tatil-sepeti
Geçen yıl kültüre 54.4 milyar TL harcadık

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2018’e ilişkin kültür ekonomisi verilerini açıkladı. Buna göre, kültür harcamaları geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 23.4 artarak 54 milyar 383 milyon 287 bin liraya yükseldi. DEVLET PAYI YÜZDE 64.3 Toplam kültür harcamaları içinde genel devlet harcamalarının payı yüzde 64.3, özel harcamaların payı ise yüzde 35.7 olarak gerçekleşti. Kültür harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı 2018’de yüzde 1.5 oldu. Bu oran, 2017’de yüzde 1.4 seviyesindeydi. MİMARLIK YÜZDE 35.9 Genel devlet harcamaları içindeki kültür harcamaları geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 23.4 artarak 34 milyar 950 milyon 410 bin liraya ulaştı. Harcamaların yüzde 66’sı merkezi yönetim bütçesinden, yüzde 34’ü yerel devlet bütçesinden gerçekleştirildi. Genel devlet harcamaları içinde kültürel alanlara göre harcamalara bakıldığında, mimarlık yüzde 35.9, kitap ve yazılı basın yüzde 11.8, gösteri sanatları yüzde 8.9,görsel/işitsel ve multimedya yüzde 8.8,doğal miras yüzde 7.4ve kültürel miras yüzde 5.8 paya sahip oldu. HANE HALKI HARCAMA Hane halkı kültür harcamaları geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 23.9 artarak 18 milyar 960 milyon 232 bin liraya yükseldi. Özel harcamaların yüzde 97.6’sı hane halkları, yüzde 2.4’ü ise dernek ve vakıflar tarafından yapıldı. Hane halklarının geçen yıl gerçekleştirdiği toplam kültür harcamasının dağılımına bakıldığında, televizyon ve TV yayın giderleri yüzde 25.8, kitap, gazete ve dergi yüzde 16.5,veri işlem ekipmanları yüzde 13.3,kablolu ve özel TV yayın hizmetlerine ödenen ücretler yüzde 10.7, kırtasiye ve çizim malzemeleri yüzde 10.4, sinema, tiyatro, konser yüzde 6 paya sahip oldu. KÜLTÜREL MAL İHRACATI 34 MİLYAR LİRA Kültürel mal ihracatı geçen yıl yüzde 37.9 artarak 34 milyar 16 milyon 42 bin lirayı buldu. Bu oran, ana mal ihracatında yüzde 38.9 ve ikincil mal ihracatında yüzde 15.6 olarak gerçekleşti. 2018’de kültürel mal ihracatının toplam mal ihracatı içindeki payı yüzde 4.2’ye ulaştı.Kültürel mal ithalatı ise geçen yıl 2017’ye göre yüzde 22.8 artarak 22 milyar 687 milyon 980 bin liraya ulaştı. Ana mal ithalatı yüzde 34.5, ikincil mal ithalatı yüzde 16.6 arttı. Geçen yıl kültürel mal ithalatının toplam mal ithalatı içindeki payı yüzde 2.2 oldu. İHRACATTA EN BÜYÜK PAY EL SANATLARINDA Kültürel alanlara göre en yüksek paya sahip el sanatlarının ihracat tutarı toplamı 24 milyar 997 milyon 962 bin lira olarak gerçekleşti. El sanatlarının toplam kültürel mal ihracatı içindeki payı yüzde 73.5’i buldu. Görsel ve işitsel medyanın ithalat toplamı geçen yıl 10 milyar 984 milyon 229 bin liraya ulaşırken, toplam kültürel mal ithalatı içindeki payı yüzde 48.4 olarak kaydedildi.

18 Aralık 2019 Çarşamba

İTOSPOR Altıncı Futbol Turnuvası sona erdi

HABER:YAHYA GÜL İTOSPOR Futbol Turnuvası, oldukça heyecanlı geçen final karşılaşmaları ile sona erdi. Final müsabakalarına, İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkanı Öztürk Oran, Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, Yönetim Kurulu Üyeleri Adil Coşkun, Bahadır Yaşık, İbrahim Doğan Salman, Levent Taş, Münir Üstün, Genel Sekreter Doç. Dr. Nihat Alayoğlu ile Meclis ve Komite Üyeleri katıldı. BAŞLAMA VURUŞUNUAVDAGİÇ YAPTI İTO Başkanı Şekib Avdagiç’in vuruşu ile başlayan şampiyonluk karşılaşmasında maç oldukça çekişmeli geçti. Müsabakada Levent Taş Takımı, Bahadır Yaşık/İbrahim Doğan Salman Takımı’na attığı 2 golle karşılaşmadan galip ayrılarak şampiyon oldu. Turnuvanın üçüncülük maçında ise Adil Coşkun/Burhan Polat Takımı ile İsrafil Kuralay/Servet Samsama Takımı karşılaştı. Normal süresi 2-2 berabere biten maçta, kazanan uzatmada bulduğu gol ile rakibini 3-2’lik skorla geçen İsrafil Kuralay/Servet Samsama Takımı oldu. ‘EN’LER SEÇİLDİ Turnuvanın gol kralı ise attığı 15 gol ile Muhittin Bingöl olurken; birbirinden güzel kurtarışları ile Faysal Koçer ‘en iyi kaleci’; turnuva boyunca gösterdiği performansın yanı sıra örnek sporcu duruşu ile Ersin Çetin ‘en centilmen’ oyuncu ödülüne layık görüldü.

