödeme yapıyor. Ayrıca dijital platformlar vizyona çıkma konusunda kendilerinin önceliğinin olmasını istiyor” dedi. DİZİDE DÜNYA MARKASIYIZ Toplantıda film yapımcıları, sektörün yurt dışı çalışmaları hakkında şu bilgiyi verdi: “Dizi film satışında bir dünya markası haline geldik. Türk filmlerin satışının tamamına yakınını hâlâ diziler oluşturuyor. Satılan dizi, yurt dışındaki kanalda yüksek rayting yakaladığında 4-5 ay başarılı izlenme oranları almaya devam ediyor. Bu nedenle yurt dışındaki kanallarda sinema filmi yerine diziler tercih ediliyor. Dizi filmler 100’ün üzerinde ülkeye satılırken, sinema filmleri 10 ülkeyi geçmiyor. Sinema filmlerinin satışında önemli olan bir konuda başrol oyuncuları ve yönetmenler. Oyuncular ve yönetmenler başarılı dizilerde kendini göstermiş tanınan kişilerse sinema filmlerinin yurt dışı satışlarda pazarlanması daha kolay hale geliyor.” PANDEMİNİN KAZANANI İçinde bulunduğumuz pandemi döneminde film sektörünün en şanslı sektörler arasında yer aldığını belirten yapımcılar, “İnsanlar evlerinde izole yaşarken, fazlasıyla içerik tüketiyorlar. Birçok sektörün daralmasına rağmen film sektörü işlerini arttırdı. İç pazarda satın alımlarda, dizinin izlenme oranının ne kadar yüksek olacağı ve yurt dışı satışında ne kadar başarılı olacağı etkili oluyor” diye konuştu. YENİ PAZARLARDA SATIŞLAR İYİ Film yapımcıları, Afrika bölgesine henüz yeni girdiklerini belirterek, bu pazarın gelecek vaat ettiğine dikkat çekti. Azerbaycan’a Türk filmlerinin satışının daraldığını söyleyen yapımcılar, diğer pazarlardaki durumu şöyle anlattı: “MBC, Ortadoğu bölgesinin en büyük alıcısı. Ortadoğu ülkelerinde siyasi gündemden dolayı Türk dizilerinin satışları düştü. Kanallar içerik almaktan, yerel yönetimler ile sıkıntı yaşamaktan ve gazetelerde çıkacak haberlerden çekiniyor. O yüzden dijital platformlara satış gerçekleştiriliyor. Bu platformların alım fiyatları ise çok düşük. Yunanistan’da da siyasi gündemden dolayı satışlar etkileniyor. Bu anlamda İspanya, İtalya ve Latin Amerika gibi yeni pazarlar sektörün satışlarını artırıyor.”

