tatil-sepeti
İstanbul Havalimanı bugüne kadar 100 milyonu aşkın yolcuyu ağırladı

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, yazılı açıklamasında, 29 Ekim 2018'de açılan İstanbul Havalimanı'nda bugüne kadar iç hatta 27 milyon 343 bin 141, dış hatta 72 milyon 684 bin 722 olmak üzere toplam 100 milyon 27 bin 863 yolcunun ağırlandığını bildirdi. İstanbul Havalimanı'nda 198 bin 46'sı iç hat, 507 bin 940'ı dış hat olmak üzere toplam 705 bin 986 uçak seferi gerçekleştirildiğini kaydeden Karaismailoğlu, "Arka arkaya ödüller alarak adından söz ettiren İstanbul Havalimanı'nda yolcu sayısı 100 milyonu aştı. İstanbul Havalimanı, dev kapasitesiyle Türkiye'yi uluslararası bir aktarma merkezi yaptı. Bu durum ülkemizi küresel havacılıkta zirveye taşıdı. Fiziki altyapısı, teknoloji yatırımları, hizmet kalitesi ile havacılık sektörünün adeta baş tacı oldu." değerlendirmesinde bulundu. Karaismailoğlu, dünyanın en büyük havalimanı ve bölgenin en önemli küresel aktarma merkezi olan İstanbul Havalimanı'nın uluslararası aktarma merkezi konumunu her geçen gün daha da güçlendirdiğine dikkati çekti. İSTANBUL HAVALİMANI, DÜNYA ÇAPINDA PRESTİJLİ KURUMLARIN TAKDİRİNİ KAZANIYOR İstanbul Havalimanı, dünya çapında prestijli kurumların takdirini kazanarak art arda ödüller almaya devam ediyor. Havalimanı, New York merkezli, dünyaca ünlü Travel and Leisure dergisinin "World's Best Awards 2021" anketinde "Dünyanın En İyi 10 Havalimanı" arasında yer aldı. Anket sonucuna göre İstanbul Havalimanı, Incheon (Kore), Dubai, Hamad (Katar), Tokyo (Japonya), Hong Kong, Narita (Japonya), Zürih (İsviçre) ve Osaka (Japonya) gibi havalimanlarını geride bıraktı. Singapur Changi Havalimanı'nın 93,45 puanla birinci olduğu listede İstanbul Havalimanı 91,17 puanla ikinciliğe yerleşti. Dergi okurlarının oylarıyla belirlenen listede İstanbul Havalimanı, ilk 10 arasına en yüksek sıradan giriş yaptı. 11 Ocak'ta başlayan oylama 10 Mayıs'ta sona ererken İstanbul Havalimanı'nın en yüksek oyu alan havalimanlarından olduğu belirtildi. İstanbul Havalimanı, Avrupa'da en yoğun havalimanları sıralamasında 20 milyon 972 bin 497 yolcuya hizmet vererek ilk sırada yer aldı. Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğünce açıklanan bu yılın 8 aylık verilerine göre, iç hatlarda 6 milyon 291 bin 783, dış hatlarda 14 milyon 680 bin 714 olmak üzere toplam 20 milyon 972 bin 497 yolcu trafiği oldu.

28 Eylül 2021 Salı

Hazır giyimciler sürdürülebilir üretim ve yeşil dönüşüm için eylem planı hazırladı

