Türkiye kariyere başlama fırsatında dünya ikincisi

HABER: ŞEREF KILIÇLI ABD’nin dünyaca ünlü ticaret okulu Wharton School ile küresel marka araştırma kuruluşu BAV Group, “Kariyere Başlamak İçin En İyi Ülkeler 2019” konulu bir çalışma yaptı. Araştırma kapsamında, dünyanın dört bir tarafından 20 binden fazla kişiyle, 75 farklı ölçümde anket yapılarak 80 ülke değerlendirildi. Türkiye, Kariyere Başlamak için En İyi Ülkeler 2019 listesinde 2. sırada yer aldı. GENÇ NÜFUS AVANTAJI Araştırmaya katılan genç profesyoneller anketlerde Türkiye’yi yazmalarının başlıca gerekçeleri olarak; hükümetin 2018 yılında 34 milyar dolarlık teşvik planını açıklamasını, gençler için e-ticaret endüstrisinin büyüme fırsatları sunmasını ve teknolojiye meraklı bir toplum olmasını belirttiler. Türkiye nüfusunun yüzde 40’ından fazlasının 25 yaşın altında olması da yazılan gerekçeler arasında yer aldı. KATAR BİRİNCİ SEÇİLDİ Kariyere Başlamak İçin En İyi Ülkeler 2019 araştırmasında, geçen yıla oranla 7 sıra yükselerek birinci seçilen Katar için de ilginç gerekçeler yer aldı. Genç profesyoneller, Katar’ın 2030 Ulusal Vizyonu projesinin ekonomik, sosyal ve çevresel bir kalkınma projesi olduğunu belirtti. Ayrıca, 2022 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak Katar’ın hazırlık için 200 milyar dolar harcamasını da kariyere başlamak için fırsat olarak değerlendirdi. SON BEŞ YILDAKİ KÜRESEL İŞGÜCÜ BÜYÜMESİ Dünya Bankası araştırmasına göre, küresel işgücü son beş yılda yaklaşık 200 milyon kişi büyüdü. İşgücüne katılanların çoğunluğu 35 yaşın altında. ABD’deki bir araştırmaya göre ise X kuşağı, 2016 yılında işgücünde en büyük paya sahip olan grup haline geldi. KÜRESEL KARİYER LİGİ Kariyere Başlamak İçin En İyi Ülkeler 2019 listesinde ilk 27 ülke şöyle sıralandı: Katar Türkiye Birleşik Arap Emirlikleri Rusya Fransa Ukrayna İspanya İngiltere İtalya Polonya Çekya Hırvatistan Malezya Litvanya Japonya Romanya Çin Kanada Belçika Arjantin Güney Afrika Portekiz Filipinler Hollanda Endonezya Brezilya Yunanistan

