tatil-sepeti
Tarladan sofraya gıdanın yüzde 53’ü israf oluyor

BirleşmişMilletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)Uluslararası Gıda İsrafı ve Politikaları Uzmanı Camelia Bucatariu, Gıda Kaybı Endeksi’nin ilk küresel tahmininin bu yıl açıklandığını belirterek,“Dünyada tarladan satış aşamasına kadar giden süreçte gıdaların yüzde 13.8’i kaybediliyor” dedi.Bucatariu, Türkiye’de ise gıda kaybı ve israfına yönelik yapılan bir çalışmanın sonuçlarına değinirken de “Türkiye’de yılda yaklaşık 26 milyon ton gıda israf oluyor ve bunların çoğunu meyve ve sebzeler oluşturuyor. Ülkedeüretilen meyve ve sebzelerin yüzde 53’ü tarladan tüketiciye ulaşana kadar israf ediliyor” diye konuştu. Gıda kaybı ve israfının üretim sürecinden tüketime kadar önem taşıdığını vurgulayan Bucatariu, FAO’nun 2020’de açıklanması öngörülen Türkiye’nin Ulusal Gıda Kaybı ve İsrafının Önlenmesi, Azaltılması ve İzlenmesi Stratejisi için de destek verdiğini belirtti. PLANSIZ ALIŞVERİŞ Bucatariu, gıda kaybı ve israfının nedenleri ve çözümlerinin bir gıda zincirinden diğerine farklılık gösterdiğine dikkati çekerek şunları kaydetti: “Türkiye’de tüketicilerin yüzde 5.4’ü kalan yemekleri attıklarını,satın aldıkları gıdanın yaklaşık yüzde 23’ünün ise tüketilmeden çöpe gittiğini belirtiyor. Aynı çalışmaya göre, tüketicilerin sadece yüzde 31’i önceden hazırlanmış bir listeyle alışverişe gidiyor. Plansız ve fazla miktarda yapılan alışveriş alınan gıdaların bozulmasına neden oluyor. Birbaşka çalışmaya göre, hane halkının en çok attığı yiyecek grubunu yüzde 42 ile meyve ve sebzeler oluşturuyor, ikinci sırada yüzde 41 ile süt ve süt ürünleri geliyor.” FARKINDALIK ARTMALI Bucatariu, Türkiye’de gıda israfına neden olan davranışların tartışılmaya başlandığına işaret ederek, ülkede yaşayan vatandaşların yanı sıra turistlerin de gıda israfının bir nedeni olduğunu ve her iki tüketici grubunun da konuya dair farkındalığının artırılması gerektiğini söyledi.

19 Aralık 2019 Perşembe

Geçen yıl eğitime 215 milyar TL harcadık

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2018’e ilişkin eğitim harcamaları istatistiklerini açıkladı. Buna göre, geçen yıl eğitim harcamaları yüzde 21.6 artışla 214 milyar 637 milyon lira olarak gerçekleşti. Bu dönemde harcamaların en çok arttığı eğitim düzeyleri yüzde 27.3 ile okul öncesi ve yüzde 24.3 ile ortaöğretim oldu. Türkiye’de eğitim harcamalarının, gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı 2017’de yüzde 5.7 iken, bu oran 2018’de yüzde 5.8’e yükseldi. Geçen yıl yapılan eğitim harcamalarının yüzde 72.9’u devlet tarafından finanse edildi. Hane halklarının eğitim harcamalarının payı yüzde 20 olarak hesaplandı. EN YÜKSEK YÜKSEKÖĞRETİMDE Öğrenci başına yapılan eğitim harcaması 2017’de 8 bin 111 lirayı bulurken, geçen yıl 9 bin 790 lira olarak gerçekleşti. Eğitim düzeylerine göre değerlendirildiğinde, geçen yıl öğrenci başına harcamanın en yüksek olduğu eğitim düzeyi 16 bin 248 lirayla yükseköğretim olarak kayıtlara geçti. Bu alanda öğrenci başına toplam eğitim harcaması önceki yıla göre yüzde 20.7 arttı. Eğitim harcamalarının 2018’de bir önceki yıla göre en fazla artış gösterdiği eğitim düzeyi ise yüzde 26.2 ile ortaöğretim oldu. Bunu yüzde 22.7 ile ortaokul takip etti.

