tatil-sepeti
Dijital platformları nasıl etkin kullanmalı

UFRAD Franchising Derneği, üyelerine yönelik düzenlediği Webinar serilerine devam ediyor. Dernek bu defa da ‘Pandemi Döneminde Markaların Dijital Platformları Etkin Kullanımı’ isimli Webinar organize ediyor. UFRAD’ın ‘Pandemi Döneminde Markaların Dijital Platformları Etkin Kullanımı’ isimli Webinarı, 28 Ocak Perşembe günü saat 14:00’da gerçekleştirilecek. ‘Digital Partners’ Kurucu Başkanı Tunç Günbey’in katılacağı etkinliğin moderatörlüğünü ise UFRAD Genel Sekreteri Osman Bilge yürütecek. Katılımın ücretsiz olduğu Webinara katılmak isteyenlerin kayıt formunu doldurması yeterli olacak. Detaylı bilgi ve kayıt için: https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSc_mTyDP45uo6t_OA4MEjrT9uH2ttXfQC1j80HKILZtgQNLxQ/viewformJoin Zoom Meeting https://us02web.zoom.us/j/86885055968?pwd=UUdaNGVWVVp0S0paRnE0L0RUMEVSQT09Meeting ID: 868 8505 5968 Passcode: 333288

26 Ocak 2021 Salı

37 yazarın kaleminden İstanbul’un kültür çehresi

İstanbul’un kültürünü ve tarihini tanıtmayı misyon edinen İstanbul Ticaret Odası, Kitap İstanbul bünyesinde yeni eserler yayınlamayı sürdürüyor. HABER: BARIŞ CABACI Yayımcılıkta 136’ncı yılını kutlayan ve Resmi Gazete’den sonra Türkiye’nin en eski yayımcısı olan İstanbul Ticaret Odası, ‘İstanbul’un Kültürel Yüzü Cağaloğlu, Sultanahmet, Beyazıt’ kitabını tanıttı. Tarihi Yarımada’nın en önemli semtlerini ve mekanlarını konu alan kitap, kapanan ve halen faaliyette olan tarihi mekanları, 37 yazarın hatıra ve izlenimleriyle edebileştirdi. İstanbul’un Kültürel Yüzü kitabı, İstanbul Ticaret Odası’nın Eminönü’ndeki Merkez Binası’nda online ortamda gerçekleşti. Toplantı, İTO Başkanı Şekib Avdagiç’in açılış konuşmasıyla başladı. İTO Başkan Yardımcısı Dr. İsrafil Kuralay’ın moderatörlüğünü yaptığı, İTO Yönetim Kurulu Üyesi Münir Üstün ve İTO Genel Sekreteri Prof. Dr. Nihat Alayoğlu’nun katıldığı toplantıda, yazarlar Beşir Ayvazoğlu, Dursun Gürlek, Cihan Aktaş ve Doç. Dr. Turgay Anar konuşmacı olarak yer aldı. OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE Editörlüğünü Cevat Özkaya’nın yaptığı eserde, sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin kültür hayatının da önemli mekanları tanıtılıyor. Eserde Babıali’nin merkezi Cağaloğlu, Sultanahmet, Beyazıt’taki yapıların mimari biçimleri, hayat tarzları, kültürel ve sanatsal birikimleri, gelenekleri ve etkinlikleri detaylarıyla yer alıyor. Kitabın en önemli özelliklerinden biri de, Babıali’nin