Kapasite kullanım oranı nisanda arttı

İmalat sanayisi genelinde kapasite kullanım oranı (KKO), nisanda bir önceki aya göre 1,2 puan artarak yüzde 75,9 seviyesine çıktı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'ndan (TCMB) yapılan açıklamada, imalat sanayisinde faaliyet gösteren 1.745 iş yeri tarafından nisan ayı İktisadi Yönelim Anketi'ne verilen yanıtların toplulaştırılarak değerlendirildiği bildirildi. Anket sonuçlarına göre, imalat sanayisi genelinde kapasite kullanım oranı, nisanda bir önceki aya kıyasla 1,2 puan artarak yüzde 75,9'a yükseldi. Aynı dönemde mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oranı da (KKO-MA) 0,6 puan artarak yüzde 76,2'ye çıktı.

27 Nisan 2021 Salı

Kovid-19 salgını elektrikli otomobil pazarına ivme kazandıracak

Çin'de ortaya çıkan ve hızla dünyaya yayılan Kovid-19 salgını, milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine neden olurken, salgın gündelik hayatın ve ekonomilerin yanı sıra iklim değişikliğiyle mücadele gündemini şekillendiriyor. Kovid-19 krizi karşısında hükümetlerin ve önde gelen otomobil üreticilerinin desteğiyle elektrikli otomobillerin, SUV'ların ve hafif araçların 2019'da yüzde 8 olan küresel pazar payı 2020'de yüzde 12'ye yükselirken, bu değişimin gelecek yıllarda ivme kazanması öngörülüyor. Yönetim danışmanlığı firması The Boston Consulting Group’un (BCG) son çalışmasına göre, 2026'ya kadar elektrikli araçların küresel olarak satılan hafif araçların yarısından fazlasını oluşturacağı tahmin ediliyor. Daha önce bu tahmin 2030 yılına kadar idi. BATARYA MALİYETLERİ DÜŞÜYOR Kovid-19 krizinde dünyanın geleceğine dair artan endişelerin yanı sıra güçlü kamu teşvikleri ve bataryaların düşen maliyetleri de elektrikli otomobil satışlarını destekliyor. Batarya, toplam maliyetin yüzde 20 ile yüzde 30'unu oluşturarak elektrikli araçların en pahalı bileşenini oluştururken, Nikel açısından zengin bir pil paketinin ortalama maliyetinin 2020'de önde gelen oyuncular için kilovat saat (kWh) başına 150 doların altına düştüğü biliniyor. Bunun 2030'da ise 75 dolara düşmesi bekleniyor. 2025 yılında küresel olarak satılan tüm hafif araçların yüzde 47'sinin tamamen elektrikli veya hibrit olması bekleniyor. Tamamen elektrikli araçlara AB ve Çin'de diğer büyük pazarlara göre daha hızlı geçilirken, bu geçiş Brezilya ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerde nispeten yavaş gerçekleşiyor. Fakat bu pazarlarda, hızla düşen batarya maliyetleri, daha sıkı düzenlemeler ve yeni elektrikli otomobil modellerinin piyasaya sürülmesi değişimin ana itici güçleri olması bekleniyor. Otomobilde dönüşüm için, dünyanın dört bir yanından hükümetlerden düzenlemeler ve teşvikler geliştirmeleri istenirken, dizel gibi fosil yakıtla çalışan araçlara yönelik yasaklar için mevcut zaman çizelgelerinin öne alınacağı tahmin ediliyor. Ayrıca yeni yaptırım mekanizmalarının devreye sokulması beklenirken, sıfır emisyonlu araçların daha hızlı benimsenmesini teşvik etmek için emisyon standartları ve tüketici teşviklerinin güçlendirilmesi gerekeceği ifade ediliyor. Kullanışlı şarj istasyonlarının eksikliği, batarya araçların benimsenmesinin önündeki en ciddi engellerden biri olduğunu belirten uzmanlar, hükümetlerin batarya şarj altyapısını genişletmek için hizmet sağlayıcıları ve otomotiv endüstrisi ile birlikte çalışmasını öneriyor. ELEKTRİKLİ OTOMOBİLLER VE EMİSYON HEDEFİ Önümüzdeki on yıl içinde içten yanmalı motorlardan elektrikli araçlara geçişin çoğu ülkede hareketlilikte hızlı değişime sebep olması beklenirken, çevresel açıdan bakıldığında elektrikli araçların çağının yeterince hızlı gelişmediği görülüyor. Yoldaki toplam küresel araç stokunun çok daha yavaş değişmesi buna neden olarak gösteriliyor. BCG’nin modellemesine göre, Avrupa Yeşil Mutabakatı’na sahip AB de dahil olmak üzere çoğu büyük pazardaki otomotiv sektörünün, dünya çapındaki emisyonları azaltmaya yönelik Paris Anlaşması hedeflerinin çok altında kalacağı tahmin ediliyor. Elektrikli araçlarla birlikte, emisyon azaltma hedeflerine ulaşmaya yardımcı olmanın bir başka önemli yolunun da hükümetlerin toplu taşıma ve bisiklet gibi alternatif seyahat araçlarını genişletme çabalarını iki katına çıkarması gerektiği ifade ediliyor. ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN ARTIŞI BATARYA ATIĞI SORUNUNU DOĞURABİLİR Yeni batarya teknolojilerinin elektrikli otomobillerin menzillerini 1000 kilometreye kadar ulaştırmasına yönelik küresel yarış devam ederken, bataryaların üretiminde çok fazla elektrik tüketilmesi, sera gazı salımı ve batarya israfının ekolojik açıdan büyüyen bir diğer sorun olmasından endişe duyuluyor. Elektrikli otomobillerin, hareketliliği daha da sürdürülebilir hale getirmesi beklenirken, bu otomobillerde kullanılan batarya başta olmak üzere elektronik malzemenin daha hızlı atık haline geleceğine dair endişeler giderek artıyor. Bataryanın her kilovat saat (kWh) depolama kapasitesi için 97 ile 180 kWh'e eşdeğer enerji tüketilirken, bataryaların verimli şekilde şarj edilmesi, çevre dostu ve uzun ömürlü olması da ön plana çıkıyor. Elektrikli otomobil üretiminin de ortaya çıkan sera gazı salımının yaklaşık yüzde 40'ı batarya üretiminden kaynaklanırken, 100 kWh'lik bir bataryanın üretimi, 15 ile 20 ton arasında karbondioksit yayıyor. Uzmanlar, uzun batarya ömrünün çevresel etkiyi en aza indirmenin temel unsuru olduğu belirterek, bataryalara başka alanlarda enerji deposu olarak "ikinci bir ömür” verilmesini öneriyor.

