Hızlı işe dönüşe prim desteği gelecek

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, yakın zamanda Meclise sevk edilecek yeni istihdam paketinde yer alan "Hızlı işe dönüş desteği" ile işsizlik ödeneği alırken 3 ay içerisinde istihdama katılanların sigorta primlerinin işsiz kaldıkları süre kadar devlet tarafından karşılanacağını bildirdi. Bakanlıkta düzenlenen sohbet toplantısında basın mensuplarıyla bir araya gelen Selçuk, Bakanlığın çalışmalarıyla ilgili soruları yanıtladı. Selçuk, gündemde olan yeni istihdam paketinin içeriğinin sorulması üzerine, paketi Hazine ve Maliye Bakanlığıylahazırladıklarını belirterek şunları kaydetti: "Tüm ülkeler gibi ülkemiz de salgın nedeniyle zor günler geçirdi, geçirmeye de devam ediyor. Salgının ekonomiler üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmek için başından beri önemli kararları hayata geçirdik. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan Ekonomik İstikrar Kalkanı bu adımlardan biriydi. Milyonlarca vatandaşımız bu paketin sağladığı imkanlardan yararlandı. Şimdi salgının başka bir aşamasındayız. Bu aşamada da atmamız gereken adımlar var. Bu kapsamda istihdamın devamlılığını sağlayacak ve artıracak uygulamaları hayata geçirmeyi sürdüreceğiz. Yeni istihdam paketiyle de bunu hedefliyoruz." 6 AYDAN SONRA KRONİK İŞSİZE DÖNÜŞÜLÜYOR Pakette hızlı işe dönüş desteği ve esnek çalışma gibi uygulamaların olduğu bilgisini veren Selçuk, işsizlik ödeneği alanların yeniden istihdama katılımını teşvik etmek için hızlı işe dönüş desteğini hayata geçireceklerini kaydetti. İşsizlik ödeneği alanların 6 aydan sonra iş aramaktan vazgeçtiğine ve kronik işsize dönüştüğüne dikkati çeken Selçuk, "Hızlı işe dönüş desteğiyle işsizlik ödeneği alırken 3 ay içerisinde istihdama katılanların sigorta primlerini işsiz kaldıkları süre kadar devlet olarak karşılayacağız. Böylece işsizlik ödeneğinden yararlandırılan kişilerin işsiz kaldıkları süre azaltılacak ve iş gücüne daha çabuk geri dönmeleri teşvik edilecek" dedi. ESNEK ÇALIŞMA MODELLERİNE İHTİYAÇ VAR Bakan Selçuk, Türkiye'de esnek çalışma modellerinin Avrupa ülkelerine kıyasla çok düşük seviyelerde olduğunu belirterek istihdamı artıracak istihdam modellerini hayata geçirmek istediklerini söyledi. Türkiye'nin bu modellere ihtiyacı olduğunu dile getiren Selçuk, şu bilgileri paylaştı: "Yarı zamanlı ve esnek çalışma düzenlemesiyle 25 yaş altı ve 50 yaş üstündeki kişilerin istihdama daha kolay katılımını hedefliyoruz. Bu kapsamda belirli süreli iş sözleşmesi en fazla 2 yıl olmak üzere imzalanabilecek. 2 yıl dolduğunda işverenler bu sözleşmeyi aynı işçiyle tekrarlayamayacak."

