tatil-sepeti
Paris’ten İstanbul’a dijital tecrübe aktarımı

İstanbul Ticaret Odası, Paris Ticaret ve Sanayi Odası ile birlikte Türkiye-AB İş Dünyası Diyaloğu programı çerçevesinde desteklenen KOBİ’lerin Dijitalleşmesi İçin Eşleşme Projesi’ni (Twinning for Digitalization), 1 Nisan 2019’da başlatmıştı. Proje çerçevesinde ilk toplantı, Paris Ticaret ve Sanayi Odası’nın ev sahipliğinde, 25-26 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirildi. Toplantıda, Paris Ticaret ve Sanayi Odası uzmanları, uygulamaya aldıkları Les Digiteurs’un (Dijitalleşenler Platformu) 2008’den beri faal olduğunu ve süreç içerisinde devamlı gelişim gösterdiğini söyledi. Uzmanlar, Les Digiteurs çerçevesinde gerçekleştirdikleri farkındalık oluşturmaya yönelik çalışmalar, firmaları dijitalleşme ile ilişkilendirme, eğitim ve danışmanlık faaliyetleri hakkında ayrıntılı sunum yaptı. Ayrıca Paris Ticaret ve Sanayi Odası’nın Les Digiteurs kapsamında işletmeler için kurduğu ‘openspot’, web platformu ve faaliyet merkezi de tanıtıldı. Uygulama Mağazası İstanbul Ticaret Odası uzmanları da Oda’nın yapısı ve dijital dönüşüme yönelik hizmet ağı, üye firmalar ve diğer Avrupa odaları nezdinde sürdürülen anket çalışmaları ve temmuz sonuna kadar gerçekleştirilecek proje sonuçları hakkında detaylı sunum yaptı. Program kapsamında, Paris Ticaret ve Sanayi Odası tarafından KOBİ’lerin operasyonlarında kullanabilecekleri dijital çözümlerin tanıtımının yapılması amacıyla kurulan Connected Store uygulama mağazası da ziyaret edildi. Haber Bülteni :https://drive.google.com/file/d/1bvVr-Byx_yTBd1xeiCe3pVdtnCqUvsyG/view?usp=sharing