19 Aralık 2019 Perşembe

Ekonomide 2019 böyle geçti

2018'in ikinci yarısında yaşadığı spekülatif kur ataklarının etkisiyle ivme kaybeden Türkiye ekonomisi, 2019'da dengelenme sürecinin etkilerinin hissedildiği bir yılı yaşadı. Yerel seçimlerin tamamlanmasının ardından ekonomi yeniden gündemin en önemli konuları arasında yerini aldı. Geçen yılın son çeyreğinde yüzde 2,8, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 2,3 ve yılın ikinci çeyreğinde de yüzde 1,6'lık daralan Türkiye ekonomisi, yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 0,9 ile yeniden büyüme patikasına girdi. Dördüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler de büyüme ivmesinin artacağını ortaya koydu. DALGALANMA AZALDI VE FİNANSAL PİYASALAR NORMALLEŞTİ İhracat ve turizm gelirleri güçlü seyrederken daha ılımlı bir dengelenme sürecini de destekledi. Finansal saldırılara yönelik müdahalelerle döviz kurundaki dalgalanma azaldı ve finansal piyasalar normalleşti. Bu sayede ekonomik aktivitede 2019 yılının ilk yarısında ılımlı bir toparlanma gerçekleşti. Küresel ekonomideki gelişmeler, korumacılık önlemleri ve ticaret savaşlarına rağmen ihracat artışını sürdürdü ve yıl boyu rekorlara imza atıldı. Kasım ayı sonunda ihracat geçen senenin 11 ayına göre yüzde 1,77 artışla 165 milyar 67 milyon dolara ulaştı. Spekülatif kur ataklarının etkisiyle 2018'de yükselen ve yüzde 25,24 ile tepe noktasına ulaşan enflasyonda, bu yıl kurda yakalanan istikrar, gıda arzındaki artış ve ithalattaki düşüşün etkisiyle belirgin şekilde düşüş görüldü. Eylülde tek haneyi gören enflasyonda, yıl sonu için öngörülen yüzde 12 hedefinin altında kalınması bekleniyor. YÜKSEK FİYAT FIRSATÇILIĞINA TANZİM SATIŞ ÖNLEMİ Yılın ilk aylarına, kış şartları nedeniyle bazı gıda ürünleri fiyatındaki spekülatif artışlar damga vururken, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Tarım Kredi Kooperatiflerinin iş birliğiyle vatandaşların başta domates, salatalık, biber, soğan ve patates gibi ürünlere uygun fiyatlı ulaşması için harekete geçildi. Bazı illerde tanzim satış noktaları kurulurken, Tarım Kredi tarafından doğrudan çiftçiden alınan ürünler aracısız ve uygun fiyatla halka ulaştırıldı. Tanzim satış mağazalarının etkisiyle marketlerdeki sebze ve meyve fiyatlarında önemli düşüşler meydana geldi. Bu süreçte, benzer sorunların tekrarlanmaması adına yapısal önlemler alınması için de düğmeye basıldı. Sera yatırımlarına yönelik kredi ve teşvik imkanları yanında Tarım Kredi'nin de bu alanda yatırım yapması için Sera AŞ kuruldu. İhracat ve katma değerli ürün üretimini güçlendirmeyi hedefleyen kredi paketleri de art arda açıklanarak, sanayi ve tarım alanlarında üretim altyapısının gelişmesi için katkı sağlandı. KONKORDATODAN ÇIKIŞLAR HIZLANDI Hazine ve Maliye Bakanlığı öncülüğünde, geçen yılın son çeyreğinde bankaların konkordatolu firmaların kredi borçlarının yapılandırılması konusunda yaptığı çalışmayla, konkordatodan çıkışlar hızlandı. Mart ayına kadar toplam 318 firma konkordatodan çıkarken, ocak ve şubatta yeni konkordato müracaatlarında yüzde 50'den fazla düşüş yaşandı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), karının nisan yerine ocak ayında hazineye devredilmesi yönünde karar alındı. Bu adımla, kamu yatırım ve ödemelerini hızlandırarak piyasaya likiditenin daha hızlı sunulması amaçlandı. Banka genel kurulunda, 2018 yılı karının yüzde 90'ının avans olarak dağıtılması kararlaştırıldı. İlgili mevzuat çerçevesinde 33,7 milyar liralık kar payı avansının hissedarlara dağıtımına başlandığı bildirildi. EKONOMİ DÖNÜŞÜM PATİKASINA GİRDİ Spekülatif kur ataklarına, gergin jeopolitik gelişmelere rağmen bu yıl alınan tedbirler ve hayata geçirilen reformlarla dengelenme sürecini geride bırakan Türkiye ekonomisi, yerel seçimlerin de tamamlanmasının ardından kesintisiz 4,5 yıllık icraat döneminde dönüşüm patikasına girdi.Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından nisan ayında "Yeni Ekonomi Programı Yapısal Dönüşüm Adımları 2019" açıklandı. Söz konusu programla Türkiye ekonomisinin reforma odaklanacağının sinyalleri verildi. "Büyük ve güçlü Türkiye ideali"ne kavuşmak için ekonomide gerekli yapısal dönüşümlerin hayata geçirileceği vurgulanan programla seçimsiz devam etmesi beklenen 4,5 yıllık süreçte atılacak adımlar açıklandı. KOBİ'LERİN ELİ GÜÇLENDİ Bu süreçte ilk icraatlar reel sektöre yönelik yapıldı. Kamu bankaları aracılığıyla farklı sektörler için devreye alınan İVME (İleri, Verimli, Milli Endüstri) Finansman Paketi açıklandı. Paketle ham madde ve ara malı imalatı, makine imalatı ve tarım ana faaliyet alanındaki yatırımlara üç kamu bankasının katılımıyla yıl sonuna kadar 30 milyar liralık bir finansman ayrıldı. Ayrıca, Hazine ve Maliye Bakanlığının garantisi ve 12 bankanın katılımıyla KOBİ ve işletmeler için 25 milyar liralık "Ekonomi Değer Kredisi Paketi" devreye girdi. İşletmelerin üzerindeki finansman yükünü hafifletmeyi amaçlayan paket, Hazine Destekli Kefalet Sistemi çerçevesinde Kredi Garanti Fonu (KGF) teminatıyla KOBİ'lerin elini güçlendirdi. Ayrıca, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan tarafından açıklanan ihracat destekleri de rekorlarla ilerleyen rakamlara pozitif etkide bulundu. Türk Eximbank aracılığıyla bu yıl yüksek teknolojili ürün ihracatına 2 milyar liralık kredi desteği sağlandı. Türk menşeli yatırım malı alımlarına yönelik 100 milyon dolar, orta ve yüksek teknolojili ürün ihracına yönelik ise 500 milyon dolarlık destek ayrıldı. Söz konusu dönemde ekonomi bakanlarının diplomasi trafiği de dikkati çekti. Özellikle G20 kapsamında gerçekleştirilen bakanlar toplantısında Türkiye'nin ekonomi yönetimi de boy gösterdi. Çin'de gerçekleştirilen Expo'ya katılan Pekcan, Türk ürünlerinin tanıtımı için düzenlenen Türkiye pavilyonunda başta Çinliler olmak üzere yabancı yatırımcılarla bir araya geldi. SAVUNMADA YERLİ ÜRÜNLER KULLANIMA SUNULDU Öte yandan bu dönemde savunma sanayisi başta olmak üzere çeşitli alanlarda yüksek teknoloji ürünler de kullanılmaya başlandı. Türkiye ve AB Sınırlarının Sınır Gözetleme Kapasitesinin Artırılması İçin Mobil Gözetleme Araçları Tedarik Projesi kapsamında üretilen 20 Ateş Mobil Sınır Güvenlik Sistemi birliklerin kullanımına sunuldu. Türk savunma sanayisinde piyade silahı üreticileri, Türk Silahlı Kuvvetlerine yeni Milli Piyade Tüfeği (MPT-76) teslimatlarını gerçekleştirdi. Güvenlik birimlerinin hafif ve etkin bir silaha sahip olması amacıyla üretilen özgün yerli tabanca Mete de güvenlik güçlerinin kullanımına verildi. Gökbey Projesi kapsamında TUSAŞ tarafından tasarlanarak üretilen ikinci prototip helikopter ilk sertifikasyon uçuşunu gerçekleştirdi. Yerli ve milli 5G Çekirdek Şebekesi üzerinden ilk ses ve data trafiği sağlandı. 11. KALKINMA PLANI YAYIMLANDI Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk kalkınma planı olan ve 2019-2023 dönemini kapsayan 11. Kalkınma Planı bu dönem yayımlandı. Plan dahilinde, 2023'te gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) 1 trilyon 80 milyar dolara, kişi başına milli gelirin 12 bin 484 dolara yükseltilmesi, ihracatın 226,6 milyar dolara çıkartılması amaçlandı. Söz konusu dönemde işsizlik oranının yüzde 9,9'a düşürülmesi ve 4,3 milyon ilave istihdam yaratılması hedefler arasında yer aldı. Enflasyon oranının kalıcı biçimde düşük ve tek haneli rakamlara indirilmesi de amaç olarak belirlenirken, plan dönemi sonunda enflasyonun yüzde 5'e düşürülmesi, büyüme oranı açısından dönem ortalamasının yüzde 4,3 olması öngörüldü. EKONOMİDE YENİ HEDEFLER BELİRLENDİ 2020-2022 yıllarını kapsayan ve teması "Değişim Başlıyor" olarak belirlenen Yeni Ekonomi Programı (YEP) bu dönem açıklandı. YEP'te