tatil-sepeti
Mesleklerinde çığır açan Osmanlı kadınları

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL “Kadınlar, fotoğrafhanemde çektirdikleri fotoğraflarını, cephede savaşan eşlerine gönderirlerdi” diyordu ilk Türk Müslüman kadın fotoğrafçı Naciye Hanım. Bugün istihdama katkısı yüzde 30’lara ulaşan Türk kadını, yüzyıllar önce iktisadi hayatta çeşitli mücadeleler sonucu yer almaya başlayan Osmanlı kadınına vefa borcunu ödüyor adeta. CEPHEYE FOTOĞRAF Osmanlı’nın cesur kadınlarından sadece biriydi Naciye Hanım. Hayat onu farklı nedenlerle para kazanmaya zorlarken, o belki de yüzyıllar sonra bir ilk olarak tarihe geçeceğinin dahi farkında değildi. Osmanlı topraklarına henüz yeni yeni girmeye başlayan fotoğrafçılığa bir kadın olarak girmenin zorluğunu yaşayan Naciye Hanım, 1919 yılında Yıldız’da bulunan Said Paşa Konağı’nın alt katında “Türk Hanımlar Fotoğrafhanesi: Naciye” isimli dükkânını açmıştı. Kocası I. Dünya Savaşı için cepheye giden ve dört çocuğuna bakmak zorunda kalan Naciye Hanım, dükkândaki ilk gününü yıllar sonra şu cümlelerle anlatacaktı: “İlk gün 10 kişi geldi. Kadınlar, fotoğrafhanemde çektirdikleri fotoğraflarını, cephede savaşan eşlerine gönderirlerdi.” SARAY’DA DERS VERDİ Yine kızı Nedret Ekşigil’in anılarına göre Naciye Hanım, Sultan 5. Mehmed Reşad’ın torunlarına fotoğrafçılık dersi vermek için haftada iki gün saraya giderdi. Türk kadın fotoğrafçılarının piri sayılan Naciye Hanım’ın arşivinden bugüne kadar ne yazık ki sadece 6 fotoğraf günümüze ulaşmayı başardı. MEMURELİK İÇİN KAMPANYA Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı’nın etkileri kadınların o yıllarda iktisadi hayatta yer almalarındaki en büyük etkenlerden biriydi. 1912 yılında Dersaadet Telefon Anonim Şirketi, İstanbul gazetelerine bayan çalışan aradığına dair iş ilanı verir. Bu ilan devrin radikal kadın dergilerinden biri olan “Kadınlar Dünyası”nda yayınlanır. Hatta derginin başyazarlarından Emine Seher Ali Hanım, bu ilanı büyük bir müjde edası ile duyurur ve “Fırsat artık geldi” der. Ne var ki, Osmanlı hanımları bu ilana gereken teveccühü göstermez. Emine Seher Ali Hanım, oldukça sert bir eleştiriyle Osmanlı kadınlarına, “Maksatlarımız, gayelerimiz, şöyle olacak, böyle olacak demekten ibaretmiş. Darılmayalım ama bizde asar-ı hayat (yaşam belirtisi) görünen yalnız çene var. Bundan sonra bize Cenab-ı Hak da merhamet etmez, çünkü çalışmayanı sevmemek emr-i haktır” diye seslenir. Bu ağır yazı üzerine harekete geçmeye başlayan Osmanlı kadınları, iş başvurularını şirkete ulaştırırlar. Ancak şirketten Rumca ve Fransızca bilme şartı aranmaktadır. Bunun üzerine Kadınlar Dünyası bir kamuoyu hareketi başlatır ve şirket geri adım atmak zorunda kalır. Kadınların zaferi başta Bedra