IMF'den dijital para uyarısı

Uluslararası Para Fonu (IMF), dijital paraların, faydalarının yanı sıra bazı risk ve zorlukları da beraberinde getirebileceğini belirterek, "Yerel yönetimlerin para politikası yürütme yeteneklerini azaltabilir. Uygun önlemler olmadan yasa dışı para akışlarını kolaylaştırabilir,düzenleyici makamların döviz kısıtlamalarını ve sermaye akışı yönetimi önlemlerini uygulamasını zorlaştırabilir" uyarısında bulundu. IMF, "Sınırlar Ötesi Dijital Para- Makro Finansal Etkiler" başlıklı bir rapor yayımladı. Raporda, dijital teknolojilerde hızla devam eden ilerlemeninhem yurt içi hem de uluslararası işlemler için yeni dijital para biçimlerinin benimsenme olasılığını artırdığına vurgu yapıldı. Bunların; merkez bankası dijital para birimleri ve büyük teknolojik şirketler veya platformları tarafından önerilen küresel sabit kripto paralar (stablecoin) olduğu belirtilen raporda, dijitalleşmenin geleneksel dinamiklerden farklı şekillerde para birimlerinin uluslararası kullanımınıteşvik edebileceği kaydedildi. SINIRLAR ARASI ÖDEMELERİ E-POSTA GÖNDERMEK KADAR KOLAYLAŞTIRABİLİR Raporda, merkez bankası dijital para birimlerivesabit kripto paraların, rekabeti artırarak işlem maliyetini düşüreceği, hizmetlere erişimi genişleteceği, mobil cihazlar aracılığıyla finansal katılımı teşvik edeceği veküresel ölçekte sosyal ağ ve e-ticaret platformlarında sunulan tamamlayıcı hizmetlerin önünü açacağı bildirildi. Ülkeler arası işlemler için dijital para birimleri ve sabit kripto paraları kullanmanın faydalarının aşikar olduğu vurgulanan raporda,sınırlar arası ödeme veya para transferi yapmanın, e-posta göndermek kadar kolay olabileceği belirtildi. RİSK VE ZORLUKLARI DA BERABERİNDE GETİRİYOR Raporda, küresel ölçekte, dijital para birimleri ve sabit kripto paraların benimsenmesiyle kur rekabetinin, daha uzun vadede gelişmiş risk paylaşımına neden olabileceğine işaret edilerek, şunlar kaydedildi:"Sınırlar ötesi dijital paranın benimsenmesi riskler ve politika zorluklarını da beraberinde getiriyor.Yabancı dijital para birimleri ve sabit kripto paralar, döviz ikamesi için baskıları artırabilir ve döviz uyumsuzluklarından kaynaklanan zafiyetleri kötüleştirebilir.Yerel yönetimlerin para politikası yürütme yeteneklerini azaltabilir.Uygun önlemler olmadan yasa dışı para akışlarını kolaylaştırabilir ve düzenleyici makamların döviz kısıtlamaları ile sermaye akışı yönetimi önlemlerini uygulamasını zorlaştırabilir."