16 Temmuz 2019 Salı

Kritik verilere özel koruma

HABER: ŞEREF KILIÇLI Cumhurbaşkanlığı tarafından milli güvenliği tehdit edebilecek veya kamu düzeninin bozulmasına yol açabilecek kritik türdeki verilerin güvenliğinin sağlanması amacıyla ‘Bilgi ve İletişim Güvenliği Tedbirleri’ne ilişkin genelge yayımlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan genelgede, bilginin dijital ortamlara taşınması, bilgiye erişimin kolaylaşması, altyapıların dijital hale gelmesi ve bilgi yönetim sistemlerinin yaygın olarak kullanılmasının ciddi güvenlik risklerini beraberinde getirdiği belirtildi. Bu kapsamda karşılaşılan güvenlik risklerinin azaltılması, etkisiz kılınması ve özellikle gizliliği, bütünlüğü veya erişilebilirliği bozulduğunda milli güvenliği tehdit edebilecek veya kamu düzeninin bozulmasına yol açabilecek kritik türdeki verilerin güvenliğinin sağlanması amacıyla alınacak tedbirler belirlendi. VERİ DEPOLAMA Genelge kapsamında alınacak tedbirlerden bazıları şöyle: Nüfus, sağlık ve iletişim kayıt bilgileri ile genetik ve biyometrik veriler gibi kritik bilgi ve veriler, yurtiçinde güvenli şekilde depolanacak. Kamu kurum ve kuruluşlarında yer alan kritik veriler, internete kapalı ve fiziksel güvenliği sağlanmış bir ortamda bulunan güvenli bir ağda tutulacak. Bu ağda kullanılacak cihazlara erişim kontrollü olarak sağlanacak ve log kayıtları değiştirilmeye karşı önlem alınarak saklanacak. Kamu kurum ve kuruluşlarına ait veriler, kurumların kendi özel sistemleri veya kurum kontrolündeki yerli hizmet sağlayıcılar hariç bulut depolama hizmetlerinde saklanmayacak. E-POSTA SUNUCULARI Endüstriyel kontrol sistemlerinin internete kapalı konumda tutulması sağlanacak. Bu sistemlerin internete açık olmasının zorunlu olduğu durumlarda ise güvenlik duvarı, uçtan uca tünelleme yöntemleri, yetkilendirme ve kimliklendirme mekanizmaları gibi gerekli güvenlik önlemleri alınacak. Kamu e-posta sistemlerinin ayarları güvenli olacak biçimde yapılandırılacak, e-posta sunucuları, Türkiye’de ve kurumun kontrolünde bulundurulacak. Sunucular arasındaki iletişimin ise şifreli olarak yapılması sağlanacak. VERİ İLETİŞİMİ Haberleşme hizmeti sağlamak üzere yetkilendirilmiş işletmeciler, Türkiye’de internet değişim noktası kurmakla yükümlü olacak. Yurtiçinde değiştirilmesi gereken yurtiçi iletişim trafiğinin yurtdışına çıkarılmamasına yönelik de tedbirler alınacak. İşletmeciler tarafından kritik kurumların bulunduğu bölgelerdeki veriler ise radyolink ve benzeri yöntemlerle taşınmayacak, fiber optik kablolar üzerinden taşınacak. Kritik veri iletişiminde, radyolink haberleşmesi kullanılmayacak. Ancak kullanımın zorunlu olduğu durumlarda ise veriler milli kripto sistemlerine sahip cihazlar kullanılarak kriptolanacak. YERLİ VE MİLLİ KRİPTO SİSTEMİ Genelge kapsamında, yerli ve milli kripto sistemlerinin geliştirilmesi teşvik edilerek, kurumlara ait gizlilik dereceli haberleşmenin bu sistemler üzerinden gerçekleştirilmesi sağlanacak. Kamu kurum ve kuruluşlarınca temin edilecek yazılım veya donanımların kullanım amacına uygun olmayan bir özellik ve arka kapı (kullanıcıların bilgisi, izni olmaksızın sistemlere erişim imkanı sağlayan güvenlik zafiyeti) açıklığı içermediğine dair üretici veya tedarikçilerden imkanlar ölçüsünde taahhütname alınacak. Yazılımların güvenli olarak geliştirilmesi ile ilgili tedbirler alınacak. Temin edilen veya geliştirilen yazılımlar kullanılmadan önce güvenlik testlerinden geçirilerek kullanılacak. BİLGİ VE İLETİŞİM GÜVENLİĞİ REHBERİ Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı koordinasyonunda; güvenlik risklerinin azaltılması, etkisiz kılınması ve özellikle gizliliği, bütünlüğü veya erişilebilirliği bozulduğunda milli güvenliği tehdit edebilecek, kamu düzeninin bozulmasına yol açabilecek kritik türdeki verilerin güvenliğinin sağlanması amacıyla ‘Bilgi ve İletişim Güvenliği Rehberi’ hazırlanacağı genelgede belirtildi. Ulusal ve uluslararası standartlar ve bilgi güvenliği kriterleri çerçevesinde hazırlanacak rehber, kamu kurum ve kuruluşları ile kritik altyapı niteliğinde hizmet veren işletmelerde uygulanmak üzere farklı güvenlik seviyelerini içerecek. ‘www.cbddo.gov.tr’ adresinde yayımlanacak rehber, ihtiyaçlar, gelişen teknoloji, değişen şartlar ile Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve eylem planlarında yapılacak değişiklikler göz önünde bulundurularak güncellenecek. Tüm kamu kurum ve kuruluşları ile kritik altyapı hizmeti veren işletmelerin de yeni kurulacak bilgi sistemlerinde, rehberde yer verilen usul ve esaslara uyulması zorunlu olacak.