enflasyon hedefleri, 2019, 2020, 2021 ve 2022 yılları için sırasıyla yüzde 12, yüzde 8,5, yüzde 6 ve yüzde 4,9 oldu. Bütçe açığının GSYH'ye oranı hedefi, 2019 ve 2020 için yüzde 2,9, 2021 için yüzde 2,5, 2022 için yüzde 1,5 olarak belirlendi. İşsizlik oranında bu yıl yüzde 12,9, 2020 için yüzde 11,8, 2021 için yüzde 10,6, 2022 için yüzde 9,8 hedeflendi. Büyüme hedefleri, 2019 yılı için yüzde 0,5, sonraki 3 yıl için yüzde 5'er oldu. SANAYİ VE TEKNOLOJİDE 2023 YOL HARİTASI 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi, sanayiciler ve iş dünyası temsilcilerinin katılımıyla açıklandı. Stratejide, imalat sanayisinin milli gelirden aldığı payın ve orta-yüksek teknolojili ürün yoğunluğunun artırılması gibi hedeflerin belirlenmesinin yanı sıra, fikri mülkiyet haklarından sanayinin dijital dönüşümüne, bölgesel kalkınmadan Ar-Ge çalışmalarına kadar birçok konuda yol haritası çizildi. Söz konusu stratejiyle son 10 yılda ortalama yüzde 16,5 olan milli gelirde imalat sanayisinin payının 2023'te yüzde 21'e çıkarılması hedeflendi. İHRACATTA YENİ HEDEFLER Türkiye'nin gelecek dönemde ihracattaki hedeflerinin yer aldığı "İhracat Ana Planı" da açıklandı. Planda ABD, Brezilya, Çin, Etiyopya, Fas, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, Irak, İngiltere, Japonya, Kenya, Malezya, Meksika, Özbekistan, Rusya ve Şili'nin aralarında bulunduğu 17 hedef ülke belirlendi. Ayrıca, makine, otomotiv, elektrik-elektronik, kimya ve gıda endüstrisi olmak üzere 5 hedef sektör seçildi. TÜRKİYE UZAY AJANSI’NIN YÖNETİMİ BELLİ OLDU Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla 13 Aralık 2018'de yayımlanan kararnameyle kurulan ve Türkiye'nin 20 yıllık rüyası olan Türkiye Uzay Ajansının 7 üyeden oluşan yönetim kurulu belirlendi. Resmi Gazete'deki atama kararına göre, eski Havacılık ve Uzay Teknolojileri Genel Müdürü Serdar Hüseyin Yıldırım, Ajansın Yönetim Kurulu Başkanı oldu. Türkiye Uzay Ajansı’nın yönetim kurulu, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank başkanlığında ilk kez eylül ayında toplandı. ‘ÇOK YÜKSEK İNSANİ GELİŞME’ KATEGORİSİNE GİRDİ Bu dönemde açıklanan verilere göre, Türkiye ekonomisi, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 1,5 daraldı. Bu dönemde GSYH, cari fiyatlarla yüzde 15 artarak 1 trilyon 24 milyar 226 milyon lira olarak gerçekleşti. Türkiye ekonomisinin 2020-2022 dönemi yol haritasının belirlendiği Yeni Ekonomi Programı (YEP) Resmi Gazete'de yayımlandı. "Geleceğe Nefes" seferberliği kapsamında11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü olarak ilan edildi, bu kapsamda 81 ilde düzenlenen törenlerle 11 milyon fidan dikildi. Çorum'da, 1 saat içinde dikilen fidan sayısıyla Guinness rekoru kırıldı. Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı, Çin ile Türkiye arasındaki yük taşıma süresini 1 aydan 12 güne, Marmaray'ın bu hatta entegre olmasıyla da Uzak Asya ile Batı Avrupa arasındaki süreyi de 18 güne düşürdü. Türkiye, 2018 yılını kapsayan İnsani Gelişme Endeksi'nde, 0,806'lık değere ulaşarak, 189 ülke arasında 59'uncu sıraya yükseldi. Bu sonuçla Türkiye ilk kez "çok yüksek insani gelişme" kategorisine girmeyi başardı. Yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 0,9 büyüyen Türkiye ekonomisi, Avrupa ülkelerinden Almanya, İtalya ve Norveç'i geride bıraktı. 2020 yılı merkezi yönetim bütçesinin giderleri 1 trilyon 95,5 milyar lira, gelirleri 956,6 milyar lira, bütçe açığı 138,9 milyar lira olarak açıklandı. Tarım ve Orman Bakanlığınca yapılan düzenlemeyle sigara başta olmak üzere tütün mamullerinde düz ve standart paket uygulamasına geçildi. Türkiye'nin ilk Parçacık Radyasyonu Test Altyapısı olma özelliği taşıyan "ODTÜ-Saçılmalı Demet Hattı"nın açılış töreni, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Sarayköy Nükleer Araştırma Merkezi'nde gerçekleştirildi.

