tatil-sepeti
Uçan balonun gazı kaynağından izlenmeli

HABER: ADEM ORHUN Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü ‘Uygunluk Denetimi Tebliği’ kapsamında uçan balonlarla ilgili mevzuat ve uygulama çalıştayı, İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO) yapıldı. Toplantıda, mevzuata aykırı ve insan sağlığını tehlikeye atan uçucu gazlarla doldurulan balonların üretiminin ve satışının nasıl engelleneceğine dair görüşler ortaya konuldu. Piyasa Gözetimi ve Denetimi Daire Başkanı Meral Karaaslan’ın başkanlığında yapılan toplantıda, helyum gazı ile doldurulması gereken uçan balonların, uçucu ve yanıcı başka gazlarla doldurulmasıyla ilgili görüşler tartışıldı. BELEDİYE DENETİMİ Toplantıda Bakanlık yetkililerinin yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Zabıta yetkilileri, uçan balon satan firma temsilcileri, helyum gazı temin eden firma temsilcileri ve etkinlik-kutlama organizatörleri yer aldı. İBB temsilcileri, uçan balon üretimi ve denetiminde ilçe belediyelerinin de görevlendirilmesi halinde denetim etkinliğinin artacağını ifade ettiler. PATLAMA TEHLİKESİ Toplantıda, uçan balonlarda tüketici için tehlikenin, helyum gazı yerine asetilen gazı veya doğalgaz ile dolum yapılmasından kaynaklandığı vurgulandı. Bu tür balonların, alev alması veya patlamasıyla yaralanma olaylarının yaşandığı belirtildi. Türkiye’nin helyumu, ithalat yoluyla temin ettiği; mevzuata aykırı diğer gazların ise maliyeti düşürmek için tercih edildiği belirtildi. GAZ TAKİBİ Toplantıda, helyum gazının belli firmalarca ithalat yoluyla temin edildiğine, asetilenin ise sanayide basınçlı tüplerde birçok alanda kullanıldığına dikkat çekildi. İzlenebilirliğin en önemli nokta olduğu vurgulanan toplantıda, mevzuata aykırı dolum için kullanılan asetilenin dağıtımının kaynağında takip edilmesinin, sorunu önemli oranda azaltacağı ifade edildi. SEYYARA KAYIT İTO’daki toplantıda, seyyar uçan balon satışı yapanların kayıt altına alınması ve buna göre yetkilendirilmesi; simitçi ve çiçekçilerde olduğu gibi belli noktalarda ruhsatlarıyla birlikte bu ticareti icra etmeleri de öneriler arasında yer aldı. Bu şekilde, seyyardan alınan ürünün, sonradan bir problem yaşanması halinde kaynağına ulaşmanın kolay olacağı ifade edildi. 354 BİN TL CEZA Son yıllarda, insan hayatını hiçe sayan gayrı nizami satıcılar ve üreticiler için kanunda belirtilen miktarın tavanından cezaya hükmediliyor. Bu idari cezaların miktarı 26 bin 910 TL’den 354 bin TL’ye kadar çıkabiliyor. Bununla birlikte ilgili kurumlar, tüketicileri tehdit eden ürünleri önlemek ve kurallara uygun üretim ve satış yapanları korumak için başka neler yapılabileceği üzerinde çalışıyor.