16 Temmuz 2019 Salı

108 yıllık tecrübeyle sabit: Milli savunmaya yerli çözüm şart

HABER: Barış CABACI - Nazlıcan TAVŞANCI - Ayşenur KAVASÇİNAY Proje ortaklarından olduğumuz F-35’lerin teslimatından kaçınılırken, S-400 gibi parasını ödediğimiz füzeler için de çeşitli engeller çıkarıldı. 108 yıl önce de sipariş edip parasını verdiğimiz savaş gemileri teslim edilmemişti. Tüm bu tecrübeler milli savunmanın yerli çözümlere bağlı olduğunu gösteriyor. Son yıllarda savunmaya yönelik projeler, ekonominin hatta genel gündemin birinci sırasına oturmuş durumda. Fakat maliyet yönüyle değil, bölgesel etkileri bahane edilerek çıkarılan engeller bakımından… Bir taraftan F-35 gibi üretiminde yer aldığımız uçakların teslimatından kaçınılırken, diğer yandan da S-400 gibi parasını ödediğimiz füzeleri almamıza engeller çıkarılıyor. Aslında bunlar yeni değil, 108 yıl önce de benzerleri vardı. 108 yıllık tecrübeler de gösteriyor ki, milli savunmayı ithal silahlarla yapmak mümkün değil. Milli savunma için milli savunma sanayi şart! Bunun gerekliliği için dünden bugüne yaşananları hatırlamakta fayda var: Parası ödenen gemiler verilmedi Yıl 1911… Osmanlı Devleti, 108 yıl önce donanma gücünü geliştirmek için Britanya Hükümeti’ne iki gemi siparişi verdi. İlk sipariş, 1911’deVickers şirketine verildi. 2 milyon 500 bin sterlin ödenen bu savaş gemisine dönemin Osmanlı padişahına ithafen ‘Reşadiye’ ismi verildi. Balkan harbinden mağlup çıkan Osmanlı Devleti, ikinci bir savaş gemisi için tekrar İngilizlerin kapısını çaldı. Brezilya’nın sipariş verip teslim almaktan vazgeçtiği ‘Rio De Janeiro’ isimli zırhlıya, Osmanlı Devleti talip oldu. Osmanlı Hükümeti, o dönem 4 milyon sterlin tutarında paranın tamamının ödeyerek satın aldığı geminin ismini ‘Sultan Osman’ olarak değiştirdi. Komutanlığına da Rauf Orbay’ı atadı. Fakat her geçen gün başka bahaneler üreterek teslimat tarihini geciktiren İngilizler, I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle kesin bir tavır aldı. Dönemin İngiliz Bahriye Nazırı Winston Churchill’in emriyle gemilerimize el konuldu. Sultan Osman isimli geminin adı HMS Agincourt, Reşadiye zırhlısının adı ise HMS Erin olarak değiştirildi ve İngiliz donanmasına katıldı. Sonuçta ne gemiler geldi ne de parası iade edildi. Acı bir tecrübe olarak kayıtlara geçti. Ortaklaşa ürettiğimiz uçaklar teslim edilmiyor! Yıl 2002… ABD, İngiltere, Danimarka, İtalya, Hollanda, Kanada, Norveç, Avustralya ve Türkiye geleceğin uçağını üretmek üzere ortak çalışmaya başladı. F-35 adı verilen uçak için her bir katılımcı ülke bir parça üretmek üzere yola çıktı. Uçakların toplam 937 parçası Türkiye’de üretildi. Sonuç itibariyle ürün ortaya çıktı ve F-35’ler havalandı. Katılımcı ülkelere siparişlerin teslimi gündeme geldiğinde Türkiye için sıkıntılı süreç yine kendini gösterdi. Türkiye’ye üretiminde de yer aldığı uçakların teslim edilmemesi için engel üzerine engel çıkarılmaya başlandı. Türkiye projeye katılım bedelini de ödediği uçakları almak için mücadelesini sürdürüyor. 2.5 milyar dolar ödenen füzelerin teslimi engellenmeye çalışıldı Yıl 2010… ‘Arap Baharı’ adıyla Kuzey Afrika’da yaşananlar Suriye’ye ulaştığında iç savaşa dönüştü. Bu gelişme Türkiye’yi savunma tedbiri almaya yöneltti. 2012’de NATO üyelerince Suriye’den gelecek tehlikelere karşı iki ülke sınırına Patriot füze savunma sistemi kurulması kabul edildi. 2013’te Türkiye’ye bataryalar gönderildi. Fakat sonrasında Patriotlar geri çekildi. Türkiye’nin satın alma taleplerine de olumlu karşılık verilmedi. Bunun üzerine Türkiye 2017’de hava savunma ihtiyacını gidermek üzere Rus yapımı S-400’lere yöneldi ve anlaşmalar yapıldı. Fakat bu sefer de 2.5 milyar dolar ödenen S-400’lerin Türkiye’ye teslimine engeller çıkarılmaya çalışıldı. Milli projeler bir bir gökyüzünde Savunma satın almalarında yaşanan 108 yıllık olumsuz tecrübelerin de etkisiyle Türkiye milli savunma sanayini geliştirmeye yönelik adımlarını hızlı atmayı sürdürüyor. Eğitim uçağından taarruz helikopterine, silahlı İHA’lardan uydulara kadar birçok havacılık ve uzay sanayisi ürünü envantere girdi. Projeleri yürütülen sıradaki ürünler de ilk uçuşlarına gün sayıyor. Prof. Temel Kotil’in twitter mesajıyla birlikte paylaştığı grafikte TUSAŞ’ın şu projeleri yer aldı: * HÜRJET (Jet eğitim ve hafif taarruz uçağı): Maketi Paris’te sergilenen uçağın 2022’de uçması planlanıyor. * HÜRKUŞ (Gelişmiş eğitim uçağı): Gökyüzüyle buluşan uçak daha da geliştiriliyor. * HÜRKUŞ-C: Hürkuş’un silahlı versiyonu Hürkuş-C, 1.5 ton faydalı yük taşıyabiliyor. * MMU (Milli muharip uçak): Prototip öncesi maketi Paris’te sergilendi. MMU, 2030’lu yıllarda F-16’ların yerini alacak. * GÖKBEY (Genel maksat helikopteri): İlk sertifikasyon uçuşunu yaptı. * T129 ATAK (Taarruz ve taktik keşif helikopteri): Terörle mücadelede önemli bir güç olarak kullanılıyor. * ANKA (Orta irtifa uzun havada kalışlı İHA sistemi): Sınıfında en iyiler arasında. * AKSUNGUR (Yüksek faydalı yük kapasiteli İHA sistemi): İlk uçuşunu yaptı.

