tatil-sepeti
Doğal afetlerden zarar gören çiftçiye 780 milyon liralık tazminat ödenecek

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, bu yıl içindemeydana gelen doğal afetlerin 57 ilde 163 bin 850 üreticiye ait 4,3 milyon dekarın üzerinde tarımsal alanı etkilediğini vetarım sigortaları kapsamında üreticilere 780 milyon lira hasar tazminatı ödeneceğini bildirdi. Pakdemirli, yaptığı yazılı açıklamada,tarımda doğal afetlere karşı Tarım Sigortaları Havuzu'nun (TARSİM)önemli bir güvence olduğunu kaydetti. Aşırı kar yağışı, aşırı sıcak, aşırı yağış, dolu, güneş yanıklığı, sel su baskını, çığ, deprem, don, fırtına, yangın, heyelan, hortum, kırağı, yıldırım düşmesi gibi afetlerin Türkiye'deki etkilerine dikkati çeken Pakdemirli, şu değerlendirmede bulundu: "Bu yıl içinde meydana gelen afetler nedeniyle 57 ilde, 163 bin 850 üreticiye ait 4 milyon 328 bin 685 dekar alan etkilendi. Bu afetlerin büyük bölümü mayıs ayı içinde oldu.Tarım sigortası kapsamında olan afetlerle ilgili TARSİM tarafından yapılan hasar tespit çalışmaları sonucunda yaklaşık muallak hasarlar dahil 780 milyon lira hasar tazminatı ödenecek. Ekspertiz çalışmalarının bitirilmesinden sonra hasar tazminat ödemeleri yapılacak." Üreticilerin, tarım sigortası kapsamında olan riskler için TARSİM hasar raporu,tarım sigortası kapsamına girmeyen afetler için de il/ilçe hasar tespit komisyonu raporuyla Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine başvurarak, tarımsal kredi borçlarını erteletebileceğine ya da taksitlendirebileceğine işaret eden Pakdemirli, ayrıca TARSİM kapsamında olmayan afetlerle ilgili il/ilçe tarım ve orman müdürlüklerinin hasar tespit çalışmalarının ardından ilgili valiliklerin Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığından il acil destek ödeneği talep edebileceklerini bildirdi. AŞIRI SICAK ZARARLARI DA KAPSAMA ALINACAK Pakdemirli, mayısta ani sıcaklık değişimleri nedeniyle Akdeniz ve Ege bölgelerindeki bazı illerde turunçgil, zeytin ve bağ üretim alanlarında küçük meyve dökümlerinde artış meydana geldiğini belirterek, şunları kaydetti: "Ülkemizde uzun yıllardır ilk kez turunçgilleri olumsuz etkileyen aşırı sıcak zararı yaşandı. Aşırı sıcak zararı tarım sigortaları kapsamında bulunmuyor. Bu konuda gelen talepleri dikkate alarak önümüzdeki yıl itibarıyla narenciyede sıcaklık zararının TARSİM kapsamına alınması için bilimsel bir çalışma başlattık. Tarım doğal afetlerden en çok etkilenen sektör. Çiftçilerimizin tarım sigortası yaptırması büyük önem taşıyor."