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Müşterek Başkanları Ramazan Kaya ile Sanem Dikmen, bu yıl 14’üncüsünü "Recoding Fashion" başlığıyla düzenleyecekleri İstanbul Hazır Giyim Konferansı öncesi, salgın sürecinde sektörün durumu ile sektörün gelecek vizyonunu basın toplantısında değerlendirdi. Ramazan Kaya, salgın ile birlikte hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe iş yapma süreçlerinin yüzde 30-40 değiştiğini söyledi. Sektörde yeni dönemin temel dinamiklerini dijitalleşme, sürdürülebilir ve yeşil üretimin oluşturduğunu belirten Kaya, Türkiye’nin küresel rekabette gücünü koruyabilmesi için bu alanlarda çok hızlı mesafe kat edilmesi gerektiğini vurguladı. Kaya, TGSD olarak sektörün yeni döneme en iyi şekilde hazırlanabilmesi için 5 maddelik bir eylem planı hazırladıklarını ifade ederek, şunları kaydetti: "Eylem planımızın başarıya ulaşabilmesi için kamu otoritesinin desteği hayati önem taşıyor. Bu kapsamda, sürdürülebilir enerjiye dönüşüm yatırımları teşvik kapsamına alınmalı. 1. ve 2. bölgelerdeki firmaların dönüşüm yatırımları yerinde teşviklerle desteklenmeli. Sektörün düşük faizli krediye erişimine imkân sağlanmalı, ham madde maliyetlerindeki artış nedeniyle ortaya çıkan finansman ihtiyacı için Eximbank devreye girmeli, İnsan kaynakları politikaları sektörün değişen ihtiyaçları doğrultusunda gözden geçirilmeli. Organik ve sertifikalı pamuk üretimi 250 bin tona çıkarılmalı. ‘İzlenebilir’ pamuk ekim alanları hızla arttırılmalı." Kaya, sürdürülebilir pamuk uygulamaları konusunda atılacak adımları değerlendirmek için TGSD’nin koordinasyonunda tüm paydaşların kısa süre önce bir araya geldiğini bildirdi. Katılımcıların görüşleri ışığında hazırladıkları önerileri sıcağı sıcağına Tarım ve Orman Bakanlığı’na ilettiğini belirten Kaya, “Organik ve sertifikalı pamuk üretimini hızla yaygınlaştırabilmemiz için sözleşmeli tarım modeline geçilmesini önerdik. Avrupa’da halen uygulanan bu modelde organik pamuk üretimi yapan çiftçiye, firmalar tarafından alım garantisi veriliyor. Devlet de tohumluk ve prim desteği ile çiftçiyi destekliyor. Ayrıca organik pamukta bir taban fiyat belirlenmesinin de yararlı olacağını düşünüyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığı önerilerimize son derece olumlu yaklaştı." diye konuştu. "YILLIK 1,3 MİLYON TON HAZIR GİYİM VE KONFEKSİYON ÜRÜNÜ İHRAÇ EDİYORUZ" Sanem Dikmen de Türkiye’den her yıl milyarlarca dolarlık alım yapan küresel birçok markanın 2025’ten itibaren tedariklerini sürdürülebilir ürünlerden karşılamaya başlayacağını söyledi. Mevcut organik ve sürdürülebilir pamuk üretim kapasitesiyle talebi karşılayabilmenin mümkün olmadığını vurgulayan Dikmen, şöyle devam etti: "Ülkemizin yıllık 1,3 milyon ton civarında hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı bulunuyor. Rekabet gücümüzü kaybetmememiz için 2025’e kadar ihracatımızın yüzde 20’sinin organik pamuk temelli iplik ve kumaş içeren ürünlerden oluşması gerekiyor. Şimdilik fabrikalarımız mevcut kapasiteleri ve uluslararası standartlarıyla rakip ülkelere göre avantajlı görünmekle birlikte eksiklerimizi hızla tamamlamalıyız. Sürdürülebilir ve organik üretim aynı zamanda katma değerli ihracatımızın da artması anlamına geliyor. Hazır giyimde halen 16,5 dolar civarında olan kilogram başına ihracat birim fiyatımızı sadece sürdürülebilir üretim kapasitemizi arttırarak 20 doların üzerine çıkarabiliriz." Tedarik zincirindeki değişimle birlikte Avrupa ve ABD’li markalardan Türkiye’ye giderek artan bir ilgi olduğunu kaydeden Dikmen, kapasite kullanımında pandemi öncesi oranlara yaklaştıklarını söyledi. Eylül ayında kapasite kullanımında yüzde 81’e ulaşıldığını bildirdi. Sanem Dikmen, özellikle belli kategorilerde yoğun bir taleple karşı karşıya olduklarını ve siparişlere yetişmekte zorlandıklarını belirterek, şunları kaydetti: "Yeni yatırımlarla hızla büyük ölçekli kapasite yaratmalı, mevcut 3,3 milyon tonluk üretimimizi 4 milyon tona çıkarmalıyız. Sektör olarak hızımız ve uyum kapasitemiz yüksek. Uygun maliyetli finansman sağlayabilirsek geçen yıl maske ve koruyucu giyside olduğu gibi çok hızla büyük ölçekli kapasite yaratabiliriz. Yeni üretim tesislerini devreye alana kadar da siparişleri vardiyalı sisteme geçerek karşılayabiliriz. Sektörde vardiya sistemine dönen firmalarımız var, önümüzdeki günlerde sayılarının daha da artacağını öngörüyoruz.” Dikmen, TGSD tarafından 6 Ekim’de 14’üncüsü düzenlenecek İstanbul Hazır Giyim Konferansı'nın sektörün prestij organizasyonu olduğunu ve etkinliğin uluslararası takvimde yer aldığını bildirdi. Konferansın bu yıl "recoding fashion" temasıyla sanal platformda düzenleneceğini dile getiren Dikmen, “Modaya yön veren isimler ve uluslararası markaların temsilcileri ile gün boyu dijitalleşmeyi, sürdürülebilirliği, organik pamuğu, Yeşil Mutabakatı, yenilikçi uygulamaları yani sektörün geleceğini konuşup tartışacağız. Bir başka ifade ile modayı yeniden kodlayacağız." ifadelerini kullandı.