16 Ekim 2020 Cuma

Türkiye patentte ‘devler ligi’nde

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank,Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) tarafından düzenlenen "Patentle Türkiye-2. Ulusal Üniversiteler Patent Yarışması"nınödül töreninde yaptığı konuşmada, etkinliği yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında kısıtlı katılımla gerçekleştirdiklerini söyledi. Yarışmaya katılan öğrencileri ve hocalarını tebrik eden Varank,patentin stratejik önemine dikkati çekti. Varank, TÜRKPATENT'inyenilik üretme potansiyelini patentleyip, koruma altına almak,fikri ürün portföyünü genişletmek vebu fikirleri ticari değere dönüştürmek hedefleriyle çalışmalarını sürdürdüğünü bildirdi. Bu gibi yarışmaların da patent konusunda farkındalığı artırdığını vurgulayan Varank, "Bir buluş patentlendiği zaman 20 yıl süreyle koruma altına alınıyor. Her bir patent başvurusu, en az 20 yıllık bir hedefe ve vizyona sahip.Patentli bir buluşunuz varsa 20 yıl boyunca değer üreten bir ürüne sahip olmanın yanında,koruma süresi dolduktan sonra da topluma mal olabilecek bir ürünü geliştirmenin gururunu yaşıyorsunuz." diye konuştu. MARKA BAŞVURULARINDA AVRUPA'DA BİRİNCİYİZ Türkiye'nin 18 yılda sınai mülkiyet alanında önemli başarılara imza attığını hatırlatan Varank, şu bilgileri verdi: "Bu sürede, yıllık patent başvuru sayısı 20 kat, yerli patent tescil sayısı da 27 kat arttı.Marka başvurularında 2011 yılından beri Avrupa'da birinci sıradayız.Salgın sürecine rağmen bu yılın 8 ayında patent, marka ve tasarım başvuruları geçen senenin üzerinde." Varank, Türkiye'nin uluslararası patent başvurularının da 2019'da yüzde 47 arttığını belirterek, "Bu artış, ülkemizdeki makine, ilaç, kimya, bilgisayar ve elektrik-elektronik gibi yüksek teknoloji alanlarındaki yeni buluşlardan kaynaklandı.Böylece ilk defa dünyada 13'üncü sıraya yükseldik. Hindistan, İsrail, Avustralya ve Finlandiya gibi ülkeleri geride bıraktık." değerlendirmesinde bulundu. SINAİ MÜLKİYETİN BÜTÜN ALANLARINDA İLK 10'DA OLMAYI HEDEFLİYORUZ Uluslararası patent korumasının, hedef pazarlarda önemli bir rekabet avantajı sağladığını belirten Varank, şu ifadeleri kullandı: "Ne kadar çok ürüne koruma alırsanız, piyasanın da o denli hakimi olabiliyorsunuz. Küresel patent başvurularında üst basamaklara çıktığınızda, patentin devler ligine girmiş oluyorsunuz, ülkenizde uluslararası standartlarda inovasyon yapma kabiliyetinin ne denli geliştiğini tüm dünyaya göstermiş oluyorsunuz." Sınai mülkiyetin bütün alanlarında, ilk 10 ülke içinde yer almayı hedeflediklerini dile getiren Varank, "Son yıllarda gösterdiğimiz başarılar, yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesinde ne denli iddialı olduğumuzuortaya koyuyor.Milli Teknoloji Hamlesi vizyonuyla bu iddiamızı daha da güçlendireceğiz" dedi. GENÇLERİMİZİN ERKEN YAŞTA PATENT FARKINDALIĞI OLMASINI İSTİYORUZ Patentle Türkiye Yarışması kapsamında, 98 üniversiteden 584 patent başvurusu alındığını ifade edenVarank, başvuruların temeldeelektrik-elektronik, makine, otomotiv, biyomedikal, kimya ve inşaat alanlarında olduğunu ve tamamınınTürkiye'nin "Patent Sicili"ne girdiğini söyledi. Varank, üniversitelerin Türkiye'nin toplam patent portföyü içindeki oranının yüzde 15 olduğuna dikkati çekerek şöyle konuştu: "Ülke olarak bu oranı daha yukarılara taşımak mecburiyetindeyiz.Buradan hareketle, üniversitelerimiz tarafından yapılan patent başvurularının araştırma ve inceleme raporları ücretlerinde yüzde 50 teşvik indirimi uyguluyoruz.Üniversitelerin 1 yıl içinde yapacakları 100 başvuruya kadar bu ücretler sadece 350 lira.Üniversitelerimizdeki sınai mülkiyet kapasitesinin artırılmasında üniversite yönetimlerine kritik görev ve sorumluluklar düşüyor." Patentle Türkiye Yarışması'nın bundan sonra lise öğrencilerini de kapsayacağını bildiren Varank, şunları ifade etti: "Bu kapsamda Milli Eğitim Bakanlığımızla iş birliği yapıyoruz.Ayrıca yarışmaya faydalı model bileşenini de ekliyoruz.Böylece öğrencilerimiz, yenilik içeren küçük buluşlarıyla da yarışmaya katılabilecek.1 Kasım'da Patentle Türkiye'nin üniversite ve lise öğrencileri için yeni başvurularını almaya başlayacağız.