13 Mart 2019 Çarşamba

İstanbul, dev fonlar için Paris ve Londra ile yarışta

4.6 trilyon Euro değerindeki varlıkları yöneten dünyanın en büyük 100 yatırım fonu yöneticisinin 80’ini de ağırlayan MIPIM’e İstanbul Çadırı ile katılan İTO ve firmalar, ‘nitelikli yatırım çekme yarışında biz de varız’ mesajı verdi. MIPIM’de İstanbul’un rakipleri ise Paris, Londra ve Moskova olarak sıralandı. İTO Başkanı Avdagiç, “MIPIM’den ‘İstanbul’ geçti… İstanbul Çadırı bu yıl da Londra ve Paris çadırlarının arasında. Londra ve Paris’in orta yeri İstanbul’dur” dedi. ­ MIPIM Fuarı’nın açılışına Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ile Bakan Yardımcısı Fatma Varank, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Arda Ermut, İTO Başkanı Şekib Avdagiç, İTO Başkan Yardımcısı Dursun Topçu ve İTO Meclis Üyeleri katıldı. HABER: DOĞAN ERDOĞAN/CANNES İstanbul, dünyanın en prestijli gayrimenkul fuarı MIPIM 2019’da, dünyanın dev gayrimenkul fonlarına rakiplerinden açık ara, potansiyelini sergiledi. Trilyonlarca Euro büyüklüğündeki yatırım fonu temsilcilerinin karşısına İstanbul Ticaret Odası (İTO) şemsiyesi altında çıkan İstanbul gayrimenkul projelerinin rakibi ise Paris, Londra ve Moskova projeleri oldu. Fransız Rivierası’nın popüler şehri Cannes’da 12-15 Mart’ta düzenlenen MIPIM Fuarı’na katılan İTO Başkanı Şekib Avdagiç, “MIPIM’den ‘İstanbul’ geçti… İstanbul Çadırı MIPIM’de bu yıl da Londra ve Paris çadırlarının arasında. Londra ve Paris’in orta yeri İstanbul’dur” dedi. FONLARIN ARADIKLARI NİTELİKLER MIPIM Fuarı’nda bireysel alıcılar yerine kurumsal fonlar ile buluştuklarını anlatan Avdagiç, şöyle devam etti: “Türkiye’de geçen yıl bireysel yabancıya konut satışı yüzde 80 arttı. Şimdi bu bireysel satış rüzgarının arkasına kurumsal fon yatırımcılarını da dahil edersek, gayrimenkul firmalarımızın iç piyasada daralma yaşadığı böyle bir dönemde hem sektör rahatlayacak hem de ilgili 200’e yakın alt sektör hareketlenecektir.” Avdagiç, fon yatırımcılarının projelerde aradıkları 3 önemli unsuru da şöyle sıraladı: İstikrarlı ve sürdürülebilir gelir sunuyor mu? Proje insanlara kaliteli bir yaşam imkanı veriyor mu? Proje çevreye duyarlı mı? (Kişi başına yeşil alan standardı ve karbon ayak izi hassasiyeti) İSTANBUL ÇADIRI’NDA GÜÇ BİRLİĞİ İstanbul Çadırı’nın dinamik atmosferinde stant bazında yer alarak, projelerini paylaşan 10 firma ve kurum şunlar: Emlak Konut GYO AŞ, Gülan Otomotiv Sanayi ve Ticaret AŞ, I CAN BUY Uluslararası Gayrimenkul Yatırım AŞ, IGA-İstanbul Havalimanı, İstanbul İmar İnşaat AŞ, İstanbul Maden İhracatçıları Birliği, Kalyon İnşaat ve San. Tic. AŞ, Oral Mimarlık Gayrimenkul Paz. İnş. Taah. Proj. Dek. AŞ, Rem Mimarlık Dek. Rest. Proje ve Taah. Hizmetleri Ltd. Şti., Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği. Ayrıca 11 firma da ikili görüşme platformunda yer aldı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Arda Ermut ve İTO Başkanı Şekib Avdagiç, Cannes’da basın mensuplarıyla bir araya geldi. 