20 Ekim 2020 Salı

KOBİ'lerin ‘dijital’ yol haritası çıkarılıyor

KOBİ'lerin dijitalleşme yolculuğuna rehberlik etmek üzere faaliyet gösteren Dijital Dönüşüm Merkezi (DDM), Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu'nun (TÜRKONFED)yürütücülüğünde gerçekleştirdiği 18 aylık ilk dönem programı kapsamında 149 KOBİ'ye ulaştı. TÜRKONFED'den yapılan açıklamaya göre, Konfederasyon tarafından İstanbul Kalkınma Ajansı'nın (İSTKA) 2018 yılı "Yenilikçi ve Yaratıcı Mali Destek Programı" kapsamında kurulan Dijital Dönüşüm Merkezi (DDM), İstanbul Valiliği, TÜGİM, Boğaziçi Üniversitesi ve Endeavor Türkiye ortaklığı Türkiye İş Bankası'nın sponsorluğuyla KOBİ'lerin dijitalleşme yolculuğuna rehberlik etti. Verilen bilgiye göre, KOBİ'lerin dijitalleşme karneleriyle dönüşümleri için gereken kaynakları ve eksiklikleri belirleyip, dijitalleşme yol haritaları hazırlayarak kapasitelerini artırmayı hedefleyen İstanbul özelindeki "KOBİ'ler Gelecekle Buluşuyor: Dijital Dönüşüm Merkezi Projesi", Türkiye genelinde de büyük ilgi gördü. İstanbul'un yenilikçi ekosistemine katkı yapmayı amaçlayan DDM'ye Türkiye genelinde 26 ilden 509 KOBİ başvururken,120 KOBİ'nin dahil edilmesi planlanan programın kapasitesi, gelen yüksek talep doğrultusunda artırıldı ve gerekli şartları sağlayan 149 işletme sürece dahil edildi. 18 aylık programa katılan KOBİ'lerin ilerleme süreçleri ve beklentilerine yönelik DDM 2019 dönemi faaliyetleri sonuç raporu da yayımlandı. DÖNÜŞÜME EN YATKIN SEKTÖR BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ Verilen bilgiye göre, DDM'nin programına katılan şirketlerin faaliyet gösterdiği alanlara bakıldığında, dijital dönüşüme en çok ilgi gösteren sektörlerin bilişim teknolojileri, elektrik ve elektronik, ticaret (satış ve pazarlama) ve metal sanayi oldu. Kültür, sanat ve tasarım, toplumsal ve kişisel hizmetler, çevre, spor ve rekreasyon, medya, iletişim ve yayıncılık, adalet ve güvenlik, tarım, avcılık ve balıkçılık, cam, çimento ve toprak sektörü başvuruları, diğer faaliyet alanlarına göre düşük seviyede kaldı. DDM programına katılan KOBİ'lerin eğitim, mentorluk ve teknolojik destekler ile yüzde 21'lik bir dijitalleşme yetkinliği geliştirdiği tespit edildi. Bu dönüşümün kaynaklarına bakıldığında en fazla etkinin yüzde 33 iyileşme oranı ile bilgisayar teknolojileri, yüzde 30 ile insan kaynakları süreci ve yüzde 29 ile satış pazarlama süreçlerinde gerçekleştiği görüldü. Bunları sırasıyla lojistik-depolama, üretim ve son olarak genel iş süreçleri takip etti. KOBİ'LERİN YARIYA YAKINI DİJİTAL SATIŞ KANALLARINI KULLANMIYOR Programda, dijitalleşme yetkinliklerindeki artışa ve günümüzde e-ticaret hacmi büyümesine rağmen, KOBİ'lerin cirolarının önemli bir kısmını