edebiyat ve kültür mekanlarında hatıraları olan 37 yazar tarafından kaleme alınması. Eserde, Babıali ile bağlantılı diğer mekanlar da tanıtılıyor. Osmanlı’nın son yılları ile Cumhuriyet’in ilk dönemin-den günümüze kadar tarihi yapılar, kurumlar, basım ve kitapevleri, atölyeler, çarşılar, tiyatrolar, sinema salonları ve lokantalar gibi mekanlara ilişkin bilgiler, fotoğraflarla zenginleştirilerek işlendi. TARİHİ YARIMADA ÇOK DEĞERLİ Kitapla ilgili basın mensuplarına bilgi veren İTO Başkanı Şekib Avdagiç, İTO’nun 2021’deki ilk kültürel yayınının İstanbul’un Kültürel Yüzü Cağaloğlu, Sultanahmet, Beyazıt adlı eser olduğuna dikkat çekti. Avdagiç, “İstanbul’un edebi yönünü de öne çıkartmaya çalışıyoruz. Özellikle Sultanahmet, Cağaloğlu ve Beyazıt’ı rotasına konu alan bir yayın oldu. İstanbul’un kültürel anlamda en köklü mekanlarıyla ilgili bir kitap oluşturmak istedik” dedi. Toplantının moderatörlüğünü yapan Dr. İsrafil Kuralay, şunları söyledi. “İstanbul, dünyanın en kadim şehirlerinden biri. Kim görse aşık olmadan, gönlünün bir telini bırakmadan gideni görülmüş değildir. Yazar Lamartine de ‘Dünyaya son defa bakmak gerekirse ona İstanbul’dan bakarım’ diyerek, şehre hayranlığını dile getirmiştir. İstanbul’u hesaba katmadan dünya tarihini yazmanız mümkün değil. İstanbul Ticaret Odası olarak, Tarihi Yarımada’yı bu cevherin ana hissedarı olarak görüyoruz. Yapmış olduğumuz yayınlarda, kültür hayatına kazandırdığımız eserlerde bu cevherin tanıtımını bir vazife olarak gördük. Babıali kıdemlilerinden Cevat Özkaya, bu tanıtıma yardım etti.” 150 YILLIK KÜLTÜREL SERÜVEN Osmanlı İmparatorluğu, 600 yılı aşkın bir süre Türk ve İslam kültürünün merkezi, aktarıcısı ve geleceğe taşıyıcısıydı. Yazarlar bu mekanlarda yaşadıklarını ve gözlemlerini kaleme aldı. Bu süreçte 1972 yılında Cağaloğlu’nun yayıncılar, gazeteler ve kitap evleriyle yaşayan bir tarafı olduğunu söyleyen kitabın editörü Cevat Özkaya, şöyle konuştu: “1980’li yılların ortalarından sonra o mekanlar kapanıp şehrin başka yerlerine taşındı. 150 yıl kültürel hayat burada inşa edilmesine rağmen Cağaloğlu’nun eski halini günümüze taşıyamadık. Mehmet Akif’ten Tevfik Fikret’e, Orhan Şaik’ten Necip Fazıl’a, Nazım Hikmet’ten Kemal Tahir’e kadar ünlü yazarlarımızın gelip gittiği bir bölgede bazı mekanların günümüze kadar gelmesi gerekirdi. Cağaloğlu’nun, kültürel iklimine uygun bir olgu ortaya çıkmasına gayret ettik.” CAĞALOĞLU BENİM UZAK ÜLKEM “İstanbul, kültürün başkenti olarak görülüyor. Bunun en önemli