18 Aralık 2019 Çarşamba

2020 yol haritası birlikte çiziliyor

İş dünyasının temsilcileri olan İstanbul Ticaret Odası Meclis Üyeleri, Bolu’da düzenlenen İTO Meclisi 20. Dönem 2’nci Çalışma Toplantısı’nda bir araya geldi. Abant’ta 6-8 Aralık 2019’da yapılan toplantının açılışında konuşan İTO Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, “Bu toplantımızın amacı, İTO’nun 2020 yılı İş Programı’nı, Odamızın bundan sonraki çalışmalarını sizinle birlikte tespit etmek” dedi. ÖNERİLER DEĞERLİ Sektörleri temsil eden meclis üyelerine seslenen Avdagiç, “Sizden gelen önerilerle, gelecek yılın iş programını oluşturup İTO’nun 2020 yılı yol haritasını çizeceğiz. Muhtemel hataları, unutulan noktaları, varsa dikkatimizden kaçan hususları sizin aklınızla, sizin önerilerinizle aydınlatacağız” diye konuştu. GELECEK İÇİN Şekib Avdagiç, konuşmasına şöyle devam etti: “2020 İş Programı’nın kalkış noktası, sizin fikirleriniz olacaktır. Elbette bizim Yönetim Kurulu ve idare olarak birtakım projelerimiz var. Ancak bunlara hayat verecek olan sizlersiniz. Daha da önemlisi, sizin yapıcı eleştirileriniz bizim yolumuzu aydınlatan fenerlerdir. Burada konuşulan her konu, ifade edilen her başlık, Odamızın vizyonuna yeni bir boyut getirecektir. Eğer vizyon, ‘gelecek resmi’ demekse, biz bu gelecek resmini, İTO’nun resmini sizinle birlikte çizeceğiz.” İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, Yönetim Kurulu Üyeleriyle birlikte Bolu Valisi Ahmet Ümit’i ziyaret etti. Avdagiç, Vali Ümit’e İTO’nun yayımladığı Kapalıçarşı kitabını hediye etti. TECRÜBELERİNİZ MOTİVASYON KAYNAĞIMIZ İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkanı Öztürk Oran, sektörleri temsil eden meclis üyelerine birlik ve gayret çağrısı yaptı. “Elimizdekilere sahip çıkmak, zenginliklerimizin farkında olmak, bunları nasıl daha ileri taşıyabileceğimizi konuşmak… Bugün, hayal ettiğimiz, çabaladığımız, ufuktaki Türkiye ve İstanbul Ticaret Odası’nın gelecek vizyonu için bir aradayız” diyen Öztürk Oran, şöyle devam etti: “İş dünyası olarak bizim için de asıl mesele budur. İnanıyorum ki, bu çalışma toplantısında, ortak akılla varacağımız sonuçlar ve birbirimizle paylaşacağımız tecrübeler, hedeflerimize giden yolda bizler için önemli bir motivasyon kaynağı olacaktır.” BELEDİYE BAŞKANI ÖZCAN’I ZİYARET İTO Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay ve İTO Genel Sekreter Yardımcısı Özcan Tokel, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ı makamında ziyaret etti. Görüşmede Belediye Başkanı Özcan, kenti ve yapılan çalışmaları anlattı. İTO Başkanı Şekib Avdagiç, Abant programı kapsamında Bolu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Türker Ateş’i de ziyaret etti. Ziyarette, her iki Oda’nın Yönetim Kurulu Üyeleri de bir araya geldi. BTM, STARTUP’LARIN İTİCİ GÜCÜ İTO Başkanı Şekib Avdagiç, çalışma toplantısında İTO’nun, iş fikri olan girişimci adaylarını yetiştirmek için kurduğu Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (BTM) hakkında da bilgi verdi. Avdagiç, şunları söyledi: “Biz BTM’nin doğru bir proje olduğuna inandık ve faaliyetlerimizin odak noktasına koyduk. Bu doğru yaklaşımla birlikte 2017’de 30 startup ve 83 girişimci ile yola çıkan BTM, şimdi 300 startup ve yaklaşık 700 girişimci ile 10 kat büyüdü.” Öte yandan, İTO Meclisi’nin çalışma toplantısında, İTO’nun ana ortaklarından olduğu Teknopark İstanbul’un Genel Müdürü Bilal Topçu da bir sunum yaptı.

18 Aralık 2019 Çarşamba

2020’de yüzde 5 büyüme için parola yatırım-üretim

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, uluslararası kuruluşların Türkiye ekonomisine ilişkin 2020 tahminlerini yukarıya revize edip en az yüzde 3’lük büyümeye işaret ettiğini hatırlatarak, “Yüzde 5 büyümeyi yakalamamız hiç şaşırtıcı olmayacak” dedi. 2020’nin dört çeyreğinin dördündede pozitif büyümenin gerçekleşeceğine inandıklarını belirten Başkan Avdagiç, “Yüzde 5 büyüme için itici gücümüz, tüketimden ziyade üretim ve yatırımlar” dedi. Avdagiç, 2020’de de ihracat odaklı faaliyetlere devam edeceklerini vurguladı. HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL - MÜGE BİBER - ŞEREF KILIÇLI İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, aralık ayı olağan meclis toplantısında yaptığı konuşmada,2019’da dünya ekonomisinde büyümenin yüzde 3 seviyesinde gerçekleştiğini hatırlatarak, bu oranın son 10 yılın en düşük büyüme hızı olduğunu söyledi. Gelecek yılki ABD seçimlerinin ekonomiyi de politikayı da etkileyeceğini işaret eden Avdagiç, “Kasımda yapılacak ABD seçimleri büyük ölçüde ekonomiye dayalı gelişecek. Bu çerçevede, Amerikan faizleri, uzunca bir süre, en azından yatay kalacak. Hatta 2020’de ABD’de faizlerin daha da düşürülmesi mümkün” diye konuştu. TÜRKİYE’NİN LEHİNE Avdagiç, bu durumun Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin lehine sonuçlar vereceğine değinerek, şöyle konuştu: “Gelişmiş ülkelere göre halen yüzde 50’nin, gelişmekte olan ülkelere göre ise yüzde 40’ın üzerinde iskontolu olan Türkiye varlıklarının cazibesini artırıyor.