geleneksel yollarla kazanmaya devam ettikleri belirlendi. Programa katılan KOBİ'lerin yüzde 45'i dijital satış kanallarını kullanmadığını ve bu nedenle bu kanallardan ciro elde edemediğini söyledi. Dijital satış kanallarını kullanan KOBİ'lerin yüzde 39'u cirolarının yüzde 25'ini veya daha azını bu kanallardan sağlarken yüzde 9'u cirolarının yüzde 25 ila 50'sini, yüzde 2'si yüzde 51 ila 75'ini, yüzde 5'i ise yüzde 75 ve fazlasını dijital satış kanallarından elde etiğini ifade etti. Bunun yanında, e-ticaretin sık gerçekleştiği platformlar ve pazar yerlerinin varlığına rağmen şu an e-ticaret yapabilen KOBİ'lerin yalnızca yüzde 42'si sosyal medya üzerinden müşterilerine ulaşabildiğini belirtti. E-POSTA KULLANIMINI YÜZDE 63'E ULAŞTI Programa katılan KOBİ'ler, dijital dönüşüm süreçleri önündeki en önemli engellerden birinin bilgi eksikliği olduğunu ortaya koydu. İşletmelerin yüzde 75'i sektörler arası fayda üzerine bilgi ve girişim eksikliğinin, yüzde 73'ü sektörün devamlılığına yönelik güvence eksikliğinin, yüzde 67'si ise devletin sektöre uzun süreli bir vizyon ve bakış açısı sunmamasının dijital dönüşüm sürecini engellediğini belirtti. Program kapsamında, KOBİ'lerin farklı iş süreçlerinde kullandığı dijital ürün ve hizmetler de incelendi. İnsan kaynakları alanında alınan aksiyonlara göre, KOBİ'lerin yüzde 62'si bordro işlemlerinde yazılıma geçti, işe alım süreçlerine yönelik özel bir yazılım kullanma oranı ise yüzde 3 düzeyinde kaldı. Satış ve pazarlama alanında çalışan KOBİ’lerin aldığı en önemli aksiyon yüzde 72 ile ürün kataloğuna erişim olurken chatbot kullanımı yüzde 5'in altında seyretti. Lojistik-depolama alanındaki gerçek zamanlı sipariş takibi yapma oranı yüzde 52'yi geçerken otonom robot veya ileri seviye robotik sistemlerin kullanımı yüzde 1'e erişemedi. Diğer taraftan KOBİ'lerin, saha satış ekiplerini yönetmek için kullandıkları iletişim yöntemlerinde yüzde 71 ile telefon ilk sırada yer almaya devam etse de e-posta kullanımının da yüzde 63'e ulaşması dikkati çekti. KOBİ'LERİN ÜÇTE İKİSİ İHRACAT YAPIYOR Açıklamada yer alan bilgiye göre, DDM'ninKOBİ ve Tekno-KOBİ'lerin katılımıyla yürüttüğü programa 509 işletme başvurdu. Programa kabul edilen 149 KOBİ'nin yanı sıra, program içerisinde yapılan eşleştirme, dijital sohbetler, çevrim içi çalışmalar gibi aktivitelerden 262 farklı KOBİ, toplamda 320 çalışan faydalandı. İşletmelerin 417'si 2000 yılı ve sonrasında kurulurken, 327'si 1-20 kişi istihdam ettiğini belirtti. Programa başvuran kişilerin yüzde 74'ünü erkek, yüzde 26'sını kadınlar oluştururken, programa katılan 149 işletmenin yüzde 62'sinin üst düzey kadın yöneticisi ya da ortağı bulunuyor ve katılımcı KOBİ'lerin üçte ikisi ihracat yapıyor.