bölgesini de Tarihi Yarımada oluşturuyor” diyerek sözlerine başlayan kitap yazarlarından Cihan Aktaş, şunları söyledi: “Kırsal alanda yaşadığım için Cağaloğlu çocukken benim uzak ülkemdi. Cağaloğlu yokuşunun, vitrinler, sesler, karşılaşma ve buluşmaların uğrak noktası olduğunu kitaplardan okuyordum. Cağaloğlu bana kültürün başkenti gibi gelirdi. Sirkeci, hiçbir zaman İstanbul’un merkez noktası konumunu yitirmedi. Fakat Babıali, tarihi önemini ve değerini kaybetmiş durumda. Kendi kendimizi tahrip etmezsek, korunması gerekenlerin farkında olursak küreselleşme bizi yok etmez.” BASIN VE YAYININ KALBİ ‘BABIALİ’ Yazarlardan Dursun Gürlek de, “Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti Edirne’yi gezmek için 2 gün, Bursa’yı gezmek için 1 hafta yeterken, İstanbul’u gezip tanımak için bir ömür yetmez” sözlerini hatırlatarak, şöyle konuştu: “Osmanlı Devleti’nin başkentliğini yapan İstanbul; aynı zamanda ilim, kültür ve sanatın merkezidir. Bu tarihi şehrin hemen her tarafında başta kütüphaneler olmak üzere birçok kültür mahfili bulunuyor. Ancak Babıali, daha doğru ifadesiyle Cağaloğlu, en gözde bir semt olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca basın ve yayın dünyasının kalbi burada atıyordu. Gazetelerin, dergilerin ve yayınevlerinin asıl mekanı da Babıali ve Cağaloğlu” dedi. SEMT İSİMLERİ BİZİ TARİHE BAĞLIYOR İstanbul’un kültürel tanıtımı için İTO tarafından yayınlanan kitabı mutlulukla karşıladığını söyleyen yazar Beşir Ayvazoğlu, kültürel kitapların baskı sayılarının gün geçtikçe azaldığına dikkat çekti. Yahya Kemal’in bir sözüne atıfta bulunan Ayvazoğlu, “İstanbul’un bir semtini sevmek bile bir ömre bedeldir. İstanbul’da sokak ve semt isimlerini yok ediyoruz. Örnek vermek gerekirse Sinekli bakkal mahallesi şu anda yok. Hâlbuki o isimler insanları tarihe bağlıyor” dedi. DÜNYA KÜLTÜRÜNÜN ATARDAMARI Doç. Dr. Turgay Anar, ‘Beyazıt ve Cağaloğlu’nun Kültür, Sanat ve Edebiyat Mekanları’ yazısında, dönemin insanlarının ortak buluşma alanı olarak bilinen kıraathaneleri kitapta anlattı. Anar, şöyle devam etti: “İstanbul, dünya için kültür-sanatın atardamarı. Cağaloğlu ise bu atardamara kan pompalama görevini üstleniyor. İstanbul’a gelen turistler sadece görsel unsurlara önem veriyor ve buradaki edebiyatı anlamadan geri dönüyor.” İstanbul’un Kültürel Yüzü Cağaloğlu, Sultanahmet, Beyazıt kitabını, Kitap İstanbul’dan temin edebilir veya online ortamda inceleyebilirsiniz. http://kutuphane.ito.org.tr/itoyayin/0028862.pdf