11 Haziran 2020 Perşembe

Türkiye güvenli turizmle ziyaretçi ağırlamaya hazırlanıyor

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını kapsamında uygulanan karantina dönemi sonrası yeni normale geçiş sürecinin başlaması çok sayıda sektörü harekete geçirdi. Turizm sektöründe faaliyet gösteren işletmeler de müşterilerini ağırlamaya hazırlanıyor. Yerli ve yabancı turistleri misafir edecek otellerde, hijyen ve sosyal mesafe açısından çok sayıda önlem alındı. Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) verilerine göre, 2019'da 52,5 milyon turist ağırlayarak en çok ziyaret edilen 6. ülke olan Türkiye, pastadaki payını korumak ve artırmak adına küresel anlamda ilklere imza atıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde, Sağlık, Ulaştırma ve Altyapı, İçişleri ve Dışişleri Bakanlıklarının katkıları ve tüm sektör paydaşlarının iş birliğiyle başlatılan Güvenli Turizm Sertifikasyon Programı'na ilgi sürüyor. Otel ve restoranlar, 150 noktadaki denetimi esas alan ve pandemiden uzak tatil, yeme-içme vaadi sunan Güvenli Turizm Sertifikası almak için başvurularını sürdürüyor. GÜVENLİ TURİZM SERTİFİKASI SEKTÖRE BÜYÜK KATKI SAĞLAYACAK Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin, otellerin korona sonrası günlere hazırlıklarını sürdürdüklerini ifade ederek, hijyen ve Kovid-19 konusunda önlemlerini alan işletmelerin bu dönemde öne çıkacağını söyledi. Eresin, "Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın açıkladığı Güvenli Turizm Sertifikasyon Programı'nın, tüketici ve çalışan güvenliğini sağlaması ve olumlu algı oluşturması adına ileriye dönük olarak ülkemize büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz" dedi. Sertifika alabilmek için ulaşımdan konaklamaya çok geniş yelpazede bir dizi tedbirin yerine getirilmesi gerektiğini vurgulayan Eresin, programın, "yolcu sağlığı ve güvenliği", "çalışan sağlığı ve güvenliği", "tesislerde alınan önlemler" ve ulaşım araçlarında alınan önlemler" olmak üzere 4 ana başlıkta toplandığını bildirdi. Eresin, sertifika alan tesislerin isimlerinin resmi olarak açıklanmaya başlandığını ifade ederek, sertifika veren şirketlerin seçiminde çok titiz çalışıldığını, uluslararası akreditasyonu bulunan 5 şirketin bu konuda yetkilendirildiğini anlattı. SERTİFİKA, HİJYEN KONUSUNDA HİÇBİR TEREDDÜT BIRAKMIYOR Müberra Eresin, sertifikasyon programının önemine işaret ederek, "Çok iddialı konuşacağım; dünyada uygulanan güvenli turizm sertifikaları içinde en detaylısını hazırladık. Diğer dünya ülkeleri kontrol listeleri oluşturdular ve o listeleri sertifikalandırdılar" dedi. Türkiye'nin tek tek sertifikalandırma gibi çok zor bir işe giriştiğini aktaran Eresin, "Ancak günün sonunda benzerlerine göre çok daha güvenli, hijyen konusunda misafirlerde tereddüt bırakmayan bir uygulama hayata geçti" ifadesini kullandı. Eresin, tüm tesislerin sertifika almasını istediklerini belirterek, "Bu anlamda RoyalCert ile yaptığımız anlaşma çerçevesinde üyelerimize yüzde 25, belediye belgeli otellere yüzde 15 indirim sağlayacağız. Denetimleri dünyada akredite olmuş global şirketlerin yapması, Avrupa başta olmak üzere, dünyadan turist çekmek adına da kıymetli" diye konuştu. İŞLETMELERİ 150 