19 Ekim 2020 Pazartesi

Ekonomi üç çeyrekte pandemiye karşı antikor üretmeyi başardı

İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 2019 ve 2020'nin ilk 3 çeyreklerini karşılaştırdığı ‘Pandemetre-2’ araştırması, yılın 3 çeyreğinde 13 göstergeden 10'unda geçen yılın aynı döneminden iyi bir gelişimin gerçekleştiğini ortaya koydu. İTO'nun Pandemetre-2 araştırmasında, 2019 yılı ile 2020’nin ilk 3 çeyreğine ait yeni kurulan firma sayıları, kredi kartı harcamaları, kredi faizleri, kapasite kullanım oranı gibi 13 veri karşılaştırıldı. 2020 yılının 9,5 ayı geride kalırken, İTO araştırmasında, ekonomide pandemi kaynaklı hasarların giderek azalma eğiliminde olduğu, öte yandan turizme dayalı sektörler ve hizmet sektörleri için topyekûn bir çabaya ihtiyaç olduğu belirtildi. İlgili kurumların resmi istatistiklerini dikkate alan araştırmaya göre, İstanbul’da 2019’un ilk 9 ayında 221 milyar lira olan vergi ödemeleri, bu yılın ilk 9 ayında yüzde 20’den fazla artışla 267 milyar liranın üzerinde gerçekleşti. İTO'da yeni kurulan firma sayısı ise 2020’nin ilk 9 ayında yüzde 15,31 artışla 35 bin 431'den 40 bin 856'ya yükseldi. TL üzerinden açılan ticari kredi faizleri de 27 Eylül 2019'daki yüzde 15,64'lük ortalamasından 25 Eylül 2020’de yüzde 14,89 seviyesine geriledi. TCMB Reel Kesim Güven Endeksi, 2019 yılı eylül ayında 98,8 puan olurken, Eylül 2020'de 105,3 puan olarak kayıtlara geçti. İstanbul’da konut satışları ise 2020 Ocak-Eylül döneminde yüzde 36,12’lik artışla 201 bini geçti. OTOMOBİL SATIŞLARI 213 BİN ARTTI Yılın ilk 9 ayında otomobil satışları, 2019’un aynı dönemine göre 281 binden 494 bin adede çıktı. Banka kartı ve kredi kartı harcamaları başlığına göre ise yerli ve yabancı kartlarla Ocak-Eylül 2019 döneminde 694 milyar liralık harcama yapılırken, bu rakam 2020'nin ilk 9 ayında yüzde 9,4 artışla 759 milyar lira oldu. Bankaların tüketici kredileri başlığına göre ise konut, taşıt ve ihtiyaçtan oluşan tüketici kredileri hacmi, bu yıl 25 Eylül haftasında yüzde 57,17 artarak 662 milyar liraya yükseldi. Araştırmanın diğer sonuçları ise şöyle oldu: "İmalat Sanayi Kapasite Kullanımı: İmalat sanayi genelinde kapasite kullanımı Eylül 2019'da aylık bazda yüzde 76,3 iken, Eylül 2020'de yüzde 74,6'ya geriledi. İstanbul’un ihracatı: 2020’nin ilk 8 ayında İstanbul’dan yapılan ihracat yüzde 14,22 düşüşle 49,8 milyar dolar oldu. İstanbul'da karşılıksız işlemi yapılan çek tutarı: Bankalara ibraz edilen çek tutarındaki artışa rağmen, karşılıksız çek tutarı yüzde 38,34 geriledi. Bu yılın ilk 8 ayında 4,8 milyar lira oldu. Sanayi üretimi artışı: 2020 Ağustos ayında takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi 2019'un aynı ayına göre yüzde 10,4 arttı. Geçen yıl Ağustosta sanayi üretim endeksi yüzde 3,9 gerilemişti. İstanbul’a gelen turist sayısı: 2019 yılı Ocak-Ağustos döneminde 9,9 milyon turisti ağırlayan İstanbul, bu yılın aynı döneminde dünyayı etkisi altına alan pandemi sebebiyle, geçici verilere göre 3,2 milyon turisti misafir etti." HİZMET SEKTÖRLERİNDEKİ TOPARLANMA DA GELECEK İÇİN UMUT VERİCİ ‘Pandemetre-2’ araştırmasına ilişkin açıklama yapan İTO Başkanı Şekib Avdagiç, dünyada pandeminin başlamasının üzerinden 10 ay geçtiğini hatırlatarak, Türkiye'de ilk yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakasının görülmesinden sonraki 8’inci, yeni normalin ise 5’inci ayı içerisinde bulunulduğunu belirtti. Pandemetre araştırmaları ile Kovid-19 salgınının etkilerini ölçmeyi amaçladıklarını ifade eden Avdagiç, "Türkiye ekonomisi, alınan finansal tedbirlerle desteklenince ilk 3 çeyrek gibi kısa bir dönemde, bir önceki yılın aynı döneminin üzerine çıkmayı başardı. Özellikle hizmet sektörlerinden kaynaklanan kayıplar, sanayi sektörlerimizdeki hızlı ivmelenme ve güçlü iç talep ile telafi edilebildi. Şunu da vurgulamalıyız ki bu süreçte hizmet sektörlerindeki toparlanma da gelecek için umut verici" diye