3 GÜNDE 1 MİLYON KARTVİZİT EL DEĞİŞTİRİYOR Fransa’nın Cannes kentinde ‘Geleceği Etkilemek’ temasıyla düzenlenen MIPIM Fuarı’nın açılışına katılan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, “3 günlük fuar ziyaretleri çerçevesinde 1 milyon kartvizit el değiştiriyor. Bu birliktelik hem sektörümüz hem de sektörümüzün geleceği adına çok önemli” dedi. Türk müteahhitliği ile her zaman övündüklerinin altını çizen Kurum, şunları söyledi: “Müteahhitlik hizmetlerinde Çin’den sonra ikinci sıradayız. Yurtdışında devam eden taahhüdümüz 11 milyar dolara yakın. 36 ülkede yatırım yapıyoruz. 1972’den bugüne kadar da yurtdışında 367 milyar dolarlık yatırımımız oldu. Ülkemizde 440 bin müteahhit var. Birçok teknik personelimiz kendini yurt dışında temsil edebilir ve orada proje çizebilir hale geldi. Yurtdışında iş yapmak, bu fuarlara katılmak, mimarlarımızın, mühendislerimizin yurtdışında faaliyetlerde bulunması çok önem arz ediyor. 250-300 sektörü ilgilendiren inşaat sektörünün 2019’un ikinci yarısından sonra daha iyi seviyelere geleceğini tahmin ediyoruz.” Kurum, Türkiye’de inşaat sektörünün 6 milyon kişiye istihdam sağladığını ifade etti. Yabancıya mülk edinmeyle ilgili düzenleme yaptıklarını anımsatan Kurum, “Bugüne kadar vatandaşlık edinme suretiyle bir milyar 164 milyon liralık gayrimenkul satıldı. Bu da sektörümüz adına önemli bir gelişme. Gayrimenkul satışını iyi yönetebilmek adına Tapu, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ajansı ile koordine halinde 12 ülkede ofis açıyoruz” dedi. GAYRİMENKUL İLE ÇEKİLEN YATIRIMLAR ARTIYOR MIPIM Fuarı’na katılan Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Arda Ermut, Türkiye’nin son 16 yılda 209 milyar dolar yatırım çektiğini, bunun da yaklaşık 55 milyar dolarının gayrimenkul ve ilgili sektörlerden geldiğini söyledi. Ermut, “İnşaat sektörü ekonomide ne kadar önemliyse gayrimenkul yatırımları da doğrudan yatırımlarda ciddi bir yer tutuyor. Son 3 senedir dünyada yatırımlar azalırken, gayrimenkul ile çekilen yatırımlar artıyor” dedi. RAKAMLARLA MIPIM 2019 5 bin 400 yatırımcı (650 milyar Euro’yu temsil eden, dünyanın en büyük 100 gayrimenkul kurumsal yatırım fonunun 40’ı dahil) 26 bin 500 profesyonel yönetici (4.6 trilyon Euro’luk varlıkları yöneten en büyük 100 yatırım fonu yöneticisinin 80’i dahil) İstanbul Çadırı alanı 685 metrekare (22 firma katıldı) Türkiye’den fuara 210 firma katıldı.