Osman Hanım ve 6 memurenin işe alınmasıyla tarih kayıtlarında yerini alır. SAÇI UZUN AKLI DA UZUN Osmanlı’nın cesur kadınlarından biri de ilk kadın dergi sahibi Arife Hanım’dı. 1884 yılında yayın hayatına başlayan Şukûfezar, o yıllarda erkek egemen yayın dünyasında tam bir devrimi temsil ediyordu. Zira derginin kadrosu öğretmenlik okulu mezunu bayanlardan oluşuyordu. Derginin yöneticisi Arife Hanım, ilk sayısındaki mukaddimede, “Biz saçı uzun, aklı kısa denilerek erkeklerin alaycı gülüşlerine hedef olan bir tayfayız. Erkekliği kadınlığa, kadınlığı erkekliğe tercih etmeyerek bunun aksini ispat etmeye çalışacağız” diyerek adeta manifestosunu yayınlamıştı. BANKACI BİR TÜRK KIZI Türk Müslüman kadın bankacıların ilki olarak bilinen Feride Şevket Hanım, 1921 yılında Osmanlı bankasında işe başlamıştı. Osmanlı Bankası’na ilk kadın bankacının alınması 1911 yılına uzansa da Türk ve Müslüman bir bankacının işe alınması için 1921 yılını beklemek gerekecekti. Müslüman Hanımlar Servisi’ne memure olarak alınan Feride Şevket Hanım, bankada yalnızca Müslüman hanımlara hizmet veren bir birimde gişe memuresi olarak bir süre çalışmıştı. Feride Şevket Hanım’dan sonra bankada 1911-1934 yılına kadar çalışan kadınların yüzde 55’i Türk ve Müslümanlardan oluşuyordu. Üstelik kayıtlara göre bu hanımların yüzde 76’sı da bekârdı. İLK KADIN OYUNCU Pek çok meslek Osmanlı zamanında kadınlar tarafından icra edilse de oyunculuk görünür olması nedeniyle belki de en çok cesaret gerektiren mesleklerden biriydi. Türk kadın oyuncularının ayak izlerini takip ettiği Afife Jale, 1919 yılında Hüseyin Suat’ın “Yamalar” adlı oyununda Emel karakteri ile sahneye çıkarak, atılması güç bir adımı atmıştı. Jale, yıllarca farklı oyunlarda sahne alarak, ilk Türk Müslüman kadın oyuncu olarak tarihe geçmeyi başardı. KADIN KOLCULAR Kadınlar o yıllarda sadece masa başı işlerde çalışmıyordu.19. yüzyılda asayiş olaylarının çokça artması, kadınların üzerinde kaçak birtakım malların kaçırılması nedeniyle kadın kollukçular görevlendirilmeye başlanmıştı. 1839 yılında Bursa’da “Vezaif-i Bab” başlığı kapsamında 11 kadın çavuş olarak atanmıştı. Yine Trabzon Gümrüğü’ndeki kaçakçılık olaylarına karşı bir kadın kolcu göreve alınmıştı. RESİMDE KADIN ELİ Osmanlı’da kadınların pek çoğu resim, müzik gibi farklı sanatlarla ilgilenseler de ressam olarak literatüre geçen ilk isim Mihri Müşfik Hanım oldu. Çağdaş Türk resim sanatının öncü isimlerinden biri olarak kabul edilen Mihri Hanım, sanat çalışmalarının yanı sıra 1914 yılında kız öğrencilerin yüksek öğrenim görmelerine ve güzel sanatlar alanında yaratıcılıklarını değerlendirmelerine imkânvermek üzere açılan İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’ne de öncülük etmesiyle biliniyor.

