tatil-sepeti
Destekler hizmet ihracatçısını bekliyor

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, hizmet ihracatını desteklemek için bu yıl ayırdıkları 500 milyon liralıkrekor sayılabilecek bütçenin büyük bölümünün yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle kullanılamadığını belirterek, "İnşallah yıl sonuna kadar sizlerin de mevcut motivasyonuyla bu bütçeyi kullandırmak üzere hazırız" dedi. Pekcan,Hizmet İhracatçıları Birliği üyeleriyle video konferans yöntemiyle görüşme gerçekleştirdi. Hizmetler sektörünün hemen her kolunun ülke için yüz ağartan başarı hikayeleriyle dolu olduğunu ifade eden Pekcan, Türkiye'nin hizmetler sektöründe net ihracatçı pozisyonda vesağlam bir uluslararası konumda bulunduğunu söyledi. Pekcan, son dönemde Kovid-19 salgınından en fazla etkilenen sektörler arasında hizmetlerinde yer aldığına işaret ederek, şöyle konuştu: "Zaten dünya çapında da böyle. Turizm ve lojistik faaliyetlerinin en fazla etkilenen sektörlerden olduğunu biliyoruz ancak bunun tersinin yaşandığı hizmetler sektörümüz de var. Bunların başında da e-ticaret sektörü geliyor. Bu dönemde e-ticarete talep son derece artmış durumda. İnşallah biz de bakanlık olarak bu ay sonu itibarıyla ilk defa Elektronik Ticaret Bilgi Sistemi üzerinden elektronik ticaret istatistiklerini yayınlayacağız. e-Ticaretle ilgili bilinçlenme, sektörün geleceği açısından da çok olumlu bir durum. Tabii en temel hedefimiz pandeminin getirdiği şartların bir an önce ortadan kalkması ve tüm hizmet kollarımızın olağan piyasa koşullarına, normal koşullara kavuşarak sağlam ve sürdürülebilir bir şekilde yollarına devam etmeleridir." Türkiye'nin pek çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi normalleşme sürecine girdiğini dile getiren Pekcan, "Hükümetimizin ve toplumumuzun ortak gayreti, sizlerin değerli katılımlarıylabugünleri en kısa sürede atlatarak, sağlık alanında olduğu gibi ekonomi, ticaret, hizmetler alanında da bütün dünyadan ayrışmayı bekliyoruz.Dünya Ticaret Örgütü verilerine göre küresel hizmet ihracatı geçtiğimiz yıl 6 trilyon dolar olarak gerçekleşti ve Türkiye olarak bu pazardan çok daha fazla pay alabileceğimizi görüyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Geçen yıl hizmet ticareti fazlasınınyüzde 18,6 artarak31 milyar dolardan 36,9 milyar dolara yükseldiğini, bunu hizmet ticaretinde oldukça başarılı ve doğru yolda olunduğunun işareti olarak gördüklerini vurgulayan Pekcan, şöyle devam etti: "Hedefleri büyük, dinamik bir ülke olarak yakaladığımız bu başarının sürdürülebilirliğini temin etmek ve markalaşma kabiliyetlerimizi güçlendirmek için rehavete kapılmadan bütün gücümüzle el birliğiyle çalışmaya devam edeceğiz. Hizmet sektörümüze yönelik olarak pek çok destek mekanizmamız etkin şekilde uygulanmaktadır. Hizmet ihracatımızın kilit sektörlerinden olan sağlık turizmi, bilişim, film, dizi, eğitim sektörlerinin yanı sıra yönetim danışmanlığı, gayrimenkul, lojistik, gastronomi, perakende ve konaklama sektörlerimizin uluslararası pazarlara açılmasına ve bu pazarlarda rekabet gücü kazanarak kalıcı olmalarına yönelik harcamalara destek vermeyi sürdürüyoruz." REKOR DESTEK BÜTÇESİ Hizmet sektöründe ihracatın ve oluşturulan katma değerin artırılmasına yönelik bir dizi destek mekanizmasını hayata geçirdiklerini anlatan Pekcan, salgın nedeniyle devlet yardımı başvurularında oluşabilecek mağduriyetlerin giderilmesi için de gerekli düzenlemeleri yaptıklarını söyledi. Pekcan, sektöre yönelik destek rakamlarına ilişkin bilgiler vererek, şunları kaydetti: "Hizmet ihracatçılarımıza