27 Nisan 2021 Salı

Zihinsel sağlıkla unicorn oldular

HABER: CEYHUN KUBURLU Günlük hayatta birçok sorun ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu da ister istemez gerilmemize neden oluyor. İş, güç, koronavirüs derken, stres seviyemiz ikiye, hatta üçe katlanıyor. Hal böyle olunca çok kısa süreliğine bile olsa rahatlama ihtiyacı duyuyoruz. Aklımıza gelen ilk şey tatil olsa da, maalesef bunun için ya vaktimiz ya da yeterli bütçemiz olmuyor. İşte tam bu noktada, farkındalığı artıran rahatlatıcı meditasyon uygulamaları devreye giriyor. Meditasyon uygulamaları, pandemi sonrasında öne çıkan ve milyar dolarlık değerlemeye ulaşan uygulamalar… Bu uygulamaların başında Calm geliyor. Calm, geçtiğimiz yıl 1 milyar dolarlık değerlemeyi aşan ilk meditasyon uygulaması oldu. Listenin ikinci sırasında Headspace bulunuyor. Üçüncü sırada ise yerli girişim Meditopia yer alıyor. POPÜLARİTESİNİ ÜÇE KATLADI Calm’ın temelleri, meditasyonun ABD çapında popülerliğini artırdığı yıllarda atıldı. 2012’nin sonlarında Michael Acton Smith ve Alex Tew ile birlikte ABD’de yüzde 4.1 oranında meditasyon yapılıyordu ve bu rakamın 2017’de üç kat artarak yüzde 14.2’ye çıkacağınıo günlerde kimse bilmiyordu. 2012 yılında Calm da bu ilgiden faydalanarak, kullanıcılara rehber eşliğinde meditasyon seanslarından uyku hikayelerine kadar birçok mindfulness (farkındalık) ve wellness (sağlık) aracı sunmaya başladı. Bu yükselen trendi iyi bir şekilde yakalayan Calm’ın ticari faaliyetini uygulama ile sınırlamadığını da ekleyelim. 4 TRİLYON DOLARLIK ENDÜSTRİ Calm’ın kurucu ve yönetim ortağı Michael Acton Smith, bir meditasyon uygulaması olarak başladıklarını hatırlatarak, “Ama bunun ötesinde bir büyüme yaşadık. Vizyonumuz, 21. yüzyılın en değerli ve anlamlı markalarından birini inşa etmek. Sağlık ve zindelik endüstrisi, 4 trilyon dolarlık bir endüstri. Hızlı büyüyen bu önemli alanda lider bir şirket kurmanın büyük bir fırsat olduğuna inanıyoruz” demişti. ŞİRKETLER YATIRIMA YÖNELDİ Calm’ın ilk yıllardaki hedefi ve mottosu, dünyayı daha mutlu ve daha sağlıklı kılmaktı. Şirket, 2013 yılında, rehberli meditasyonlar, sakinleştirici doğa sesleri ve sahneleri kütüphanesini geliştirmeye başladı. 2014 yılında ise Tamara Levitt, 20 yılı aşkın meditasyon bilgisi ile şirkete Farkındalık Başkanı olarak katıldı. Daha sonrasında sakin meditasyon eğitmeni oldu. Birkaç yıl önce, yatırımcıları bir dikkat uygulamasının başarılı bir iş olarak sonuçlanabileceği konusunda ikna etmek oldukça güçtü. Ancak artan zihinsel sağlığın önemi, dev şirketleri de bu alana yönlendirdi. 2012 yılında dinlendirici müziklerin olduğu bir uygulama, bugün 1 milyar doların üzerinde bir değerlemeye sahip. YATIRIMCIYI HEYECANLANDIRIYOR Calm’ın şimdiye kadar kaydettiği büyümenin yatırımcıları oldukça heyecanlandırdığı söylenebilir. Uygulama, dünya çapında 50 milyon indirilirken şirket, 1 milyondan fazla ödeme yapan aboneye sahip. 2018’de gelirlerini dört katına çıkardığını açıklayan Calm, kâr elde ettiği gibi yıllık gelirini de 150 milyon dolara taşımaya hazırlanıyor. Bu arada aldığı yeni yatırımla birlikte Calm’ın şimdiye kadar topladığı yatırım miktarı 116 milyon dolara ulaştı. 2018 başında düzenlenen A serisinde 27 milyon dolar yatırım alan şirket, 250 milyon değerlemeye sahipti. Şu anda değeri 1 milyar dolara ulaşan Calm, büyümeye devam ediyor.

