tatil-sepeti
Borsa İstanbul endekslerden iki sıfır atacak

Piyasa değeri geçen yıl yüzde 23.9 artan Borsa İstanbul, hesaplanan ‘Fiyat ve Getiri Endeksleri’nden iki sıfır atılacağını açıkladı. Borsa İstanbul’dan yapılan açıklamada, “BIST 30 ve BIST 100 endeksIeri başta olmak üzere, borsamız tarafından hesaplanan BIST Pay Endeksleri’nin halihazırda ulaştıkları seviyeler dikkate alınarak, TL olarak hesaplanan ‘Fiyat ve Getiri Endeksleri’nden iki sıfır atılmasına karar verilmiştir” denildi. Endeksten sıfır atılmasına ilişkin uygulamanın 27 Nisan 2020’de devreye alınmasının planlandığı belirtilen açıklamada, endekslerden iki sıfır atılmasından sonra da endeks değerinin virgülden sonra iki hane gösterilmesine devam edileceği kaydedildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Endekslerin bölen değerleri 100’le çarpılarak endeks değerlerinin iki sıfır atılmış olarak hesaplanması sağlanacak. Geçiş tarihinden önce hesaplanmış endeks değerleri ise 100’e bölünmek suretiyle endekslerin başlangıç tarihlerindeki başlangıç değerleri ve tarihsel endeks değerleri güncellenecek.”

27 Şubat 2020 Perşembe

113 yıllık imparatorluk emaneti İTO korumasında

Türk mimarisinin yüz akı mimar Vedat Tek’in şaheseri olarak gösterilen Eminönü’ndeki 113 yıllık Liman Han’ın restorasyonunda önemli bir aşamaya gelindi. Kötü zemini sebebiyle denize doğru kayan ve bölgede ciddi tehlike oluşturan yapının, döneminin neredeyse tüm özelliklerini barındıran ve yıkılma tehlikesi taşıyan ön cephesi çelik konstrüksiyon ile askıya alınarak koruma altına alındı. Restorasyon projesi Koruma Kurulu tarafından onaylandı ve ilgili kurumlardan da gerekli yasal izinlerin alınması sonrasında restorasyon çalışmalarına başlandı. 14 YILDIR ODADA İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 2006 yılından bu yana mülkiyetinde bulunan ve zaman içinde tarihi handa restorasyon kapsamında önce, Koruma Kurulu tarafından tescillenmiş olan çini, mermer kaplama, ahşap kapı ve pencere doğramaları ile demir ferforje elemanların söküm işlemleri uzmanlar eşliğinde tamamlandı. Ardından sökülen bu mimari ögeler, restorasyon uygulamalarında tekrar kullanılmak üzere sahada oluşturulan atölyelerde restore edildi. Söküm işlemlerinin sonrasında ise yapının ön cephesi askıya alınarak koruma altına alındı. İMPARATORLUK EMANETİ İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, Liman Han’ın restorasyonuyla ilgili olarak İTO’nun Eminönü’ndeki Merkez Binası’nda gazetecilere açıklama yaptı. Avdagiç, “Liman Han bize İmparatorluktan emanettir. Bu emaneti, aslına sadık kalarak geleceğe aktaracağız. Daha yüzlerce yıl, çamur zeminin içinde sağlam bir kale gibi yükselmesini sağlayacağız” dedi. Avdagiç, yapının denize doğru kaymasına neden olan kötü zeminin iyileştirilerek deprem yönetmenliğine uygun hale getirilmesi sonrasında, yapının arka kısmının aslına uygun bir şekilde yenileneceğini açıkladı. 18 AYDA BİTECEK Restorasyonun 18 ay içinde tamamlamayı öngördüklerini belirten Şekib Avdagiç, şöyle konuştu: “Restorasyon projesi titiz bir sürecin ardından Koruma Kurulu tarafından onaylandı. İlgili kurumlardan da gerekli yasal izinlerin alınması sonrasında restorasyon çalışmalarına başlandı. Her şey takvimimize uygun işliyor. Türk mimarisinin yüz akı mimar Vedat Tek’in bu şaheserine sahip çıkmak bizim en büyük görevimizdir. Dolayısıyla Liman Han projesine, İstanbul’a karşı olan sosyal sorumluluk projemiz olarak bakıyoruz” dedi. TARİHİ ÖN CEPHE Avdagiç, binanın en önemli kısmının ön cephesi olduğunu söyledi. “Binanın en önemli kısmı olan ve mutlaka korumamız gerektiğini düşündüğümüz tarihi ön cephesiyle ilgili çalışmayı başlattık” diyen Avdagiç şöyle konuştu: “Çok tehlikeli ve riskli bir safhaydı. Çünkü denize doğru artan eğimiyle bölgede ciddi tehlike oluşturuyordu. Hem çevre için tehlike arz ediyordu, hem de tarihi dokusunun bozulmaması gerekiyordu. Uzmanlar, mimar ve mühendisler eşliğinde, çok dikkatli ve özenli bir çalışmayla ön cepheyi, çelik konstrüksiyon ile askıya aldık. Arka kısım ise komple İstanbul Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun onayladığı projeye uygun şekilde yenilenecek. Bu yenileme bittiğinde, bina içinde uzmanlar eşliğinde sökülen mimari ögeleri de yenileme uygulamalarında tekrar kullanarak, restorasyonu tamamlayacağız” diye konuştu. KÜLTÜREL AMAÇLI KULLANILACAK Liman Han sarayın baş mimarı olan Vedat Tek tarafından 1907 yılında inşa edilir. İlk yapıldığı andan itibaren ticari amaçlı olarak kullanılan Liman Han, yaklaşık 100 yıl kesintisiz olarak hizmet verdikten sonra yalnızlığını yaşamaya başlar. Liman Han 2006 yılından bu yana İstanbul Ticaret Odası’nın mülkiyetinde bulunuyor. Yenilemesi 2021 yılının ortasında bitecek olan tarihi emanet, yalnızca eğitim ve kültürel amaçlı kullanılacak.