İkinci olarak dünya ekonomisini olumsuz yönde etkileyen ABD-Çin ticaret savaşlarının bir süreliğine de olsa hız kaybedeceğini söyleyebiliriz. Bir başka ifadeyle bu konu, ABD seçimlerine kadar gündemi çok fazla meşgul etmeyecek gibi. Dolayısıyla bu durum, dünya ekonomisi için önemli bir fırsat penceresi açabilir.” HÜKÜMET BERTARAF ETTİ Geçtiğimiz yıl ağustos ayından itibaren Türk ekonomisine karşı başlatılan kıskaç operasyonunu anlatan Avdagiç, operasyonun ardından reel sektördegerileme yaşandığını hatırlattı. Avdagiç, gelişmelerden istihdamın da etkilendiğini vurgulayarak, hükümetin aldığı çeşitli tedbirlerle,bu sarmal ve itilmeye çalışılan kaotik ortamın bertaraf edilmeye çalışıldığını anımsattı. SON ÇEYREKTE BÜYÜME Avdagiç, 2018’in son çeyreğinde başlayıp, 2019’un üçüncü çeyreğinde sonlanan üç çeyreklik daralma döneminin yaşandığını belirterek, şunları kaydetti: “Üçüncü çeyrekten itibaren Türkiye ekonomisi, yüzde 0.9 büyüyerek yeniden büyüme patikasına girdi. Bunu sürdürmeliyiz. Yeni Ekonomi Programı’mızda (YEP) hedeflendiği gibi 2019’da yıllık yüzde 0.5 büyümeyi yakalamamız bizim için çok önemli.Bunun için de son çeyrekte yüzde 4.5 büyümeye ulaşmalıyız. Türkiye ekonomisi bu büyüme trendini sürdürüp son çeyreği de ciddi bir büyümeyle kapatacak. Zaten veriler de bu yönde… 2020’nin dört çeyreğinin dördündede ekonomik performansımız sayesinde pozitif büyüme yaşamayı bekliyoruz. Yıllık büyüme oranında, YEP’tehedeflendiği gibi yüzde 5 büyümeyi yakalamamız hiç şaşırtıcı olmayacak.” YENİ BİR BASKI OLMAZ Avdagiç, Türkiye’ye kök söktüren uluslararası kuruluşların Türkiye ekonomisine ilişkin 2020 tahminlerini yukarıya revize ederek en az yüzde 3’lük büyümeye işaret ettiğini aktararak, “2019’da küresel ekonomik konjonktür, yıl içinde Türkiye’nin lehine döndü. ABD ve Avrupa’da merkez bankaları parasal genişle-meye geçti. Bu da bize olumlu yansıdı. Bu parasal genişleme olmasaydı, TL’de ciddi değer kaybı olabilirdi. Dolayısıyla küresel faiz gerilemesi, Türkiye’nin bu süreçten daha kolay geçmesini sağladı” diye konuştu. Gelecek yıl küresel faizlerde gerileme ve yükseliş beklenmediğinden bahseden Avdagiç, bu durumunTürkiye’ye dış kaynaklı yeni bir baskı gelmeyeceğine işaret ettiğini söyledi. SADECE TÜKETİMDE KALAMAYIZ İTO Başkanı Avdagiç,Türkiye’nin hükümet ve özel sektör olarak büyüme ve gelişme hikayesini birlikte yazacağını vurgulayarak, “Türkiye, her sene yüzde 5’in üzerinde büyüme sağlamak zorunda. 2020 için de yüzde 5 büyümeyi temin etmek için itici gücümüz, tüketimden ziyade üretim ve yatırımlar.Sadece tüketimde kalırsak, başkasının ürettiklerini tüketen piyasa oluruz. Büyüme hedeflerimizi tutturamayız. Bu durumda da bütçe hedeflerimiz tutmaz” diye konuştu. Ekonominin yeniden büyüme patikasına girmesi ile yetinilmemesi gerektiğine dikkat çeken Avdagiç, bu yeni büyüme ivmesinin iyi ve akıllıca kullanılması gerektiğini kaydetti. KRİZLERİN TEK REÇETESİ ‘İHRACAT’ Şekib Avdagiç, ekonomik badirelerin ve krizlerin tek reçetesinin ‘ihracat’ olduğunu vurgulayarak, 2020’de de ihracattan vazgeçilmeden yola devam edilmesi gerektiğini anlattı. Ticaret savaşlarının bitmediğininaltını çizen Avdagiç,şu değerlendirmelerde bulundu: “Ticaret savaşları bitmeyecek. Avrupa Birliği’nde büyüme de bu sene daha iyi olacak. Bu ikisini iyi değerlendirebilirsek, ihracat hanemize ‘büyük bir artış’ yazabiliriz.