KRİTER AÇISINDAN DENETLİYORUZ Güvenli turizm sertifikası vermek için yetkilendirilen RoyalCert Türkiye'nin Yönetim Kurulu Başkanı Alphan Namlı da çok detaylı hazırlanan programın; yeme-içme tesislerinde 12, konaklama tesislerinde 11 ana başlıkta, 150 kriterden oluştuğunu bildirdi. Misafirin otele girişinden acil durum ve izolasyona, odalardan mutfaklara, animasyon salonlarından havuzlara kadar tüm konularda detaylı denetim yapıldığını anlatan Namlı, verilen sertifikaların bütün müşterilerin görebileceği yere asılacağını, buradaki karekod vasıtasıyla müşterilerin detaylara ulaşabileceğini aktardı. "Yeni normalde" Türkiye'de bir ilki gerçekleştirerek otelleri ve restoranları NASA'nın sağlık ve hijyen kriterlerine benzer kıstaslarla denetlediklerini aktaran Namlı, şunları kaydetti: "NASA'nın uzay yolculuklarında astronotlar için kullandığı Hazard Analysis and Critical Control Point (HACCP) denilen sağlık ve hijyen kriterlerine benzer kriterlerle denetim ve kontrol gerçekleştiriyoruz. Türkiye'nin hızlı aksiyon alarak başlattığı bu kriterleri tüm dünyaya da anlatıyoruz. RoyalCert olarak 30'dan fazla ülkedeki ofislerimizle belgelendirme ve denetim faaliyetlerini gerçekleştiriyorduk. Turizmde kan kaybetmek istemeyen Mısır, Dubai, Suudi Arabistan, Sri Lanka ve Tayvan gibi ülkeler de Türkiye'nin hayata geçirdiği programı uygulamak için bizimle iletişime geçti." Namlı, Türkiye ile rekabet içinde olan ülkelerin ister istemez bu kriterleri benimseyeceklerini, salgın sonrası bu kadar kapsamlı bir uygulamanın ilk kez Türkiye'de hayata geçtiğini söyledi. SERTİFİKA TALEBİ KISA SÜREDE 1.000'E ULAŞACAK Alphan Namlı, programın duyurulduğu andan beri yeme-içme ve konaklama tesislerinin kendilerine ciddi talepleri olduğunu, sektörde sertifikayı almak konusunda önemli bir istek bulunduğunu kaydetti. Kısa süre içerisinde kendilerine gelen denetim talebinin 1.000'e ulaşacağını aktaran Namlı, "Mottomuz: 'içiniz rahat olsun'. Güvenli turizm sertifikası görüldüğünde ziyaretçinin içi rahat olsun. Çok detaylı incelemeler yapılıyor. Konusunda yetkin denetçiler 150 noktayı denetliyor" dedi. Namlı, programın çok detaylı ve kaliteli olduğunu belirterek, "Mevcut standartların üzerinde kriterlere sahip. Zamanla diğer ülkelerde de uygulanacaktır. Turizm sektörüne çok olumlu katkı sağlayacaktır. Türkiye, ülke ekonomisinin önemli çarklarından olan turizmde çok hızlı aksiyon aldı. Geçen sezonu aratmayan bir yere doğru gidiyoruz" şeklinde konuştu. DENETLEDİĞİMİZ OTELLERDE HER 2 AYDA BİR GİZLİ MİSAFİRLERİMİZ OLACAK RoyalCert Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Namlı, sertifikasyon sürecinin şimdilik 6 ayla sınırlı tutulduğunu, denetimin ise her ay yapılacağını belirterek, "Denetlediğimiz otellerde her 2 ayda bir gizli misafirlerimiz olacak. Kurallara uyulup uyulmadığını bu şekilde kontrol edeceğiz" dedi. RoyalCert'in Almanya merkez olmak üzere Türkiye, Güney Kore, Hindistan, İtalya, Yunanistan, Kuveyt, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve ABD gibi 32 ülkede 39 farklı sektörde uluslararası bir uygunluk değerlendirme kuruluşu olduğunu anlatan Namlı, Türkiye'de 17 şehirde 242 kişilik ekiple hizmet vermeyi sürdürdüklerini kaydetti.