12 Mart 2019 Salı

Türk inkılabının ruhunu ‘en iyi’ anlatan ‘marş’ 98 yaşında

Milli Şair Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı'nın kabulünün 98'inci yılında yad ediliyor. Bazı kaynaklara göre İstanbul Fatih'te, bazı kaynaklara göre ise Çanakkale Bayramiç'te 1873'ün aralık ayında doğan Mehmet Akif, ilk şiirlerini yazmaya okul yıllarında başladı. Şair, babasının 1888'de vefatının ardından yaşadığı sıkıntılar nedeniyle Mülkiye Mektebini bırakıp, mezunlarına hemen iş imkanı veren Halkalı Baytar Mektebi'ne kaydoldu. Mezuniyetinin ardından memuriyet hayatına başlayan ve Anadolu, Rumeli ve Şam bölgelerinde görev yapan Mehmet Akif, 1898’de Tophane-i Amire Veznedarı Mehmet Emin Bey’in kızı İsmet Hanım'la evlendi, bu evlilikten üç kız ve üç erkek çocuğu dünyaya geldi. Ünlü kitabı "Safahat" 1911'de, ikinci kitabı "Süleymaniye Kürsüsünde" 1912'de, üçüncü kitabı "Hakkın Sesleri" ve dördüncü kitabı "Fatih Kürsüsü'nde" 1913'te, beşinci kitabı "Hatıralar" ise 1917'de yayımlandı. KURTULUŞ SAVAŞI VE MEHMET AKİF ERSOY Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşı'na dahil olmasıyla birlikte, Mehmet Akif elindeki yazım imkanlarıyla savaşın kazanılması için devlete destek olmaya çalıştı. Bu amaçla Müslümanları bir bayrak altında toplamak, Türkleri siyaseten bir arada tutan Pantürkizm idealini gerçekleştirmek için kurulan Teşkilat-ı Mahsusa'ya katıldı. Milli Şair, İstiklal Marşı gibi 10 dörtlükten meydana gelen "Cenk Marşı” adlı eserini 1912'de Sebilürreşad dergisinde isimsiz olarak yayımlarken, üzüntüyü gidermek, halkı birliğe davet etmek ve orduya manevi destek vermek gibi konularda camilerde vaazlar da verdi. İngiliz ve Fransızların sömürgelerinden topladıkları Müslüman askerlerine yaptıkları propagandaya karşı propaganda yapmak üzere 1914'te Berlin'e gönderilen Mehmet Akif'in gayesi, farkında olmadan Osmanlı ile savaşan bu Müslüman askerleri aydınlatmaktı. Akif, aynı hedeflerle Arabistan'a gitmek üzere 1915'in mayıs ayında yola çıktıktan sonra Çanakkale Zaferi'nin haberini aldı. Bu zafer haberini yeni nesillere aktarmadan canını almaması için Allah'a yalvaran Mehmet Akif'in hissiyatını yol ve görev arkadaşı Eşref Kuşçubaşı şöyle ifade eder: "Duası hıçkırıklarla kesiliyordu. Onu teskin etmek mümkün değildi, zaten müdahale etmek de istemiyorduk. Bu bir ilham manzarası idi ve ben onu görebilmiş mutlu bir fani idim." Ankara'da 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmasıyla, Milli Şair Mehmet Akif Ersoy Mustafa Kemal'in davetiyle Sebilürreşad dergisini Ankara'da yayımlamak üzere 24 Nisan 1920 tarihinde Ankara'ya ulaştı ve sonrasında Taceddin Dergahı'na yerleşti. Akif'in Ankara'ya gelişi pek çok kişi tarafından sevinçle karşılandı, "Hakimiyet-i Milliye" ve "Açıksöz" gibi gazetelerde haber olarak verildi. Ankara'dayken Burdur milletvekili olan Mehmet Akif Ersoy'un halka yaptığı konuşmalar yayımlanarak halka ve askerlere dağıtıldı. MİLLİ MARŞ YARIŞMASINA KATILMAK İSTEMEDİ Meclis tarafından bir yarışma açıldı ve bu yarışma Hakimiyet-i Milliye gazetesinin 25 Ekim 1920 tarihli nüshasında ilan edildi. Akif, milli marş için bir yarışma ve ödül olması fikrinden hoşlanmadığından dolayı yarışmaya katılmak istemedi. Yarışmayanın son tarihi olan 23 Aralık 1920'ye kadar gönderilen, hatta bu tarihten sonra dahi gönderilen toplam 724 eser değerlendirildiği halde, İstiklal Marşı olacak bir eser seçilemedi. Mehmet Akif'in dostu Hasan Basri Bey, dönemin Maarif Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in de ricasıyla, şairi ikna etmek için uğraştı. Bakan, ayrıca Mehmet Akif’e yazdığı şu mektupla şairin yarışmaya katılmasını istedi: "Pek aziz muhterem efendim, İstiklal Marşı için açılan müsabakaya iştirak buyurmamalarındaki sebebin izalesi için pek çok tedbirler vardır. Zat-ı üstadenelerinin matlup şiiri vücuda getirmeleri, maksadın husulü için son çare olarak kalmıştır. Asil endişenizin icap ettirdiği ne varsa hepsini yaparız. Memleketi bu müessir telkin ve tehyiç vasıtasından mahrum bırakmamanızı rica ve bu vesile ile en derin hürmet ve muhabbetimi arz ve tekrar eylerim efendim. 