konuştu. Avdagiç, göstergelerin yılın 4’üncü çeyreğinde de olumlu gidişatın sürmesi durumunda Türkiye’nin dünyanın küçüldüğü bir dönemde bile gelişimini korumuş olacağı anlamına geleceğine işaret ederek, ekonominin 2021’e avantajlı girmesini, yeni normaldeki performansın belirleyeceğini belirtti. Türkiye'nin pandemiyle yaşamayı öğrendiğini ifade eden Avdagiç, şunları kaydetti: "Türkiye, pandemi korkusuna teslim olmadan ama gerekli korunma ve mücadele tedbirlerini de alarak üretimi sürdürmeyi, çarkları döndürmeyi başardı. Ekonomide pandemi kaynaklı hasarların giderek azalma eğiliminde olduğunu gözlemliyoruz. Bununla birlikte turizme dayalı sektörler, hizmetler sektörü ve kırtasiye sektörü için ise topyekûn daha yoğun bir çaba göstermemiz gerekiyor." İNTERNET ÜZERİNDEN YAPILAN ALIŞVERİŞ 40,7 ARTTI Şekib Avdagiç, kredi kartı harcamalarının kendileri için önemli bir ölçüt olduğunu belirterek, kredi kartı harcamalarında geçen yıla göre pek çok sektörde yukarı çıktığını söyledi. 2020’nin 3. çeyreğinde toplam kredi kartı harcamalarının 2019’un 3. çeyreğine göre yüzde 18,5 artış gösterdiğini aktaran Avdagiç, yılın 9 aylık toplam kredi kartı harcamalarına bakıldığında geçen yılın ilk 9 ayına göre yüzde 9,4 yukarıda olunduğunu kaydetti. Avdagiç, şunları kaydetti: "Merkez Bankası, kredi kartı harcamalarını 24 ana faaliyet alanında listeliyor. Bu alanların 5’i hariç hepsinde, yani 19 alandaki harcamalar, 3’üncü çeyrekte geçen yıla göre artıda. Özellikle elektrik, elektronik eşya, telekomünikasyon, inşaat, mobilya, market gibi sektörlerdeki harcamalar yüzde 40’ın üzerinde artmış durumda. Araştırmamızda önemli bir veri daha var. İnternet üzerinden yapılan alışveriş oranında da yüzde 40,7’lik artış gözlendi. Normal şartlarda çeyrek dönemlerdeki artışlar, en fazla yüzde 10 bandına kadar çıkarken, son çeyrekte dört katı bir artış görüyoruz. İşte bu, tam anlamıyla ticarette bir eksen kaymasına işaret ediyor. Yüz yüze satış-pazarlama, müşteri edinimi döneminde belirgin bir dönüşüm var." TÜRKİYE BEYAZ EŞYA İHRACAT PAYINI AVRUPA'DA YENİDEN KAZANABİLİR İTO Başkanı Avdagiç, salgınla birlikte sadece ticaretin şeklinin değil, tüketici tercihlerinde de önemli değişimler yaşandığını belirtti. Değişimin iyi gözlemlediği iki sektörün otomotiv ve beyaz eşya olduğunu ifade eden Avdagiç, "Bu süreçte tüketici talebinin hizmet sektöründen sanayi sektörüne kaydığını gördük. Bu durum elbette ilanihaye sürmeyecek. Hizmet sektörlerindeki toparlanma devam edecek ve özellikle salgının sona ermesiyle devreye girecek ertelenen taleple birlikte hizmet sektörlerimizde de önemli bir patlama yaşanacaktır. Ancak bugünkü konjonktür insanların daha fazla bireysel seyahat etmek istediği ve evlerinde daha çok vakit geçirdikleri bir dönem. Zira rakamlara baktığımızda bunun yansımalarını otomotiv ve beyaz eşyada görüyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Avdagiç, otomotivde eylül ayında tüm zamanların satış rekoru kırıldığını aktararak, "Türkiye otomobil ve hafif ticari araç pazarında eylül ayında 2019 Eylül ayına göre yüzde 115,8 artışla 90 bin 619 adet satış yapıldı. Toplam pazarda 9 aylık dönemde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 75,5 artışla 493 bin 621 satışa imza atıldı. Sadece üçüncü çeyrekleri karşılaştırdığımızda artış oranı 2019 üçüncü çeyreğe göre yüzde 178 civarında" diye konuştu. Beyaz eşya ihracat hacminin ise Avrupa'nın düşen talep gücüyle birlikte yıllık bazda yüzde 9 azalış gösterdiğini kaydeden Avdagiç, pandeminin alım gücünü vurduğu Avrupa’da A segmenti ürünlerden B segmenti ürünlere kayma beklendiğine işaret etti. Avdagiç, navlun maliyetlerinin arttığı pandemi döneminde Avrupa’ya coğrafi yakınlığın Türkiye için daha önemli bir rekabet avantajı olarak ortaya çıktığını belirterek, "Bu nedenle, Avrupa beyaz eşya pazarındaki yüzde 10-15 daralma beklentilerine rağmen Türkiye ihracat payını yeniden kazanabilir" ifadesini kullandı.