uyguladığımız destek programlarımız kapsamında 2012 yılından bu yıla kadar 1166 ihracatçımıza 635 milyon lira destek vermiş bulunmaktayız. Bunun da 254 milyon lirası 2019 yılında gerçekleşti. İhracatçılarımıza 2012'denbu yana 635 milyon lira destek verilmişken, sadece 2020 bütçemize 500 milyon lira kaynak koyduk. İçinde bulunduğumuz pandemi etkisiylebunun ancak 91 milyon 500 bin liralık kısmının kullanıldığını görüyoruz. Bu anlamda biz Bakanlık olarak rekor sayılacak bir bütçe koyduk, inşallah yıl sonuna kadar sizlerin de mevcut motivasyonuylabu bütçeyikullandırmak üzere hazırız." Bakan Pekcan, hizmet ihracatçılarının yurt dışı faaliyetleri ne kadar artarsasağlanacak desteklerin de bu oranda yükseleceğinidile getirdi. Hususi damgalı pasaport hakkı verilmesine ilişkin uygulamanın sürdüğünü anımsatan Pekcan, bugüne kadar 362 hizmet ihracatçı firmaya 598 pasaport tanımlandığını bildirdi. SAĞLIK HİZMETLERİ ÖNE ÇIKACAK GİBİ GÖRÜNÜYOR Türkhizmet sektörlerinin kalitesinin dünya çapında kanıtlandığını ve kabul gördüğünü vurgulayanPekcan, şu değerlendirmede bulundu: "Hizmet sektörleri arasında en çok potansiyeli olan sektörlerden biri de sağlık hizmetleri olarak karşımıza çıkıyor.Sayın Cumhurbaşkanımızın da altını çizdiği üzere bu pandemi süreciyle beraber sağlık hizmetleri sektörümüz de ön plana çıkacak gibi görünüyor. Dizilerimiz, bilgisayar oyunlarımız, müteahhitlik ve teknik müşavirlik hizmetlerimizi birçok ülkeye ihraç ediyoruz.Ülkemiz şu anda en çok yabancı hasta çeken ülkeler arasında bulunmaktadır. 2019 yılı itibarıyla yaklaşık 750 bin uluslararası sağlık turistine hizmet vermiş bulunuyoruz. Ülkemizin gönüllü kültür, ekonomi ve ticaret elçileri olan uluslararası öğrencilerimizin sayısı ise 172 bine ulaştı. Bakanlığımız destek programlarının başladığı 2011 yılından bu yana sağlık turizmi gelirimiz 2 kat artarken, ülkemizi ziyaret eden uluslararası hasta sayısı da 3 katına çıktı. Biz bunda birkaç kat daha artış bekliyoruz.Aynı şekilde, o dönemde 30 bin dolayında olan uluslararası öğrenci sayımız 6 kat artmış bulunmaktadır. Pandemi sürecinde ülkemizin güçlü sağlık sistemiyle ve açtığı yeni hastanelerle yazdığı başarı hikayesi, salgın sonrası meyvelerini verecektir. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından da belirtildiği üzere, Türkiye'nin 'sağlık üssü' olma hedeflerine ulaşmak için oldukça uygun bir ortam hazır bulunmaktadır." TÜRK DİZİLERİ 146 ÜLKEDE Pekcan, Türk dizilerinin de farklı coğrafyalarda beğenilerek izlendiğini ve birtoplumsal etki oluşturduğunu ifade etti. Türk dizilerinin 146 ülkede yaklaşık 700 milyon kişi tarafından izlendiği bilgisini paylaşan Pekcan, "Belki bu rakam şu anda artmıştır. Dizi sektöründe ABD'nin hemen arkasında birçok ülkeyi geride bırakarak ikinci sıraya oturmuş durumdayız" dedi. Bilişim sektörünün en önemli bileşenlerinden dijital oyun sektöründeki ihracatçıların bugünlerde herkesigururlandıran bir başarı hikayesine imza attıklarını vurgulayan Pekcan, "Peak Games, Bakanlığımız desteklerinden de faydalanan ve sektörün önemli oyuncularından biri haline gelmişti. Zynga tarafından satın alınmasını hizmet ticaretinin potansiyeli açısından da çok önemli bir örnek olarak görüyoruz. Hizmet sektörlerinin tüm kollarında benzer başarıları saymak mümkün. Gelecektebaşarı hikayelerimizin sayıları sizlerin sayesinde artmaya devam edecek" diye konuştu. Pekcan, bakanlık olarak, hizmet ihracatçılarının salgın sonrası ortaya çıkacak yeni fırsatlardan azami düzeyde faydalanması için ellerinden geleni yapmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.