5 Şubat 1337(1921) Umur-u Maarif Vekili Hamdullah Suphi" Hasan Basri Bey de şair Mehmet Akif’i ikna edebilmek için şiiri kendisinin yazacağını söyleyerek şairden yardım talep etti. Mehmet Akif beraber yazmayı kabul ederek ödülü almayacağını söyleyince, Hasan Basri Bey, yarışma koşullarının şairin istediği gibi düzenleneceğini, ikramiyeyi ise bir hayır kurumuna vereceklerini söyleyerek Mehmet Akif'i İstiklal Marşı'nı yazmaya ikna etti. 12 MART 1921'DE İSTİKLAL MARŞI KABUL EDİLDİ Herkesin sabırsızlıkla beklediği şiir on gün içerisinde tamamlandı ve 17 Şubat 1921 tarihinde Sebilürreşad dergisinin ilk sayfasında "Kahraman Ordumuza" ithafıyla yayımlandı. 1 Mart 1921'de başkanlığını Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı Meclis görüşmelerinde İstiklal Marşı Şiiri, elemelerden kalan son altı şiirle birlikte Meclis'in seçimine sunuldu. Hamdullah Suphi Bey'in kürsüden okuduğu, Atatürk'ün "Bu marş, bizim inkılabımızın ruhunu anlatır" dediği İstiklal Marşı, 12 Mart 1921 tarihinde kabul edildi. İstiklal Marşı, kabulünün ardından İngilizce, Almanca, Fransızca, Macarca ve Farsça’ya çevirilerek, yurtiçinde ve yurtdışında dağıtıldı, mitinglerde ve törenlerde halkın manevi ve milli duygularını güçlendirmek amacıyla okunmaya başlandı. ÖDÜLÜ YOKSUL KADIN VE ÇOCUKLARA İŞ ÖĞRETEN DARÜLMESAİ VAKFINA BAĞIŞLADI İstiklal Marşı'nı para için yazdığının düşünülmesinden endişe eden Mehmet Akif, aynı dönemlerde ciddi maddi sıkıntı içerisinde olmasına rağmen, kazandığı 500 liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklara iş öğreten Darülmesai'ye bağışladı. Bu durum, 17 Mart 1921 tarihli "Hakimiyet-i Milliye" gazetesinde şöyle ifade edildi: "Teberru: Burdur mebusu, şairi muhterem Mehmet Akif Beyefendi’nin Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen İstiklal Marşı için mahsus beş yüzlira mükafatı nakdiyeyi, müşarünileyh fakir İslam kadın ve çocuklarına iş öğreterek sefaletlerine nihayet vermek emeliyle teşekkül eden Darülmesai menfaatine hediye eylemiştir." "ALLAH BİR DAHA BU MİLLETE BİR İSTİKLAL MARŞI YAZDIRMASIN!" İstiklal Madalyası ile ödüllendirilen Milli Şair, İstiklal Marşı'nı Safahat eserine koymayışının nedenini ise şöyle açıkladı: "Çünkü ben onu milletimin kalbine gömdüm." Akif ayrıca daha sonra kendisine yöneltilen bir soru üzerine İstiklal Marşı için şu ifadeleri kullandı: "Binbir fecayi karşısında bunalan ruhların ıstıraplar içinde halas dakikalarını beklediği bir zamanda yazılan o marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır. O şiir bir daha yazılmaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O, milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur. Allah bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın!" İstiklal Marşı'nı 48 yaşında kaleme alan Mehmet Akif Ersoy, meclis seçimlerine tekrar katılmayı hiç düşünmedi. Ersoy, ailesi ve Sebilürreşad Dergisi ekibi ile birlikte İstanbul'a geri dönmesinin ardından, Abbas Halim Paşa’nın daveti üzerine gittiği Mısır’a 1926'da ailesi ile birlikte yerleşir. Şair, hastalıklar ve maddi sıkıntıların yakasını Mısır'da da bırakmamasına rağmen, Mısır Üniversitesi’nde Türk Dili eğitimi verdi ve Mısır'da kaldığı sürede "Firavunla Yüzyüze" adlı şiirini yazdı. Mehmet Akif, 1935'te hastalandı ve gurbette yaşadığı sürece, çok sevdiği, hasretini çektiği memleketinde ölmek istediğinden 1936'da İstanbul'a döndü. Büyük şair 27 Aralık 1936'da Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nda vefat etti ve tabutu Türk Bayrağına sarıldı. Hayatı boyunca taşıdığı asaletine, tevazuuna uygun, gösterişten ve şatafattan uzak bir merasimle Edirnekapı Mezarlığı'na defnedildi.