26 Şubat 2020 Çarşamba

Dünya borsaları 100 trilyona koşuyor

Yatırımcıların portföy dağılımı ve kararlarınıetkileyen birçok gelişmeye sahne olan 2019’da, hisse senedi piyasasında risklerin fırsata dönüştürüldüğü görüldü. Bu gelişmelerle dünya borsalarının piyasadeğeri de 2018 sonuna göre 17.5 trilyon dolar artarak 92 trilyon dolar oldu. KORUMACILIK ENDİŞELERİ ABD ile Çin arasında ticaret müzakerelerine dair haber akışının gündemden düşmediği 2019’da, korumacılık eğilimi endişeleri, Brexit kördüğümü, küresel büyüme hızının yavaşlaması, dünya çapında ekonomik göstergelerin zayıflaması ve jeopolitik riskler piyasaların gündemini meşgul etti. GENİŞLEMEYE DÖNÜŞ Tüm bunlar sonucunda yatırımcılar, görece riskli varlıklardan kaçarken, tahvil piyasalarında getiri eğrilerinin terse döndüğü görüldü. Merkez bankaları tarafında ise ABD Merkez Bankası (Fed) ile Avrupa Merkez Bankası (ECB) başta olmak üzere, birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde faizlerde düşüş sinyali verilerek genişlemeci politikalara geri dönüşün ilk adımları atıldı. Ekonomik kararları olumsuz etkileyebilecek güçte gösterilen jeopolitik ve siyasi gelişmelere rağmen, pay piyasaları tarafında yatırımcıların riskiştahının yüksek kalması dikkat çekti. YÜZDE 23.5 ARTTI Dünya Borsalar Federasyonu (WFE) verilerine göre, 2018 sonunda 74 trilyon 421 milyar 132 milyon dolar olan dünya borsalarının değeri, 2019’da 91 trilyon 914 milyar 829 milyon dolara ulaştı. Söz konusu süreçte dünya borsalarının değeri yüzde 23.5 artarken, bu da 17 trilyon 493 milyar 697 milyon dolarlık değerlenmeye işaret etti. PERFORMANSTA AVRUPA Piyasa değerine bölgesel bazlı bakıldığında, ilk yarıda en iyi performansıAvrupa, Afrika ve Ortadoğu bölgesindeki borsalar gösterdi. Söz konusu bölgedeki borsaların değeri 2019’da bir önceki yıla göre yüzde 31.3 artarak 16 trilyon 319 milyar 747 milyon dolardan, 21 trilyon 434 milyar 207 milyon dolara ulaştı. Bu dönemde, ABD bölgesindeki borsaların piyasa değeri yüzde 21.7’lik artışla 34 trilyon 206 milyar 92 milyon dolardan, 41 trilyon 623milyar 976 milyon dolara çıktı.Asya Pasifik bölgesindeki borsaların piyasa değeri ise yüzde 20.8artarak 23 trilyon 895.3 milyar dolardan, 28 trilyon 856.6 milyar dolara yükseldi. En büyük New York Borsası Dünya borsaları arasında en büyük piyasa değerine sahip New York Borsası, 2019’da da yerini korudu. 2018 sonunda 20 trilyon 679.5 milyar dolarlık piyasa değerine sahip olan New York Borsası, geçen yılbüyüklüğünü yüzde 16.5 artırarak 24 trilyon 96.8 milyar dolara taşıdı. Bu dönemde Nasdaq OMX’in piyasa değeri ise yüzde 33.3 yükselerek 13 trilyon doları aştı. Piyasa değeri büyüklüğü açısından dünya borsaları arasında üçüncülüğe 6.2 trilyon dolar ile Japan Exchange Group yerleşti. DEĞERİNİ EN HIZLI ARTIRAN TADAWUL Dünya borsaları arasında geçen yıl piyasa değeri en hızlı artan borsa Suudi Arabistan’da Tadawul oldu. Tadawul borsasının piyasa değeri 2019’da bir önceki yılsonuna göre yüzde 384.9 artarak 496 milyar 353 milyon dolardan, 2 trilyon 406 milyar 820 milyon dolara ulaştı. Böylece Tadawul borsasının piyasa değeri bir yıllık süreçte neredeyse 5 katına çıktı. Söz konusu hızlı artışta ise Suudi Arabistan milli petrol şirketi Saudi Aramco’nun geçen yılınaralık ayında halka arz edilmesi etkili oldu.Aramco’nunhalka arz edilen yüzde 1.5’lik kısmının 25.59 milyar dolar değere sahip olmasıyla şirketin toplam piyasa değeri 1.7 trilyon doların üzerinde gerçekleşmişti. Halka arzın ardından şirketin piyasa değeri Tadawul borsasında işlem gördüğü ikinci günde 2 trilyon doları aşmıştı. Piyasa değeri artışında Tadawul borsasını yüzde 300.2’lik artışla Doğu Afrika’da bir ada ülkesi olan Seyşeller’de MERJ Exchange izledi.