10 Haziran 2020 Çarşamba

Türkiye ile Belarus arasındaki hizmet ticaretinde yeni dönem

Türkiye ile Belarus arasında hizmet ticareti anlaşması müzakereleri çerçeve belgesi imzalandı. Belarus Ekonomi Bakanı Aleksandr Çervyakov ile Türkiye’nin Minsk Büyükelçisi Mustafa Özcan, iki ülke arasındaki hizmet ticareti müzakerelerinin hukuki çerçevesiyle temel ilkelerini belirleyen belgeyi başkent Minsk’te imzaladı. Büyükelçi Özcan, Türkiye ile Belarus arasında her alandaki iyi ilişkilere işaret ederek, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına rağmen "hizmet ticareti" görüşmelerinin video konferans yöntemiyle de olsa sürdürüldüğünü ve imzalandığını söyledi. Söz konusu belgenin önemli bir başlangıç olduğunu vurgulayan Özcan, "Ama sonuç değildir. Bunun bilinciyle hiç zaman kaybetmeden müzakere çerçeve belgesi temelinde, bir ayda hizmet ticareti müzakerelerini başlatmayı ve 2020 bitmeden de sonuçlandırmayı öngörüyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Özcan, hizmet ticaretinin mal ticareti kadar önemli bir alan olduğuna dikkati çekerek, iki ülke arasında bu alanda önemli fırsatlar bulunduğunun altını çizdi. Türkiye’nin bu alanda üstün olduğunu vurgulayan Özcan, "Bu bağlamdaBelarus ile hizmet sektörlerindeki yatırımları da kolaylaştıracak kapsamlı bir hizmet ticaretianlaşması akdetmeyi öngörüyoruz" dedi. Özcan, bu alanda yatırımların karşılıklı olarak artırılması yöntemleri üzerinde çalışmaların sürdüğünü aktararak, taşımacılık, lojistik, telekomünikasyon, finansal hizmetler, inşaat, elektronik ticaret, sağlık, turizm, dizi-film hizmetleri, yazılım ve posta-kurye hizmetleri konusunda müzakerelerin devam ettiği bilgisini paylaştı. Büyükelçi Özcan, izin, yetki belgesi, lisans alınmasına ilişkin süreçlerin şeffaf ve öngörülebilir kurallara bağlanmasını, yatırımcıların ve iş insanlarının faaliyetlerinin kolaylaştırılmasını, bürokrasinin azaltılmasını da hedeflediklerini kaydetti. GEÇEN YIL, TİCARET HACMİ 900 MİLYON DOLARA ULAŞTI İki ülke arasında mal ticaretinin dengeli artışı için çalışmalar yapıldığını bildiren Özcan, geçen yıl ticaret hacminin 900 milyon dolar seviyesine geldiğini anımsattı. Özcan, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko’nun kararlaştırdığı iki ülke arasında yıllık 1,5 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine doğru emin adımlarla ilerliyoruz" dedi. Belarus’un yatırımcılara cazip imkanlar sunduğunu söyleyen Özcan, "Transit, lojistik ve stratejik konumuyla öne çıkan Belarus’un sunduğu olanaklardan daha fazla yararlanmamız gerekir. Özellikle uzun vadeli yatırım düşünen kurumsal yatırımcılarımız için Belarus önemli bir ülkedir" ifadesini kullandı. Özcan, Avrasya Ekonomik Bölgesi ve Doğu Avrupa’ya ulaşan önemli taşımacılık ve lojistik potansiyeline sahip Belarus’a yatırım yapmadan önce bu ülkenin mevzuatını bilmek ve danışmanlık almak gerektiğine işaret etti. Özcan, "Belarus bir kurallar ülkesidir. Ciddi bir devlet sistemine sahiptir. Kuralları bilmemek, mazeret olarak kabul edilmemektedir" diye konuştu. Türkiye’nin de Belarus için önemli bir yatırım alanı olduğuna dikkati çeken Özcan, Türkiye’nin bu ülkeye Orta Doğu ve Afrika pazarlarına açılma imkanı verdiğini belirtti. Özcan, Türkiye’nin Belarus’un Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) üyelik müzakerelerine ve küresel ticaret sistemiyle bütünleşmesine kuvvetle destek verdiğini kaydetti.