26 Nisan 2021 Pazartesi

Mesleki eğitimi değerlendirdiler

Meslek ve Teknik Meslek Liseleri Hamilik Protokol Yürütme Kurulu İl Koordinatörleri Toplantısı, online ortamda gerçekleştirildi. Başkanlığını İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı’nın yaptığı toplantıya, İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. İsrafil Kuralay, İSO Yönetimi, İTÜ ve protokol üyeleri katıldı. İTO’nun hamiliğini üstlendiği proje kapsamındaki Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerindeki müdür atamalarına ilişkin görüşler değerlendirildi.

26 Nisan 2021 Pazartesi

Risk endeksi için sektörel nabız ölçülüyor

HABER: ŞEREF KILIÇLI İstanbul Ticaret Odası, ‘Sektörel Risk Envanterleri ve Risk Endeksi Oluşturulması’ projesi ile belirlenen 11 sektörde çalıştaylara devam ediyor. Bu kapsamda; toptan ve dış ticaret, toptan gıda ve temizlik ürünleri, perakende ticaret sektörleri ile de online çalıştaylar gerçekleştirildi. ÜÇ TEMEL HEDEF İstanbul Üniversitesi Risk ve Denetim Araştırma Merkezi Direktörü ve GRC Management Kurucusu Prof. Dr. Davut Pehlivanlı tarafından sunulan çalıştaylarda, risk konularının ve bunlardan etkilenme derecelerinin yer aldığı bir anket de katılımcılara iletildi. Projede üç temel hedefin olduğunu vurgulayan Pehlivanlı, hedefleri şöyle sıraladı: “Birincisi İstanbul ölçeğindeki genel risk envanterlerini, ikincisi sektörel ölçekteki risk envanterlerini çıkarmak. Üçüncüsü ise sektörlerle risk endeksi verisi paylaşmak. İTO üyeleri nezdinde kurumsal risk yönetimi sistemlerinin olgunlaşmasına, bu konuda bir farkındalık oluşmasına destek vermek.” ANAHTAR RİSK GÖSTERGESİ Risk yönetimindeki önemin pandemi döneminde daha fazla anlaşıldığını belirten Prof. Dr. Davut Pehlivanlı, “Her firmanın sermaye yapısı, işletme kültürüne paralel olarak, risk envanterindeki risklere ilişkin cevabı, stratejileri farklılık gösterir. Riski yönetebilmeniz için riskin uyarısının bir adım öncesinin size gelmesi gerekiyor. Yani bir anahtar risk göstergesinin olması gerekiyor” dedi. DİJİTAL DÖNÜŞÜM, RİSKİ FIRSATA ÇEVİRDİ Firmaların riskin fırsat boyutunda da tehdit boyutunda da yer alabileceklerine dikkat çeken Prof. Dr. Davut Pehlivanlı, şöyle konuştu: “Pandemiden örnek verecek olursak, e-ticaret tarafında ciddi bir fırsat yelpazesi ortaya çıktı. Bu sadece e-ticaretin teknolojiye dayalı ürün boyutunda değil, temizlikten birtakım market ihtiyaçlarına, yemek ihtiyaçlarına kadar birçok alanda pandemi dijital dünyada iş yapma kültürlerini destekledi. Hem geleneksel işletmelerdeki çalışma kültürü hem de ticaretin geleneksel formatı değişti. Big Data’yı kullanan, müşterilerini e-ticaret ve dijital platformlarda deneyim sahibi yapan işletmeler öne çıktı.”

26 Nisan 2021 Pazartesi