26 Şubat 2020 Çarşamba

Video paylaşımına yeni platform

HABER: ECEM ÇUHACI KÜÇÜK Türkiye’nin yanısıra ABD ve MENA bölgesine (Ortadoğu ve Kuzey Afrika) hızlı giriş yapan Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi’nin (BTM) başarılı girişimlerinden BrandFace, markalara farklı bir reklamcılık modeli sunuyor. Günümüzde sosyal medyayı aktif kullanan markalar, bir yandan kendi kullanıcıları üzerinden özgün içerikler oluştururken, diğer yandan da para kazandırabilecek. 2016’da faaliyete geçen ve reklamcılık sektöründe emin adımlarla ilerleyen BrandFace’in kurucusu Rasim Üner’den projenin avantajlarını dinliyoruz. MARKALI İÇERİK BrandFace’den kısaca bahseder misiniz? Proje nasıl ortaya çıktı? BrandFace, markaları ve tüketicileri bir araya getirerek, markalı içerik üretiminin birlikte sağlandığı bir video paylaşım platformu. Reklamcılığı yeniden şekillendirerek içerik üretiminin UBER’i olarak modellendi. Projemiz, bir yandan markaların, tüketicilerin gözünden özgün/yaratıcı/doğru içeriğe ulaşmasını sağlarken, diğer yandan da kullanıcılarına gelir imkanı sunuyor. BrandFace fikri, 2011’de dünyanın en büyük reklam veren firmalarından biri olan, sağlık ve temizlik ürünleri üreticisi bir şirketin işe alım sürecinde oluştu. Bu şirketin reklamlarında oynayan oyuncu hanımefendi, o şirketin ürettiği markanın şampuanını kullanmıyordu. Ben ise ‘gerçekten’ kullananların fikrini merak ediyordum. İnternetin hızı, sosyal medyanın dominasyonu ve video çekiminin kitlelere ulaşması sonrası 2016’da BrandFace hayata geçirildi. VİDEO ODAKLI Projenizin yenilikçi yönü nedir? Markaları ve üreticileri bir araya getirme yaklaşımı ile ajans dünyasının kreatif tarafını ele geçirmeye çalışan birçok influencer ajansı mevcut. Tamamen manuel yönetilen bu süreçlerde, erişilen içerik sayısı 10-20 aralığında ve çoğu fotoğraf odaklı. BrandFace ise eşsiz formatı ile video odaklı, tamamen otomatize edilen bir pazarlama platformu olma yönünde ilerliyor. Kampanya başına minimum 100 video içeriği üretebileceğiniz BrandFace’te, önümüzdeki dönemde AWS’nin video al ürünü ve Amazon Moments ile kullanıcı ödüllendirilmesi devreye girdiğinde ne denli yenilikçi bir yaklaşım olduğu daha da iyi anlaşılacak. DENEME YILI Müşteri profiliniz kimlerden oluşuyor? Müşteri profilini belirlemeden önce, 2016’yı ‘deneme’ yılı olarak adlandırdık. Bir kampanyayı yayına aldığımızda, kullanıcılarımız nasıl bir reaksiyon gösterecek, nasıl içerikler üretecek, kaç videoyu ne kadar sürede elde edeceğiz gibi metrikler belirlemiştik. Daha da önemlisi, kullanıcılar video üretiminde hangi markaları tercih edecek? FMCG, teknoloji, bankacılık ve otomotiv markaları sırasıyla önemini gösterdi ve biz de bu çerçevede ilk müşteri kazanımlarımızı gerçekleştirdik. Kullanıcı tarafında ise büyüme ve yayılım için üniversite öğrencilerini hedefleyerek ilerledik. Buna ek olarak, yeni mezun ve freelancerlar da ‘ek kazanç’ kapısı olarak gördükleri BrandFace’ye dahil