19 Ekim 2020 Pazartesi

Bankalar sanayide çarkların dönmesi için kredi musluklarını açtı

İstihdamın, üretimin, ticaretin, kalkınmanın ve büyümenin can damarı olan sanayi sektörü, pandemi döneminde en fazla etkilenen sektörlerin başında geldi. Dünyada ticaretinin durma noktasına geldiği, ülkelerin sınırlarını kapattığı, karantina tedbirlerinin uygulandığı ve mobilitenin kısıtlandığı, tarihte eşine az rastlanılacak bir dönemden geçildi. Bu süreçte hükümetler, merkez bankaları ve finansal kurumlar proaktif önlemler, genişlemeci politika setleri ve destek paketleri açıkladı. Ülkeler hem hane halkının hem de şirketlerin pandemiden asgari hasarla çıkmasını hedefledi. Bu kapsamda bankalar kanalıyla uygun vade ve düşük maliyetli finansman imkanı sunuldu. Türkiye'de de dünya örneklerinde olduğu gibi bireylere ve ticari işletmelere finansal destek sağlandı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerinden yapılan derlemeye göre, konut, otomobil, kredi kartları aracılığıyla ve diğer krediler hariç sektörlere kullandırılan nakdi krediler bu yılın 8 ayında yüzde 31 artarak 2 trilyon 618,3 milyar liraya ulaştı. Ağustos sonu itibarıyla söz konusu kredilerin yaklaşık yüzde 30'una karşılık gelen 737,7 milyar liralık kısmı imalat sanayi alanında faaliyet gösteren firmalara ait oldu. Geçen yıl sonu itibarıyla imalat sanayi alanında faaliyet gösteren firmaların bankalarda devam eden kredilerinin toplamı 527,7 milyar lira düzeyindeydi. Söz konusu dönemde kredi miktarının en çok yükseldiği sektör imalat sanayi oldu. Bu alanda faaliyet gösteren şirketlerin devam eden kredileri, geçen yıl sonuna göre 209,9 milyar lira artış gösterdi. EN FAZLA KREDİ "TEKSTİLE" İmalat sanayi alanında bankalardan en fazla krediyi tekstil ve tekstil ürünleri sanayi kullandı. Ağustos sonu itibarıyla tekstil sektöründeki firmaların devam eden banka kredilerinin toplamı 123,9 milyar lira oldu. Bu sektörü 121,3 milyar liralık krediyle metal ana sanayi ve 106,8 milyar liralık krediyle gıda, meşrubat sektörü izledi. Bu yılın 8 aylık döneminde imalat sanayi kredi bakiyesi en fazla artan sektör 35,6 milyar lira ile tekstil oldu. Tekstil sektörünü, 34,7 milyar lira ile metal ana sanayi, 26,3 milyar lira ile gıda, meşrubat ve 21,1 milyar lira ile ulaşım araçları sanayi takip etti.

19 Ekim 2020 Pazartesi

Online alışverişte bunlara dikkat!