İthalat noktasında da önlemleri almaktan çekinmemeliyiz. Ülkemiz, hiçbir ülkenin pazarıdeğil. Biz ithalatı üretimimizin destekleyicisi olarak düşünmeliyiz. Elbette yerli sanayimizi koruyacak önlemleri tereddütsüz almalıyız. Aksi takdirde ekonomik iyileşmemiz, başka ülkelerin ekonomik üretimlerini canlandırmaya yarar hale gelir.Sonuçta ihracat ve ithalat rakamlarında YEP’teortaya konan hedeflere yakın rakamların gerçekleşmesini bekliyoruz. Hükümet, bu konuda oldukça kararlı. Rakamları farklılaştıracak bir gelişme gördüğünde anında müdahale etmekten çekinmiyor. Bizce de çok iyi yapıyor.” KREDİLERİN ÜRETİME YÖNELMESİ GÜVEN VERECEK İTO Başkanı Şekib Avdagiç, ekonomik büyüme ile tam istihdam arasındaki bağın önemini vurgulayarak, şunları kaydetti: “Tam istihdam, tüm ekonomik faktörlerin verimli şekilde kullanılmasını tanımlamak için kullanılır. İstihdam her zaman en yakın takibe aldığımız bir faktör. Bu gerçeğin farkında olan hükümetimiz, 2018’den itibaren istihdam seferberliği başlattı, istihdamı özendirici tedbirler aldı. İstihdamı kabul edilebilir bir düzeyde tutmaya gayret etti. Beklentimiz, 2020’de işsizlikte gerileme olması yönünde. Temennimiz ise istihdam hedefinde hem 2019 hem de 2020’de Orta Vadeli Program (OVP)hedeflerinin tutturulması.”Kredilerde son aylarda yaşanan artışın ekonomiyi canlandıran bir unsur olduğunu belirten Avdagiç, “Kredilerin, daha çok ve ağırlıkla üretime ve yatırıma yönelmesi, ekonomimizin geleceği için bize güven verecek. Bu yüzden hükümetimizden 2020’de yatırıma ve üretime yönelik kredileri, uygun faiz oranlarıyla artırmasını bekliyoruz” diye konuştu. MECLİS KÜRSÜSÜNDEN YANSIMALAR Cari açığımızın bir numaralı ilacı kömürHüseyin Akarçeşme / Doğal ve İşlenmiş Katı Yakıt Meslek Komitesi: Kömür, günümüzde kısmen sobalarda bireysel olarak, apartmanlarda merkezi ısıtma şeklinde, fabrikalarda da toz ve fındık şeklinde ebatlandırılarak enerji amaçlı ve büyük çapta da termik santrallerde elektrik üretiminde kullanılıyor. Bazı sanayi dallarında hammadde olarak da görevini devam ettiriyor. Şuan Türkiye’de büyük santral projelerinin bazılarının bittiği, bazılarının yapımının hızla devam ettiği ve planlanmış, yapılacak santrallerin de olduğu bir gerçek. Devletimiz bu santrallerin sayısının daha da çoğalmasını öngörüyor. Var olan yerli malımızın enerjiye dönüştürülmesi kaçınılmaz oldu. ‘Cari açığımızın bir numaralı ilacı kömürdür’ durumu oluştu. Cari açığımızın azalması ve akabinde kapanır hale gelmesi, yerli enerji sayesinde olacağı artık her kesim tarafından bilinmeli. Termik santrallerin kurulumu da bu nedenden dolayı elzem hale geldi. Faizlerin düşmesi güzel bir gelişmeHalit Örgad / Ev Tekstili Meslek Komitesi: İç piyasa için çözüm önerisinde bulunmak istiyorum. İç piyasadaki sorunlardan biri, peşin vergi. Eğer KOBİ’ler, üretim olacaksa ve sanayi ayakta kalacaksa peşin vergi sorununa çözüm bulunmalı. Diğer bir önerim ise SGK primleri. Primler, 2021’in sonunda kadar yüzde 50 indirilmeli. Elektrik ve doğalgaz zamları da 2020’nin sonuna kadar ertelenmeli. Bunun dışında faizlerin düşmesi de güzel bir gelişme. Bir diğer konu ise fabrikalar. TOKİ’nin yapması gereken iş, fabrika kurmak. Bugün bir girişimci Türkiye’de fabrika kurmaya kalktığında başlangıç aşamasında maddi zorluğa giriyor. Devlet bunu halletsin, girişimcilere 20 yıllık kiraya versin. Kira öder gibi fabrikanın parası ödensin. O zaman üretim patlar. Kurulacak fabrikanın önceliği de üretim ihtiyacına göre belirlensin. Başkanımızdan bu konuda destek rica ediyoruz. Tarıma yönelik sanayi olmalıİsmail Hakkı Öksüz / Döküm ve Metal İşleme Meslek Komitesi: Ülkelerin maddi gelişmişlikleri temel alınırken birinci gösterge kişi başı milli gelir, ikincisi ise enerji tüketimidir. Ancak çok enerji tüketiliyor olması çok istihdam anlamına gelmiyor. Maddi büyümedeki artışla istihdam ve enerji tüketimindeki artış farklı yönde gelişiyor. Otomatik makinelere geçiş verimliliği artırırken, enerji tüketimini ve istihdamı düşürüyor. Bu durumun sebebi sanayileşmesini ileri taşımış ülkelerin yükte hafif, pahada ağır konulara yönelmesi. Büyüme, enerji tüketimini ve istihdamını düşürüyor. Burada makas, küçüklerin aleyhine açılıyor. Bu, işsizliğin artmasına neden oluyor. Artan işsizlik hizmet sektöründe istihdam artırılarak çözülmeye çalışılıyor. Çalışanlar arasında ücret dağılımı farklı oluyor. Zengin ile fakir arasında uçurum oluyor. Gelir dağılımındaki eşitsizlik, sorunları büyütüyor. Kalkınma ve gelişmişlik dengeli olmalı. Aksi takdirde aksak olur. Çalışmadan zengin olma hevesimiz tüm buhranların temel sebebi. Üretim azaldıkça işsizlik artıyor, sonuçta kısır döngü var. Dünya ‘her an ekonomik bunalım çıkacak’ diye bekliyor. Asıl olan üretim. Üretimin motor gücü ise sanayi. Küresel teknoloji firmalarının hisse senetlerinin artması bizi kandırmasın. Teknolojik üretimler değerlerinin çok üzerinde hisse satışları yapıyor. Bu teknolojik üretimlerin işsizliğe, gıdaya, giyinmeye ve rahata katkısı yok. Üretim öyle olmalı ki hem yaptırana hem çalışana hem de halka faydalı olmalı. Bu açıdan bakılınca öncelik sanayide ve sanayide de tarıma yönelik sanayi olmalı. Yerli yazılıma geçmeliyizFahrettin Oylum / Bilgi Teknolojileri Meslek Komitesi: Bazı büyük ülkelerin milli yazılım kullanmada ciddi kararları var. Çin ve Rusya bu konuda adım attı. Bizler uzun zamandır yerli yazılım ve donanım kullanımın önemine işaret ediyoruz. Ancak bugün sektörün bu konuda yeterli özeni göstermediğini düşünüyoruz. Özel sektör, verilerini yabancı yazılım firmalarına teslim etmiş durumda. 