25 Ocak 2021 Pazartesi

Sosyal medyada ‘kazan kazan’ dönemine ilk adım

HABER: MÜGE BİBER Resmi Gazete’de 1 Ekim 2020 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Medya Yasası’na göre, günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağlar, Türkiye’ye temsilci atamak zorunda. Şu ana kadar temsilci atamayan sosyal ağlar için 3’üncü aşamanın sonuna gelindi ve temsilci atamayan sosyal ağlara reklam verme yasağı 19 Ocak tarihinde başladı. GİRİŞ YAVAŞLAYACAK Yasaya rağmen Türkiye’ye temsilci atamayan veya temsilcilik açmayan sosyal medya şirketlerine ilk aşamada 10 milyon TL, ikinci aşamada 30 milyon TL olmak üzere toplam 40 milyon TL para cezası kesilmişti. Bunun üzerine LinkedIn, VKontakte, YouTube, TikTok ve Dailymotion, Türkiye’de temsilcilik açma kararı almıştı. Facebook da 18 Ocak’ta yaptığı açıklamada, Türkiye’ye temsilci atama sürecinin başlatıldığını duyurdu. REKLAM VERENE CEZA Twitter, Pinterest ve Twitter’a bağlı Periscope/Scope olmak üzere üç sosyal medya platformu hâlâ temsilci atamadı. Bunun sonucunda bu ağlara reklam yasağı getirildi. Söz konusu karara göre, Türkiye’de vergi mükellefi olan gerçek ve tüzel kişiler bu sosyal ağ sağlayıcılara reklam veremeyecekler. Yasağa rağmen hâlâ Twitter, Pinterest ve Scope’a reklam verdiği tespit edilen tüzel kişilere de ayrıca ceza kesilecek. SONRAKİ AŞAMALARDA NELER OLACAK? Sosyal Medya Yasası gereğince Türkiye’de temsilcilik bulundurmayan sosyal ağ sağlayıcılarına 19 Ocak 2021’de verilen reklam yasağından sonra Nisan 2021’de yüzde 50, Mayıs 2021’de yüzde 90 oranında bant genişliği kısıtlaması gelecek. Yani Türkiye’de temsilcisi olmayan sosyal ağlara giriş yavaşlatılacak. KOBİ’LER NASIL ETKİLENECEK? Peki, bu platformlara reklam veren KOBİ’ler bu süreçten nasıl etkilenecek? İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Adnan Veysel Ertemel, konuyla ilgili İstanbul Ticaret’e açıklamalarda bulundu. Ertemel, Türkiye’de temsilcilik açmayan sosyal medya platformlarının reklam kısıtlamasından bu platformları kullanan KOBİ’lerin az ya da çok etkileneceğini söyledi. Ertemel, “Çünkü Türkiye’de 1 milyon 700 bin işletme, Facebook ve bağlı platformlar üzerinden verdiği reklamlarla 7 milyonun üzerinde tüketiciye ulaşarak 15 milyar TL’nin üzerinde e-ticaret hacmine ulaşmış durumda. Özellikle 20-30 yaş aralığındaki tüketicilerin tercihi olan sosyal medya platformları günümüzde 54 milyon kişinin ortalama 3 saate yakın vakit harcadığı bir mecra oldu” şeklinde konuştu. HEMEN ADAPTE OLACAKLAR Ancak söz konusu reklam kısıtlamaları hayata geçse de KOBİ’lerin yeni duruma hızla adapte olarak temsilcilik açan ve reklam kısıtlamasından etkilenmeyen diğer sosyal medya platformlarıyla hızla yola devam edeceğini söyleyen Ertemel, şöyle devam etti: “Durumun minimum hasarla atlatılacağı öngörülebilir. Sonuçta sosyal medya platformlarının reklam verenleri sıkça gerçekleştirdiği güncellemeleri ve değişiklik istekleriyle güncel olmaya zorlaması sayesinde sürekli tetikte olmaya alıştırmasına neden oldu. Bu durum reklam veren KOBİ’lerin olası bir platform değişiminde de zorlanmamasını sağlayacaktır.”