Çocuklarımızın ve gençlerimizin çok erken yaşlarda patent farkındalığına sahip olmasını istiyoruz." Varank,Milli Eğitim Bakanlığının bu alanda son dönemde yürüttüğü çalışmalara değinerek,2019-2020 eğitim öğretim yılının temasının "patent, faydalı model ve tasarım" olarak belirlendiğini dile getirdi. Bu yıl Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullar tarafından şu ana kadar 151 patent ve faydalı model, 209 marka ve 94 tasarım başvurusu yapıldığı bilgisini veren Varank,Patentle Türkiye Yarışması ile bu başvuru sayılarında belirgin bir artışbeklediklerini söyledi. İCAT ÇIKARMAKTAN VAZGEÇMEYİN Varank, yarışmada ödül kazanan gençlerin büyük bir işe imzaattıklarını belirterekşu değerlendirmede bulundu: "Çalıştıkları teknik alanlarda karşılaştıkları sorunlara yeni yöntemler geliştirdiler, bir inovasyonu gerçekleştirdiler. Patent tescilinin her üç aşamasını da yani yenilik, buluş ve sanayiye uygulanabilirlik kriterlerini başarıyla sağladılar.Ayrıca, patent başvurusu için gerekli olan tarifname ve istem gibi son derece özen gerektiren teknik dokümanları kusursuz bir şekilde tamamladılar." Yarışmanın para ödülünün ötesine geçen faydaları bulunduğunu vurgulayan Varank, patent başvurularının meslek hayatında önemli bir referans olarak kullanılabileceğini ifade etti. Varank, desteklerle her zaman gençlerinyanında olmaya devam edeceklerini belirterek, buluşların TEKNOFEST bünyesinde gerçekleştirilen Uluslararası Buluş Fuarı'nda sergileneceğini ve gençlerinyabancı yatırımcılarla buluşmaları için fuarlara katılım desteği vereceklerini bildirdi. Gençlere kendilerini sürekli geliştirmeleri tavsiyesinde bulunan Varank, şunları kaydetti: "Ücretsiz erişim sağlayabileceğiniz veri tabanlarından patent araştırması yapın.Alanınızdaki güncel gelişmeleri çok yakından takip edin ve kendi özgün fikirlerinizi geliştirmeye odaklanın. İcat çıkarmaktan asla vazgeçmeyin. Sadece buluş geliştirmekle de yetinmeyin.Bunun bir adım ötesine geçip, buluşlarınızı üretebileceğiniz şirketler kurmaya, girişimler başlatmaya odaklanın.Patentlerinizle yatırımcıların ilgisini çekip, finansmana erişebilirsiniz. Bakın artık entelektüel sermaye, parasal sermayenin önüne geçmiş durumda.Yeniliğin peşinden koşan, basma kalıpların dışına çıkabilen, kimsenin aklına gelmeyen çözümleri üreten ve bunu da pazarlayabilenler bu çağın kazananları olacak.Her biriniz bu potansiyele fazlasıyla sahipsiniz." PATENTLERİN TİCARİLEŞMESİ İÇİN HER TÜRLÜ KATKIYI YAPMAYA HAZIRIZ TÜRKPATENT Başkanı Prof. Dr. Habip Asan da 2017'de yürürlüğe giren, Yeni Sınai Mülkiyet Kanunu ile üniversitelere yönelik pek çok düzenleme getirildiğini belirterek, "Kamu kaynakları kullanılarak üniversitelerimizde üretilen fikri mülkiyet hak sahipliği onlara bırakıldı. Burada amacımız, fikri mülkiyetin ticarileşmesi için daha kurumsal kapasite geliştirmek. Aradan geçen 3 senede oldukça güzel örnekler gördük" ifadelerini kullandı. Asan, üniversitelere yönelik 10 yıldır etkin çalışma yürüttüklerini, bunlardan birininde Türkiye Üniversitelerinde Sınai Mülkiyet Bilgisinin Yaygınlaştırılması Projesi olduğunu bildirdi. Proje kapsamında pek çok etkinlik yapıldığını söyleyen Asan, şöyle dedi: "Bugün ödül törenini gerçekleştirdiğimiz etkinlik de bununla ilgili. Bu etkinlik için nitelikli bir çalışma yapılarak finale kalan ve dereceye giren patentleri belirledik. Bunlar belirlenirken jürimiz 4 temel unsuru dikkate aldı. Bunlar, buluş, ticarileşme, ekonomik fayda ve toplumsal fayda potansiyeli olarak değerlendirildi. Ödül alan öğrencilerimizi bundan sonra da yalnız bırakmayacağız. Bu patentlerin ticarileşmesi için her türlü bilgi, katkı ve danışmanlığı yapmaya hazırız. Bu konuyla ilgili kendileriyle temasımız devam edecek." Asan ayrıca, TÜRKPATENT'in 120 uzman alımı için mülakat aşamasını tamamladığı bilgisini vererek, "Kurumumuz 120 uzman alımını yakın zaman bitirecek. Bu alımlarla uzman kapasitemiz yüzde 50'den fazla artacak. 2021'in ilk yarısında özellikle patentlerde artış sebebiyle yaşanan gecikmeleri azaltmayı planlıyoruz" diye konuştu.