2020 itibarıyla bu konuyu ciddi ele almalıyız. Yerli yazılım, yalnızca bilişim sektöründe değil tüm sektörlerde kullanılmalı. Hepimizi bekleyen tehlike hiç uzak değil. Dijital alanda milliliğin büyük ekonomilerde en önemli gündem maddesi olduğunu bilmeliyiz. Bu süreçte ilk adım olarak yabancı yazılım firmaları ile yapılan sözleşmeler gözden geçirilmeli. Herhangi bir anlaşmazlık durumunda yetkili olarak Türk mahkemelerinin belirlenmesi, olası bir ambargoya karşı koruma sağlar. Dijital dönüşüm sürecini nasıl yöneteceğimiz önemli. En çok kalifiye elemana ihtiyacımız var. Önümüzdeki dönemlerde robotların iş hayatında aktif olacağı ön plana alınmalı. Savunma robot ligi, sağlık robot ligi, sanayi robot ligi, hizmet robot ligi gibi birçok alt lig oluşturabilecek firmalarımıza; belediyeler ve STK’lar tarafından destek sağlanabilir. Bu bize, bu mecranın üreticisi olan gençler hedefini de sağlar. Sadece yapay zekâ teknolojileri, 2030’a kadar dünya ekonomisine 15.7 trilyon dolar katkı sağlayacak. Milano ve Paris’ten geri kalır yanımız yokNesim Ayyıldız / Kumaş Meslek Komitesi: Yakın zamanda iki B2B etkinliği yaptık. Birincisini martta yaptık ve 8 ülkeden 162 firma katıldı. İkincisini ise kasımda yaptık. Bundan böyle Gate of Business temasıyla Textile B2B İstanbul adıyla gerçekleştirme kararı alındı. İkinci organizasyon daha başarılı oldu, 8 ülkeden 500 ithalatçı firma ile İTO üyesi 86 firmayı buluşturduk. Bu sürecin güzel yansıması oldu. İki gün süren etkinlikte 4 bin 500 iş görüşmesi oldu, çok sayıda anlaşma yapıldı. Desteği için Başkanımıza, Yönetim Kuruluna, komite üyelerimize ve İTO çalışanlarına teşekkür ediyorum. Organizasyonun, ilkbahar ve sonbahar olarak yapılmasına karar verildi. İstanbul’da tekstil fuarının olmaması eksiklik. İstanbul’un, Milano’dan ve Paris’ten geri kalır yanı yok. B2B organizasyonlarımız fuar için bir temel oldu. Bunu gerçekleştirmek için irademizi kullanmamız yeterli olacak. Etkinlik, Oda’mızın ‘Global Nefes İhracat Yılı’ hedefine de katkı verdi. Firmalar arasında sürdürülebilir ilişki geliştirildi. Bu tür faaliyetler ülkemizin marka değerine katkı veriyor. 100 bin metrekarelik fuar hedefi için sektörümüzün, üstüne düşeni yapacağı konusunda taahhütte bulunuyoruz. Tahkim müessesi tanıtılmalıSait Kılıç / Kargo, Posta ve Depolama Meslek Komitesi: Yönetim Kurulumuzun başarılı olabilmesi için meclis ve komite üyeleri, 400 bini aşkın üyesiyle yakın temasta bulunmalı. Türkiye’nin en önemli sorunu dava sürelerin uzaması ve geciken adalet. Türkiye’de adalet sürecine yardımcı olacak en önemli aktör tahkim müessesi. Tahkim müessesi güçlendirilmeli, tanıtılmalı. Tahkim konusunda, İTO bünyesindeki İTOTAM var. İTO üyelerine bu konuda bilgi verilmeli. Odamız gazetesinde Türkiye-İsviçre tahkim toplantısının yapıldığını okuduk. Toplantıdan önce İTO meclis üyelerine katılım için bilgi verilmeli. Küçük işletmelerin en önemli sorunu finansa erişememe. Basında, ‘yüksek komisyona fren’ manşetlerini okuyoruz. Ancak bu düzenlemelerin nasıl ve ne şekilde olacağı konusunda bilgi eksikliği var. İTO yönetimi, düzenlemelerin hangi oranda gerçekleşeceği hakkında toplantı yapmalı, finans sektöründen temsilciler toplantıda olmalı. Gelir vergisi, emlak vergisi ve diğer vergilerdeki değişikler de anlatılmalı. Yeni yılda e-arşive geçeceğizHacı Demir / Mali Müşavirlik Meslek Komitesi: 1 Ocak 2020’den itibaren e-arşiv uygulamasına geçeceğiz. Önümüzdeki günlerde üyelerimize yönelik bilgilendirme toplantısı yapılacak. Kişisel Verilerin Korunması Kanunuyla, her işletmeye idari para cezaları geliyor. Bu cezaların makul seviyeye çekilmesi için çalışma yapılmalı. Bu amaçla Odamız ile İstanbul Barosu arasında görüşme yapılsın, düzenleme, piyasanın koşulları gözetilerek gerçekleştirilsin. Sosyal Güvenlik Kurumu 5510 Sayılı Sosyal Güvenlik Sigortalar Kanunu’nda, bir genelge ile değişiklik yaptı. Buna göre şirketinde 2008 öncesinde devam eden sigortalılar için geriye dönük iptal geldi. Ama bugün, şöyle deniyor: “Hayır ben seni iptal ediyorum ve seni Bağ-Kur’dan borçlandırıyorum. SSK’ya ödediğin paraları yersiz prim olarak sayıyorum, bunların içinde işçiye ait olanları senin Bağ-Kur