12 Mart 2019 Salı

Yüzde 2.6’lık 2018 büyümesi moral verici bir oran

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, “Kur çalkantısı ve yüksek faiz oranları ile karşı karşıya kaldığımız 2018’i her şeye rağmen yüzde 2.6’lık büyüme ile kapattık. Bu moral verici bir oran” dedi. Avdagiç, büyüme rakamlarına ilişkin olarak yaptığı yazılı açıklamada, ekonomiye yönelik taarruzun, 2018’in son çeyreğine yüzde 3’lük negatif büyüme şeklinde yansıdığını belirtti. Avdagiç, şunları kaydetti:“İTO olarak Türkiye’nin yakın tarihli makro resmi için kara tablo çizenlerin yanında değiliz, olmayacağız da... Ülkemiz, ekonomide biriken kırılganlıkları; hükümetimizce alınan önlemler ve iş dünyamızın temkinli duruşu sayesinde ılımlı bir dengelenme sürecine çevirmeyi başarmıştır. Halihazırda ekonomik aktivitenin son çeyrekten çok daha iyi olduğunu görüyoruz. Bunu düşen faiz oranları, nispeten stabilize olan kur hareketleri ve ödeme çarklarından da net şekilde anlıyoruz. En kötüyü geride bıraktık.” Son çeyrekte yaşanan negatif büyümenin kalıcı bir etki bırakmayacağını düşündüklerini aktaran Avdagiç, bunun beklenen bir sonuç olduğunu ve zaten piyasalarca fiyatlandığını iyi bildiklerini belirtti. SEÇİMSİZ 4YIL, BİZLERİ BEKLİYOR Ekonomik aktivitenin en zayıfladığı 2018’in 4. çeyreğinde dahi, ihracatın 10.6 puanlık artışla büyümeye ciddi katkı verdiğini vurgulayan Avdagiç,şu değerlendirmelerde bulundu: “Şimdi 2019’a yoğunlaşma zamanı. Önümüzdeki süreçte reel sektörün kaynaklarını tam randımanla ihracata tahsis ederek 2. çeyrekten itibaren yeniden bir büyüme kuşağına gireceğine inancımız tam. 20 gün kadar sonra 2019’un ilk çeyreği arkada kalacak. Önümüzdeki bu yıl için çok şey yapabileceğimiz bir 9 ay daha var. Yine 20 gün sonra, 31 Mart yerel seçimlerinin yapılmasının ardından seçimsiz 4 yıl bizleri bekliyor. Bu Türkiye için çok büyük bir yapısal reform fırsatı anlamına geliyor.”