oldu. Gelen içerik kalitesi ise çok geniş bir banta yayıldı. Viral diye tabir edebileceğimiz videolar ile beraber bir yandan da ajans kalitesinde işler defalarca karşımıza çıktı. BTM’NİN SATIŞ YÖNLENDİRMELERİ ÇOK DEĞERLİ BTM, size ve projenize ne katkı sağladı? BTM, BrandFace’in şans meleği oldu artık. Biz bir BTM startupıyız. BTM ekibi adeta kendi ekibiniz gibi yardımcı oluyor. Biz de bu katkılarına çok değer veriyoruz. BTM’nin Türkiye’deki satış yönlendirmeleri çok değerli oldu ki, her startupın en büyük sıkıntısıdır. MENA bölgesindeki gelişme ise BTM’de gerçekleşen bir bootcamp sonrası başlayan süreç sayesinde oldu. TÜKETİCİ KAHRAMAN GİBİ KONUMLANDIRILMALI Markalar neden sizi tercih etmeli? BrandFace, paylaşım ekonomisinin yaratıcılık tarafını ele alan iki taraflı bir platform. Dolayısıyla aylar süren video içerik üretimine, hız ve maliyet odaklılık ile alternatif ve daha iyi bir çözüm sunar. UBER ve Airbnb de kendi sektörlerinde bu yaklaşım ile unicorn oldular. Geleneksel video üretim aşamalarında, ajanslar artık birbirlerini kopyalamaya başladı ve yaratıcılık konusunda doyuma ulaştı. Yaratıcılığın asıl kaynağı tüketicinin kendisi ve BrandFace doğru iletişim ile ortaya çok değerli video içerikler çıkarılmasını sağladı. Buna ek olarak da kampanya gerçekleştirdiğimiz markaların yöneticileri, videolardan elde edilen iç görüler ile stratejilerini gözden geçirme şansını elde etti. Markalar artık içerik üretim yetkisini tüketicisine bırakmalı ve onları birer kahraman gibi konumlandırmalı. Bunu yapmak için de doğru yol BrandFace. 120 BİN KULLANICI BranFace’in şu anda kaç kullanıcısı var? Türkiye’de 4. yılını dolduran BrandFace, 120 bin kullanıcı, 22 bin 400 video, 10 binin üzerinde video üreticisi, 30 müşteri ve 1.5 milyonun üzerinde ciroya erişerek iş modelini kanıtladı. Globalleşmenin ilk adımları ise yakın zamanda Bahreyn’de atıldı. Lokal bir partner ile ortaklaşa kurulan BrandFace, MENA bölgesinde 20 ülkeyi yönetmek adına faaliyete geçti. Beta sürecinde olan uygulamalarımız mart ayında agresif pazarlama stratejisi ile birlikte ilk ay 100 bin kullanıcıya ulaşma hedefinde. Çin, Hindistan ve Rusya için gelen lisans taleplerini de değerlendiriyoruz. MENA BÖLGESİ ÇOK İYİ BİR POTANSİYEL Winglobal ile Silikon Vadisi’ne gittiniz. Global pazarda kendinizi nerede görüyorsunuz? Global pazar adımlarımızı atmaya başladık. MENA bölgesi, BrandFace için çok iyi bir potansiyel ki, ortaklarımız oldukça heyecanlı. Winglobal sayesinde en büyük kazanımımız Plug and Play oldu. Medya dikeyinde başlattıkları program için görüşmelerimiz devam ediyor. Amazon Moments program partneri ve bizim için çok büyük bir şans. Doğu’da ise TencentWeStart bizi kabul etti. Orası için de minimum 500 bin dolarlık bir yatırım arayışındayız. İçerik üretimi gerçekleşen platformlarda, en önemli stratejik parametre kültürdür. Dolayısıyla bölgesel ve kültürel ortaklıklar, lisanslama modelleri şu an için BrandFace’ye uygun görünüyor.