borcundan mahsup ediyorum, işverene ait olanları da işveren gelsin benden talep etsin.” Bu kanun çıkalı 11 yıl oldu, emekliliği gelene deniyor ki; “Sen SSK’dan emekli değilsin Bağ-Kur’dan emeklisin.” Her iki kanunda da bir milat kondu ama şimdi bir genelge ile kanunun önüne geçiliyor. Primler tavan düzeyinde ödeniyor, birden sizi asgari ücrete döndürüyor. Bu geriye dönüş bir sürü insanın emeklilik haklarının iptaline neden olacak. Üretici ödemeyi erken alırsa maliyet düşerMustafa Manav / Meyve ve Sebze Meslek Komitesi: Ben kabzımal olarak ürünümü markete satıyorum. Market bunu üç günde satıyor, en fazla 10 günde ürünlerin parasını alıyor. Bana neden sattığım ürünün parası, üç dört ayda ödeniyor. Hale mal gönderen üreticiye, malının değerini eğer 15 günde ödemezsek, belediyeye müracaatla bizim babadan kalan hallerimizin tahsis hakkının elimizden alınmasını sağlayabilir. Ben de diyorum ki böyle bir kısıtlama getirilmeli, ister başvurur ister başvurmaz. Eğer üretici malını hale gönderdiğinde siz de ona üç ayda dört ayda ödeme yaparsanız, bu adam mecbur kredi kullanır. Geçen yıl bu yüzde 35’lere çıktı. Şimdi yüzde 12’lere indi. Ben bunu biraz uyku dönemi olarak görüyorum. Her an her şey olabilir. Eğer üretici ödemesini erken alırsa bu maliyeti de düşürür ve bu da enflasyona yansır. Okulumuz, hamilikten henüz faydalanamadıMustafa Balkuv / Örme Kumaş, Çorap ve Trikotaj Meslek Komitesi: 24 yıl evvel açtığımız bir meslek okulumuz var. TRİSAD Tekstil Teknolojisi Meslek Lisemiz, Türkiye’deki en iyi 18 meslek lisesi arasında. İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü, İTO ve İSO olarak hamilik projesini başlattık. Ancak bu hamilik projesinden okulum henüz faydalanamadı. Hamilik projesiyle ilgilenen Mustafa Büyükdede ile konuştum. ‘Destek verilecek mi bilmem lazım’ dedim. Okulları sırasıyla gezip ihtiyaçları tespit edeceklerini, daha sonra yönetimle görüşeceklerini, sonra da yönetimin bütçe konusunda karar vereceğini söyledi. İzolasyonda yerli ürün kullanılmalıSerkan Bilir / Restorasyon ve İzolasyon Meslek Komitesi: 10 Kasım’da sektör mensup-larımızla Cemile Sultan Korusu’nda sertifika töreni düzenledik. Sektör mensuplarımızın orada, başta kamu olmak üzere izolasyonda yerli ürünlerin kullanılması talebi oldu. İzolasyon sektöründe yerli üretim yapan firmalar var. Kamu, yerli ürün için düzenleme yaptı, bunun takibi yapılmalı. Liman Han projesinin başlamasını önemli buluyorum. Bu konuda yönetim kuruluna teşekkür ediyorum. Oradaki kötü görüntü ve tarihi eserin çürümesi önleniyor. Yap-İşlet-Devret projeleri faydalı fakat garantiler nedeniyle bazılarının mali yükleri var. Devletimiz, vatandaşı, bu tür projelere hissedar yaparak mali yük getirmeden yapabilir. Böyle bir finansman yolu da sağlanabilir. Yeni bir logo yapılabilir mi?Ferhan Ademhan / Toptan ve Dış Ticaret Meslek Komitesi: İstanbul Ticaret Odası logomuzun neyi ifade ettiğini bilmiyorum. Üyelerimiz de bilmiyor. Acaba İstanbulumuzu ve ticareti temsil edecek şekilde yeni bir logo çalışması yapabilir mi? Meclis toplantısından sonra başta İbrahim Çağlar olmak üzere, kuruluşundan bugüne kadar vefat etmiş tüm İTO mensupları için Kur’an-ı Kerim okundu, dualar edildi. Mekanları cennet olsun. 2020’YE MORALLİ GİRİYORUZ Oda’nın Aralık ayı meclis toplantısının açılışında konuşan İTO Meclis Başkanı Öztürk Oran, 2019’un hem dünya hem de Türkiye için çetin bir yıl olduğunu söyledi. Oran, dünyada 2018’de düğümlenen meselelerin 2019’da da çözülemediğini ve küresel belirsizliklerle birlikte 2019’da hem küresel büyüme hem de küresel ticaret hacminin son 10 yılın en kötü performansını sergilediğini hatırlattı. Türkiye’nin bu çetin yıldan alnının akıyla çıkmayı başardığını belirten Oran, şöyle devam etti: “Üçüncü çeyrek büyüme rakamı yüzde 0.9 oldu. 9 aylık süreçten sonra ekonomide yeniden pozitif büyümeye geçmeyi başardık. 2019’daki ekonomik dengelenme süreci ülkemizin direncini, dirayetini ve küresel itibarını yukarı çekti. 2020’ye moralli, umutlu ve heyecanlı giriyoruz.” Oran, İTO Başkanlarından İbrahim Çağlar’ın vefatının ikinci yıldönümü dolayısıyla duygularını şöyle dile getirdi: “Rahmetli hayattayken, ‘insan ömrü ezan ve namaz arası kadar kısa’ derdi. Asıl mesele ne yaptığımız, geride neler bıraktığımız. Şu salonda hepimizin sedası yankılanırken, aslında geriye gerçekten miras bıraktığımız adımız ve yaptıklarımız değil mi? Bu ay anacağımız Mevlana, ‘ölüm son değil, bir vuslattır, ölüm Allah’a kavuşmaktır’ diyordu. Merhum Başkan da işte bu inançla yaşayan bir insandı.”