16 Ekim 2020 Cuma

Bankalara dokuz ayda 10.4 milyon çek ibraz edildi

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi, eylül ayı çek raporunu yayımladı. Rapora göre, bu yılın ocak-eylül döneminde bankalara ibraz edilen 427 bin keşideciye ait 10,4 milyon çekin toplam tutarı 696 milyar lira oldu. Geçen yılın aynı dönemine göre çek tutarı yüzde 4 artarken, çek adedi yüzde 19 ve keşideci sayısı yüzde 11 azaldı. Bu yılın ocak-eylül döneminde, bankalara ibraz anında karşılıksız çıkan 23,3 bin keşideciye ait 162bin adet çekin toplam tutarı 10,4milyar lira oldu. Karşılıksız işlemi yapılan 13,6 bin keşideciye ait toplam 3 milyar lira tutarındaki 44bin adet çek daha sonra ödendi. Geçen yılın aynı dönemine göre, karşılıksız işlemi yapılan çeklerin tutarı yüzde 53, çek adedi yüzde 65 ve tekil keşideci sayısı yüzde 50 azaldı. Karşılıksız işlemi yapılan çeklerin bankalara ibraz edilen çeklere oranı, tutar olarak geçen yılın aynı dönemine göre 1,5 puan azalarak yüzde 1,1, adet olarak da 1,7 puan gerileyerek yüzde 1 oldu. Rapora göre, karşılıksız işlemi yapılan çek tutarının, adedinin ve keşideci sayısının en yüksek olduğu 5 il sırasıyla İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Bursa olarak kayıtlara geçti. Tutar olarak karşılıksız işlemi yapılan çeklerin ibraz edilen çeklere oranının en yüksek olduğu 5 il ise yüzde 5,2 ile Mardin, yüzde 3,8 ile Bayburt, yüzde 3,5 ile Hakkari, 3,3 ile Van ve yüzde 3,2 ile Ardahan olarak sıralandı.