26 Şubat 2020 Çarşamba

3 bin 500 denemelik ‘sırrı’ işliyor

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL Lise yıllarında aldığı endüstri eğitimi ile sanatı birleştirerek birbirinden farklı eserler icra eden bir sanatçı Ahmet Nejat Birdevrim… Birdevrim, ak çini ve dört yılda 3 bin 500 deneme sonucunda bulduğu mavi tonu ile 40 yıllık birikimini Yeni Camii Hünkâr Kasrı’nda sanatseverlerle buluşturdu. Birdevrim, İstanbul Ticaret’in sorularını yanıtladı. CANLI RENKLERNeden ak çini? Ak çini diğer çinilerden farklı bir özelliğe sahip. Bütün çalışmalarımı bu zemin üzerinde gerçekleştiriyorum. Bu çini ilk olarak Almanya’da keşfedilmiş ve orada genellikle yapı malzemesi olarak kullanılıyor. Ben bu çiniyi farklı tekniklerle kendime özgü hale getirdim. Ak çinide kullandığım bütün renkler olduğu gibi kalıyor, bu nedenle tercih ediyorum. Bir diğer özelliği de hafif olması elbette. Bu özelliği daha çok takı tasarımlarında önem kazanıyor. Çinilerdeki mavi size özgü sanırım… Evet, bu maviyi bulmak için 1985’ten 1989’a kadar çalıştım. Tam 3 bin 500 deneme gerçekleştirdim. O kadar denemenin sonunda ‘işte aradığım bu’ dedim. O yıllarda bu denemeler için o kadar çok bakır oksit kullandım ki, gören bir fabrika işletiyorum zannedebilirdi. Bu sırrı öğrenALcilerinize de veriyor musunuz? Formülü veriyorum ama sır bana özgü. Herkes formülü bilebilir ama herkes aynı şekilde icra edemez. O sanatçının kendi dokunuşudur. TOPRAKTAN GELİŞ Eserlerinizde mutlaka küçük de olsa ‘Allah’ yazısının bulunması dikkatimi çekti. Benim Allah’ın ve Peygamber Efendimiz’in adını yüceltmekten başka bir gayem yok. Bu nedenle her eserimde; görünsün, görünmesin, ufacık ya da çok büyük şekillerde bir ‘Allah’ kelimesinin olmasına özen gösteriyorum. Bazen de açıkça yazmasam da zemini ona göre şekillendiriyorum. Kullandığınız zeminin bir özelliği var mı peki? Evet, bu zemini çeşitli çalışmalarım sonucunda buldum. Kumlu seramik zemini olarak geçiyor. Bir de Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan patentini de aldım. Yani kullanım hakkı yalnızca bana ait. Bu zeminle her şeyin topraktan gelip toprağa döneceğini ifade ediyorum. YALNIZ ÇALIŞMA Eserlerinizi icra ederken nasıl bir ortam olmasına özen gösteriyorsunuz? Her sanatçı için çalışmaları çok özeldir. İnanın her eser tektir. Aynısını çalışırsınız ama farklı bir ruhla, farklı bir sezişle çalışırsınız. Bir önceki eserin aynısını hiçbir zaman icra edemezsiniz. Dolayısıyla her sanat eseri aslında biriciktir. Bu özel zamanlarda ben mutlaka yalnız çalışmayı tercih ederim. Yanımda eşim dahi olsun istemem. Eserlerimin pek çoğunu da ağlayarak çalışırım. Bu tarif edilebilecek bir duygu değil. Her bir eserinizi yaşıyorsunuz sanki… Evet, çünkü orada ‘Allah’ yazıyor ‘Muhammed’ yazıyor. Siz bunu ellerinizle eserinize yerleştiriyorsunuz. Bu bağlamda bazı eserlerin mucizesine de inanıyorum. 