11 Haziran 2020 Perşembe

BTM girişimcisi BrandFace, MENA’dan yatırım aldı

Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (BTM) girişimcilerinden BrandFace’e, Bahreyn merkezli Corteq firması 500bin dolar yatırım yaptı. BTM açıklamasına göre, İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) girişimciliği desteklemek amacıyla kurduğu ve yeni dönemde yatırımcılara da aktif olarak hizmet vermeye başlayan Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi’ningirişimcileri pandemi sürecinde de yatırım almaya devam ediyor. Son yatırım alan girişim BTM’nin ilk Winglobal mezunlarından olan ve Silikon Vadisi’ne giderek projesini daha da ileri taşıyan BrandFace oldu. Markalara farklı bir reklamcılık modeli sunan; markalar ile tüketicileri bir araya getirerek, markalı içerik üretiminin birlikte sağlandığı bir video paylaşım platformu olan BrandFace, bu yatırımla Orta Doğu ve Kuzey Afrika’yı kapsayan MENA bölgesinde büyümeyi hedefliyor. BrandFace’e yatırım yapan ise Bahreyn merkezli Corteq firması oldu. Özellikle Suudi Arabistan olmak üzere körfez ülkelerinde güçlü bağlantıları ile bilinen Corteq, 500 bin dolar BrandFace’e yatırım yaptı. HAZİRAN SONUNDA 100 BİN KULLANICIYA ULAŞACAK Açıklamada verilen bilgilere göre, reklamcılığı yeniden şekillendirerek "içerik üretiminin Uber’i" olma hedefiyle yoluna devam eden BrandFace, bu yatırımla toplamda 20 ülkeyi kapsayan MENA bölgesinde BrandFace MENA ismiyle faaliyet gösterecek. Dünyanın geri kalanında ise BrandFace ismiyle hizmet vermeye devam edecek. Bu amaçla Bahreyn’de bir de ofis kuran BrandFace MENA, ilk etapta 20 kişilik bir ekip oluşturdu. Ekibin genişletilmesi süreci devam ederken şu an için haftalık 15 bin aktif kullanıcı sayısına ulaştı. Şirket haziran sonu için 100 bin indirme ve haftalık 40 bin aktif kullanıcı sayısına ulaşmayı hedefliyor. 2020 yılının kalan dönemini test süresi olarak geçirmeyi öngören şirket, 2021 yılını ise atılım yılı olarak belirledi. BrandFace Kurucusu Rasim Üner, konuya ilişkin şunları kaydetti: "Bir yandan, markaların, tüketicilerin gözünden özgün, yaratıcı ve doğru içeriğe ulaşmasını sağlarken, diğer yandan da kullanıcılarına gelir sağlamayı amaçlayarak yola çıktık. MENA için gelen bölgesel ortaklık teklifinde; sektör tecrübesi, vizyon, sermaye ve güçlü bağlantılar kendini göstermişti. Şu ana kadarki olan yönetim ve organizasyondan oldukça memnunum. Yazılım ekibi oldukça proaktif, iletişim ekibi de harika işler çıkarıyor. BrandFace, markaların kullanıcıları ile direkt iletişim kurabileceği bir platform olma yolunda ilerliyor. Bu yatırım ile ABD ve Avrupa’ya çok daha güçlü gireceğimizden eminim." BTM’NİN KAPISI FİKRİ OLAN HERKESE AÇIK BTM Direktörü İbrahim Elbaşı da, girişimcilerinin her geçen gün dünyanın birçok ülkesinde büyük başarılara imza atıyor olmasından çok memnun olduklarını belirtti. Elbaşı, "BrandFace’in aldığı bu yatırım, sadece girişimcilerimizin değil BTM’nin de çok doğru bir yolda olduğunun göstergesi. Özellikle pandemi döneminde tüm ülkelerde yaşanan ekonomik sıkıntılara karşı ülkemizdeki girişimcilik ekosistemi bu durumu tersine çevirdi ve startup'lara yatırımlar devam etti. Bundan sonra da İstanbul Ticaret Odası’ndan aldığımız güçle ticarileşebilir fikri olan tüm girişimcilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. BTM’nin kapısı fikri olan herkese açık" değerlendirmesini yaptı.