25 Ocak 2021 Pazartesi

Mesleki eğitimde paradigma iş dünyasıyla değişti

HABER: ADEM ORHUN Sanayiden perakendeye hemen her alanda şirketlerin en önemli sorunlarından birini eğitimli insan kaynağı temini oluşturuyor. Bu ihtiyacın karşılanması amacıyla son yıllarda mesleki eğitimde yeni adımlar atılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 2023 Eğitim Vizyonu sonrasında mesleki eğitimi güçlendirmek için sistematik çalışmalar yapılıyor. İş dünyasıyla işbirliği içinde yürütülen bu çalışmalar, özellikle mesleki teknik orta öğretim kurumlarının kalitesini ve cazibesini de artırmaya başladı. Mesleki eğitimde yaşanan değişimle ilgili olarak MEB Bakan Yardımcısı Mahmut Özer ile görüştük. Geçtiğimiz günlerde ‘Mesleki Eğitimde Paradigma Değişimi: Türkiye’nin Mesleki Eğitim ile İmtihanı’ başlıklı kitabı yayımlanan Özer, İstanbul Ticaret okurları için sorularımızı cevaplandırdı. KATSAYI POLİTİKASI Mesleki eğitimde yaşananların kaynağı neydi? Sorunlara ne sebep oldu? Meslek liseleriyle ilgili yıllardır yaşanan sorunun sebebi, ‘katsayı’ uygulamasıydı. 1999 yılında yürürlüğe giren katsayı uygulaması, akademik olarak başarılı olan öğrencileri, meslek lisesinden uzaklaştırdı. Mesleki eğitim giderek eğitim sistemindeki görece en başarısız öğrencilerin tek seçeneği olmaya başladı. Mesleki eğitimde bu öğrencilerin kümelenmesi arttıkça eğitim ortamları daha dezavantajlı hale gelmeye başladı. Bu liselerimizde devamsızlık ve okul terk oranları ile disiplin olayları artmaya başladı. Sonunda toplumun mesleki eğitime bakışı büyük oranda olumsuz bir hal aldı. İş dünyasının da mesleki eğitimden beklentisi düştü. Kısaca, katsayı politikasının maliyeti oldukça yüksek oldu. SEKTÖRLERLE İŞBİRLİĞİ Sorunun sadece mesleki eğitimin kendisiyle ilgili olmadığını; işgücü piyasası ve yükseköğretimle de ilişkili olduğunu ifade ettiniz. Peki, son yıllardaki değişim adımları için nelere ihtiyaç duyuldu? İşgücü piyasası aradığı elemanı bulamamaktan, bulsa da istediği özellikte olmamasından şikayet ediyordu. Öğretmen ve öğrencilerimiz de mutsuzdu. Toplumun ve işgücü piyasasının mesleki eğitime yönelik güçlü bir negatif algısı vardı. Aslında sorun, birçok ülkede olduğu gibi mesleki eğitim, işgücü piyasası ve yükseköğretim gibi üç farklı alan ile ilişkiliydi. Dolayısıyla, mesleki eğitim güçlendirilecekse bu üç farklı alanda eş zamanlı iyileştirmeler yapılmasını gerektiriyordu. 2023 Eğitim Vizyonu’nda, soruna sistemik olarak baktık ve geliştirdiğimiz çözümleri de sistematik olarak uygulamaya koyduk. İlk adımı sektörlerle işbirliklerinde attık. MEB, yıllardır sektörlerle işbirliklerini sürdürüyordu. Bu işbirliklerinin kapsamını genişlettik. Sektörler özelinde iş dünyasıyla bu işbirliğinin sonuçlarını alıyor musunuz? Neler değişti? İş dünyasıyla işbirliğinin kapsamını genişlettik. Sektör temsilcilerimizin de aslında bu kapsamda bir işbirliğini istediğini gördük. Böylece kısa sürede eğitim verdiğimiz tüm alan ve dallarda ilgili sektörlerin güçlü temsilcileri ile işbirliklerimizi tesis ettik. Örneğin, İstanbul Ticaret Odası ile bu kapsamda İstanbul’da 51 mesleki ve teknik Anadolu lisesini (MTAL) kapsayan bir işbirliği başlattık. İki yıl gibi kısa sürede sorunların çözümlerine yönelik çok sayıda projeyi hayata geçirdik. İki yıl içinde, alan öğretmenlerinin tamamı işbaşı ve mesleki gelişim eğitimi