30 Kasım 2020 Pazartesi

Hurda kağıtta çözüm arayışı

HABER: ŞEREF KILIÇLI Kağıt ve kağıt ürünleri sektörü, bu yılın ilk 9 ayında 1.28 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Başta İngiltere olmak üzere Almanya, ABD, Çin, Bulgaristan, Mısır, Fas, İsrail, Irak ve İran, sektörün en çok ihracat yaptığı ülkeler oldu. Sıfır atık ve geri dönüşüm uygulamaları, katma değerli üründe ihracatçı olan kağıt sektörü için hammadde açısından da kritik önemde. Sıfır atık konusunda yakalanacak ilerlemeler, geri dönüşüm sektörünün kağıt sanayine daha fazla tedarik sağlamasının da önünü açıyor. İTO’DAN ONLINE TOPLANTI Bu nedenle İstanbul Ticaret Odası’nın gerçekleştirdiği online toplantıda, hurda kağıt ithalatındaki gümrük vergisi uygulamaları ele alındı. Toplantıya İTO Başkan Yardımcısı Dr. İsrafil Kuralay, Yönetim Kurulu Üyesi Münir Üstün, kağıt ve kırtasiye, mimarlık ve mühendislik, basım-yayın meslek komitelerinden meclis ve komite üyeleri katıldı. Toplantıda hem kağıt hem de geri dönüşüm sektörüne zarar vermeyecek bir hurda kağıt ithalat politikasında neler olması gerektiği hususunda görüşler de dile getirildi. KAPASİTE ARTACAK Selüloza değil, geri dönüşüme bağlı kağıt politikasının doğru bir politika olduğunun altını çizen sektör temsilcileri, hurda kağıdın önemli bir hammadde olduğunu söyledi. Türkiye’nin kağıt sanayinde geri dönüşüm kaynaklı yıllık 5.3 milyon ton işleme kapasitesinin olduğunu belirten sektör temsilcileri, bunun 3 milyon tonunun yurt içinden sağlandığı bilgisini de verdi. Sektör temsilcileri, yeni yatırımlarla önümüzdeki süreçte 2 milyon tonluk bir kapasitenin daha devreye gireceğini, 7 milyon ton hurda kağıt ihtiyacının oluşacağını da vurguladı. Katılımcılar, hurda kağıtta ihtiyacın tamamını yurt içinden sağlayacak şartlar oluşmadan yapılacak bir ilave gümrük vergisi artışının ihracata zarar vereceğini de belirtti. GERİ DÖNÜŞÜM POTANSİYELİ Toplantıda, Türkiye’de yıllık 7.5 milyon ton kağıdın çöpe gittiğine, bunun 1.5 milyon tonunun ayrıştırılarak hurda kağıt haline getirildiğine dikkat çekildi. Mevcut rakamlarla Türkiye’de kağıt geri dönüşüm oranının yüzde 20 olduğunu belirten sektör temsilcileri, bu seviyenin yüzde 80 olan Avrupa ortalamasının çok altında kaldığını da vurguladı. Geri dönüşüm sektörü temsilcileri, sıfır atık politikasının tam uygulanması ve sektöre destek verilmesi halinde söz konusu oranın Avrupa seviyesini yakalayabileceğini, kağıt sanayinin ihtiyacı olan hurda kağıdın tamamının yerli tedarikle sağlanabileceğini de savundu. KAYNAĞINDAN TOPLAYALIM Toplantıda sıfır atık uygulamasının geri dönüşüm sektörü vasıtasıyla sağlayacağı istihdama da dikkat çekildi. Türkiye genelinde 2 binin üzerinde TAT lisanslı firmanın faaliyet gösterdiğini ve 60 binin üzerinde istihdam sağladığını belirten sektör temsilcileri, sıfır atık uygulamasının tam olarak uygulanması ve sektöre destek verilmesi halinde istihdamda da geometrik bir artış olacağını kaydetti. Hem kağıt hem de geri dönüşüm sektörü temsilcilerinin ortak vurgularından biri de kağıdın kaynağından toplanması için mekanizmaların geliştirilmesi gerekliliği oldu.

30 Kasım 2020 Pazartesi

Arsa satışları geçen yıla oranla yüzde 20 arttı

Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Mehmet Zeki Adlı, Türkiye'de mart ayından itibaren salgın süreci nedeniyle her alanda olduğu gibi gayrimenkul alım satımında da daralma olduğunu söyledi. Buna bağlı olarak alınan tedbirler kapsamında kredi faizlerinin düşmesiyle alanda "patlama" yaşandığını belirten Adlı, "Faizlerin düşmesi kredileri ciddi anlamda cazip hale getirdi, böyle olunca da talep arttı" dedi. Arsa alımında insanların daha çok hobi bahçelerine yöneldiğini anlatan Adlı, hobi bahçelerinin alım satımının kooperatif hissesi şeklinde yapıldığını, tapuda işlem yapılmadığı için de bu bilgilerin kayıtlara geçmediğini anımsattı. Genel Müdür Adlı, arsa satışına ilişkin, "Ocak-ekim döneminde toplam 368 bin 215 arsa satışı gerçekleşmiştir, geçen yıla göre arsa satışında yaklaşık yüzde 20'lik bir artış söz konusu. Bu satış işlemlerinden 23 bin 702 satış ipotekli olarak yapılmıştır. Arsa satışlarında en fazla işlem yapılan iller de konut satışıyla paralel. Bu iller sırasıyla İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Konya, Gaziantep, Adana, Kocaeli, Bursa ve Tekirdağ'dır" bilgisini verdi. KONUT ALIM SATIMI GÜNLÜK 20-22 BİN Adlı, konut satışlarına ilişkin olarak da mart, nisan aylarında günlük konut alım satımının 3-4 bine kadar düştüğünü ancak faizlerin düşmesinin konut satışlarını da etkilediğini, günlük alım satımın 20-22 bin arasında gerçekleştiğini dile getirdi. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi konut talebinin yoğun olduğu illerde satışın fazla olduğuna işaret eden Adlı, "Bazı illerde konut satışı yüzde 300 arttı. Türkiye genelinde marttan ekime kadar artış oranına baktığımızda geçen yıla oranla yüzde 27 civarında bir artış var. Ocak-ekim döneminde ise 1 milyon 281 bine yakın konut alım satımı gerçekleşti" ifadelerini kullandı. Bu satış işlemlerinin içinde kredi ile gerçekleştirilen ikinci el ve sıfır konutların yanı sıra kredi kullanılmadan alınan konutlar da olduğuna dikkati çeken Adlı, şunları kaydetti: "Kredi kullanılarak alınan konutlarda yüzde 42,5 artış var. Vatandaşın yüzde 42'den fazlası kredi kullanarak konut alım satımı yapmış. Kredi kullanmayanların oranında ise düşüş var, yüzde 3'lük bir azalma olmuş. İkinci el konutlarda satış daha fazla, birinci el konutlar ona göre daha az. Bu sene Ocak-ekim döneminde ipotekli konut satışı ise geçen seneye göre yüzde 124,2 artmış." Genel Müdür Adlı, en fazla konut satışının sırasıyla İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Bursa, Mersin, Konya, Kocaeli, Adana ve Gaziantep gibi büyük illerde gerçekleştiğini sözlerine ekledi.

