tatil-sepeti
Sağlıkta destekler haziranda artıyor

HABER: BARIŞ CABACI Koronavirüs salgınında sağlık sektöründeki hizmetlerin kesintisiz bir şekilde devam etmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) değişikliğe gitti. Değişiklikle, SUT listesindeki çeşitli işlemler için SGK’nın ödediği tutarlar 1 Haziran 2021’den itibaren geçerli olmak üzere yüzde 10 ila yüzde 20, tıbbi malzemeler için ödenen tutarlar ise yüzde 10 artırıldı. Bu düzenlemeler için Bakanlık, 6.3 milyar lira ek kaynak aktardı. Ayrıca diyaliz hizmetleri için yapılan desteklere ilişkinkarar, Resmi Gazete’de 28 Nisan’da yayımlandı. İTO’NUN GÜNDEMİNDEN DÜŞMEDİ Pandemiden dolayı birçok sektör durma noktasına geldi. Bu süreçten elbette sağlık sektörü de etkilendi. Sağlık malzemeleri ve hizmetlerinde fiyatların artmasından sonra SGK desteğinin güncellenmesi için uzun çalışmalar sürdüren İstanbul Ticaret Odası ve İTO Sağlık Hizmetleri Meslek Komitesi’nin talepleri dikkate alındı. Böylelikle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, sağlık ürünlerinde mevcut olan desteklerini artırdı. Sektör mensupları, desteklerden önce SUT fiyatlarının düşük olduğunu ve bu rakamların maliyetleri karşılamakta yetersiz kaldığını hatırlattı. Sektör temsilcileri, sağlanan desteklerle sektörün bir nebze olsa da nefes aldığını belirtti. TÜFE’YE GÖRE İYİLEŞTİRME Destek artışlarından memnun olduklarını belirten sektör temsilcileri, “Sağlık sektöründe hastalardan ilave ücret alınmasının yasak olduğu her üründe ve hizmette destekler her yıl TÜFE oranına göre iyileştirilmeli” talebinde bulundu. SAĞLIKTA VERGİ YÜZDE 1 OLMALI Salgınla beraber birçok sektörde Katma Değer Vergisi oranlarında düzenlemeye gidildi. Bu dönemde KDV oranı sağlık sektöründe yüzde 18’den, yüzde 8’e düşürülmüştü. Sektör temsilcileri, pandemi ile birlikte bazı sektörlerde yüzde 1’e düşürülen KDV oranının sağlık için de geçerli olmasını ve bu konuda bir çalışma yapılmasını istiyor. Sektör mensupları, “Sağlıkta vergi olmaz” açıklaması ile de bu görüşünü savunuyor. EN ÇOK DESTEK DİYALİZE SUT’taki diğer bir yüksek destek artışı da diyaliz hizmetlerine yönelik oldu. Diyaliz işlemleri için ödenen tutarlar, 2016’dan bu yana düzenli olarak artırıldı. Son düzenlemeyle yüzde 20’lik artışla diyaliz hastalarının tedavileri için toplamda 540 milyon lira ek kaynak tahsis edildi. Geçen yıl diyaliz hizmeti alan 115 bin vatandaş için 2.7 milyar lira ödeme yapıldı. DESTEKLER HANGİ ALANDA? MR, BT, ultrason, grafi ve tetkiklerde yüzde 10 Üniversite hastaneleri hizmetlerine yüzde 10 Tıbbi malzeme fiyatlarında yüzde 10 Vaka başı muayenelerde yüzde 15 Diyaliz hizmetlerinde yüzde 20 Kan bileşenlerinde yüzde 20 Diğer bütün hizmetlerde yüzde 15