1999’da Esmaül Hüsna’yı çalışmıştım. Dört ayda ve her bir Esma’yı tek tek hissederek gerçekleştirdiğim bir çalışmaydı. Ağustos ayında gerçekleşen depremden sonra dükkânıma gittiğimde; yanımdaki esnaf arkadaşlarımın dükkânlarının yerle bir olduğunu, ancak benim dükkânımda -hiçbir eserim bağlı olmadığı halde- tek bir bardağın bile yan yatmadığını gördüm. HÜNKAR’DA ÜÇÜNCÜ Hünkar Kasrı’nda üçüncü serginiz değil mi? Evet, bundan önce iki kez daha misafir olmuştum bu güzide mekâna. Eserlerim Hünkâr Kasrı’nın ruhu ile bütünlük arz ediyor. Daha önce Türk ve İslam Eserleri Müzesi’ndeki sergimde bu duyguyu yaşamıştım. Kaçıncı serginiz bu? Bu, sanat dünyasındaki 40. yılım ve bu da 45. sergim. Burada 40 yıllık birikimimi sergiliyorum ve ilgi çok güzel. Ben her bir sergimde eserlerimin başında durmayı tercih ediyorum. Çünkü insanların gözlerindeki ilgiyi görmek ve ilgilendikleri eserler hakkında bizzat bilgi vermekten mutluluk duyuyorum. KAPORA İLE ESER SATIN ALDILAR Hep Kâbe’ye gitme aşkım vardı. Ancak bir türlü nasip olmamıştı. Bu istek ve aşkla seramikten Kâbe maketi yapmıştım. 1993’te genç bir çift dükkânıma geldi. Araba almak için yanlarına kaparo almışlar ancak araba satın alacakları dükkân kapalı olunca benim dükkânıma gezmeye gelmişler. Kâbe maketini gören genç kadın ‘Ben burada derin bir duygu görüyorum ve ayırdığımız parayla bunu almak istiyorum’ dedi. Ben de hep gitmek istediğimi ancak şartların mümkün olmadığını söyledim. Böylece maketi alıp gittiler. Çıkarken de “Allah gerçeğini görebilmenizi nasip etsin” diye dua ettiler. İnanır mısınız, onlar çıktıktan iki saat sonra mucizevi bir şekilde bir telefon geldi ve bana o yıl Kâbe’ye gitmek nasip oldu. BİLGİMİN SADAKASINI VERİYORUM 30 yılı aşkın süredir İstanbul Üniversitesi’nde çini işlemeciliği alanında öğretim görevlisi olarak görev yapıyorum. Bunu bilâbedel bilgimin sadakasını vermek üzere gerçekleştiriyorum. Kaç kere kadroya geçmem konusunda teklif geldi. Ancak kabul etmedim. Eşim de üniversite hocası. Bir aileye bir memur yeter dedim. Yalnızca bilgimi gelecek nesillere aktarma sorumluluğumu yerine getirmek için severek öğretim görevliliği vazifesini icra ediyorum.

26 Şubat 2020 Çarşamba