11 Haziran 2020 Perşembe

Kurumsal şirketlerin pandemi haritası açıklandı

Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği’nin (TKYD) salgının kurumsal şirketlere etkisini ölçümlemek üzere yaptığı ‘Salgın ve Sonrasında Kurumsal Yönetim’ başlıklı araştırmasına göre, şirketlerin yüzde 82'si salgın döneminde finansal hedefler ve nakit yönetimine ilişkin revizyon yaparken,ankete katılanların yüzde 60'ı bu döneme özel "görev gücü kurdu", yüzde 74'ü senaryo çalışmaları yaptı. Yüzde 38'i halka açık olmak üzere toplam 208 şirketin katıldığı araştırma, kurumsal yönetim ilkelerini uygulayan şirketlerin salgın dönemine büyük ölçüde hazırlıklı olduğunu gösterdi. Araştırmaya göre,şirketlerin yüzde 81'i bir iletişim planları olduğunu belirtirken, yüzde 85'i uzaktan çalışma ve karar almak için fiziki altyapılarını yeterli bulduğunu kaydetti. Çalışanlar ve iş sonuçları açısından senaryo çalışması yapan şirketlerin oranı yüzde 74 iken, her 100 şirketten 60'ı bu döneme özel kurdukları "özel görev gücü" ile daha hızlı aksiyon alıyor. Bu ekibin yanı sıra yönetim kurulları da fiziki veya uzaktan erişimle toplantılarına devam ederken, yönetim kurullarının yüzde 21'i ayda bir, yüzde 20'si de haftada bir toplandı, yüzde 43'ü ise ihtiyaç olduğunda toplanmayı tercih etti. Hissedar veya üst düzey yöneticilerin katıldığı araştırma, şirketlerin kriz döneminde üst yönetime güvendiklerini ortaya koydu. Katılımcıların yüzde 90'ı, üst yönetimin krizi yönetebilecek donanımda olduğunu belirtti. Üst yönetimi yeterli bulmayan yüzde 10'luk kesim ise kriz yönetimi, nakit yönetimi ve iletişimdeki eksikliklere dikkati çekti. Şirketlerin yüzde 74'ü risk komitesi olduğunu belirtirken, yüzde 64'ü iç denetim, yüzde 48'i iç kontrol, yüzde 45'i ise bağımsız dış denetim mekanizmalarının işlediğini vurguladı. YEDEKLEME PLANI, HER 100 ŞİRKETİN 44'ÜNDE BULUNUYOR Şirketlerin iş sürekliliğini sağlamaları ve olası risk durumunda kilit pozisyonlardaki görevlerin devamlılığı için büyük önem taşıyan yedekleme planı her 100 şirketin 44'ünde bulunurken, katılımcıların yüzde 44'ü yedekleme planları olmadığını, yüzde 12'si ise konu hakkında bilgisinin bulunmadığını aktardı. Salgının ekonomik etkilerinin tüm dünyayı etkisi altına aldığı bu dönemde, kurumsal şirketler, finansal tablolarını da masaya yatırdı. Katılımcı şirketlerin yüzde 82'si finansal hedefler ve nakit yönetimine ilişkin revizyon yaptığını belirtti. KATILIMCILARIN YÜZDE 72'Sİ YÖNETİM KURULU KOMPOZİSYONUNDA BİR DEĞİŞİKLİK BEKLEMİYOR Anket katılımcıları, salgın sonrasındaki döneme ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Buna göre, katılımcıların yüzde 72'si bu dönem sonrasında yönetim kurulu kompozisyonunda bir değişiklik beklemiyor. Değişiklik bekleyen kesimin yüzde 23'ü yönetim kurullarına teknoloji bilgisi olan üyelerin ekleneceğini öngörüyor. İkinci en büyük değişikliğin de cinsiyet, yaş veya mesleki uzmanlıklar yönünden çeşitliliğin artması yönünde olacağı düşünülüyor. Yönetim kurulu kompozisyonunda büyük ölçüde değişiklik beklemeyen hissedar ve üst düzey yöneticiler, görev ve sorumluluklar alanında ise farklı düşünüyor. Katılımcıların yüzde 55'i salgın sonrasında yönetim kurullarının görev ve sorumluluklarının değişmesini bekliyor. En büyük değişiklik beklentileri ise stratejik rehberlik sorumluluğu, kontrol-gözetim sorumluluğuve komitelerin etkinliğinin artması olarak sıralanıyor.