31 Mayıs 2021 Pazartesi

Doğal gaz ithalatı martta yüzde 47,8 arttı

Türkiye'nin doğal gaz ithalatı martta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 47,8 artarak 5 milyar 827 milyon metreküp oldu. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun mart ayına ilişkin "Doğal Gaz Piyasası Sektör Raporu"na göre, ithalatın yaklaşık 4 milyar 506 milyon metreküpü boru hatlarıyla, 1 milyar 320 milyon metreküpü de sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tesisleri aracılığıyla gerçekleştirildi. Bu dönemde, boru hatlarıyla yapılan doğal gaz ithalatı yüzde 140,8 artarken, LNG ithalatı yüzde 36,2 düştü. Böylece doğal gaz ithalatı martta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 47,8 artarak 5 milyar 827 milyon metreküp olarak gerçekleşti. Martta en fazla doğal gaz ithalatı 2 milyar 584 milyon metreküple Rusya'dan yapıldı. Rusya'yı 1 milyar 72 milyon metreküple Azerbaycan, 850 milyon metreküple İran takip etti. Bu dönemde Rusya’dan yapılan ithalat yüzde 563 artarken, Azerbaycan ve İran’dan gelen gaz miktarı da sırasıyla yüzde 16 ve yüzde 52,4 yükseldi. GAZ SANTRALLERİNİN ARTAN TÜKETİMİ İTHALATI YÜKSELTİYOR Söz konusu dönemde Türkiye'de doğal gaz tüketimi de yüzde 42,3 arttı ve 6 milyar 544 milyon metreküp oldu. Elektrik santrallerinde doğal gaz tüketimi yüzde 248 artışla 1 milyar 366 milyon metreküpe çıktı. Konutlardaki tüketim yüzde 43,3 artarak 2 milyar 832 milyon metreküp olarak kayıtlara geçti. Organize sanayi bölgelerinin doğal gaz tüketimi ise yüzde 23,5 artışla 408,5 milyon metreküp oldu. YERALTI VE LNG STOK MİKTARINDA ARTIŞ Türkiye'de doğal gaz stok miktarı ise martta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 14,1 artışla 1 milyar 808 milyon metreküp oldu. Doğal gaz stokunun yüzde 88,5'ini 1 milyar 600 milyon metreküple yeraltı depolama tesisleri, yüzde 11,5’ini ise 208 milyon metreküple LNG terminalleri oluşturdu. Bu dönemde yeraltı ve LNG depolama terminallerindeki stok miktarları sırasıyla yüzde 30,7 ve yüzde 78,6 artış gösterdi. SALGINLA MÜCADELEDE UYGULANAN İLK KARANTİNA DÖNEMİNE GÖRE İTHALAT VE TÜKETİMDE ARTIŞ Mart 2020'de Türkiye’de ilk yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakasının görülmesinin ardından salgınla mücadele kapsamında uygulanan sıkı karantina kuralları nedeniyle ülke genelindeki ekonomik faaliyetin yavaşlamasıyla azalan ithalat, Mart 2021’de geçen yılın aynı ayına göre daha fazla doğal gaz tüketimi gerçekleştirilmesi dolayısıyla bu yıl büyük bir artış kaydetmiş oldu. Kuraklık nedeniyle hidroelektrik santrallerinden sağlanan üretimin geçen yılın son çeyreğinden beri düşük seyretmesi, doğal gaz santrallerinin elektrik üretimindeki payının artmasına neden oluyor. Doğal gazdan elektrik üretiminin yükselmesi, toplam gaz ithalatına artış olarak yansımaya devam ediyor.