07 Mart 2016 Pazartesi

Savunmaya dev kaynak

Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM), Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve diğer kamu kuruluşlarının ihtiyacı olan sistem ve platformların geliştirilmesine yönelik geçen yıl yoğun bir çalışma yürüttü. PROJE SAYISI 416 Geçen yılın sonunda SSM tarafından yürütülen projelerin sayısı 416’ya yükseldi. Bu projelerin 233’ü sözleşmeye bağlandı. Çalışmaları sürdürülen 183 proje ise henüz sözleşmeye bağlanmadı. Müsteşarlık, geçen yıl 35 projeye ilişkin teklife çağrı dosyası yayımladı. Bu kapsamda başta şu faaliyetler olmak üzere pek çok çalışma gerçekleştirildi: ATAKhelikopterlerinin teslimatı,ALTAYTank Projesi’nin prototip üretimlerin tamamlanması ve tankların kalifikasyon testlerine devam edilmesi, MİLGEMProjesi’nin 3. ve 4. gemilerinin inşa faaliyetleri, yeni tip karakol botlarının teslimatının tamamlanması, yeni tip denizaltı üretimine başlanması. YURT İÇİ GELİŞTİRMELER SSM tarafından yürütülen ve sözleşmesi imzalanmış proje sayısı 2014 sonunda 225’ti. Projelerin sözleşme bedeli 59 milyar 323 milyon 973 bin 964 liraya karşılık geliyordu. Geçen yılki sözleşme bedelinin proje modellerine göre dağılımına bakıldığında yurt içi geliştirmelerin payının yüksekliği dikkati çekti. Yurt içi geliştirmelerin sözleşme bedelindeki payı geçen yıl yüzde 84’ü buldu. Yurt içi geliştirmeleri yüzde 6’lık oranlarla ortak üretim ve yurt içi hazır alımı, yüzde 2 payla hizmet alımı izledi. SSM tarafından yürütülen ve sözleşmesi imzalanmış 233 projenin modellerine göre dağılımına bakıldığında ilk sırayı yüzde 46 ile yurt içi geliştirme aldı. Projelerin yüzde 22’si Ar-Ge, yüzde 11’i yurt dışı hazır alım, yüzde 10’u ortak üretim, yüzde 6’sı yurt içi hazır alımı olarak dağıldı. Söz konusu projelerin toplam bedeli 85 milyar 428 milyon 873 bin 857 lirayı buldu.

07 Mart 2016 Pazartesi

Türkiye’nin yelkenlerine rüzgar olacağız

HABER: İLKER BAŞÖZ İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar, Konyalılar Derneği ve İstanbul Konyalılar Vakfı’nın düzenlediği ‘Geleneksel Konya Toplantıları’nın şubat ayı konuğu oldu. Konyalılar Derneği Başkanı Kudret Fikirli, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’de bir Konya rüzgarı estiğini, bu rüzgarın İstanbul’daki ateşleyicisinin de İTO Başkanı İbrahim Çağlar olduğunu belirtti. İstanbul Konyalılar Vakfı Başkan Yardımcısı Osman Murat Argıt ise toplantıya gösterilen ilgiden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. ATA YURDU Konuşmasına, “Bugün burada kendimi evimde hissediyorum” diye başlayan İTO Başkanı İbrahim Çağlar, “Konyalı olan, Konya’yı seven ve yolu Konya’dan geçen pek çok kişi burada. Bu vesileyle buradan barış, kardeşlik ve hoşgörünün şehri, alimlerin, sultanların, medeniyetlerin ata yurdu, Konyamıza selamlar olsun” dedi. Türkiye’nin en büyük şehri olan Konya’nın yüz ölçümünde olduğu gibi ekonomide de Türkiye’nin önde gelen şehirlerinden biri olması gerektiğini vurgulayan Çağlar, “Sayın Başbakanımız Konya’da Borsa İstanbul ile Borsa Konya işbirliği protokolünü tanıttı. Artık buğdaya ilişkin fiziki teslimatlı vadeli işlem sözleşmeleri Borsa İstanbul’da satılabilecek. İşte bu adımlar, hem Konyamızı hem de ülkemizi geleceğe taşıyacak adımlar. İnanıyorum ki Konyamız son yıllarda gösterdiği ekonomik atılımı daha da ivmelendirerek sürdürecek” şeklinde konuştu. Konuşmasında güncel dünya ticareti ve siyasetini de değerlendiren Başkan Çağlar, İstanbul Ticaret Odası’nın faaliyetleri hakkında da bilgiler verdi. Çağlar, “İTO olarak faaliyetlerimizle yeni pazarlara açılan Türkiye’nin yelkenlerine rüzgar olmaya devam edeceğiz” dedi. Toplantıya Çevre eski Bakanı Ali Talip Özdemir, Konya eski Milletvekili Prof. Dr. M. Sait Gönen, İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Ali Müfit Gürtuna, İTO Yönetim Kurulu Üyesi İlhan Soylu ve İTO Meclis Üyeleri katıldı. KONYA HAFTASI’NA DAVET Kültür A.Ş. ile birlikte yeni bir organizasyona imza atacaklarını belirten Başkan Çağlar, her ay iki şehri seçeceklerini ve Cemile Sultan Tesisleri’nde bu şehirlere ait etkinlikler düzenleyeceklerini söyledi. Çağlar, “İlk olarak Konya ile başlıyoruz. 21-27 Mart Konya Haftası olacak. Şimdiden burada olan herkesi Konya Haftamıza davet ediyorum” dedi.