16 Ekim 2020 Cuma

İstanbul Havalimanı sıfır atık belgesini aldı

İGA'dan yapılan açıklamaya göre,İGA, havacılık sektörüne örnek teşkil edecek çalışmalarını, İstanbul Havalimanı’nın tasarımdan inşaat aşamasına, inşaat döneminden de operasyon sürecine kadar uzanan her aşamasında titizlikle uyguluyor. Bu düşünceden yola çıkarak “Sıfır Atık” yaklaşımının kritik başarı faktörü olarak görüldüğü İstanbul Havalimanı’nda, yürütülen çalışmalar sürdürülebilirlik temelinde ele alınırken, tüm faaliyetler IFC (Uluslararası Finans Kurumu) Standartları, Ekvator Prensipleri, Türk Çevre Mevzuatı gibi uluslararası standartlar ve kılavuzlar ışığında oluşturuluyor. Sıfır Atık prensibi yaklaşımında, atık sorununun çözümü için kaynağında ayrıştırmanın büyük önem taşıdığı İstanbul Havalimanı’nda faaliyet gösteren İGA dahil tüm tarafların atıkları kağıt-karton, ambalaj, cam, organik ve evsel atık olarak beş farklı kategoride ayrıştırılıyor. Açıklamada görüşlerine yer verilen İGA Havalimanı İşletmesi İcra Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kadri Samsunlu, İstanbul Havalimanı’ndaki tüm süreçlerin çevre ve sürdürülebilirlik politikalarına uygun şekilde tasarlandığını belirterek, "Sıfır Atık Prensipleri bakımından maksimum tasarrufu sağlamayı hedefliyoruz. İstanbul Havalimanı’nda günde 100 ton atık üretiliyor. Bunun yüzde 30’u yani 30 ton atık geri kazanıma gönderilmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ‘Elektronik Çevre Bilgi Sistemi’ üzerinden elde edilen verilere göre ‘Sıfır Atık’ stratejisi bakımından, havalimanının açıldığı tarihten bu yana 1 milyon 300 binton daha az karbondioksit salınımı gerçekleşti ve 49 bin 500 ton daha az yakıt kullanıldı. 44 milyon 217 binkilowatt daha az enerji tüketildi ve bu sayede 1175 kilo daha az hammadde kullanılarak tasarruf sağlandı. Çevre ve sürdürülebilirlik adına yaptıklarımız bunlarla da sınırlı değil. Atıktan Sanata (Artwist) Projesi’yle havalimanı inşaatından çıkan 100 ton atıktan ileri dönüşüm sayesinde toplam 39 sanat eseri ortaya çıkardık" ifadelerini kullandı. Amerikan Yeşil Bina Konseyi tarafından LEED Gold sertifikası almaya hak kazandıklarını kaydeden Samsunlu şu değerlendirmelerde bulundu: "İstanbul Havalimanı ana terminal binası dünyanın en büyük LEED sertifikalı binası olarak tescillendi. Çöpün çevreye etkileri ve geri dönüşümün önemi konusunda toplumda farkındalık yaratmayı amaçlayan 'Farkında Mısın?' fotoğraf ve video yarışmasını Çöpüne Sahip Çık Vakfı iş birliği ile gerçekleştirdik. ‘Çevre Farkındalığı’ kapsamında toplum tabanlı geri dönüşüm projesi “Kollekt” uygulamasının İstanbul Havalimanı’nda hayata geçmesini sağladık. Son olarak havacılık sektörüne örnek olacak şekilde ‘Sıfır Atık Belgesi’ alan ilk havalimanı olduğumuz için de çok mutluyuz. Bu başarı daha büyük hedefler için bizi motive ediyor. Şunun altını çizmek istiyorum, tüm bu çalışmaların özünde gelecek nesillere temiz, gelişmiş bir Türkiye ve yaşanabilir bir dünya bırakma isteğimiz yer alıyor. Çevre Dostu, bir havalimanı olarak bu hedef doğrultusunda yaşadığımız çevreye, ülkemize ve dünyaya katkı sağlayarak çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”