27 Kasım 2020 Cuma

'Kara elmas'ın satışından 10 ayda 229 milyon 455 bin lira gelir

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürlüğü verilerine göre, Karadon, Kozlu, Üzülmez, Amasra ve Armutçuk maden ocaklarında üretilen taş kömürü, Çatalağzı Termik Santrali'nin yanı sıra demir çelik fabrikaları, kamu kurum ve kuruluşlarıyla vatandaşlara satılarak ülke ekonomisine kazandırılıyor. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına yönelik tedbirler kapsamında üretimin 30 Mart'ta durdurulmasının ardından ocaklarda tamir, bakım, su hatları ve gaz kontrolü yapıldı, 1 Haziran itibarıyla da faaliyete başlanmasıyla TTK'nin kömür satışlarında artış oldu. Karadon, Kozlu, Üzülmez, Amasra ve Armutçuk maden ocaklarında üretilen taş kömürü sayesinde kurum, ocak-ekim dönemini kapsayan 10 aylık süreçte 521 bin 379 ton kömür satarak 229 milyon 455 bin 862 lira gelir elde etti. TAŞ KÖMÜRÜ HALA DÜNYA SANAYİSİ İÇİN VAZGEÇİLMEZ BİR ENERJİ KAYNAĞIDIR Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Hakan Yeşil, taş kömürünü ekonomiye kazandırmak için beden gücüyle çalıştıklarını ve madenin ülke için öneminin çok büyük olduğunu söyledi. Kuruma bağlı maden ocaklarında kömür üretiminin en üst seviyesinin hedeflendiğini ancak salgın süreciyle birlikte istenilen seviyeye gelemediklerini anlatan Yeşil, "Madenci arkadaşlarımız özveriyle pandemi sürecinde hem hastalıkla mücadele için uğraşıyorlar hem kömür çıkartmaya çalışıyorlar. Arkadaşlarımız taş kömürünü çıkararak ekonomiye nasıl katkıda bulunabileceklerinin derdindeler. Ben onlara tekrar teşekkür ediyorum" dedi. Zonguldak'taki kömürün Türkiye için büyük önemi olduğuna dikkati çeken Yeşil, şöyle konuştu: "Amacımız yerin altındaki servetimiz olan kömürün üretimini artırarak ülke sanayisinin ihtiyacını karşılamak. Salgın nedeniyle kuruma bağlı ocaklarda yaklaşık 2,5 ay çalışılamadı. Yeniden kömür üretimine geçilmesiyle taş kömürü satışından elde edilen gelirlerimiz de artmaya başladı. Satış grafiğimiz istediğimiz düzeyde yükseliyor. Bu yılın 10 aylık dönemine bakıldığında kömür satışlarında artışlar yaşanmaya başlandı. Yıl sonuna kadar satışlarımızın 200 milyon liranın üzerine çıkacağını düşünüyorduk ancak bu 10 aylık süreçte bu rakamın üzerine çıktık. Aralık ayı sonu itibarıyla gelirimiz 250 milyon lirayı bulacak diye düşünüyorum çünkü kurumumuz pazar sıkıntısı çekmiyor. Havzada 1 milyar tonun üzerinde olduğu tahmin edilen taş kömürünün ekonomiye kazandırılması misyonunu madenciler olarak en iyi şekilde yerine getiriyoruz. Biz maden işçileri olarak tam 172 yıldır mesleğimizi sürdürdük, bundan böyle de sürdüreceğiz. Taş kömürü hala dünya sanayisi için vazgeçilmez bir enerji kaynağıdır."

27 Kasım 2020 Cuma