04 Mart 2019 Pazartesi

Brexit, gıda tedariğini tehlikeye atıyor

Selvi Eren İktisadi Kalkınma Vakfı Uzman Yardımcısı May hükümeti, Birleşik Krallık Avam Kamarası ve AB-27 üçgeninde sıkışıp kalan Brexit müzakerelerinin adım adım anlaşmasız bir ayrılığa doğru yaklaşması, korkutucu ekonomik senaryoların gerçekleşeceğine dair sinyal veriyor. Tüm sektörlerin Brexit’in yıkıcı etkilerinden olabildiğince korunmak için hızla önlemler aldığı bir konjonktürde son uyarı da gıda sektöründen geldi. Perakende sektöründeki bazı dev markalar, 27 Ocak 2019’da hükümete hitaben yazdıkları mektupta anlaşmasız Brexit’in gerçekleşmesi halinde gıda fiyatlarının artacağı ve taze meyve-sebze arzında sıkıntılar yaşanacağı konusunda uyarıda bulundu. Net gıda ithalatçısı Birleşik Krallık’ın, AB’den ayrılma konusundaki müzakerelerde birincil planda olması gereken gıda ticareti, tam aksine Brexit sürecindeki odadaki fillerden biri oldu. GIDA İÇİN ‘FELAKET’ Her ne kadar üreticiler ve sektör paydaşları, Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılmasının tarım ve gıda ürünleri ticaretinde yaratacağı olumsuz etkilere defalarca dikkat çekse de müzakere sürecindeki temel konuların başında tarım ve gıda sektörünün geleceği yer almadı. Bunun en somut kanıtlarından biri de 25 Kasım 2018’de AB-27 ile May hükümetinin uzlaştığı 585 sayfalık AB’den Ayrılma Anlaşması’nda sadece 7 sayfanın ticaret ilişkilerinden bahsedilmesi. Ticaretin büyük bir bölümünün geçiş döneminde şekilleneceği anlamına gelen bu durum, anlaşmasız Brexit’ten daha iyi bir seçenek olsa da sektörlerin geleceğine dair derin belirsizlikleri gidermek konusunda başarılı değil. Bu anlamda Birleşik Krallık Yiyecek ve İçecek Federasyonu, anlaşma yapmadan AB’den ayrılmayı gıda sektörü için bir ‘felaket’ olarak tanımlarken; devam eden belirsizliklerin ileriye dönük yatırım ve plan yapmayı engellediğinin altını çiziyor. ETKİLENECEK SEKTÖRLER Yapılan analizlerin altını çizdiği üzere Brexit’ten en çok etkilenecek olan gıda alt kolları sırasıyla işlenmiş gıdalar, süt ürünleri ve et ürünleri olacak. Bu öngörünün sebebi ise işlenmiş gıda ticaretinde net ihracatçı olan AB’nin Birleşik Krallık’a olan ana ihraç kaleminde de bu konumunu devam ettirmesi. 17 milyar dolarlık değeriyle AB’nin gıda ticaretinin yüzde 10’unu oluşturan bu kalem, aynı zamanda en fazla korunan alanlardan biri olması sebebiyle önem taşıyor. Dördüncü sırada içecek ve tütün ürünleri; beşinci sırada ise meyve ve sebze sektörü Brexit’in etkileyeceği sektörler listesinde yerini alıyor. İHTİYAÇ DEĞİŞMEYECEK Yapılan projeksiyonlar, artan ticaret maliyetlerinin akabinde teşvik edilecek olan iç üretimin kısa ve orta vadede Birleşik Krallık’ın gıda ithalatına olan ihtiyacını değiştirmeyeceğini öngörüyor. Özellikle sebze ve meyvelerdeki kendine yeterlilik seviyesinin yüzde 34’te kalacağını ortaya koyan veriler, Birleşik Krallık’ın gıda arzının ithalata bağımlı olmaya devam edeceğini vurguluyor. 2027’ye gelindiğinde en yüksek net gıda ithalatı kalemini, 5.9 milyar Sterlin ile sebze, meyve ve bakliyatın oluşturacağı öngörülüyor. Birleşik Krallık’ın üçüncü ülkeler aracılığıyla ithalat alternatifleri bulmadığı takdirde gıda güvenliği ve sağlık sorunları yaşayacağı ortaya koyuluyor. GIDA KRİZİNE DOĞRU Tarım ve gıda ürünleri, AB-27 ile Birleşik Krallık arasındaki ticaretin yüzde 11’ini oluşturuyor. AB-27 lehine olan ticaret dengesi verilerine göre 27 AB üyesi toplamda 47 milyar dolarlık ihracata karşılık 18 milyar dolarlık ithalat yapıyor. Birleşik Krallık, gıda talebinin yüzde 30’unu AB’den karşılıyor ancak bu gıda kalemlerine göre değişebiliyor. ANLAŞMALI BREXİT’TE SAĞLIK SORUNU YÜZDE 61 AZALACAK Anlaşmasız Brexit durumunda üçüncü ülkelerle imzalanacak serbest ticaret anlaşmalarının AB’den ayrılmanın akabinde azalan gıda arzından kaynaklanan sağlık sorunlarını yüzde 33; anlaşmalı Brexit durumunda ise yüzde 61 oranında azaltacağı vurgulanıyor. 29 Mart’a az bir süre kalmışken anlaşmasız Brexit ihtimaliyle daha da görünür kılınan gıda güvenliği sorunu, sektör paydaşlarının panik olmasına neden oluyor. En büyük önceliği AB’den öngörülen tarihte ve mümkünse bir anlaşmayla ayrılmaya veren May hükümetinin ‘her şeyin kontrol altında’ olduğuna dair açıklamaları da panik dalgasını engellemeye yetmiyor. Nitekim anlaşmalı veya anlaşmasız Brexit olasılıklarında gıda ticaretindeki olumsuz etkileri en aza indirgeme konusundaki tüm hazırlıkların tamamlanmış olması gereken bir dönemde AB ile yeniden görüşmeye hazırlanan May hükümeti, endişelerin fazlasıyla yerinde olduğunu kanıtlıyor.

21 Şubat 2019 Perşembe

Sağlık sektörü 23 Şubat’ta Küba’ya gidecek

Kültürel özellikleriyle dünyada ‘farklı bir ülke’ olarak değerlendirilen Küba, Türk turistlerin de yoğun ilgisini çekiyor. Küba’ya gidenler, zamanda yolculuk yaşarken; yapıları, eski Amerikan arabaları ve müziğiyle dikkat çekiyor. Küba’nın başkenti Havana’da, 26-27 Şubat 2019 tarihlerinde Türkiye-Küba Teknik İzleme IV. Dönem Toplantıları gerçekleştirilecek. Ticaret Bakan Yardımcı Gonca Yılmaz Batur ve Küba Dış Ticaret ve Yatırım Bakan Yardımcısı Ileana Nunez Mordoche eş başkanlıklarında organize edilecek toplantı ile eşzamanlı olarak bir de DEİK Türkiye-Küba İş Konseyi ve Sağlık İş Konseyi tarafından Havana’ya özel sektör heyeti planlanıyor. Küba’ya düzenlenecek sağlık heyetinde; ilaç, biyoteknoloji, sağlık eğitimi ve medikal ekipman üreticisi firmalardan oluşan girişimciler yer alacak. Söz konusu organizasyon 23-28 Şubat 2019 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Ayrıntılı bilgi için 0212 339 50 84