16 Temmuz 2019 Salı

Yabancı turistte rekor yatırımda hareketlilik

HABER: CANAN BİLGİN Hain darbe girişimi sonrası yatırımda çekimser kalan yabancı sermaye, son 3 yılda rotayı yeniden ‘güvenilir ve potansiyeli yüksek ülke’ Türkiye’ye çevirdi. Geçen yıl yüzde 13 artan yabancı yatırım tutarı bu yılın ilk çeyreğinde de pozitif ilerledi. Türkiye, geçtiğimiz yıl çektiği 13 milyar dolarlık yabancı yatırımda, bu yıl da önemli destinasyonlardan olmayı sürdürüyor. Yılın ilk dört ayında 2.7 milyar dolarlık yatırım Türkiye’ye yöneldi. Bu, geçtiğimiz yılın ynı döneminde 2.3 milyar dolardı. Yatırımcıya sağlanan teşvikler, şirket kurmayı birkaç saate indiren düzenlemeler, teknoloji geliştirme ve özel endüstri bölgeleri, ikili anlaşmalar ve STA’lar, yatırımcının iştahını artırdı. Türkiye; Asya, Avrupa ve ABD’li sermaye gruplarının radarında. Geçtiğimiz yıl uluslararası doğrudan yatırımlardan yüzde 13’lük bir artışla 13 milyar dolar çeken Türkiye, bu yıl da yatırımcıların, ibreyi yönelttiği önemli destinasyonlardan biri olmayı sürdürüyor. Merkez Bankası verilerine göre yılın ilk dört ayında Türkiye’ye 2.7 milyar dolar yabancı yatırım geldi. Bu rakam geçtiğimiz yılın aynı döneminde 2.3 milyar dolar idi. 1.7 MİLYAR MÜŞTERİ Trump’ın korumacı politikaları ve Brexit süreci küresel sermayeyi gelişmekte olan ülkelere yönlendirirken Türkiye, bu ülkeler arasında ilk sıralarda yer almayı başardı. Art arda açıklanan reform paketleri, yabancı yatırımcıya sağlanan teşvikler, yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik düzenlemeler, şirket kurmayı birkaç saate indiren ve bürokrasiyi azaltan uygulamalar, teknoloji geliştirme ve özel endüstri bölgeleri ile Ar-Ge’ye yapılan yatırımlar ve vatandaşlık hakkı, 2019’da da yabancı yatırımcının rotasını Türkiye’ye çevirdi. Üstelik bu dönemde sadece Asyalı yatırımcıların değil, Avrupalı ve ABD’li sermaye gruplarının da Türkiye iştahı azalmadı. Avrupa, Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da 1.7 milyar müşteriye ve toplam milli hasıla miktarları 27 trilyon doları aşan çok sayıda pazara kolay erişim imkanı da Türkiye’yi cazip kılıyor. GÜVENİLİR LİMAN Türkiye, 15 Temmuz 2016’daki hain darbe girişiminin ardından yürütülen yapısal ve ekonomik reformlarla yabancı sermaye için ‘güvenilir ve potansiyeli yüksek ülke’ imajını kuvvetlendiriyor. Hain darbe girişimi sonrası çekimser kalan yabancı sermaye, 2017 itibariyle yeniden Türkiye’ye yöneldi ve 11.5 milyar dolarlık yatırım yapıldı. EY’nin Avrupa Ülke Çekiciliği Araştırması’na göre 2017’de Türkiye, 2016’ya kıyasla üç sıra yükselerek doğrudan yabancı yatırım açısından Avrupa’daki en popüler 7. ülke oldu. Türkiye 2017’de, bir önceki yıla oranla yüzde 66 artışla 229 adet projeye ev sahipliği yaptı ve Avrupa’daki doğrudan yabancı projelerde yüzde 3 paya sahip oldu. Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) verilerine göre de Türkiye 2017’de dünyada en fazla yatırım çeken 26. ülke, gelişmekte olan ekonomiler arasında en fazla yatırım çeken 13. ülke oldu. İKİLİ ANLAŞMALAR Türkiye’nin küresel çapta ‘güvenilir bir liman’ olduğunu, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü’nün (UNCTAD) 2019 Dünya Yatırım Raporu da adeta teyit etti. Rapora göre, uluslararası doğrudan yatırımların yüzde 13 düşüşle 1.3 trilyon dolara gerilediği 2018’de; Türkiye yüzde 13 artışla 13 milyar dolarlık yabancı yatırım çekti. Böylece uluslararası doğrudan yatırım sıralamasında dört basamak yükselerek 21. sıraya yerleşti. Türkiye, 2018’de sekiz ikili yatırım ve serbest ticaret anlaşması imzalayarak, geçtiğimiz yılı dünyada en fazla ikili anlaşma tamamlayan ülke olarak da ön plana çıktı. CAZİP BÖLGELER Raporda Türkiye’nin, teknoloji geliştirme bölgeleriyle araştırma, yazılım geliştirme ve inovasyon aktivitelerine sağlanan teşviklere yöneldiği vurgulandı. Türkiye, en fazla özel ekonomi bölgesi olan ülkeler sıralamasında 6., gelişen Asya’da ise 4. sırada yer aldı. Sanayi yatırımlarını hızlandırmak, teknoloji yoğun üretimin önünü açmak ve yabancı sermaye yatırımlarını özendirmek için İstanbul, İzmir, Bursa, Mardin, Balıkesir ve İzmir’de altı özel endüstri bölgesi ilan edildi. Azerbaycan devlet petrol şirketi SOCAR’ın İzmir Aliağa’da 6.3 milyar dolarlık yatırımla tek noktaya yaptığı en büyük proje olma özelliğini taşıyan ve geçtiğimiz yıl açılan STAR Rafineri, Türkiye’nin ilk özel endüstri bölgesi ilan edildi. İstanbul’daki iki özel endüstri bölgesinden en büyüğü olan ve 650 milyon TL yatırımla ilk tesisleri 14 Haziran’da açılan Teskoop Özel Endüstri Bölgesi’nde de Japon ve Tayvanlı yatırımcılar şimdiden yatırım için görüşmelere başladı. UNCTAD’ın raporuna göre, Türkiye’de 20’si inşaat halinde olan 83 teknoloji geliştirme bölgesinde yazılım geliştirme, Ar-Ge ve tasarım faaliyetleri için sunulan vergi muafiyetleri ve sosyal güvenlik primlerinde sübvansiyonlar da Türkiye’yi yatırımcının radarına yerleştirdi. YATIRIM İÇİN TÜRKİYE’Yİ SEÇEN ÜLKELER TURİSTLERİN TERCİHİ DE TÜRKİYE Birleşmiş Milletler DünyaTurizmÖrgütü (UNWTO) verilerine göre 2017’de Türkiye, 39.9 milyon turistle dünyada en çok ziyaret edilen 6’ncı ülke oldu. Geçen yıl ağırladığımız turist sayısı 46 milyona ulaştı. Avrupa Seyahat Komisyonu tarafından yayımlanan 2018 turizm raporunda da 33 Avrupa ülkesi arasında turist sayısını en fazla artıran ülke Türkiye. Bu yılın ilk 5 ayında Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11.3 arttı ve 12 milyon 757 bin 522’ye yükseldi. İstanbul ise bu süreçte ağırladığı 5.5 milyon turistle son 5 yılın rekorunu kırdı. İstanbul’a gelen ziyaretçiler listesinin ilk sırasında Almanlar yer alıyor. 