11 Haziran 2020 Perşembe

Hububatta yüzde 6 rekolte artışı bekleniyor

Hububat rekoltesinde bu sezon yüzde 5-6 civarında artış bekleniyor. Hasadına başlanan buğdayda geçen yıl 19 milyon ton olan rekolte, bu yıl itibarıyla yüzde 5 ile 6 civarında bir artışla 20.1 milyon ton olarak bekleniyor. Bunun yanı sıra buğday ekim alanları da genişledi. Özellikle ekmeklik buğday ekim alanlarında yüzde 3, makarnalık buğday ekim alanlarında ise yüzde 10 civarında artış yaşandı. ARPA REKOLTESİ SON 12 YILIN EN YÜKSEK SEVİYESİNDE OLACAK Ulusal Hububat Konseyi Başkanı Özkan Taşpınar, ülke genelinde buğday, arpa, çavdar ve yulafın hasadına başlandığını belirterek, şöyle devam etti: "Bu yıl arpada son 12 yılın en yüksek rekoltesi ve ekim alanına ulaşmış durumdayız. Arpanın ekim alanlarında yüzde 5'lik bir artış söz konusu. Yine 2019'da arpa rekoltesi 7,5 milyon ton iken bu yıl rekoltenin 8,4 milyon ton civarında olmasını bekliyoruz. Yani yüzde 12 civarında bir artış yaşanacak. Dünya genelinde arpanın ekim alanları ve verimlerinde bir düşüş yaşandı. Bu da arpa fiyatlarını önemli derecede artırdı. Ancak ülkemizde bu durum tam tersine gerçekleşti ve arpa üretim miktarımız arttı. Bu da yem sanayicimizin ithalat yapmadan kendi ihtiyacını rahatlıkla karşılamasını sağlayacak." Çavdarın erkenci bir ürün olduğu için kış yağışlarından olumlu etkilendiğini aktaran Taşpınar, şunları kaydetti: "Bu nedenle çavdarda verim yüzde 10 civarında artarak 340 bin tona ulaşacak. Yani kış yağışlarından dolayı arpa, buğday ve çavdar da bir artış var. Yulafta rekolte, ekim alanları aynı kalmak suretiyle 265 bin ton olarak gerçekleşecek. Öte yandan mısırda da ekim alanları ve üretimin artmasını bekliyoruz. Çeltikte ise rekoltenin geçen yıl ile aynı seviyelerde olacağını öngörüyoruz. Hububatta ekim alanlarının artması ve bu yıl açıklanan alım fiyatları çiftçimizin yüzünü güldürdü. Bunun yanında hububat fiyatları hem sanayicimiz hem üreticimiz hem de tüccarımız tarafından olumlu karşılandı. Normalde sanayici düşük, çiftçi ise yüksek fiyat ister." HUBUBATTA DESTEKLERİN ARTMASI GEREKİYOR Taşpınar, buğdayın yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde stratejik bir ürün olduğunun bir kez daha tescillendiğini vurgulayarak, "Hububatta desteklerin artması gerekiyor. Mesela geçen yıl 5 kuruş olan destek 10 kuruşa çıkarıldı. Bu da son derece olumlu bir tabloyla üretimde artışın olmasını sağladı. Yine bu yıl 10 kuruş olan desteğin 20 kuruşa çıkarılması ile ekim alanlarında güz aylarında tekrar olumlu bir artışın sağlanacağını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