17 Aralık 2019 Salı

Yerli dijital paraya VakıfBank desteği

Projede en hassas nokta, temelinde blokzincir teknolojisinin olması. Türkiye’deki ilk blokzincir uygulamalarından birini gerçekleştiren VakıfBank da yerli dijital paranın hayata geçirilme sürecine katkı sağlayacak. HABER: ŞEREF KILIÇLI Dijital dönüşüm tüm sektörlerin ortak gündem maddesi. Öyle ki, mevcut iş modeli tamamen değişiyor, müşterinin ihtiyacına odaklanarak daha yalın bir iş modeli merkeze alınıyor. Yani bir yönüyle kültürel değişim yaşanıyor. Dijital dönüşümde, bankacılık da öncülük eden sektörler arasında dikkat çekiyor. Bankacılıktaki dijital dönüşümü, VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih ile konuştuk. Vakıfbank dijital dönüşümde kendisini nasıl konumlandırıyor ve bu konudaki hedefleri neler? Dijital dönüşüme ayak uydurabilme adına organizasyonel yapımız başta olmak üzere birçok yenilikçi uygulamayı hayata geçiriyoruz. Sektörümüze öncülük etme hedefimiz doğrultusunda özellikle dijital kanallarımızda bizi rekabette pozitif şekilde ayrıştıracak ürün ve hizmetlerin sayısını her geçen gün artırıyoruz. Bugün, VakıfBank’ta yapılan tüm bankacılık işlemlerinin yaklaşık yüzde 93’ü şube dışı kanallardan yapılıyor. Ayrıca yaklaşık 4 milyona yakın müşterimizin kullandığı mobil bankacılık uygulamamız, ‘VakıfBank Mobil’i ‘müşteri odaklı’ yaklaşımımız ve yakından takip ettiğimiz teknoloji trendlerine uygun olarak yeniledik. VakıfBank olarak özellikle işlem sayısı ve çeşitliliği bakımından sektörün en iddialı uygulamalarından birine sahibiz. Ticari Mobil ürünümüzde de çok yakın zamanda hem teknolojik hem de ürün anlamında büyük yenilikleri müşterilerimize sunmuş olacağız. Müşterilerimize en çok hizmet verdiğimiz kanallardan biri olan ATM tarafında da çok sayıda yeni ürünü kullanıma açtık ve açmaya devam ediyoruz. VakıfBank olarak ATM’yi sadece bir hizmet kanalı olarak değil çok büyük potansiyele sahip dijital satış ve pazarlama kanalı olarak görüyoruz. VakıfBank olarak her kanalda kesintisiz ve memnuniyeti çok yüksek bir müşteri deneyimini gerçekleştirmek en önemli hedeflerimiz arasında yer alıyor. MALİYETLER AZALACAK Dünyada 63 banka dijital para konusunda çalışma başlattı. Türkiye de dijital para için hazırlıklara başladı. 11’inci Kalkınma Planı’na göre dijital Merkez Bankası parası uygulamaya konulacak. Dijital para konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ticari hayatta ne gibi değişimler sağlayacak? Dijital para, blokzincir teknolojisi ile birlikte günümüzde önem kazandı. Dünyada 2019 yılı itibarı ile 40 milyonu aşkın blokzincir cüzdanına sahip kullanıcı bulunuyor. Türkiye’ye baktığımızda kripto paralara ilginin oldukça yüksek olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin dijital para konusundaki deneyim seviyesi, bu alanda atılacak adımların hızlı bir şekilde benimsenmesini sağlayacak. Bu sayede Türkiye’yi öncü ülkeler arasına katacak. Dijital paranın ticari hayatta sağlayacağı en önemli avantaj, hız ve güven olacak. Fiziksel paranın beraberinde getirdiği zamansal ve süreçsel verimsizlikleri ortadan kaldırmasının yanı sıra sahip olduğu güçlü blokzincir altyapısı sayesinde güvenli bir yapı teşkil edecek. İstediğiniz zaman, istediğiniz yerden, saniyeler içinde gerçekleşen işleminiz insan müdahalesi gerektirmeden doğrulanacak. Bu sayede hem finansal kurumlar hem de kullanıcılar için maliyetler oldukça azalacak. Ülkemiz için uygun şartlar oluştuğunda regülasyonun da yönlendirmeleri ile dijital paranın vaat ettiği potansiyele erişebileceğini düşünüyoruz. Fiziksel rezerve dayalı ekonominin sahip olduğu regülasyonlar veya benzerleri dijital para dünyası için de uygulanmalı. Ancak sahip olduğu avantajları negatif etkilememeli ve süreci yavaşlatmayacak şekilde optimize edilmeli. VakıfBank olarak altyapımızla ve blokzincir konusundaki tecrübemizle dijital paranın hayata geçirilme sürecine de katkı sağlayacağımızı düşünüyoruz. BLOKZİNCİR TEKNOLOJİSİ Kripto paraların kullandığı blokzincir teknolojisini bankalar da mercek altına aldı. Kısmi olarak kullananlar da var. Bu teknolojiye yaklaşımınız nasıl? VakıfBank olarak teknolojik gelişmeleri çok yakından takip ediyor ve süreçlerin içinde aktif bir şekilde bulunuyoruz. Bu bakış açısıyla blokzincir de uzun süredir çalışma