Ticaret Bakanlığı, internet ve telefon aracılığıyla yapılan mesafeli satışlarda, tüketicilerin, kötü niyetli ve fırsatçılık yapmak isteyen kişilerce mağdur olmaması için vatandaşlara bazı uyarılarda bulundu. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, teknolojide yaşanan gelişmeler, dijitalleşme, internet altyapısının gelişmesi gibi olguların, alışveriş alışkanlıklarında değişimler yaşanmasına, tüketicilerin geleneksel yöntemler yerine uzaktan iletişim araçları ile kurulan mesafeli sözleşmelerle alışverişe yönelmelerine neden olduğuna işaret edildi. Açıklamada, geleneksel alışveriş yöntemlerine göre zaman, mekan ve fiyat yönünden hem satıcı hem de tüketicilere sağladığı avantaj ve kolaylıkları barındıran mesafeli satışların, özellikle içerisinde bulunulan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) döneminde daha çok tercih edildiği ve işlem hacminin ciddi oranda arttığı belirtildi. Bu tür satışların birçok kolaylığı beraberinde getirmesine karşın, zaman zaman yasal yükümlülüklerinin bilincinde olmayan, kötü niyetli ve fırsatçı satıcıların, stoklarında olmayan ve tedariki 30 günlük yasal teslim süresi içerisinde yapılamayacak ürünleri dahi satışa konu ederek tüketicileri mağdur ettikleri vurgulanan açıklamada, ürün bedelleri tahsil edildikten sonra, teslimlerin hiç yapılmadığı ya da teslim edilmeyen ürünlere ilişkin bedel iadesi içerikli cayma taleplerinin karşılanmadığı, hatta tüketicilerin söz konusu taleplerini iletebilecekleri bir muhatap dahi bulamayarak mağdur edildiklerinin görüldüğü kaydedildi. Açıklamada, özellikle kurumsal olmayan internet siteleri ve sosyal medya mecraları, hatta cep telefonu uygulamaları üzerinden satın alma işlemi yapılarak, kapıda ödeme gibi banka hesap sahiplik bilgisi olmayan ödeme yöntemleriyle gerçekleştirilen alışverişlerde çok sayıda mağduriyet yaşandığı bildirildi. TÜKETİCİLERİN DİKKAT ETMESİ GEREKENLER Açıklamada, mesafeli yöntemle alışverişte yaşananmağduriyetlerin önüne geçmek adına Bakanlığın tüketicilere uyarıları şöyle sıralandı: "İnternet veya telefon ile alışveriş yapılmasına karar verilmesi durumunda satıcı hakkında arama motorlarında kısa ve genel bir ön inceleme yapmak, gerekirse şikayetleri incelemek fikir verecektir.Mesafeli yöntemin tüketicilere sağladığı avantajlardan birisi de, satın alınması planlanan malın veya hizmetin fiyatı ve niteliklerini birçok mecradan araştırabilme kolaylığı sağlamasıdır. Bu sebeple mal veya hizmetin diğer mecralardaki yaklaşık fiyatının öğrenilmesi ve kıyaslama yapılması, gerçekçi olamayacak kadar cazip görünen düşük fiyatlara veya indirimlere dikkatle yaklaşılması çoğu mağduriyetin önüne geçecektir.Alışveriş yapılması düşünülen internet sitesinde satıcının ticari unvanı, adresi, sabit telefonu, MERSİS numarası, ETBİS kaydı, güven damgası bilgisi gibi bilgilerin olup olmadığı kontrol edilerek alışveriş yapılmalıdır.İnternet sitesinin sahte veya taklit bir site olması ihtimaline karşın site adının kontrol edilmesi gerekirse Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun 'internet site bilgisi sorgulama' ekranından faydalanılması çoğu mağduriyetin önüne geçebilecektir." Sosyal medyada gezinirken rastlanılan tanıtım ve ilanlara karşı, bu mecralar aracılığıyla ulaşılan sitelerin sahte, taklit ve kötüye kullanılması ihtimallerine karşı, satıcının ürünün kendi sitesinden kontrol edilmesinin yararlı olacağı bildirilen açıklamada, internet sitesi üzerinden alışveriş yapılmasına karar verilmesi durumunda SSL sertifikası, 3D Security veya sanal kartla ödeme gibi detaylara dikkat edilmesinin önemine işaret edildi, ödeme yapmadan önce, tüketiciye iletilmesi yasal zorunluluk olan ön bilgilerin okunmasının çoğu mağduriyeti önleyeceği ifade edildi. Açıklamada, satıcının ticari unvanı, adresi, sabit telefon numarası gibi iletişim bilgileri, mal veya hizmetin ödenecek toplam tutarı, cayma hakkına ilişkin ayrıntılar ve hak arama yollarının söz konusu bilgilerden olduğu belirtildi. MAĞDURİYET YAŞANMASI DURUMUNDA YAPILMASI GEREKENLER Tüm bu hususlara dikkat edilmesine karşın tüketicilerin mesafeli sözleşmelerle ilgili 10 bin 390 liranın altında olan uyuşmazlıklar için Tüketici Hakem Heyetlerine, bu tutarı aşan uyuşmazlıklar için de Tüketici Mahkemelerine başvurabilmesinin mümkün olduğu hatırlatılan açıklamada, bakanlık tarafından tüketici mağduriyeti doğuran satıcılara ilişkin olarak denetimler yapıldığı belirtildi. Açıklamada, denetimlerde tespit edilen aykırılıklara ilişkin idari yaptırımların uygulandığına işaret edilerek, şunlar kaydedildi: "Tüketicileri aldatıcı ve yanıltıcı ifadelere yer verilen ya da haksız ticari uygulama niteliği taşıyan satış ve pazarlama yöntemleri Bakanlığımız bünyesinde bulunan Reklam Kurulunca incelenmekte ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil eden eylemlere ilişkin olarak da Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulmaktadır.Bu kapsamda 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un yürürlüğe girmiş olduğu 2014 yılı ile 2020 Ekim ayı arasındaki dönemde, mesafeli yöntemle satış yapan 75 şirket nezdinde yapılan denetim sonucunda tespit edilen aykırılıklar için toplam 216 milyon 68 bin 467,08 lira idari para cezası uygulanmıştır."

19 Ekim 2020 Pazartesi