11 Haziran 2020 Perşembe

‘İmalatta stratejik yatırım durağı fırsatını kaçırmayalım’

Avdagiç, “Türkiye, bu süreçte Çin’den ayrılacak bazı imalat alanlarında ‘stratejik bir yatırım durağı’ olma fırsatını değerlendirmeli. Yeni normalde, ekonomik kazanımlarımızı yükseltmeyi başarabiliriz” dedi. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, “İş dünyamızın Covid-19 sonrası dönemde yeni normale kontrollü geçişinin haziranda başlayacağı konusunda iyimser bekleyiş içindeyiz” dedi. 420 bin üyesiyle İstanbul iş dünyasının en büyük temsilcisi olan İTO’nun Başkanı Avdagiç, Covid-19 salgınında reel sektörün son durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu. “Bilinen bir bilinmeyenle karşı karşıyayız” diyen Avdagiç, şunları söyledi: “Açıklanan verilerden memnuniyetle takip ettiğimiz üzere, virüsle mücadelede başarılı olan ilk halkada yer alırsak, yeni kurulacak dünyada da ön sırada olabiliriz. Kurulacak yenidünya düzeninde Türkiye’nin alacağı siparişlere o kadar süratle cevap verebiliriz. Pandemi jeopolitiğinde Türkiye, kazanabilir. Salgını geride bırakınca ‘nerede kalmıştık’ demeyeceğiz. Covid-19’la birlikte ortaya çıkacak yeni normalde, ekonomik kazanımlarımızı yükseltmeyi başarabiliriz.” ÖNCE 20 MASASINI AÇACAK Avdagiç, Türkiye’de bir taraftan Covid-19’un reel sektördeki etkilerinin azaltılması için çalışmalar yürütüldüğünü, bir taraftan da şirketlerin ekonomik faaliyetlerini artırıcı neler yapmak gerektiğine odaklanıldığını kaydetti. “Nasıl bir toparlanma bizi bekliyor” diye soran Şekib Avdagiç, şöyle devam etti: “Ekonomilerin kademeli şekilde açılmasıyla arzı güçlendirecek bir süreç başlayacak. İmalatta ötelenen üretim devreye girecek. Tedarik zincirleri çalışmaya başlayacak. Talebin yerine gelmesi ise biraz zaman alacak. Ancak bu süreçten diri çıkacağımıza hiç şüphemiz yok. Yavaş yavaş herkes hayata geri dönmeye hazırlanıyor. 100 masası olan restoran, önce belki 20 masasını açacak. Böylece bir şekilde hayata dönüşü başlatacağız.” GÜCÜMÜZE AYNA TUTTU İTO Başkanı Şekib Avdagiç, Türkiye’de yoğun bakım ünitelerinin şu an için yeterli sayıda olmasının, solunum cihazı üretiminde yakalanan başarının, sağlık güvencesi sisteminin ve Avrupa’da görülmeyen nitelikteki sağlık merkezlerinin, Türkiye’nin kısa dönemde önemli avantajları olduğunu vurguladı. Avdagiç, “Tıbbi üretim kapasitemizin sağladığı küresel PR, Türkiye’nin gücüne ayna tuttu” dedi. Türkiye’nin ürün çeşitliliğiyle de dikkat çektiğini belirten Şekib Avdagiç, “Ekonomistlerin değerlendirmelerine göre Çin’in rahat oyun kurmasının engellenme ihtimali, şüphesiz Türkiye için olumlu bir faktör. Türkiye, bu süreçte Çin’den ayrılacak bazı imalat alanlarında, ‘stratejik bir yatırım durağı’ olma fırsatını değerlendirmelidir” ifadesini kullandı. E-TİCARET ‘BİR RÖNESANS’ TECRÜBE EDECEK