başlıklarımız arasında yer alıyor. Türkiye Blockchain Platformu’nun bir üyesiyiz. Sektörde ilk uygulamalardan birini de biz gerçekleştirdik. Bir gümrükleme işlemini, bir ithalat işlemini baştan aşağı blokzincir üzerinde tasarladık. Böylece ayları bulan süreçleri dakikalara indirmeyi başardık. Yani malın yurtdışından alımı, taşınması, gümrük işlemleri, tekrar yurtiçine taşınması, beyannamelerin ödenmesi, bütün vergilerin ödenmesi süreçleri hepsi blokzincir üzerinde dakikalar içinde tamamlanabiliyor. DİJİTAL CÜZDAN YAYGINLAŞACAK Geleneksel ticaretten e-ticarete yönelme, ödeme sistemlerini daha stratejik bir noktaya getirdi. Ticaretteki bu değişimin bankacılığa etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? e-ticaret ekosistemindeki değişimlerin en önemli etkisi, ödeme hizmetleri alanında oldu. Ödeme sistemlerinde yeni teknolojilerin gelişmesi ile birlikte kredi kartı ya da banka kartı dışındaki yöntemler üzerinden de ödemeler gerçekleştirilmeye başlandı. Yakın zamanda dijital cüzdanların kullanım oranlarının kredi kartlarını geride bırakarak e-ticaret içinde en yaygın ödeme yöntemi haline gelmesini bekliyoruz. Dünyadaki ödeme hizmeti eğilimlerine paralel olarak Türkiye’de de son yıllarda kart saklama çözümlerinin kullanımı arttı. Ancak dünya ortalamasında en hızlı yaygınlaşan online ödeme yöntemi olan dijital cüzdanların kullanımı, ülkemizde henüz istenen seviyeye ulaşmadı. Önümüzdeki dönemde API (uygulama programlama arayüzü) başta olmak üzere platform odaklı yeni iş modelleri geliştirilecek. Dijital gerçeklik ve nesnelerin ticareti alanlarındaki yeni teknolojilerin kullanımı ile e-ticaret ekosistemi de gelişmeye devam edecek. Bununla birlikte deneyim odaklı e-ticaretin giderek ön planda yer alması, sosyal medya ve mobil gibi kanalların artık yeni normlar olarak gelişmesi ile müşteri yolculuğuna ve müşteri davranışlarına ilişkin veriye dayalı iş modelleri ve yaklaşımlar oluşturma gerekliliğidaha da ön plana çıkacak. VakıfBank olarak şu ana kadar özellikle mobil alanda sağladığımız fark yaratan ve öncü çözümlerimiz ile bir yandan geleneksel ticaretin e-ticarete geçişine tanıklık ederken, diğer yandan müşterilerimize kesintisiz bir deneyim yaşatarak işlemlerin en güvenli şekilde gerçekleştirilmesini sağlıyoruz. ŞUBE KAPATMAYIP DÖNÜŞTÜRÜYORUZ Dijital dönüşümle ilgili tartışmalardan biri de ‘banka şubelerine yakın bir zamanda ihtiyaç kalmayacak’ şeklinde. Tamamen şubesiz bir bankacılık mümkün mü? Bu tartışmalar hakkındaki düşünceleriniz neler? Banka şubelerine ihtiyaç kalmayacak fikri, yakın zamanda pek mümkün gözükmüyor. Fiziki olarak para kullanımı devam ettikçe şubeleşme ihtiyacı olacak, ancak eski tip şubelerin yerini dinamik ve dijitalleşmeye uygun şubeler alacak. Bu nedenle VakıfBank olarak şube sayısını azaltmak yerine yenilikçi yaklaşımlar geliştiriyoruz. Konvansiyonel şubelerden bazılarını dijitalleşme trendlerine uygun şekilde dönüştürüyoruz. Örnek olarak ticari ve özel bankacılık şubelerimizle hedef odaklı hizmet kalitemizi artırdık. 35 ticari şube açtık. Ticari bankacılık anlayışımızı Mobil Saha Satış Uygulamamız (MSS) ile destekliyoruz. MSS ile saha ekipleri oluşturup müşterinin ayağına giderek tüm işlemlerini ofisinde yapabiliyoruz. Bir diğer uygulamamızla özel bankacılık şubeleri ile üst gelir grubunun tüm klasik bankacılık ihtiyaçlarının yanı sıra parametrelerini kendilerinin belirlediği özel yatırım danışmanlığı ve yönetimi hizmeti veriyoruz. Bugüne kadar 8 özel bankacılık şubesi açtık. Özel bankacılık şubeleriyle hem müşterilerimize kârlı yatırım yapma imkânı tanıyoruz hem de bankamızın kârlılığını artırıyoruz. BLOKZİNCİR DÜNYASI OLDUKÇA BÜYÜK Blokzincir dönüşümünü, tüketicinin bir tasarruf, birikim aracı olarak değerlendirmesi için planlarınız neler? Tüketiciler açısından bakıldığında, blokzincir teknolojisinin dijital paradan dijital altına, dijital ödül ve sadakat puanına ve işlemlerine kadar birçok alanda kullanılabileceğini öngörüyoruz. Yakın zamanda Takasbank’ın öncülüğünde ilk fiziksel altına dayalı blokzincir tabanlı transfer sistemi BiGA’yı (1 gram altın) uygulayan ve deneyimleyen bankalardan biri olduk. Bu alanlarda hem girişimlerimizi sürdürmeye hem de ortak girişimli projelerde paydaş olarak görev almaya devam ediyoruz.

16 Aralık 2019 Pazartesi