aldı. Atılan tüm adımlar kısa sürede meyvelerini verdi. Öğrenci sayısı iki yılda yüzde 62 arttı. Merkezi sınav puanı ile öğrenci alan mesleki ve teknik Anadolu liselerinden ilk kez yüzde 1’lik başarı diliminden öğrenci alındı ve bu tip okul sayıları her yıl artıyor. Örneğin, yüzde 1’lik başarı diliminden öğrenci alan liselerimize bu sene ilk defa öğrenci alan Teknopark İstanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi de katıldı. Yani, akademik yönden başarılı öğrenciler mesleki eğitimi tercih etmeye başladı. 400 MİLYON TL GELİR Tam bu atılım sürecinde Covid-19 pandemisi ortaya çıktı. Meslek liseleri de dezenfektan ve maske imalatıyla dikkat çekti. Bunu son yıllardaki adımlarla ilişkilendirebilir miyiz? Pandemi süreci, mesleki eğitimin sadece işgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu insan kaynağı ihtiyacını karşılamadığını, olağanüstü koşullarda yapacağı üretimle her zaman ülkesinin yanında olacağını da gösterdi. Pandemi sürecinde il müdürlerimiz, mesleki eğitim okul ve kurum yöneticilerimiz, öğretmen ve öğrencilerimiz olağanüstü performans gösterdi. Toplumun acil ihtiyaç duydukları hemen hemen tüm ürünleri kısa sürede üretebilir duruma geldiler. Son iki yılda özellikle mesleki eğitimde üretim kapasitesini artırmak için önemli düzenlemeler yapmıştık. Örneğin, mesleki eğitimde döner sermaye kapsamında yapılan üretimden yüzde 15’lik hazine kesintisi yüzde 1’e düşürüldü. Üretim ve alt yapı için destek sağladık, kapasite artışı için planlama yaptık. Bunun sonucunda 2019’da üretimden elde edilen gelir, önceki yıla göre yüzde 40 artarak 400 milyon TL’ye yükseldi. İŞBİRLİĞİ SÜRECEK Mesleki eğitimde sektörlerle işbirliği devam edecek mi? Bundan sonra yaklaşım nasıl olacak? Basında sık sık yer bulan olumlu haberler, mesleki eğitim yönetici, öğretmen ve öğrencilerinin yıpranmış özgüvenlerini yeniden kazanmaları için çok önemli katkı sağladı. Diğer taraftan, iş dünyası da kapsamlı işbirliklerinin ne kadar başarılı sonuçlar üretebildiğini görüyor. İş dünyasının mesleki eğitime güveni ve dolayısıyla beklentisi arttı. Artık her yeni gün sektör temsilcilerimizle yeni bir işbirliği açılımı yapıyor ve yeni proje adımları atıyoruz. BİR YILDA 188 TESCİL Alt yapı ve üretimdeki gelişmelerin dışında öğrencilerin Ar-Ge ve tasarım alanında çalışmaları var mı? Bu yeni süreçte mesleki eğitimde Ar-Ge merkezleri kuruldu. Bu merkezler ihtiyaç duyulan cihazların tasarım ve üretimine yönlendirildi. Merkezlerde solunum cihazından cerrahi / tıbbi maske ve N95 maske makinasına, hava filtrasyon cihazından video laringoskop cihazına kadar çok sayıda ürün kısa sürede üretildi. Bu süreç ayrıca patent, faydalı model, tasarım, marka üretim ve tescili açısından da çok önemli bir dönem oldu. Bir yılda 100 ürün tescil etme hedefi konuldu. Ancak 188 patent, faydalı model, tasarım ve marka tescili alındı. BİRLİKTE PLANLAMA BİRLİKTE UYGULAMA MEB, sektörlerle işbirliği içinde şu adımları attı: Müfredatı birlikte güncelleme Öğrencilerin işyerlerinde eğitimlerini birlikte planlama Öğretmenlerin işbaşı ve mesleki gelişim eğitimlerini birlikte planlama Başarılı öğrencilere burs verilmesi Mezunlara istihdamda öncelik tanınması MESLEKİ ÖĞRETİMDE İKİ YILDA NE OLDU? Öğrenci sayısındaki artış oranı: %62 Öğrencilere verilen burs miktarındaki artış: 6 kat Eğitim alan öğretmen sayısı: 64.582