18 Aralık 2019 Çarşamba

‘Son ustalar’ Hünkar Kasrı’nda

HABER: OSMAN KUVVET İstanbul Ticaret Odası (İTO), sanatçıları ve sanatseverleri sergilerle buluşturmaya devam ediyor. Bu kapsamda İTO, tarihi Yeni Camii Hünkar Kasrı’nda M. Ali Diyarbakırlıoğlu’nun resim sanatından nadide çalışmalarını sanatseverlerin beğenisine sunuyor. Yağlıboya resimlerin olduğu serginin açılışını İTO Başkanı Şekib Avdagiç, Yönetim Kurulu Üyeleri Servet Samsama, Adil Coşkun ve Münir Üstün, Meclis Üyeleri ve sanatseverlerle birlikte yaptı. KAYBOLAN MESLEKLER Diyarbakırlıoğlu, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü’nde Prof. Neşet Günal Atölyesinde eğitim aldı. Türkiye’de ilk defa Diyarbakırlıoğlu tarafından işlenen ‘Kaybolan Meslekler’ teması, ilerleyen yıllarda bir dizi projeye ilham kaynağı oldu. Diyarbakırlıoğlu, kişisel ve karma sergiler açtı. ‘Son Ustalar’ adlı sergi, 28 Aralık 2019’a kadar açık kalacak. Sergide, 52’si ustalardan, 32’si peyzaj, natürmort ve portrelerden oluşan sulu boya ve yağlı boya resimler bulunuyor. Resimlerde son ustaların kullandığı, üdürgü, çıkrık, dokumacı mekikleri, külek, misçi sandığı gibi yaklaşık 128 araç-gereç ve ustaların yaptığı bazı ürünler de yer alıyor.