28 Mayıs 2021 Cuma

Türk bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 6.1 trilyon TL

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) 64. Genel Kurul Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Hepimizin yakinen tecrübe ettiği gibi son zamanlarda dünyada bir ekonomik krizden aynı zamanda pandemi süreciyle birlikte de bunun ekonomik faaliyetlere yansımasını hep birlikte müşahede ediyoruz. Ancak ülkemizde ilgili kurumlarla eşgüdümlü olarak, başta dalgalanmalardan en çok etkilenen KOBİ'lerimize, esnafımıza yönelik olmak üzere, zamanında alınan tedbirlerle, finansal dalgalanmanın etkilerini sınırlı bir seviyede tutmaya gayret ediyoruz." diye konuştu. Bu süreçte, kararlı ve ihtiyatlı duruşuyla ekonominin önemli destek noktalarından birisinin de Türk bankacılık sektörü olduğunu belirten Akben, şunları kaydetti: "Türk bankaları sağlam mali yapıları, etkin risk yönetim kapasiteleri ve sahip oldukları gelişmiş teknolojik altyapıları ile sağlam ve istikrarlı duruşlarını korumuşlardır. Bu güçlü duruş sayesinde Türk bankacılık sektörünün toplam aktif büyüklüğü 2020 yıl sonunda bir önceki yıla göre yüzde 36 artışla 6,1 trilyon TL'ye ulaşmıştır. Benzer şekilde sektörün mevduat ve kredi toplamları 2019 yıl sonuna göre yüzde 35 artarak, sırasıyla 3,5 trilyon TL ve 3,6 trilyon TL olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde sermaye yeterliliği oranı Basel standartlarında belirlenen asgari oranın yüzde 8’inin oldukça üzerinde ancak AB ortalamasını da paralel bir seyir izleyerek yüzde 18 civarında devam etmiştir. Takibe dönüşüm oranı yüzde 5,3'ten yüzde 4,08'e düşmüş, mart sonu itibarıyla da 4'ün altında bir seviyeye gerilemiştir. 2. grup kredilere karşılık ayırma oranı yüzde 15,8, 3. grup kredilere karşılık ayırma oranı ise yüzde 75,9 olarak AB ortalamasının oldukça üzerindedir. Bankalarımızın net dönem karı bir önceki yıla göre yüzde 19 artarak 58,5 milyar TL olmuş, özkaynak karlılığı ise yüzde 11,4 seviyesinde gerçekleşmiştir. Mart 2021 döneminde bankacılık sektörünün sendikasyon kredisi yenileme oranı yıllık bazda yüzde 90'ın üzerinde gerçekleşmiştir. Bu yüksek oran bankacılık sektörümüze duyulan güveni bir kez daha teyit etmiştir. Görüldüğü üzere, sektörün sağlam ve güven veren görünümünün ülkemiz ekonomisi için önemli bir istikrar unsuru olduğuna şüphe yoktur. Nitekim bankalarımız pandemi döneminde kredi kanallarını mümkün olduğunca açık tutarak, yaşanan ekonomik yavaşlamayı, reel sektöre destek olarak sürdürmeye devam etmişlerdir. Bu sayede sektör aktiflerinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 104'ten yüzde 122'ye yükselmiş, bankalarımız Türkiye ekonomisinin 2020 yılında sergilediği yüzde 1,8 oranındaki büyümede de kilit bir rol üstlenmiştir." "SALGIN NEDENİYLE ORTAYA ÇIKAN OLUMSUZ ETKİLERİ AZALTMAYA YÖNELİK BİR DİZİ ÖNLEM HAYATA GEÇİRİLDİ" Akben, "Kurumumuz Kovid-19 pandemisinin başlangıcından itibaren, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkileri görülen sosyal ve ekonomik gelişmeleri yakından takip etmiş ve ekonomi yönetiminden sorumlu diğer otoritelerle iş birliği halinde olmuştur. Bu süreçte, kurumumuz görev alanı çerçevesinde salgın nedeniyle ortaya çıkan olumsuz etkileri azaltmaya yönelik bir dizi önlemi hayata geçirmiştir. Bunlar arasında; kredilerin takibe aktarımlarına ilişkin sürelerde uzatıma gidilmesi, şirketlerin kredi geri ödeme kapasitesinin artırılması ve tüketici kredileri için geri ödemelerde yapılacak ötelemelerin mevzuattaki vade sınırlarında dikkate alınmadan yapılabilmesi gibi kredi kanallarını açık tutmaya yönelik önlemler öne çıkmaktadır." dedi. Ayrıca, sermaye yeterliliği, yabancı para net genel pozisyonu ve likidite yükümlülükleri konusunda bazı esneklikler tanınması gibi tedbirlerin de bankacılık sektörünü rahatlatmak amacıyla yürürlüğe konulduğunu anlatan Akben, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu olağanüstü dönemde alınan tedbirlerin, bankacılık