06 Mart 2016 Pazar

Satranç rekoru

HABER: CEYHUN KUBURLU Türkiye Satranç Federasyonu (TSF), 81 ildeki temsilcileriyle yürütülen çalışmalar sonucunda, Türkiye’de en fazla lisanslı sporcuya sahip federasyon oldu. Bugün 639 bin lisanslı sporcusu bulunan federasyon, Türkiye’nin yanı sıra yurt dışındaki başarılarla da yatırımcı sayısını artırıyor. Özel şirketlerin de desteklediği federasyon dev projelerle milyonlarca öğrenciye ulaşıyor. 15 BİN SINIF Son yıllarda yaptıkları çalışmaları değerlendiren federasyon yetkilileri, “2005 yılında Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığımız protokol neticesinde satranç, seçmeli ders olarak ilan edildi. Aynı yıl İş Bankası ana sponsorumuz oldu. Esasen buradan başlayan ilerleme, bugün geldiğimiz noktanın en temel birimlerindendir. Türkiye’nin dört bir yanında çeşitli anaokulu, ilkokul ve ortaokulda 15 bin civarında satranç sınıfı bulunuyor. Biliyoruz ki bir birey ne kadar erken yaşta satranç sporuna başlarsa o kadar uzun süre bu sporun içinde kalıyor” dedi. 81 İLDE ORTAK ÇALIŞMA Yapılan çalışmalar neticesinde son yıllarda başarıyı yakaladıklarını vurgulayan yetkililer, “Uluslararası arenada çok sayıda turnuvadan başarılarla döndük. Bu da Türkiye’de satrancın hızla programlı, planlı geliştiğinin güzel bir örneğidir. Tabii başarılarımız artarak devam edecek. 81 ilin federasyon temsilcileriyle yürüttüğümüz çalışmalar sonunda, Türkiye’de en fazla lisanslı sporcusu olan federasyon olduk. Şu anda 639 bin lisanslı sporcumuz var. Bu rakam ile en fazla lisanslı sporcuya sahip federasyonuz” diye konuştu. AVRUPA’YA ÖRNEK OLDUK Türkiye Satranç Federasyonu (TSF) tarafından hayata geçirilen “Okullarda Satranç Projeleri” ile Türkiye, Avrupa Parlamentosu’nda da örnek ülke oldu. TSF yetkilileri, Avrupa Parlamentosu Eğitim Komisyonu ve Avrupa Satranç Birliği (ECU) tarafından Brüksel’de düzenlenen ve 2011 yılından bu yana okullarda yürütülen örnek uygulamaların paylaşıldığı “Okulda Satranç Konferansı”na, Avrupa Birliği yetkilileri, Avrupa Parlamentosu üyeleri ile Dünya Satranç Federasyonu ve ECU temsilcileri katıldı. Konferansta Türkiye’yi temsil eden TSF yetkilileri, okullarda satranç sporunun yaygınlaştırılması konusunda sunum yaparak “Okullarda Satranç Projeleri”ni anlattı. Yaptıkları sunumun ardından Avrupa Parlamentosu’nun takdirini kazandıklarını belirten yetkililer, son yıllarda satrancın yaygınlaştırılmasında çok başarılı sonuçlara ulaştıklarını anlattı. 2 MİLYON ÇOCUK SATRANÇLA TANIŞTI Özellikle okullardaki projeler ve alınan sonuçlarla, Türkiye’nin Avrupa ülkelerinin önüne geçtiğini gördüklerini ifade eden federasyon yetkilileri, şunları kaydetti: “TSF olarak 15 bin okulu ve 2.5 milyon çocuğumuzu satranç sporu ile tanıştırdık. Bu alana yapılan yatırımlar her geçen önem kazanıyor. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde de satranca olan yatırımların arttığını gözlemliyoruz. Türkiye bu alanda son 5 yılda ciddi bir fark oluşturdu. Türkiye’nin 81 ilini kapsayan projelerimizde genç yetenekleri keşfediyoruz. Satrancın her şeyden önce bir spor olarak görülmesi, ailelerin çocuklarını bu alana yönlendirmeleri bizim için çok önemli. Türkiye’de satranç ile başarıya ulaşacak genç sayısı çok fazla. Bu potansiyeli iyi kullanmamız gerekiyor.”