2019, kruvaziyer gemilerinin de Türkiye limanlarına daha fazla demir attığı yıl oldu. İstanbul, 3 yıl aradan sonra ilk kruvaziyer konuklarını Sarayburnu’nda karşıladı. Mart 2020’de açılması planlanan Galataport limanına ise şimdiden 50 geminin rezervasyonu yapıldı. ÇALIŞMAK İÇİN EN İYİ 7. ÜLKE HSBC Grubu’nun, 163 ülkeden 18 binin üzerinde yabancı çalışanın görüşünü alarak gerçekleştirdiği ‘Expat Explorer’ anketine göre Türkiye, yaşamak ve çalışmak için dünya genelinde en iyi 7. ülke seçildi. Ankete göre Türkiye’deki yabancı çalışanların yüzde 62’si yaşam kalitelerinin kendi ülkelerine göre arttığını belirtiyor. Türkiye’deki yabancı çalışanların yüzde 52’si kariyerine, hobilerine veya ailesine odaklanmaya daha fazla zaman bulduğunu, yüzde 55’i daha iyi bir ev veya araç gibi isteklerini karşılayabildiğini, yüzde 69’u ise kendisini güvende hissettiğini ve yerel halkın cana yakın olduğunu ifade ediyor. Yabancı çalışanların yüzde 60’ı kendi ülkelerine kıyasla Türkiye’de iş-özel yaşam dengesinin daha iyi olduğunu belirtiyor. Yüzde 59’u daha fazla seyahat ettiğini, yüzde 57’si dalış, yabancı dil veya yemek pişirme gibi yeni bir beceri öğrendiğini kaydediyor. 2018’DE EN FAZLA YATIRIM AVRUPA’DAN * Avrupa: Yüzde 65* Asya: Yüzde 27* ABD: Yüzde 7.4* Afrika: Yüzde 0.6 İŞ YAPMA ENDEKSİNDE 17 BASAMAK YÜKSELDİ Dünya Bankası’nın 2019 İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde (Doing Business Report 2019), Türkiye bir önceki yıla göre 17 basamak atlayarak 60. sıradan 43. sıraya yükseldi. Türkiye, böylece en çok gelişme gösteren 10 ülke arasında yer aldı. 66 BİN KÜRESEL ŞİRKET TÜRKİYE’DE İŞ YAPIYOR Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerine göre, 2018 itibariyle Türkiye’de uluslararası sermayeli 65 bin 957 şirket faaliyet gösteriyor. Bu şirketlerden 26 bin 924’ü Yakın ve Orta Doğu ülkeleri ortaklı girişim. AB ülkeleri ortaklı uluslararası sermayeli şirketler içinde ise Almanya 7 bin 333 şirket ile birinci sırada. Almanya’yı 3 bin 137 şirket ile İngiltere ve 2 bin 880 şirket ile Hollanda izliyor. Uluslararası sermayeli şirketler, başta toptan ve perakende ticaret olmak üzere gayrimenkul kiralama ile imalat sanayi sektörlerinde faaliyet gösteriyor. AVRUPA’NIN EN BÜYÜK İŞ GÜCÜ HAVUZU Avrupa’nın en genç ülkesi Türkiye; genç, eğitimli ve nitelikli nüfusu sayesinde 2050’ye kadar ‘demografik fırsat periyodu’nda kalacak. Şu anda 31.6 milyon kişilik iş gücüyle Avrupa’nın üçüncü en büyük iş gücü havuzunu oluşturan Türkiye, 2023’te yaklaşık 87 milyon nüfusa ulaşacak. Bu nüfusun yüzde 67.2’sini ise gençler oluşturacak. SERMAYE GELİŞEN ÜLKELERE YÖNELİYOR UNCTAD 2019 Dünya Yatırım Raporu, uluslararası doğrudan yatırımların gelişmekte olan ülkelere yöneldiğine dikkat çekti. Rapora göre, geçtiğimiz yıl gelişmiş ülkelere gelen uluslararası doğrudan yatırım miktarı yüzde 27 düşüş ve 557 milyar dolar ile 2004’ten bu yana en düşük seviyede gerçekleşti. Avrupa’ya yatırım 200 milyar dolar seviyesinde kaldı. ABD’ye yatırım yüzde 9’luk azalma ile 252 milyar dolar oldu. Rapora göre, bu düşüşün en önemli sebepleri, yatırımların ana ülkelerine geri dönmeleri ve Brexit süreci. Gelişmekte olan ülkelerin küresel yatırım akışından aldığı pay ise yüzde 46’dan yüzde 54’e yükseldi. Asya ve Afrika kıtası yatırımları artıran bölgeler oldu.