sektörünün finansal sıhhatini korumayı amaçlayan kuralların yok sayılması anlamına gelmediğini, pandeminin etkilerinin yavaşlamasıyla birlikte eski kural setine aynı kararlılıkla geri dönüleceğini ifade etmek isterim. Yaşadığımız Kovid-19 salgın süreci, bankalarımızın ekonomimizin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için ne kadar kritik bir konumda olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Günümüzde yüksek katma değer üretebilen, çoğunlukla yüksek teknoloji içeren, stratejik öneme sahip sektörler, ekonomik gelişme için, belki daha önce hiç olmadığı kadar kritik rol oynamaktadırlar. Ülke olarak beşeri ve finansal kaynaklarımızı bu sektörlere yönlendirebildiğimiz ölçüde dünya arenasında yer bulabileceğimizin farkında olmalıyız. Bu noktada, Türk bankacılık sektörünün değerli temsilcilerine bu çok önemli görevler düştüğünü hatırlatıyor ve bankalarımızın önümüzdeki dönemlerde de ülkemiz kalkınmasına çok kıymetli katkılar sunacağına inancımı bir kez daha vurgulamak istiyorum." "TLREF'İN İLGİLİ TARAFLARCA SORUNSUZ BİR ŞEKİLDE KULLANILABİLİR HALE GELMESİNİ HEDEFLEMEKTEYİZ" BDDK Başkanı Akben, pandemi sonucu öne çıkan gelişmelerden birinin de daha önce yüz yüze verilen birçok hizmetin artık iletişim teknolojileri vasıtasıyla uzaktan sunulması olduğunu söyledi. "Dünyadaki birçok muadillerimize göre çok daha gelişmiş teknolojik altyapıya sahip olan bankalarımız, zaten birçok hizmetlerini internet ve mobil platformlar üzerinden sunmaktaydı." diyen Akben, "Bu kapsamda, kurumumuz tarafından 1 Nisan 2021 tarihinde yayımlanan 'Bankalarca Kullanılacak Uzaktan Kimlik Tespiti Yöntemlerine ve Elektronik Ortamda Sözleşme İlişkisinin Kurulmasına İlişkin Yönetmelik' ile bankacılık hizmetlerinin daha etkin bir şekilde verilebilmesine imkan tanınmıştır. Artık bankalarımız uzaktan iletişim araçlarını kullanmak suretiyle müşterilerinin kimlik doğrulamasını yapabilecek ve sözleşme düzenleyebilecektir. Bu sayede dijital bankacılık uygulamalarının ülkemizde hayata geçirilmesinin de önü açılmış bulunmaktadır." değerlendirmesinde bulundu. Akben, bankacılık sektörü açısından önem taşıyan diğer bir gelişmenin de önümüzdeki günlerde hayata geçmesini bekledikleri 'TLREF' Türk lirası referans faiz oranının oluşturulması, diğer adıyla TRLIBOR geçiş süreci olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı: "Bilindiği üzere, bu yıl sonu itibarıyla tüm dünyada LIBOR ve benzeri gösterge faiz oranlarının kullanımına son verilecektir. TBB ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlarımızla birlikte sürdürdüğümüz çalışmaların neticesinde uluslararası standartlarla uyumlu, güvenilir bir referans oranının geliştirilmesi amaçlanmaktadır. 2022 yılı başlarken, TLREF'in başta finans sektörümüz olmak üzere ilgili taraflarca sorunsuz bir şekilde kullanılabilir hale gelmesini hedeflemekteyiz. Önümüzdeki dönemlerde öne çıkacak konulardan birinin de sürdürülebilirlik olacağını artık hepimiz görüyoruz. Özellikle sürdürülebilir ekonomiye geçiş sürecinin finansal kuruluşlar için oluşturacağı risklerin tanımlanması, analizi ve yönetilmesi konusunun başlıca gündem maddelerimizden biri olmasını beklemekteyiz. Türk Bankacılık sektörü sağlam kurumsal temeller üzerine kurulmuş, finansal şoklara karşı gücünü ispat etmiş, dinamik ve gelişmeye açık bir yapıya sahiptir. Aktif kalitesi, özkaynak yapısı, insan kaynağı, yüksek teknolojisi, zor zamanlarda ayakta kalmayı bilen tecrübeli yönetimi ve dinamizmi ile ekonomimizin en önemli dayanaklarından biri olarak bankacılık sektörümüzün finans piyasalarında öncü olmaya devam edeceğine olan güvenimiz tamdır. Ayrıca, kurumumuzun da Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 13 Mart 2021 tarihinde açıklanan Ekonomi Reformları Eylem Planı'nda sorumlu, ilgili ve koordinatör olduğu ve sektörümüzün gelişmesine önemli katkılar sağlayacak eylemleri süratle ve titizlikte yerine getirme kararlılığında olduğunu ifade etmek isterim."