16 Ekim 2020 Cuma

Bütçe dengesi YEP hedefleri doğrultusunda ilerliyor

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre, eylülde merkezi yönetim bütçe giderleri 108,6 milyar lira ve bütçe gelirleri 78,9 milyar lira olurken, bu doğrultudabütçe açığı da 29,7 milyar lira düzeyinde gerçekleşti. Bütçe,bu yılın 9 ayında ise140,6 milyar lira açık verdi. Bütçe açığı geçen yılın eylül ayında 17,7 milyar lira,ocak-eylül döneminde 85,8 milyar lira düzeyinde gerçekleşmişti. Kovid-19 sürecinin ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini ortadan kaldırmaya yönelik alınan tedbirler ve verilen desteklerin bir sonucu olarak artankamu maliyetlerinin, bütçe açığındaki artışta etkili olduğu görülüyor. Mali disiplin ve tasarruf anlayışıyla uygulanan maliye politikaları çerçevesinde geçenyıl merkezi yönetim bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) oranı 2020-2022 dönemine ilişkin Yeni Ekonomi Programı (YEP) tahmini ile uyumlu olarak yüzde 2,9 seviyesinde gerçekleşmişti. Yılın ilk çeyreğinde de bütçe performansı hedeflerle uyumlu seyrederken,Kovid-19 sonrası gelişmeler nedeniyle bütçe açığının GSYH'ye oranı öngörüsünde revizyona gidilmişti.Söz konusu oranın bu yıl sonundayüzde 4,9 olacağı öngörülürken, eylül ayı gerçekleşmelerine bakıldığında bütçe açığının YEP hedefleri doğrultusunda ilerlediği görülüyor. Öte yandan salgın sürecinde alınan tedbirler ve verilen desteklerdolayısıyla bütçeye yansıyan maliyetlerin, salgınla mücadelede yakalanan başarıyla orantılı olarak gelecek dönemde azalacağı vurgulanıyor. İMAR BARIŞINDAN 93 MİLYON LİRA, BEDELLİ ASKERLİKTEN 125 MİLYON LİRA GELİR AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, eylül ayında vergi yeniden yapılandırmaları kapsamında bütçeye ilave 461 milyon lira gelir yazıldığını, ayrıca imar barışından 93 milyon lira ve bedelli askerlik düzenlemelerinden 125 milyon lira gelir elde edildiğini söyledi. Diğer taraftan, özelleştirme gelirlerinin 400 milyon lira olduğuna işaret eden Bürümcekçi, "Bu sonuçlarla dokuz aylık açık 140,6 milyar liraya yükselirken, geçen yılın aynı döneminin (85,8 milyar lira) belirgin üzerinde kaldı. Son 12 aylık denge de 178,5 milyar liraya yükseldi" dedi. Bürümcekçi, faiz dışı bütçe dengesinin eylülde geçen yılın üzerinde açık verdiğine dikkati çekerek, bu dönemde bütçe giderlerinin de yıllık bazda belirgin yükseldiğini ifade etti. Vergi tahsilatındaki değişimin, doğrudan vergi tahsilatlarındaki zayıflamaya karşın dolaylı vergilerdeki toparlanmayla gücünü koruduğunu belirten Bürümcekçi, şunları kaydetti: "Gelir vergisi yıllık yüzde 4,3 ve kurumlar vergisi yıllık yüzde 41,7 geriledi. Yurt içi ekonomik aktivitedeki bir önceki ayın gelişmelerini iyi yansıtan vergilerden, dahilde alınan KDV geçen yılın aynı ayına göre yüzde 33,6 arttı. İthalde alınan KDV ise ithalatın toparlanmasıyla yüzde 57,1 artış yaşandı. Tarifelerdeki yükseliş nedeniyle gümrük vergisi yıllık artışı yüzde 62,9 oldu. İç talebi daha iyi yansıtan toplam ÖTV gelirlerinde ise yüzde 30 artış gerçekleşti. Talep açısından daha belirleyici gösterge olan motorlu taşıtlardan alınan ÖTV’de yıllık bazda yüzde 320,5 artış izlenirken, bu artış dayanıklı tüketim malından alınan ÖTV'de yüzde 108,6 düzeyinde gerçekleşti." BÜTÇE AÇIĞININ YEP TAHMİNİNE DOĞRU YÜKSELİŞİNİ SÜRDÜRÜR Bürümcekçi, eylülde faiz dışı harcamalarda belirgin yükseliş yaşandığına dikkati çekerek, "Bunda en önemli etken cari transferler altındaki en büyük kalemlerden olan sağlık, emeklilik ve sosyal yardım giderlerinin yüzde 37 artması oldu. Bu durum cari transferleri yüzde 37,8 artırdı. Mal-hizmet alım giderleri ise savunma-güvenlik kalemindeki yüzde 65,9 artışın etkisiyle yıllık yüzde 49,9 yükseldi. Faiz dışı harcamaları yükselten bir diğer önemli bir etken ise kara yolları gibi büyük yatırım harcamalarını içeren sermaye giderlerinin yüzde 77,4 artış göstermesi oldu" diye konuştu. Son 12 aylık bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 3,6 düzeyinde gerçekleştiğini aktaran Bürümcekçi, bir defalık gelirler hariç faiz dışı dengenin de yüksek açık verdiğini ifade etti. Bürümcekçi, bütçe açığının YEP tahminine doğru yükselişini sürdüreceği öngörüsünde bulunarak, şu değerlendirmeleri yaptı: "Eylül sonunda açıklanan YEP'te programdan en büyük sapmanın gözlendiği alanlardan biri olan bütçe dengesi için önceki tahmine göre 2 puanlık artışla yılı milli gelire oranla yüzde 4,9 açıkla kapatması öngörülmüştü. Eylül sonunda son 12 aylık açığın yüzde 3,8 seviyesinde olması kalan aylarda belirgin bozulmanın devam edeceğini düşündürmekte. Kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izinlerde günlük 39 lira ödenmesi gibi maliyetlerin ise Türkiye İş Kurumu tarafından karşılandığı biliniyor. Bu doğrultuda, kurumun bütçesinin yılın dokuz ayında 22,1 milyar lira açık verdiği görülmüştü. Bu ödemelerin ekim sonuna kadar uzatıldığı da açıklanmıştı. Ayrıca, söz konusu destek paketlerine yenilerinin ilave edilmesi, genişletilmesi veya uzatılması da söz konusu olabilir. Öte yandan, dolaylı vergilerin iç talep artışından olumlu etkilenmesi ve ertelenen KDV tahsilatların son çeyrekte tahsil edilecek olması ise kısmen dengeleyici olacak. Dolayısıyla bütçe açığının bu yılı yüzde 5 civarında bitirme olasılığı çok yüksek görünüyor."

15 Ekim 2020 Perşembe