10 Haziran 2020 Çarşamba

Ticaret sicil belgeleri artık elektronik ortamda

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, twitter hesabından paylaştığı mesajda, ticarete yönelik dijital dönüşüm çalışmalarına bir yenisini daha eklediklerini bildirdi. Yeni uygulamanın sağlayacağı katkılara dikkati çeken Pekcan, şu bilgileri verdi: "MERSİS üzerinden başlattığımız elektronik belge uygulamasıyla şirket yetkilileri ihtiyaç duydukları ticaret sicili belgelerine ilişkin başvurularını elektronik ortamda yapabilecekve harç bedellerini ödeyebilecek.Bugün itibarıyla Ankara, İstanbul ve İzmir ticaret sicili müdürlüklerimizde hayata geçirilen ve kısa sürede tüm müdürlüklerimizde devreye alınacak e-belge uygulamasıyla işlemler hızlı bir şekilde tamamlanabilecek ve ticaret sicili müdürlüklerimizdeki yoğunluk asgari düzeye indirilecek. Diğer taraftan anonim şirketlerin genel kurul toplantıları için Bakanlık temsilcisi görevlendirme işlemleri de MERSİS üzerinden elektronik ortamda gerçekleştirilebilecek. İç ticaretin dijitalleşmesine, vatandaşlarımızın talep ettikleri hizmete daha kolay, şeffaf, hızlı, güvenli şekilde ulaşmasına katkı sağlayacak bu çalışmalarımızın ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum." İÇ TİCARETTE DİJİTAL DÖNÜŞÜM HAMLESİ Ticaret Bakanlığından konuya ilişkin yapılan açıklamaya göre, Bakanlığın dijital dönüşüm projeleri kapsamında ticaret sicili müdürlükleri ve ticaret il müdürlüklerinde yürütülen işlemlerin elektronik ortama taşınması çalışmaları hızlandırıldı. Bu çerçevede, Türkiye'ninönemli dijital dönüşüm projelerinden biri olan MERSİSüzerinden elektronik ortamda yürütülen ticari işlemlerin kapsamı genişletilerek, özellikle yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde sosyal temasın en aza indirilmesini amaçlayan ve vatandaşların hayatını kolaylaştıran çalışmalara ağırlık verildi. Bu bağlamda, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğiile iş birliği halinde MERSİS üzerinden başlatılan elektronik belge uygulamasıyla ticaret sicili müdürlüklerine fiziki olarak başvuru yapılmak suretiyle alınabilen ticaret sicili belgelerinin elektronik ortamda temin edilmesi sağlandı.Böylece, şirket yetkilileri ihtiyaç duydukları ticaret sicili belgelerine ilişkin başvurularını MERSİS üzerinden elektronik ortamda yapabilecek ve harç bedellerini elektronik ortamda ödeyerek söz konusu belgeleri MERSİS üzerinden temin edebilecek. Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğünde 18 Mayıs'ta pilot olarak devreye alınan elektronik belge uygulaması, İstanbul ve İzmir ticaret sicili müdürlüklerinin de dahil olmasıylabugün itibarıyla 3 büyük şehirde hayata geçirildi. Uygulamanın kısa süre içinde tüm ticaret sicili müdürlüklerinde devreye alınması planlanıyor. Öte yandan Bakanlık temsilcisi bulundurma zorunluluğu olan anonim şirket genel kurul toplantılarına temsilci görevlendirilmesine yönelik işlemler ticaret il müdürlüklerine başvurmak suretiyle fiziki ortamda yürütülüyordu. MERSİS üzerinden geliştirilerek tüm il müdürlüklerinin ve vatandaşların kullanımına açılan Genel Kurul Modülü ile anonim şirket genel kurul toplantılarına Bakanlık temsilcisi taleplerinin il müdürlüklerine gidilmeden elektronik ortamda alınması, görevlendirme işlemlerinin elektronik ortamda yapılması ve genel kurul toplantılarına ilişkin belgelerin elektronik ortamda saklanması mümkün hale geldi. Böylece, Bakanlık temsilcisi görevlendirme işlemlerinin daha şeffaf ve hızlı gerçekleştirilmesi sağlandı.