06 Mart 2016 Pazar

Tarihi yarımadayı 24 saat yaşatacak ilk adım İTO’dan

İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) Mısır Çarşısı, Yeni Camii, Sirkeci Garı gibi tarihi binaların bulunduğu ancak geceleri hayatın durduğu bir görünüme bürünen Eminönü’nün çehresini değiştirecek TOBB-İTO Sirkeci Prestij Projesi için çalışmalar hızlandı. İTO Başkanı İbrahim Çağlar, Oda’nın Eminönü’ndeki merkez binası ile çevre binalarını, tarihi doku ve kimliği korunarak modern bir proje ile İstanbul’a kazandıracaklarını söyledi. İSTANBUL’UN YÜZÜK TAŞI Eminönü’nün gece de gündüz gibi canlı bir turistik bölge olması gerektiğini belirten Çağlar, “Eminönü bir dünya mirası ve İstanbul’un yüzük taşı. Eminönü’nün sadece gündüz değil, 24 saat yaşayan bir turizm bölgesi haline getirilmesinde İstanbul Ticaret Odası’nın öncü olmasını istiyoruz” dedi. VEFA BORCUMUZU ÖDEMEK Tarihi yarımadanın en prestijli projesine imza atacaklarını ifade eden İbrahim Çağlar, “134 yaşındaki İTO, kurulduğu ilk günden beri bu bölgede hizmet veriyor. Bu bir tesadüf değil. Eminönü sadece yolların ve ticaretin değil, tarihin de kesişim noktası. Bu projeyi, bölgemize olan vefa borcumuzu ödemek için tarihi bir fırsat olarak görüyorum. İlk önceliğimiz 8.500 yıllık tarihi yarımadanın dokusunu korumak. Bu şartla fiziki koşulların değişmesiyle bölgenin turizme katkısı da artacak” diye konuştu. Çağlar, proje için 2013’te bir Danışma Kurulu oluşturduklarını ve çevreyle bütünleşecek en uygun projeyi ortaya koymak için çalıştıklarını kaydetti. ORTAK ÇALIŞMA Çağlar, şunları söyledi: “İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Fatih Belediyesi ve bölgedeki diğer kurumlarla birlikte çalışıyoruz. Büyükşehir Belediyemizin Unkapanı-Yedikule güzergahının yer altına alınarak yayalaştırılması, Sarayburnu’ndan gelen transit trafiğin yer altına alınması, Galata Köprüsü’nün renovasyonu gibi çeşitli projeleri devam ediyor. Sirkeci Garı’nın müzeye dönüştürülmesi de planlar dahilinde. Sirkeci Üst Geçidi de projemizdeki ana fikre uygun olarak geçen yıl Kasım ayında kaldırıldı. Dolayısıyla Sirkeci Projesi, diğer kurumların projeleriyle birleşerek Sarayburnu’ndan Unkapanı’na ve Galataport’a kadar uzanan büyük aksın önemli bir parçası olacak şekilde ele alındı.” ARALIK AYINDA KABUL EDİLDİ TOBB-İTO Sirkeci Prestij Projesi’yle Eminönü’nde İTO’ya ait Liman Han, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne (TOBB) ait Güneş Han ile TOBB ve İTO’ya ait otopark alanına; kongre merkezi, toplantı salonları, ticaret alanları, konaklama tesisi, seyir terası ve otopark içeren bir tesis yapılması planlanıyor. Yap-işlet-devret yöntemiyle gerçekleştirilecek proje İTO Meclisi’nin 2015 Aralık ayı olağan toplantısında kabul edilmişti. TASARIM ÖNERİSİ YARIŞMA İLE BELİRLENDİ İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 2013’te oluşturduğu Danışma Kurulu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği -İstanbul Ticaret Odası Sirkeci Projesi için önerilecek tasarımı bir yarışma ile belirledi. Yarışmada birinci olan tasarım bir öneri şeklinde geliştirilerek hayata geçirilecek.

06 Mart 2016 Pazar