18 Aralık 2019 Çarşamba

21. yüzyılın ‘nakkaşhanesi’ çocuklarla büyüyor

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL “Şikayet etmek o kadar kolay ki; ‘hava soğuk’ dersiniz, ‘üşüdüm’ dersiniz ya da bunun gibi cümlelerle hayattan memnuniyetsizliğinizi dile getirebilirsiniz. Ama önemli olan ‘ne yapabilirim’ diye düşünmektir” diyor Mim Sanat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Fatma Kesgün. ‘Bir hayalimiz var’ diyerek yola çıkan Mim Sanat Derneği, toplumda yaşanan çözülmeyi ancak çocukların durdurabileceğine inanıyor. Dernekte verilen tezhip, hat, minyatür, katı’, kanun, tambur, ney gibi milli sanat eğitimleriyle şu ana kadar sanat eğitimine ulaşacak maddi gücü olmayan ve devlet koruması altındaki 70 çocuk alanında uzman birer sanatçı adayı haline getirilmiş. ÖNCE ÖZ BARIŞ Mim Sanat Derneği’nin çekirdeği bundan üç yıl önce Mim Sanat Akademisi bünyesindeki hocaların çay sohbeti esnasında oluşmuş. Fatma Kesgün, derneklerinin kuruluş hikayesini şu şekilde anlatıyor: “Çok değerli tambur hocamız Avni Bey, Arjantin’de devlet koruması altındaki çocuklardan oluşan milli bir bando takımının olduğundan bahsetti. Sonra ‘neden biz de yapamayalım’ diye düşündük ve derneğimizin fikri oluştu.” Kesgün, “Artık gençlerimiz milli değerlerinden uzaklaşıyor. Sanatın nüvesinin batı olduğu düşünülüyor. Bir Tamburi Cemil Bey’i, bir Hammamizade İsmail Dede’yi bilmeyen; bunları bilmediği gibi kendi değerlerine dudak büken gençlerle karşı karşıyayız. Toplumdaki çözülmenin öz değerlerle barış yoksunluğundan kaynaklandığını düşünerek harekete geçtik. Bunun için de sanat eğitimi almaya gücü yetmeyen ve devlet koruması altındaki çocuklarla yola çıktık.” HAYALLERİ VAR Çocuklara akademi bünyesinde kurulan dernek vesilesiyle ulaşılmış. Dört yıllık periyotlar şeklinde planlanan eğitimler için tek kuruş ücret alınmıyor. Çocukların haftada bir gün okul çıkışı aldıkları eğitim vesilesiyle hayata daha pozitif baktıklarını dile getiren Kesgün, “İnanır mısınız çocuklarımızın duruşu bile değişti. Çocuklarımız artık hayal kuruyor” diyor. HOBİ KURSU DEĞİL Kendilerini hobi kursu veren bir dernek olarak tanımlamayan Kesgün, “Biz kendimizi eğlemek için yola çıkmadık. Bizlerin bir amacı vardı. Amacımız devlet koruması altındaki çocukların üzerindeki etiketi; onları uzman birer sanatçı adayı haline getirerek kaldırmaktı. Burada 9-14 yaş arasındaki çocuklarımız ciddi bir akademik eğitimden geçiyor” diye konuşuyor. MEDENİYET PROJESİ Dernekteki eğitimlerin her biri alanında uzman olan sanatçılar tarafından veriliyor. Derneğin eğitmenlerinden İstanbul Teknik Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Programı Öğretim Üyesi, kanun sanatçısı Prof. Dr. Ruhi Ayangil, bu projenin 21. yüzyıl medeniyet projesi olduğunu ifade ederek;“ Burada bizim Anadolu fütüvvet ahlakı dediğimiz bir gelenek yatıyor. Bu çocuklar Kutbü’n Nayi Osman Dede’nin, Kazasker Mustafa Efendi’nin, Tamburi Cemil Bey’in torunu… Bu özgüvene sahip olunması gerekiyor. Tamburi Cemil Bey’in Şedaraban Peşrevi’nin kompozisyonunun nereye oturduğunu biliyor muyuz, neyin reddiyesini yapıyoruz. İşte biz çocuklarımızı kendi sanat değerlerine sahip çıkarak yüceltmeyi amaç edindik. Bu proje sanat yoluyla davranış eğitimi programıdır”diye konuşuyor. HERKES NASİPLENSİN Fatma Kesgün; bu projenin, kimi zaman eğitimcilerin kendi cebinden yaptığı harcamalarla kimi zaman da hayır sahiplerinin desteği ile ilerlediğini ifade ediyor. Kesgün, “Bu, Türkiye’nin kendi değerleriyle barışması projesidir. Bu hizmetten herkesin nasiplenmesini dileriz. Biz şikâyeti kaldırdık. Eğer hepimiz yozlaşmadan dem vuruyorsak çocuklarımızın özleriyle barışmalarını sağlamalıyız. Bunun için de hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız” diyor. CEMAL REŞİT REY VE DOLMABAHÇE KONSERLERİ Dernekte eğitim almaya başlayan çocuklar 36 haftalık eğitimin ardından Cemal Reşit Rey ve Dolmabahçe Sarayı’nda performanslarını sergileme imkânı bulmuşlar. Müzik eğitimi alan gençler hocalarıyla beraber aynı sahneyi paylaşarak Nesrin Sipahi, Ahmet Özhan gibi isimlerin arkasında, enstrümanlarıyla sahnenin bir parçası olmuşlar. Görsel sanatlar alanında eğitim alanlar da yaptıkları eserleri ziyaretçilerle buluşturma imkânı elde etmişler. Ayangil bu performans için, “Çocuklarımız orada bir sanatçı duruşunun nasıl olması gerektiğini gördüler. Hepsi vakarla eserlerini sergiledi” açıklamasında bulunuyor.

18 Aralık 2019 Çarşamba