16 Temmuz 2019 Salı

Pratik filtre kahve seri üretime geçiyor

Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi’nin (BTM) girişimcilerinden Kahvegibikahve, 2018’de Tarvenn Ventures’dan tohum yatırım aldıktan sonra ikinci yatırım turuna çıktı. Kahvegibikahve, bu turu 4.8 milyon TL değerleme ile 1 milyon TL üzerinde yatırım alarak tamamladı. Tarvenn’in liderlik ettiği yatırım turuna; milli basketbolcu Sinan Güler, iş insanları Ramazan Evren, Şükrü Dönmez, Tolunay Yıldız, Ömer Duran, Ayşe Tuba Araz, Nur Öztürk ve Keiretsu Forum melek yatırımcılarından Figen Korun katıldı. Girişim, aldığı yatırım ile seri üretime geçerek farklı ürünlerini tüm kahve severlere ulaştıracak. KORUYUCU İÇERMİYOR Kahvegibikahve, demlik poşetlerinde katkı maddesi ve koruyucu içermeyen kahve çekirdekleri kullanıyor. Doğada çözünebilen yapısı ile çevre dostu olan fiber filtre kahvenin ideal yoğunluğuna ulaşmasını kolaylaştırıyor. Geleneksel yöntemlere kıyasla yüzde 95’e kadar daha düşük karbon salınımına neden olan fiber filtre, kurumların karbon ayak izini de küçültüyor. SERT SEVENE ‘GÜÇLÜ PAKET’ Klasik paketiyle geniş bir kahve sever kitlesine ulaşan girişim, sert ve yoğun kahve talebini karşılamak için yeni paketini geçtiğimiz günlerde piyasaya sürdü. ‘Güçlü Paket’ ile yoğun aroma ve yüksek kafein sunan Kahvegibikahve, sert kahve severlerin taleplerine karşılık veriyor. Girişim, yüksek kafein ile kas oluşumunu hızlandırmayı isteyen sporcuları da hedefliyor. KOLAY VE FİLTRE Yerli girişim Kahvegibikahve, hazırlık ve temizlikle uğraşmadan, kaliteli ve taze filtre kahve içmeyi sağlıyor. Özel olarak tasarlanan ve mısır fiberinden üretilen filtre ile her yerde lezzetli ve pratik kahve içme keyfine ulaşma imkânı sağlanıyor. 150 BİN BARDAK KAHVE İÇİLDİ Kahvegibikahve kurucusu Ubeydullah Güngör, “Müşterilerimize 150 bin bardaktan fazla kahve içirdik. 2019’un ilk yarısında dört kattan fazla büyüdük. Aldığımız yeni yatırım ile seri üretime geçerek tüm kahve severlere ulaşmak istiyoruz. Ürünlerimizi perakende zincirleri, otel, restoran ve kafelerde konumlandıracağız. Online kanalda ise abonelik modeli ile büyümeye devam edeceğiz. Ayrıca üzerinde çalıştığımız üç ülke var” dedi.

16 Temmuz 2019 Salı