11 Mart 2019 Pazartesi

Yaprak dökümünün maliyeti 20 milyon TL

HABER: CEYHUN KUBURLU Spor Toto Süper Lig’de son 10 haftaya girilirken, kötü gidişatın faturası teknik direktörlere çıkmaya devam ediyor. Ligde mücadele eden 18 takımdan 11’i teknik adam konusunda istikrarı yakalayamadı. Akhisarspor, Atiker Konyaspor, Aytemiz Alanyaspor, Büyükşehir Belediye Erzurumspor, Çaykur Rizespor, Demir Grup Sivasspor, Fenerbahçe, Göztepe, Kasımpaşa, İstikbal Mobilya Kayserispor ve MKE Ankaragücü’nde teknik direktör ayrılıkları yaşandı. Bu takımlardan Akhisarspor, Büyükşehir Belediye Erzurumspor, Fenerbahçe, Göztepe ve MKE Ankaragücü iki kez teknik direktör değişikliğine gitti. Ligde teknik direktörüyle yollarını ayıran son takım, küme düşme hattında yer alan Büyükşehir Belediye Erzurumspor oldu. Teknik direktör değişimlerinin ise kulüplere faturası ağır oldu. Bunun maliyetinin 20 milyon liraya yaklaştığı tahmin ediliyor. YABANCI TUTMADI Bu sezon Süper Lig’de görev yapan üç yabancı teknik direktör de takımlarında tutunamadı. Fenerbahçe’de Hollandalı çalıştırıcılar Phillip Cocu ve Erwin Koeman, Akhisarspor’da ise Bosna Hersekli Safet Susic başarısız oldu. Süper Lig’de tüm takımların başında yerli teknik direktörlerin bulunması dikkati çekiyor. Teknik direktörler ile yollarını ayıran birçok takım tazminat ödemiyor. Karşılıklı yapılan görüşmelerde ortaya çıkan sonuca göre el sıkışılıyor. Bunda da kulüplerin sürekli teknik direktör değiştirmesi etkili oluyor. Birçok teknik adam kısa süre sonra tekrar kulübün başına gelebiliyor. Böyle olunca da sorunsuz bir şekilde ayrılık gündeme geliyor. Genelde kulüp yönetimleri teknik direktör ile yolları ayırırken sözleşmesindeki ücretin yarısını alıyor. NE KADAR KAZANIYORLAR? Türkiye’deki teknik direktörlerin yıllık ücretlerinin 50 milyon lirayı aştığı tahmin ediliyor. En çok kazanan teknik direktörlerin başında Fatih Terim, Şenol Güneş, Aykut Kocaman ve Abdullah Avcı geliyor. Zirvenin ilk 4’ü arasında yer alan takımlarda en az kazanan teknik direktör Trabzonsporlu Ünal Karaman. Birçok teknik adam ise kulüp ile Süper Lig’de kalma, ilk 6’da yer alma gibi başarı performansına göre ücretini artırıyor. Türkiye’de 4 büyükler dışındaki teknik direktörlerin ortalama maaşının 100 bin lira seviyesinde olduğu tahmin ediliyor. Galibiyetler, Türkiye Kupası ya da Avrupa kupalarına katılım gibi ekstra primler de söz konusu oluyor. DEĞİŞİM ÇOK İŞE YARAMIYOR Süper Lig’de geride kalan 24 haftada üç teknik adam iki farklı takım çalıştırdı. Teknik direktörlerden Bayram Bektaş, Tamer Tuna ve Kemal Özdeş, bu sezon iki farklı ekibi sahaya çıkardı. Üç teknik adam da bu sezon Göztepe’de görev yaptı. Sezona Demir Grup Sivasspor’da başlayan Tamer Tuna, daha sonra eski takımı Göztepe’ye döndü. Kemal Özdeş, Kasımpaşa ve Göztepe, Bayram Bektaş da İzmir temsilcisinin yanı sıra MKE Ankaragücü’nde görev aldı. Uzmanlar ise sık teknik direktör değişiminin faydalı olmadığını dile getiriyorlar. Konuyla ilgili uzmanlar, şu görüşü paylaşıyor: “Bazı kulüpler sezona kötü başlıyor. Ama daha sonrasında iyi bir konuma gelebiliyorlar. Sık teknik direktör değiştirilmez ise kulüpte de kalıcı başarı sağlanabiliyor.

11 Mart 2019 Pazartesi