28 Eylül 2021 Salı

Türkiye, yatak sektöründe dünyada 14. sırada yer alıyor

Uluslararası Yatak Endüstrisi Derneği (IBIA), BİFAŞ Birleşik Fuar Yapım AŞ yetkilileri ve sanayicilerin katılımıyla Kayseri Sanayi Odası’nda istişare toplantısı düzenlendi. Uluslararası Yatak Endüstrisi Derneği (IBIA) Başkanı Osman Güler, burada yaptığı konuşmada, dünya yatak sektörünün büyük bir hacme sahip olduğunu söyledi. Sektörün geçen yıl 31 milyar dolarlık büyüklüğe ulaştığını belirten Güler, bu alanda 9,3 milyar dolarla Çin'in birinci, 7,7 milyar dolarla ABD'nin ikinci, 1 milyar dolarla Hindistan'ın üçüncü sırada bulunduğunu, Türkiye'nin ise 408 milyon dolarla 14'üncü sırada yer aldığını ifade etti. IBIA'nın 80 üye firması bulunduğunu ve 18 bin kişiye istihdam sağladıklarını dile getiren Güler, "Türkiye, 255 milyon dolar ihracatla dünyada 5'inci sırada." dedi. Güler, makine, yay, sünger ve keçe gibi 10 farklı alanda çalışma yürütüldüğüne dikkati çekti. İstanbul'da gelecek yıl uluslararası boyutta düzenlenecek Yatak Yan Sanayi ve Teknolojileri Fuarı'nın sektöre önemli katkı sağlayacağını belirten Güler, fuara yüzlerce firmanın katılacağını, hedeflerinin dünyadaki yatak firmalarıyla rekabet etme güçlerini artırmak olduğunu ifade etti.

28 Eylül 2021 Salı

Tarım, ormancılık ve balıkçılıkta aktif büyüklük 10 yılda 5 katına çıktı

Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası iş birliğiyle yapılan "Sektör Bilançoları 2020" araştırması sonuçlarından derlediği bilgiye göre, tarım, ormancılık ve balıkçılık alanında faaliyet gösteren firmaların aktif büyüklükleri son 10 yılda düzenli artış gösterdi. Söz konusu firmaların aktif büyüklüklerinin toplamı 2011'de 12,4 milyar lirayken bu rakam 2012'de 15,5 milyar liraya, 2015'te 26,8 milyar liraya, 2018'te 45,6 milyar liraya, 2020'de 67,2 milyar liraya ulaştı. Böylece firmaların aktif toplamları 2011-2020 döneminde 5,4 katına çıktı. Bu sektör firmalarının tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgını döneminde de büyümesi dikkati çekti. Sektör firmaların aktif büyüklükleri 2020'de bir önceki yıla kıyasla yüzde 25,4 artış gösterdi. ÖZ KAYNAKLAR YÜZDE 321 YÜKSELDİ Firmaların, öz kaynaklarını da artırdığı görüldü. Tarım, ormancılık ve balıkçılık alanında faaliyet gösteren firmaların öz kaynakları toplamı 2011'de 5,2 milyar lira olarak kayıtlara geçti. Bu firmalar takip eden yıllarda öz kaynaklarını düzenli olarak artırarak 2020'de 21,9 milyar liraya kadar yükseltti. Böylece söz konusu firmaların öz kaynak büyüklükleri son 10 yılda yüzde 321 yükselmiş oldu. BRÜT SATIŞLAR YÜZDE 513 ARTTI Firmaların brüt satışları da 2011-2020 döneminde yüzde 513 artışla 8 milyar 440 milyon 788 bin liradan 51 milyar 731 milyon 181 bin liraya yükseldi. Sektör firmaları bu dönemde hem yurt içi hem de yurt dışı satışlarını artırmayı başardı. Firmaların 2011-2020 döneminde brüt yurt içi satışları 7,2 milyar liradan 44,5 milyar liraya, brüt yurt dışı satışları da 986 milyon liradan 6,2 milyar liraya ulaştı.