10 Haziran 2020 Çarşamba

Kovid-19’da ikinci dalga ekonomide maliyeti artıracak

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) Haziran ayı EkonomikGörünümRaporu yayımlandı. Raporda, Kovid-19 salgınının kontrol altında olduğu ve ikinci dalganın yaşanmayacağı senaryosunda, dünya ekonomisinin bu yıl yüzde 6 daralacağı ve gelecek yıl yüzde 5,2 genişleyeceği öngörüldü. Bununla birlikte, Kovid-19 salgınında ikinci dalganın gelmesi halinde, küresel ekonominin bu yıl yüzde 7,6 küçüleceği ve 2021’de ise sadece yüzde 2,8 büyüyeceği tahmini yapıldı. Kovid-19 salgınından en fazla etkilenen ülkeler olan ABD, Fransa, İngiltere, İspanya ve İtalya'nın bu yıl en sert ekonomik daralmayla karşı karşıya kaldığı raporda yer aldı. Salgında ikinci dalganın yaşanmadığı senaryoda, ABD ekonomisi için bu yıl yüzde 7,3 daralma ve gelecek yıl için yüzde 4,1 büyüme tahmininde bulunuldu. Salgında ikinci dalganın yaşandığı senaryoda ise ABD ekonomisinin 2020’de yüzde 8,5 küçüleceği ve 2021’de yüzde 1,9 büyüyeceği öngörüldü. Euro Bölgesi içinde bu yıl yüzde 9,1 küçülme ve gelecek yıl yüzde 6,5 büyüme öngörüldü. İkinci dalga senaryosunda ise bölge ekonomisinde daralmanın bu yıl yüzde 11,5’e yükseleceği ve büyümenin de yüzde 3,5’e gerileyeceği ifade edildi. İngiltere’nin OECD ülkeleri içinde en fazla küçülmesinin beklendiği raporda, ülke ekonomisinin gelecek yıl yüzde 9 büyümeden önce bu yıl yüzde 11,5 küçüleceği öngörüldü. İkinci dalga senaryosunda ise bu yıl için yüzde 14 küçülme ve gelecek yıl yüzde 5 büyüme tahmini yapıldı. Çin ve Hindistan ekonomisinin bu yıl sırasıyla yüzde 2,6 ve 3,7 daralacağına yer verilen raporda, İkinci dalga senaryosunda bu ülkelerin sırasıyla yüzde 3,7 ve 7,3 daralacağı tahminine yer verildi. OECD raporunda, Türk ekonomisinin bu yıl yüzde 4,8 daralacağını öngörürken, salgında ikinci dalganın yaşanması durumunda ise bu daralmanın yüzde 8,1'e çıkabileceği tahmini yapıldı AŞI OLMADIĞI SÜRECE İP ÜZERİNDE YÜRÜMEYE DEVAM EDİLECEK OECD, salgınının gençler üzerindeki etkisi konusunda da uyarıda bulunarak salgının en fazla etkilediği turizm sektöründe çalışanların çoğunluğunu 15-24 yaş arası gençlerin oluşturduğu hatırlatıldı. Raporda, Kovid-19 salgınının barış zamanında yaklaşık 100 yılın en ciddi resesyonuna sebep olarak insanların sağlığına, işlerine ve refahına büyük zarar verdiği belirterek, salgında ikinci bir dalganın küresel ekonomiye büyük bir maliyeti olacağı uyarısında bulunuldu. OECD BaşekonomistiLaurenceBoone, raporda, Kovid-19 için aşı veya tedavi yaygın olarak mevcut olmadığı sürece, politika yapıcıların “ip üzerinde yürümeye” devam edeceği belirtti. Boone “2021'in sonunda, gelir kaybı insanlar, şirketler ve devletler için korkunç ve uzun süreli sonuçları ile birlikte savaş zamanı dışında son bir asır içindeki herhangi bir resesyondan daha fazla olacak” ifadesi kullandı. Ekonomide bugünün toparlanma politikalarının gelecek on yılda ekonomik ve sosyal beklentileri şekillendireceğine dikkati çeken Boone, hükümetleri düşük ücretlileri ve yatırımları desteklemek için daha fazla harcama yapması çağrısı yaptı. Boone, salgında ikinci dalga tehdidinin olmasının belirsizliği artırdığına vurgu yaparak,hükümetlerin Kovid-19’a yönelik aşı veya tedavide işbirliği yapması gerektiğini vurguladı.

10 Haziran 2020 Çarşamba