Türkiye’nin dünyada yeni normale kademeli geçişte avantajlara sahip olduğuna dikkati çeken Avdagiç, “Türkiye’nin tıbbi malzeme ve hatta tıbbi cihaz üretimindeki başarısını dünya basını yazıyor. Bu, gurur verici. Oluşan bu çok olumlu imajı, fırsata çevirmek de elimizde. e-ticaret ‘bir Rönesans’ tecrübe ederken, Türkiye de bu ekonomik paradigma değişikliğinde kendine ayrıcalıklı bir yer bulacaktır” dedi. ÜRETİMDE STOK TUTMA MODELİNE GEÇİLİYOR Şekib Avdagiç, dünyada hiçbir ülkenin bir tek karantina ile bu süreci atlatamayacağını savunarak, salgın sonrası ortaya çıkacak fırsatlara da yoğunlaşmak gerektiğini kaydetti. Avdagiç, “Yeni normale çok güvenmemeliyiz. Aşı bulunana ve toplumlara ulaşana kadar süreç, düşük bir seviyede de olsa devam edecek. Türkiye, değişen iş yapış modellerine sağlayacağı uyumla bu süreçten başarıyla çıkmalı” dedi. Avdagiç, Covid-19 sonrası kapitalizmde yeni bir forma geçileceğini belirterek, “Yeni kapitalizm sosyal devlet görünümlü ve bu değişimde düzenleyici kurumları daha çok devreye girmiş şekilde görüyoruz. Dünya, esnek üretim sistemlerinin olmazsa olmazı olan ve stoksuz üretimi ifade eden ‘just in time’ felsefesinden, ‘just in case’ üretime, yani bir miktar stok tutmayı içeren bir modele geçiyor. Bundan sonra firmaların daha ihtiyatlı olacağını düşünüyorum. Hepimiz böyle bir döneme hazırlanmalıyız” dedi. RAMAZANIN DAYANIŞMA VE BEREKETİYLE… Ramazan’ın getirdiği empati duygusuna ülke olarak her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğunu söyleyen İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, “Ecdadın ‘Sanki yedim’ anlayışını ‘Sanki satın aldım’a dönüştürüp, esnafımızı, tüccarımızı, işletmelerimizi, birbirimizi fonlamalıyız. Karz-ı hasen kültürü, ‘güzel borç’ sistemi hücrelerine işlemiş bu toplumun, ekonomik duruşunu böylece korumamız mümkün olacak” dedi. Avdagiç, Ramazan’ın küresel Covid-19 salgını sebebiyle bozulan iş ekosisteminin yeniden kurulması için de ‘en önemli başlangıç vakti’ olduğunu vurguladı. “Ramazan ayı Covid-19 salgını günlerinde imdadımıza yetişen en büyük teselligah” diyen Avdagiç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi yardımlaşmanın, dayanışmanın, bereketin, ilahi rahmet ve mağfiretin en üst seviyede yaşandığı günleri idrak edeceğiz. Ürettikçe çoğaldığına inandığımız gibi, paylaştıkça çoğaldığının mucizesini de birlikte yaşayacağız. Koronavirüse karşı elbirliğiyle durup, bütün kazanımlarımızı muhafaza etme vakti.” 24TV’de yayınlanan Reel Ekonomi programına konuk olan İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, Covid-19 sonrası Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Program sunucusu Sadi Özdemir’in sorularını yanıtlayan Avdagiç, yeni normallaşme döneminde atılacak adımlara ilişkin de görüşlerini paylaştı.

06 Mayıs 2020 Çarşamba