28 Eylül 2021 Salı

Yeşil enerji dönüşümünde 'stratejik madencilik' öne çıkıyor

Türkiye Madenciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Emiroğlu, son yıllarda dünya genelinde temiz enerji dönüşümünün hızlandığını belirterek, "Tüm yenilenebilir enerji santralleri ile termik ve fosil yakıtlı santraller kıyaslandığında, yenilenebilir enerji santrallerinde 8 kat daha fazla maden kullanılması gerekiyor. Ayrıca elektrikli araçlarda da normal fosil yakıtlı araçlara göre 5 kat daha fazla maden kullanılıyor. Bu dönüşümde stratejik madencilik hayati öneme sahip" dedi. Türkiye Madenciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Emiroğlu, dünyadaki 90 maden çeşidinin 80'inin bulunması ve bunlardan 60'ının da üretilmesi nedeniyle Türkiye'nin önemli bir maden ülkesi olduğunu söyledi. Madenin kullanılmadığı tek bir sektör bulunmadığına işaret eden Emiroğlu, Paris Anlaşması çerçevesinde küresel sıcaklık artışını 1,5 ila 2 dereceyle sınırlandırma hedefini karşılayan senaryolara göre, yeşil dönüşümün önemli bileşenlerinden birinin de enerji sistemlerindeki temiz dönüşüm olacağını anımsattı. Emiroğlu, 1980'de dünya nüfusu 4,5 milyar iken bugün yaklaşık 8 milyar olduğunu, madenciliğe talebin de nüfus artışıyla doğru orantılı olarak artış gösterdiğini dile getirdi. Enerji dönüşümünde, bakır, lityum, nikel, manganez, kobalt, çinko, silikon ve nadir toprak elementleri gibi birçok madenin kullanıldığını ve bu madenlerin stratejik madenler olarak değerlendirildiğini anlatan Emiroğlu, şöyle devam etti: "Çin, stratejik madenlerden lityum ve kobaltın yüzde 70'ini kontrol ediyor. Değerli madenlerin yüzde 62,9'unu da üretiyor. Demokratik Kongo Cumhuriyeti, kobaltın yüzde 71,4'ünü üretiyor. Güney Afrika, küresel platin üretiminin yüzde 72'sini karşılıyor. Türkiye'de ise ham maddesini ürettiğimiz sanayi ile madencilik sektörü ekonomiye 40 milyar dolar katkı sağlıyor. Bunu çok daha yukarılara çıkarmamız mümkün. Bunlar içinde bazı madenler hala bizim sektör sınıflandırmasına geçmiş değil. Örneğin altın madenciliği kimya sektöründe gözüküyor. 2020'de 2,5 milyar dolar değerinde altın üretildi. Bunun dışında 1 milyar dolar değerinde doğal soda var ve ayrıca bu sektörde sınıflandırılmayan bor ürünleri var." "HER SEKTÖRDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK SAĞLANMASI ADINA BÜYÜK BİR DEĞİŞİM VAR" Emiroğlu, Türkiye'de madencilikte kullanılan alanın ülkenin toplam yüzölçümünün binde 1'ine denk olduğunu söyledi. Soma maden faciasının madencilik sektöründe bir dönüm noktası olduğunu belirten Emiroğlu, şunları kaydetti: "İş sağlığı güvenlik ve kültürünün oluşturulması için çalışmalar başlattık. Ülkemizde durum nedir, eksiklerimiz nelerdir sorularına yanıt aradık ve sektör olarak üstümüze düşen sorumlukları değerlendirdik. Dünyada madencilik farklı bir seviyeye geldi. Her sektörde sürdürülebilirlik sağlanması adına büyük bir değişim var. Son yıllarda dünya genelinde temiz enerji dönüşümü de hızlandı. Tüm yenilenebilir enerji santralleri ile termik ve fosil yakıtlı santraller kıyaslandığında, yenilenebilir enerji santrallerinde 8 kat daha fazla maden kullanılması gerekiyor. Ayrıca elektrikli araçlarda da normal fosil yakıtlı araçlara göre 5 kat daha fazla maden kullanılıyor. Bu dönüşümde madencilik sektörü hayati öneme sahip. Örneğin, bir elektrikli araçta 54 kilogram grafit kullanılıyor. 63 kilogram nikel, 22,5 kilogram kobalt, 80 kilogram lityum, pil ve batarya için ayrıca 63 kilogram lityum gerekiyor." Emiroğlu, Türkiye'nin yetişmiş eleman sayısının madenlerin geliştirilmesine ve araştırılmasına yeteceğini vurgulayarak, "Son yıllarda metal madenciliğinde de 2000'li yıllardan itibaren eleman yetişmişliği var. Ara eleman konusunda bütün sektörlerde olduğu gibi bizde de sıkıntı var ama bunu değerlendirecek potansiyele sahibiz. Türkiye'de insan, çevre ve verimlilik anlayışı barındıran sorumlu madencilikle ekonomik kalkınmaya daha fazla katkı sağlayabiliriz." dedi.

28 Eylül 2021 Salı