25 Ocak 2021 Pazartesi

Üretici ve tedarikçilere ‘yaptırım’ uyarısı

HABER: BARIŞ CABACI Gelişmekte olan ülkelerin en büyük sorunlarından biri, gelişmiş ekonomiler tarafından uygulanan yaptırımlar. Ekonomik ve politik üstünlük kurmak için özellikle son 15 yılda daha sık uygulanan yaptırımlar, hem üreticilere hem de tedarikçilere olumsuz bir şekilde yansıyor. Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerin yaklaşık dörtte birini temsil eden ve 30 binden fazla yabancı sermayeli üyeye sahip olan İstanbul Ticaret Odası, uluslararası yaptırımlar konusunda üyelerini bilgilendirmek için bir webinar düzenledi. ‘Uluslararası Yaptırımların Türkiye’deki Şirketlere ve Türk Yatırımcılara Etkisi’ konulu webinarda, uluslararası yaptırımların gelişmekte olan ülkeleri ne boyutta etkileyebileceği ve şirketlerin olası yaptırımlar karşısında mevzuata uygun nasıl hareket etmesi gerektiği konuları ele alındı. 2021 SİNYALLERİ VERİLDİ Webinarın açılışında konuşan İTO Yönetim Kurulu Üyesi Adil Coşkun, ABD ve AB ülkeleri baştaolmak üzere gelişmiş ülkelerin sıklıkla kullandığı ekonomik yaptırımların, pandemi sürecinde de ekonomileri zayıflayan gelişmekte olan ülkelere karşı uygulandığını hatırlattı. Coşkun, “Bu yaptırımların 2021’de de devam edeceğinin sinyalleri verildi. CAATSA kapsamında Rusya, Kuzey Kore ve İran’dan savunma sanayi ürünü alan ülkelere ABD tarafından birçok yaptırım uygulanıyor. Bu durum, hem üreticileri hem de mal ve hizmet sağlayıcılarını etkiliyor” diye konuştu. MEVZUATA UYGUN MODEL Türk yatırımcıların da yaptırımlara dikkat etmesi gerektiğinin altını çizen Coşkun, şöyle devam etti: “ABD ve AB menşeli yaptırımların ihlali durumunda gerçek kişiler; ABD ya da AB ülkelerinde banka hesaplarının bloke edilmesi, ABD ve Schengen Vizesi iptali gibi yaptırımlarla karşılaşabilirler. Tüzel kişilerin ise döviz üzerinden ticaret yapmalarının engellenmesi ve yaptırım uygulanacak şirketler listesine alınması gibi yaptırımlara maruz kalmaları muhtemel görünüyor. Bu bağlamda özellikle İran, Ukrayna ve Sudan başta olmak üzere ticari ilişkilerimizin olduğu ülkelerde yaşanan durumlar analiz edilerek mevzuata uygun çalışma modelleri geliştirilmeli.” KADEMELİ YAPTIRIMLAR Aksan Danışmanlık Uluslararası Yaptırımlar Departmanı Yöneticisi Emre Akarkarasu da, şunları anlattı: “Gelişmiş ülkeler yaptırımları 1950’den itibaren sık sık kullanıyor. Son 15 yılda en çok kullanan ülke ise ABD oldu. Yaptırımlar genelde tek kademeli. Ancak ABD yaptırımları, birincil ve ikincil yaptırımlar olarak iki kademeden oluşuyor. Birincil yaptırımlar, ABD vergi mükelleflerini ve yeşil kart sahiplerini doğrudan etkiliyor. 2018’de ABD eski Başkanı Trump tarafından getirilen ikincil yaptırımlar ise yaptırım listesinde bulunan kişi ya da kurumlarla faaliyet yapmayı tamamen yasaklıyor. Aksi durumda da cezai yaptırımlar uygulanıyor. İkincil yaptırımlarda ülke olarak ABD ile alakanız olmasa da listede yer alan kişi ya da kurumlarla işlem yapıldığında ambargoyu delmiş sayılıyorsunuz. Bu da sizin ticari ilişkilerde bulunduğunuz diğer firmalara olumsuz yönde yansıyabilir. Ayrıca bütün dünya genelinde banka hesaplarınız bloke edilebilir.” YAPTIRIM LİSTELERİNE BAKIN Yaptırımların son dönemde arttığını belirten Akarkarasu, 2020’de de sektörel yaptırımlar uygulanmaya başlandığına dikkat çekti. Akarkarasu, iş insanlarına da şu tavsiyelerde bulundu: “Yeni bir ticari anlaşmaya girerken, ticaret yapılacak kişi ya da kurumu önce iyi analiz edin. Yaptırım listesinde yer alıp almadığına bakın. Ticari faaliyette bulunduğunuz firmaları belirli aralıkla kontrol edin.” Yaptırım listesindeki kişi ve kurumlar şu adresten kontrol edilebilir: https://sanctionssearch.ofac.treas.gov NELER YAPTIRIM İHLALİ SAYILIYOR? Finansal, ticari ürün ve teknolojik destek vermek Mal ve hizmet ticareti yapmak Yaptırıma tabi ülke, kurum ya da kişilere destek olmak Sigortalama hizmetleri vermek

25 Ocak 2021 Pazartesi