28 Mayıs 2021 Cuma

Yer altı maden işletmelerine iş sağlığı ve güvenliği desteği için başvurular 31 Mayıs'ta sona erecek

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, yer altı maden işletmelerine yönelik yürütülen Finansal Destek ve Rehberlik Programı faydalanıcılarının hibe ödeme taleplerini "https://www.misgephibetakip.csgb.gov.tr" yapabileceği belirtildi. Başvurulara yönelik sorular için de "" adresinin açıldığı duyurulan açıklamada, başvuruların iletilmesinin ardından ilk destek ödemelerinin haziran ayında yapılacağı kaydedildi. Açıklamada, yer altı maden iş yerlerine her ay en düşük 300, en yüksek 3750 avro karşılığı Türk lirası desteği verileceğine işaret edilerek, işletmelerin İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) profesyoneli görevlendirmelerine karşılık çalışan başına da ayda 15 avro destek sağlanacağı ifade edildi. Finansal Destek ve Rehberlik Programı faydalanıcılarının hibe ödeme taleplerini 31 Mayıs'a kadar iletebileceği hatırlatılarak, Finansal Destek ve Rehberlik Programı kapsamında yer altı madenlerine iş sağlığı ve güvenliği alanında finansal ve rehberlik desteği de verildiği aktarıldı.

28 Mayıs 2021 Cuma

Elektrik üretimi martta yüzde 13,5 arttı

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun mart ayına ilişkin "Elektrik Piyasası Sektör Raporu"na göre, lisanslı elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 30,1'i doğal gaz santralleri, yüzde 22,9'u hidroelektrik santralleri, yüzde 16,8'i ithal kömür ve yüzde 12,8'i linyit santralleri tarafından yapıldı. Bu kaynakları sırasıyla rüzgar, jeotermal, biyokütle, taş kömürü, asfaltit, güneş ve fuel-oil izledi. Üretimdeki artışta, tarımsal sulama ve sanayi kaynaklı tüketim etkili oldu. Böylece, toplam lisanslı elektrik üretimi, martta geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 13,5 artarak 27 milyon 71 bin 150 megavatsaat oldu. FATURALANAN TÜKETİM MİKTARI Faturalanan elektrik tüketim miktarı, aynı dönemde yaklaşık yüzde 13,2 artarak 20 milyon 882 bin 48 megavatsaat oldu. Tüketimin yüzde 46,1'i sanayi, yüzde 25,5'i mesken ve yüzde 23,7'si ticarethane aboneleri tarafından gerçekleştirildi. Söz konusu tüketimde tarımsal sulamanın payı yüzde 2,4, aydınlatmanın payı ise yüzde 2,2 olarak kayıtlara geçti. ABONE SAYISI ARTTI Elektrikte abone sayısı mart ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,4 artarak 46 milyon 331 bin 990'a ulaştı. Bu dönemde, sanayi tüketicilerinin sayısında yaklaşık yüzde 4,8, tarımsal sulama tüketicilerinin sayısında yüzde 2,8, mesken tüketicilerinin sayısında yüzde 2,5, ticarethane tüketicilerinin sayısında yüzde 2 ve aydınlatma tüketicilerinin sayısında yüzde 0,9 artış görüldü. Türkiye'nin lisanslı elektrik kurulu gücü ise bu dönemde yüzde 6 artarak 90 bin 62 megavat oldu. Kurulu gücün yüzde 28,5'i doğal gaz çevrim santralleri, yüzde 25,8'i barajlı hidrolelektrik santralleri, yüzde 11,2'si linyit santrallerinden, kalanı ise diğer enerji kaynaklarından elektrik üreten tesislerden oluştu.

28 Mayıs 2021 Cuma