06 Şubat 2019 Çarşamba

Siber saldırının küresel maliyeti 193 milyar dolar

Küresel boyutta olası bir siber saldırının 85 milyar dolar ile 193 milyar dolar arasında zarara yol açabileceği bildirildi. Uluslararası bir İngiliz araştırma kurumu tarafından yapılan araştırmada baz alınan senaryoda, küresel ve koordineli bir siber saldırı durumunda virüs içeren e-mailerin açılmasıyla tüm iletişim bilgilerinin 24 saat içerisinde karşı tarafa iletilmesi, yaklaşık 30 milyon cihazdaki tüm verilerin kripto ile şifrelenmesi esas alınıyor. İLK HEDEF PERAKENDE Bu senaryoda dünyanın dört bir yanındaki şirketlerin kendi verilerine ulaşabilmesi için hackerlara ödemek yapmak zorunda kalacağı varsayılıyor. Bu boyutta bir siber saldırının gerçekleşmesi durumunda en büyük zararı perakende (25 milyar dolar) ve sağlık sektörlerinin (25 milyar dolar) görmesi bekleniyor. İmalat sektörünün ise toplam zararının 24 milyar dolar seviyesinde olması öngörülüyor. Küresel ölçekte bir siber saldırıdan ABD’nin 89 milyar dolar, Avrupa’nın 76 milyar dolar, Asya’nın 19 milyar dolar ile zarara uğraması bekleniyor. Araştırmanın sonuç bölümünde işletmelerin bu büyüklükte bir siber saldırıya karşı hazırlıklı olmadığı, oluşabilecek zararın yüzde 86’sının yani yaklaşık 166 milyar dolarlık kısmının sigortasız durumda olduğu belirtildi. Araştırmaya göre, siber saldırıların giderek daha çok teknolojiye dayanan, birbirine daha çok bağımlı küresel ekonomi için artan risk oluşturduğunu gösteriyor. Uzmanlar, şirketlerin fidye yazılımlara ve saldırılara karşı daha hazırlıklı olması konusunda uyarıyor.

06 Şubat 2019 Çarşamba

Temiz gıda işletmesine 748 bin Euro’luk proje

Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu’nca (TKDK), çiftçilerin vegıda işleyicilerinin Avrupa Birliği (AB) Katılım Öncesi Yardım Aracı Kırsal Kalkınma Programı (IPARD) destekleri, AB’nin çevre ve hijyen standartlarıkonusunda farkındalıklarının artırılması amacıyla birproje hayata geçirildi. AB ve Türkiye’nin eş finansmanıyla karşılanan 748 bin Euro bütçeli proje, 12 ay süreyle uygulanacak. YOL HARİTASI ÇIKACAK Proje kapsamında yürütülecek faaliyetler arasında, gıda işleyicilerinin ve çiftçilerin konuyla ilgili ihtiyaç ve eksiklerini ortaya koyabilmek amacıyla ihtiyaç analizi, AB ve yerel mevzuata ilişkin analizlerin yapılması, konuya ilişkin strateji ve yol haritasının hazırlanması, eğitimler ve farkındalık seminerlerinin düzenlenmesi yer alıyor. Projeyle süt, kırmızı et, kanatlı ve yumurta üretimiyle uğraşan küçük ve orta ölçekli çiftçilerle yine süt, kırmızı et, kanatlı, balıkçılık, meyve ve sebze işleme ve pazarlamayla uğraşan işletmecilere ulaşılması hedefleniyor. TKDK ayrıca, aradığı minimum gereklilikleri yerine getiren et ve süt işleyen işletmelerin kapasitelerine göre 30 bin-3 milyon Euro, süt, kırmızı et, yumurta tavuğu, hayvancılık işletmelerine 5 bin-1 milyon Euro, beyaz et üretimi yapan işletmelere ise 5 bin-500 bin Euro yatırım desteği veriyor. REHBER OLACAK TKDK Başkanı Hakan Kalender, IPARD gereğince, desteklerle kurulanişletmelerin ABhijyen ve hayvan refahı standartlarına sahip olmalarının birinci öncelikleri olduğunu vurguladı. Kalender, AB müktesebatına uyum noktasında yaklaşık 3 bin hayvancılık işletmesinin ve 700 işleme tesisinin AB standartlarına ulaşmasına aracı olduklarını ifade etti. Kalender, projenin çıktılarının çiftçiler ve gıda işleyicileri için rehber niteliği taşıyacağını da sözlerine ekledi.

24 Ocak 2019 Perşembe